Bursa’da üç konuşma
1. Köşkün önünde Türk Ocağı temsilcisinin söylevine cevap olarak söylenmiştir.
Saygıdeğer arkadaşlar!
Sizi bütün bir vicdan halinde, bir kalp halinde karşımda görüyorum. Bu kalbe bir vicdan rahatlığıyla dokunuyorum. Bu dokunuş bana çok yüksek mutluluklar veriyor. Arkadaşlar, ben öteden beri saygıdeğer Bursalıların yüksek bir kabiliyette olduğuna çok inanmıştım. Fakat yazık ki üç beş ahmak bu kitlenin önüne çıkmak, bu zekâ ve yeteneği örtmek istediler. Halbuki gerçeğin örtülmek imkânı olmadığı bugünkü gösterinizle görülmüştür.
Hepinize tercüman olarak beyefendi kardeşimizin söylediği sözlerden çok duyguluyum ve teşekkür borçluyum. Bu içtenliğe teşekkürlerimi sunarım. Bu çok coşkun duygulara, coşku dolu gösterilere lâyık olduğu şekilde karşılık vermeye görüyorsunuz ki, aşırı heyecanım engeldir. Yalnız sözlerime daha birkaç kelime ekleyeyim.Arkadaşlar, bir zamanlar bu milletin başına fes giydirebilmek için şeyhülislâmlar değiştirildi. Fetvalar çıkarıldı.
Övgüye lâyıktır ki, bugün milletimiz böyle hissiz, anlamsız, mantıksız araçların hiçbirine hoşgörü göstermiyor. Bu gibi işaretlere gerek görmüyor. Bizim işaretimiz ise milletimizden aldığımız destekten başka bir şey değildir ve olamaz. Saygıdeğer Bursalılar içtenlikle, kesinlikle söylemek isterim ki, hep beraber izlediğimiz yol doğrudur. Bu yol bizi mutluluğa ulaştıracaktır. Kararsızlığa yer yoktur. Takip ettiğimiz yolun gerçekten uygun olduğu; yine sizin hal ve şanınızdan ve yüce hareketlerinizden bellidir. Üzüntülüsünüz.
Arkadaşlar, takip ettiğimiz yol demek içimizden birimizin çizdiği herhangi bir hat değildir. Bütün düşüncelerin özünün çizdiği ana yol demektir. Onun için doğrudur. Arkadaşlar, memleketimizin her yerinde aynı duygular görülmüştür. Fakat bu duyguların fiilen ortaya konması bugün ilk defa Bursa’da oluyor. Bunu yapan sizlere ve düzenleme heyetine bütün içtenlikle tebriklerimi ve teşekkürlerimi sunarım.
Hâkimiyet-i Milliye: 30.09.1925
***
2. Dokuma fabrikasının temel atma töreninde:
Saygıdeğer dinleyenler;
Bursa’da bir dokumacılık şirketi kurulduğunu mutlulukla öğrenmiştim. Bugün bu şirkete ait fabrikanın temel atma töreninde bulunmak fırsatını sevinçle karşıladım. Efendiler, Bursa başlı başına bir san’at memleketi olmaya çok kabiliyetlidir. Onun için çok isterim, Bursa’da her şeye ait fabrikalar çoğalsın, hiç olmazsa türbelerinin sayısına yaklaşsın.
Bildiğiniz gibi bellidir ki, birey olarak yapılan girişimlerin başarılı olması zor şartlara karşı durma meselesidir. Büyük işler, önemli girişimlerimizin çalışması ile elde edilebilir. Saygıdeğer Bursalıların ufak büyük sermayeleri birleştirerek büyütmeleri bu güzel memleketin verimliliklerinden az zamanda en yüksek derecede yararlanacağı hakkındaki düşüncem çok kuvvetlidir.
Söylenilen hitabede bana ait güzel yüzlü sözler vardır. Bunlara teşekkür ederken Cumhuriyet Hükümeti’nin bu gibi millî girişimleri daima koruyacağını bildiririm. Bu kuruluşta öncü olan İş Bankası’na özellikle teşekkür ederim.
Hâkimiyet-i Milliye: 04.10.1925
***
2. Türk lokantacılar tarafından Belediyede verilen ziyafette söylenmiştir.
Saygıdeğer Efendiler!
İstanbul Türk lokantacılarının İstanbul’dan Bursa’ya kadar eziyete katlanarak burada bu ziyafeti düzenlemeleri çok ince, çok içten bir harekettir. Bunu son derece övgü ile bildiririm. Bana yöneltilen konuşma, söz söyleyenin ve karşılarında bulunduğum heyet ve cemiyetinizin kalpten duygularını ne kadar içtenlikle anlatmaktadır. Bu konuşmayı çok derin duygulanmalar içinde büyük mutlulukla dinledim. Özellikle teşekkür ederim.
Efendiler! Çok temiz düzenlenmiş sofranızda zevkle oturdum, sofrada hizmetin düzgün olarak akışını gördüm. Bunu bildirirken ayrıca zaten bildiğiniz bir iki noktaya işaret etmek isterim.
Efendiler! Sofra düzeni, sofra hizmeti gerçekten önemlidir. En önemli ihtiyaçlarımızdandır. Bunun için temel büyük oteller ve garsonlardır. Üzüntüyle bildirmekteyim ki, memleketimizde bu türlü sanatkârlar ihtiyaca uygun uygun tarz ve miktarda yetiştirilmemiştir. Evlerimizde, lokantalarımızda, otellerde bu konuları medeni insanlara yakışacak şekilde yapmak zorundayız. Bugün burada bir kez daha gördük ki, aşçılık sanatında yüzümüzü güldürecek sanatkârlarımız vardır. Kendilerini takdir ile anıyorum.
Arkadaşlar!
Teşekkürlerimi tekrar ederken İstanbul’a dönüşünüzde bütün arkadaşlarınıza da duygularımı, sevgilerimizi iletmenizi rica ederim.
Efendiler, sevinçli dakikalar geçirdiğimiz samimi sofranızı terk ederken herkese yararlı olur ümidiyle bir konuya daha işaret etmek istiyorum: Hepinizce bilinir. Kendim Anadolu içlerinde yaptığım seyahatlerimde gördüm ki, biz Türkler misafirlerimizi ağırlamak için onlara verdikleri ziyafetlerde çok sayıda yemek yapıyoruz.
Bu iktisada zıt olduğu gibi, bilirsiniz ki sağlığa da zararlıdır. Milletimizin misafirperverlikteki bu geleneğini akla uygun bir dereceye döndürmeyi hepimiz görev kabul etmeliyiz.
Hâkimiyet-i Milliye: 05.10.1925