TEĞMEN HAMDİ

TEĞMEN HAMDİ

Hava Teğmeni Hamdi (Çaypınar), Malıköy’deki hava üssündeki çadırında, her yanı islenmiş bir gemici fenerinin yanında oturmuş, bekliyordu. Uçuş sırası kendindeydi. Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte uçacaktı. Hava soğuktu. Polatlı yönünden gelen top sesleri, oralarda kanın gövdeyi götürdüğünü anımsatıyordu. Üşüdüğünden mi, yalnız oluşundan mı, kesiksiz top seslerinden mi bilinmez, karamsar düşüncelere kaptırmıştı kendini… Savaşmanın en kritik günlerinde verilen bir emrin uygulanma zamanı geliyor diye düşünüyordu. Emirde, herhangi bir bozgun anında hava üssünde neler yapılacağı ayrıntılarıyla belirtiliyordu. Tüm Türk hava gücünü oluşturan iki uçak uçurularak gerilere kaçırılacak, alandaki gereç ve cephane yok edilecekti. Bombaların boşu boşuna havaya uçurulacağı düşüncesi Teğmen Hamdi’yi çıldırtıyordu. Bomba az olduğundan ancak özel emirle atabiliyorlardı. Nice hedeflerin üstünden uçarken acı acı iç çekip duruyorlardı. Şimdi, daha önemli günler için saklanan bu bombalar elden çıkarılacaktı.

Telefonun zili sessizliği yırttı. Karamsar duygularla dolu Teğmen Hamdi bir süre telefona uzanamadı. Cephaneyi ve gereçleri yok etmek için emir verecekler korkusuyla aldı telefonu eline. Elleri titriyordu. Telin öteki ucundan Batı Cephesi Komutanlığı Harekat Şubesi Müdürü Yarbay Tevfik (Bıyıklıoğlu) soruyordu:

Alo! Alo! Hamdi sen misin?

Evet komutanım.

Emri yaz Hamdi. Ordumuzca yapılan saldırıda düşman yenilmiş olup, batıya doğru çekilmektedir. Sabahleyin yapılacak ilk iş kaçan düşmanın kol başıyla kol sonunun nerede bulunduğu saptanacak ve bombalanacaktır.

Teğmen Hamdi sevincinden yerinde duramaz olmuştu. Hemen bombaların yanına koştu. Altı tanesini seçti, uçacağı uçağa taşıdı, yerleştirdi. Sabırsızlıkla havanın iyice ağarmasını bekledi. Öteki çadırlarında uyuyan arkadaşlarını uyandırıp muştuyu sunmayı düşündü. Vazgeçti. Topu topu iki uçak olduğundan sırayla uçuyorlardı. Sırasını elinden almalarından korkuyordu.

Havalandıktan sonra alanın üstünde kısa bir tur atıp, güneye yöneldi. Epeyce ilerlediği halde Yunanlılar görünürlerde yoktu. Sonunda Türk süvarilerine rastladı. Yunanlılar önlerinde olmalı diye düşünerek, süvarilerin ilerlediği yönde uçmaya başladı. Kavuncu köprüsüne yaklaşırken, Yunanlıların büyük birlikleriyle köprüden Sakarya’nın batısına geçmekte olduklarını gördü. İleride ünlü büyük hastane çadırı vardı. Bu çadır Türk havacıları için

savaşmanın göstergesi olmuştu. Başlangıçta, Sakarya’nın hemen doğu kıyısındaydı. Sonra cephenin orta güneyine gelmiş, daha sonra Haymana yakınlarına dek ilerlemişti. Şimdi, ilk göründüğü yerden bile daha batıdaydı. Sakarya’nın batısına kurulmuştu.

Teğmen Hamdi, Yunan birliklerinin toplu bulunduğu yerde hızlı bir dalış yaptırdı uçağına. Ard arda bombaları sıraladı. Bombaların yerde patlayınca hava boşluğu yaratmaları etkinliklerini artırıyordu. Özellikle şimdiki gibi toplu hedefler üzerinde…

Teğmen Hamdi, yaptığı gözetleme uçuşu sonunda hazırladığı raporda, Yunan “Megalo İdea”sının Sakarya boylarındaki son görünümünü şöyle özetliyordu:

“Beylikköprü-Sazılar arasındaki demiryolu bozulmuştur. Beylikköprü tren istasyonunun güneyinde bir alay gücünde olduğu sanılan kuvvet Sakarya’nın batısına geçmektedir. Beylikköprü dolaylarında dağınık birliklerin toplanmakta olduğu görülmektedir. Daha güneydeki Kavuncu köprüsü batısında üç ayrı gezici hastane bulunmaktadır. Çok sayıda araç ve gereç ile birçok asker bu kesimde toplanmıştır.

Doğuya doğru gidildikçe, Soğluca-Sabancı arasından iki uzun yürüyüş kolunun ilerlediği görülmektedir. En az üç tümen gücündeki bu kuvvetler karmakarışık bir biçimde Sakarya’ya doğru yürümektedir. Aralarında küçük süvari birliklerinin bulunduğu dikkati çekmektedir.

Sayfayı yazdırın Sayfayı yazdırın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir