O ilk adım – 19 Mayıs’a doğru
Tam yüz yıl önce 16 Mayıs günü hava nasıldı, rüzgârlı mıydı veya bulutlar ne renkti bilemiyoruz. 1919’un o işgal kokan karanlık günlerinde güneş utancından bulutların ardına saklanıyordu herhalde, rüzgâr ise muhtemelen o puslu havayı dağıtamamak korkusuyla esmiyordu.
…
Oysa o gün bir Mustafa Kemal vardı, güneşten, rüzgardan, bulutlardan da cesur, bir Mustafa Kemal vardı güneşli günleri yakın gören. ‘Geldikleri gibi giderler’ diyen Mustafa Kemal.
Bir bandırma vapuru vardı, kırık dökük. Anasıyla, bacısıyla helalleşmiş, anasının kefen parasını millet uğruna harcamaktan çekinmeyen Mustafa’yı, dava ve silah arkadaşlarını yaşlı bedeni, bozuk pusulası ile umut seferine çıkaracak.
Karadeniz vardı sevinçle, dalgalarıyla bandırmayı okşayan. Adeta yol açar gibiydi umuda.
Samsun, bekliyordu. Umudu, güneşi, Anadolu’ya ışık olma şerefini taşıyacak olmanın haklı gururuyla.
Sabırsızdı kaptan, tam yol gidiyordu Bandırma, gerilmiş ok gibi hazırdı Milli Heyet sahile adım atmaya, bekliyordu Samsun o ilk adımı, heyecanla, umutla bekliyordu Anadolu İstanbul’dan yola çıkan, karanlık bulutları dağıtacak özgürlük yellerini.
Sahildeydi halk, bayraklarla, davullarla, yaşlısından gencine, çoluğundan çocuğuna.
Nihayet vardı Bandırma sahile. Bismillah demir attı yorgun bedeniyle. Umut yolcularının devasa ağırlığıyla bitkindi ama mutluydu kutsal vazifesini yerine getirmenin şanlı onuruyla.
Mustafa vardı gemide, daha inmeden sahile baktı o Karadeniz dağlarına, gördü dağların ardındaki özlemleri. Denize baktı sonra şükranla. Aklından neler neler geçiyordu kim bilir? Korku yoktu, üşenmek, vazgeçmek yoktu aklında ama kolay da değildi.
O ilk adımı atmak için gelmişti ama o ilk adımı atmalı mıydı?
Filistin’de gördüğü kahramanlıklara, İstanbul’da demirden dev gövdeleriyle sükse yapan düşman zırhlılarının heybetine, Çanakkale’de şahit olduğu maneviyata, yol arkadaşlarının gözlerindeki suallere, sahilde bekleyenlerin akıllarındaki sorulara, kalplerdeki endişelere rağmen o ilk adımı atmalı mıydı?
Dökülecek binlerce gencin kanına, uzun savaş yıllarına, açlık ve yorgunluğa değer miydi o ilk adım?
Değerdi!
Baktı arkadaşlarının gözlerine sevinçle parlıyordu her biri. Baktı sahildekilerin alkışlardan kabarmış ellerine gözleri yeşermişti. Baktı bandırma Kaptanına haydi diyordu gururla, inin sahile. Baktı bulutlara dağılmaktaydılar.
O ilk adımı attı.
Çınladı tüm İstanbul, sarsıldı Anadolu toprakları, tüm Anadolu’da yüreklere inanç yelleri değdi.
O ilk adımla yeniden yazıldı Türk’ün tarihi.
O ilk adımla değişti Türk’ün makûs mukadderatı.
O ilk adımla yeniden Türk vatanı olabildi Anadolu.
O ilk adımla bir kez daha şahlandı Allah’ın orduları.
O ilk adımla ağlamayı kesti bebekler.
O ilk adımla parladı süngü uçları.
O ilk adımla yarınların kaderi çizildi.
O ilk adımla gönlüne su serpildi anaların.
O ilk adımla toprağına buğday tohumu atan çiftçi amcanın gözbebeklerinde bir umut yeşerdi.
O ilk adımla karanlıklara mahkûm kız çocukları yeniden doğdu.
O ilk adımla karınları deşilen namuslu Türk kadınlarının kanı yerde kalmadı.
O ilk adımla yanan yakılan evlerden yeniden umut dumanları yükseldi.
O ilk adımla beyinlere, kalplere, ayaklara vurulan prangalar sökülüp atıldı.
O ilk adımla İslam’a vurulan batıl darbeler silinip atıldı.
O ilk adımla bilime düşman edilmiş akıllar bilimle kucaklaştı.
O ilk adımla korku bulutları dağıldı, utanç kaleleri yıkıldı.
O ilk adımla üzerlerdeki ölü toprakları silkelendi.
O ilk adımla esaretten hürriyete yürüyüş başladı.
O ilk adımla “Dev” uyandı.
…
O ilk adımla yüzyıl kaybetti sömürgeci, işgalci karanlık zihniyetler.
O ilk adımla sarayın ihanet kokulu gafletleri suya gömüldü.
O ilk adımla can suları kesildi kara cehaletlerin.
O ilk adımla menfaat odaklarının çıkarlarına tökezler konuldu.
O ilk adımla işbirlikçi hainlerin gırtlakları düğümlendi korkudan.
O ilk adımla korktu işgal güçlerinin kumandanları.
O ilk adımla bir telaş kapladı yandaş basını.
O ilk adımla imparatorluğu çöktü yobaz zihniyetin.
O ilk adımla sömürünün, yayılmanın meyvelerinden mahrum kaldı işgalci şeytanlar.
O ilk adımla … Türk’ü yok etmeye yeminlilerin planları bozuldu.
O ilk adımla yeniden başladı cihan harbi.
O ilk adımla geri dönmeye mecbur bırakılan işgalcilerin valizleri toplanmaya başladı.
…
O ilk adım korkusuz, kahraman, vatansever, deha, lider, önder, komutan, devlet adamı, başöğretmen Mustafa kemal Atatürk’ün öngörülü, milletine ve Allah’a güvenen, kararlı fikriyatının, özgürlük emelinin, vatan sevgisinin, esaret bilmeyişinin, güneş gibi doğuşunun ilk adımıydı.
O gün, orada, o anda başlayan Türk destanı sayesinde şahlandı Anadolu, o sayede yeşerdi umutlar, o sayede vatan kurtuldu, o sayede Cumhuriyet meşalesi yurdu baştan sona dolaşabildi.
O ilk adımla değişen dünya tarihine Türklük bir kez daha altın harflerle yazıldı.
O ilk adımla atıldı yüz yıl sonra yaşanacak kutlamaların tören programları.
…
Vatanın kurtuluş ve yüceltilmesinde, esaretlerin bitirilip hürriyetlerle kucaklaşmada, vatanın selameti ve esenliğinde, namus ve şereflerin kurtarılmasında, zulümlerin bitirilip sevginin kazanmasında, haklının galip getirilip haksızlığın yenilmesinde, aydınlıkların yaşanmasında, sevinç çığlıklarında, var olmanın temininde, hür ve bağımsız yaşamın elde edilmesinde, çağdaş ve modern yaşama hakkında, geleceğe güvenle bakmakta o ilk adım ilk kurşundu.
O gün o ilk adımı atan başta Mustafa Kemal Atatürk’e ve dava arkadaşlarına, İstiklal ve Cumhuriyet uğruna can ve mallarıyla, yıllar boyu yokluklar içinde fedakârca mücadele eden kahraman Türk Milletine, asil Türk ordusuna, inançlı halka, işgale ve zulme sessiz kalmayanlara, ya istiklal ya ölüm diyebilenlere … bu millet ebediyyen minnet borçludur.
O ilk adımla başlayan Türk destanını yazanlara selam olsun.
O ilk adımla Türklüğü yeniden hatırlatanlara şükranlar olsun.
O ilk adımla bizlere bugünleri armağan edenlerden Allah razı olsun.
O ilk adımı atan Mustafa Kemal Atatürk’e bu vatanın tüm hakları “HELAL” olsun.