İNGİLİZ SAVAŞ GEMİSİ GOLYAT (GOLİATH)’IN BATIRILIŞI VE MUAVENETİ MİLLİYE MUHRİBİNİN BAŞARISI
Çanakkale Savaşları’nın en kanlı çarpışmalarına sahne olan bölgelerinden birkaçı da Zığındere, Kanlıdere, Şehitler Tepesi ve Kerevizdere isimleriyle anılan topraklardır. Bu bir avuçluk vatan topraklarına akıtılan Türk kanı, ciltlerle yazılacak kahramanlık tarihine sığmayan yüceliktedir. Orada sönen her yıldız yeni bir cihan, oraya akan her damla kan bir deniz, oraya düşen her şehit bir vatandır.
Onların ölümsüz ve kutsal varlıkları sayesinde hür ve egemen yaşamanın övüncünü göğüslerimizde taşırken kendilerine borçlu olduğumuz tükenmez saygı ve minnetlerimizi, canlarımızı aynı yola adamakla ödemenin tesellisi ve kıvancında buluyoruz.
Fransızların Kerevizdere’de tuttukları mevzileri yeniden ele geçirmek ve onları denize dökmek için aralıksız taarruzlar yapılmakta; fakat, bütün çabalara ve cömertçe harcanan mübarek kanlara rağmen düşman savaş gemilerinin aman vermeyen topçu ateşleri nedeniyle başarıya ulaşılamamaktaydı. Morto Koyu’nda kayıtsızca yatan iki savaş gemisi, rahatça koy açığına çıkarak taarruz eden birliklerimizi top ateşi yağmuruna tutmakta ve bölgeyi yanıp kaynayan çelikten bir cehennem hâline getirmekteydi. Bu savaş gemilerinin yok edilmesi şarttı. Bütün Boğaz kapısını ve deniz çevresini sıkı bir şekilde kontrolleri altında bulunduran, dünyanın en büyük deniz kuvvetlerine sahip olan düşmanın bize engel olan bu gemileri nasıl yok edilecekti? Olanaksız görülen şeyler, Türk’ün azim, irade ve iman gücünün karşısında daima bir çözüm yolu bulmuştur.
9 Mayıs 1915 günü, Marmara’da düşman denizaltılarına karşı karakol görevi yapmakta olan Muaveneti Milliye muhribi, aldığı emir üzerine, Kıdemli Yüzbaşı Ahmet Saffet komutasında ertesi gün saat 13.30’da Çanakkale’ye geldi. Bu muhribe verilen görev, Morto Koyu’nda bulunan ve birliklerimizin üzerine durmadan ölüm saçan düşman savaş gemilerini yok etmekti. 26
Muavenet, 620 tonluk, iki adet 75, iki adet 57 ve iki adet 37 milimetrelik topa, üç tane 450 milimetrelik torpido kovanına sahip küçük bir gemiydi.
Morto Koyu’nda bulunan ve çevresi muhriplerle korunan savaş gemilerinin her biri ise 12.950 tonluk, 18 mil süratli, dört adet 305, on iki adet 152, on iki adet 76, altı adet 47 milimetrelik, toplam olarak 34 topa ve dört adet 450 milimetrelik su altı torpido kovanına sahipti.
Görevi alan Yüzbaşı Ahmet Saffet’in ilk işi, izlenecek seyir hattını ve Morto Limanı’ndaki Golyat ve Kornvolis savaş gemilerinin durum ve hareketlerini saptamak oldu. Erenköy’deki bataryalar yöresinden yapılan gözetlemeler ve Rumeli kıyısında seçilen seyir hattı üzerinde yapılan kısa bir deneme ile saldırı için gerekli kararlar alınmıştı. Düşman savaş gemileri, kendi gururlarına bürünmüş, koyda demirli yatmakta; iki İngiliz muhribi Rumeli, diğer iki İngiliz muhribi Anadolu kıyısında ve bir beşincisi de Boğaz ağzının ortasında karakol görevini yapmaktaydılar.
12 Mayısta sona eren hazırlıklarda, kıyı boyunca ve gizlice yapılacak seyir sırasında geminin dibe değmemesi için kömür ve yağın yarısı boşaltıldı. 90 kilo şarjlı üç Şuvartskopf torpidosu kovanlara sürüldü, bir tanesi de yedek olarak güverteye alındı. Torpidolar, 1200 metre mesafeye, 34 mil hıza ve iki metre derinliğe ayarlandılar.
Müstahkem mevkideki bataryalarla ışıldaklar ve diğer bütün ilgili birlikler yapılacak saldırıdan bilgilendirilmiş; Anadolu ışıldaklarının Muavene’nin seyir hattını aydınlatmamaları, gemiyi takip etmeleri muhtemel düşman muhriplerini karşılamak üzere bataryaların hazır bulunmaları, muhribimizin görevi bitirerek dönüşünde seyir fenerlerini yakacağı ve eğer takip olunuyorsa baş tarafından beyaz işaret fişekleri atacağı bildirilmişti. Havuzlar mevkisinde demirli olan bir filika da kırmızı bir fener gösterecekti.
12 Mayıs 1915 saat 18.40’ta, güneş deniz ufkunda batarken ve sular yakın bir gelecekte kopacak kıyameti fısıldaşır gibi heyecanla çırpınırken Muavenet büyük bir serinkanlılıkla tarihî yolculuğuna başladı. Bu küçük gemi içinde dünyalara sığmayacak büyüklükteki kalpler, yalnız ve yalnız görevin başarıyla sonuçlandırılması için atıyor, kendi hayatlarının nasıl bir tehlikede olduğunu düşünmüyorlardı bile.
Muavenet, Boğaz’ı kapatmış olan mayın hatlarını saat 19.30 sıralarında geçti ve sonra, Soğanlıdere önlerinde demirleyerek, plan gereğince saldırı saati olan gece yarısını beklemeye başladı. Morto Koyu ile Soğanlıdere arasındaki uzaklık yedi mildi. Düşman gemilerinin ateşleri ve ışıldaklarla yaptıkları aydınlatmalar saat 23.30’a kadar sürdü. Fakat Muavenet, avına saldıracak bir pars gibi, kıyıya iyice gizlenmiş, büyük bir sessizlik içinde karanlıklara gömülmüştü.
12-13 Mayıs gece yarısını yarım saat geçe Soğanlıdere önünden demir alan muavenet, sekiz mil hızla ve sahile sürünürcesine seyre başladı. Burada kıyı bir duvar gibi dik ve sular yamaçlardan sarkan ağaçların büsbütün koyulaştırdığı karanlıklar içerisinde bir başka korkunçtu. On beş dakika kadar sonra iskele tarafında ve 600-700 metre uzaklıkta, ağır yolla ve karşı rotada seyreden bir düşman muhrip takımı Muavenet’i görmeyerek geçip gitti. Bu gerçekten heyecan verici bir karşılaşmaydı. Muavenet’teki yiğit yürekli erler derin bir nefes aldılar. Onları heyecanlandıran, görevin yapılmaması kuşkusuydu.
Saat 01.00’de tam provada, Eskihisarlık Burnu’na bordolarını vermiş yatan iki dev savaş gemisi fark edildi. Torpido kovanları sancağa çevrilmiş durumda, ağır yolla, avını ürkütmekten çekinen bir dikkatle seyre devam edilirken öndeki savaş gemisi Golyat’ın pırıldakla işaret verdiği görüldü. Düşman, yaklaşmakta olan muavenetten parola sormaktaydı.
Kaybedilecek zaman değildi. Bu işarete aynen cevap veren muavenet hemen hücuma geçti ve saat tam 01.15’te Golyat’a 300 metreye kadar yaklaştığı sırada, birbiri ardınca üç torpidosunu da ateşledi. Bunlardan biri Golyat’ın komuta köprüsü, ikincisi baş baca altına ve üçüncüsü de kıç tarafına vurdu. Çok kısa bir zamanda karanlık sulara gömülen Golyat, 750 kişilik mürettebatından gemi komutanı da dâhil 570’ini de beraberinde götürdü.
Bir anda ortalık karmakarışık olmuş; türlü feryat ve bağrışmalar ve etrafı ışık yağmuruna tutan gemilerin ışıldakları arasında Muavenet, tam yolla aynı rota üzerinden dönüş seyrine başlamıştı. Saat 02.00’de Soğanlıdere’ye geldiğinde, elde edilmiş olan başarıdan Müstahkem Mevki ve Donanma Komutanlıklarına bilgi verildi. Muavenet’in Anadolu kıyısını izleyerek geri döndüğünü sanan düşman muhripleri hemen harekete geçerek Boğaz içerisinde onu kovalamak çabasında iken bütün ışıldaklarımızın yanmasıyla başlayan şiddetli bir topçu ateşi onları geri dönmek zorunda bıraktı.
Sabahın ilk ışıklarıyla muavenet Çanakkale önüne demirlediği zaman büyük sevinç gösterileri yapıldı. Gemi ertesi gün İstinye Üssü’ne döndü ve törenle karşılandı. Mürettebat, Başkomutan Vekili ve Bahriye Nazır Vekili Enver Paşa tarafından takdirname ile ödüllendirildi. Nişan ve madalyalar verildi. Gemi Komutanı Ahmet Saffet binbaşılığa yükseltildi.
Muavenetin bu başarısı, Kerevizdere yöresinde savaşan birliklerimizin morali üzerinde önemli etkiler yaptı. İngiliz savaş tarihinin “cüretli ve ustaca bir hareket” diye nitelediği bu olay, 14 Mayıs 1915 günü toplanmış olan İngiliz Savaş Meclisinde bir bomba etkisi yapmıştı.