YÜZBAŞI İLHAMİ
Savaşın, komutanlarla erleri, bunun yanı sıra kendi aralarında komutanları da bir bütün haline getirdiğine en çarpıcı örnek, hiç kuşkusuz Türk Kurtuluş Savaşı’dır.
Rütbe farkı gözetmeksizin kahramanlık ve fedakârlık göstererek amaca ulaşmada yarış hâlinde olan Türk ordusunun personelinden bir diğer örnek de Yüzbaşı İlhami’dir.
İkinci İnönü Savaşı’nda Gündüzbey bölgesini işgal eden 3 ncü Alay, savaşın başından sonuna kadar altı gün Yunanlara karşı direnmişti. Bu alaydan cephede sekiz bölük komutanı bulunuyordu. Bunlardan altısı şehit olmuş, geriye kalan iki bölük komutanından 5 nci Bölük Komutanı Yüzbaşı İlhami, 30 Mart 1921’de çarpışmanın en şiddetli anında yaralandığında “Ya burada ölecek ya da bölüğün zaferini göreceğim.” diyerek geriye gitmemiş ve arzu ettiği zaferi görmüştü.
Zafer uğruna ölüme meydan okuyuşa, bundan daha güzel bir örnek olmasa gerektir. Askerlik sanatının hiç kuşkusuz en güzel yanı alınan görevin her ne pahasına olursa olsun yerine getirilmesidir.
Gündüzbey sırtlarında savunduğu bölgeyi sonuna kadar başarı ile koruyan ve yaralı olduğu hâlde bölüğünün zaferini görmek için komutayı bırakmayan Yüzbaşı İlhami’nin bu başarısı, kahramanlığı ve fedakârlığının ödüllendirilmesi için 1 nci Tümen Komutanlığınca, Batı Cephesi Komutanlığına teklif yapılmıştır. Birinci İnönü Zaferi üzerine Eskişehir halkının Batı Cephesi Komutanına hediye ettiği Arap kısrağını, Cephe Komutanı Albay İsmet Bey, bu subaya hediye ederek onu savaş şartlarının imkânsızlıklarına rağmen en iyi bir şekilde onurlandırmıştır.