İSMAİL ONBAŞI VE İSMAİL DAĞI
59 ncu Alayın 3 ncü Taburundan İsmail Onbaşı, bir çam ağacının altında sessiz bir şekilde, takım erleriyle birlikte Baskut Dağı yönünü gözetliyordu ve eratına düşman hakkında bilgi veriyordu. Ermeniler hayal meyal fark ediliyordu. Baskın vakti gelmişti. Saat 04.45’te İsmail Onbaşı yıldırım gibi yerinden fırladı. Verdiği bir işaretle 25 er, ruhsuz bir heykel gibi karşısında dikildi. Kollarıyla yaptığı ikinci işaret üzerine takım, Baskut Dağı yönünde dağıldı ve ilerlemeye başladı. İlk hızla en tehlikeli saha geçilmiş ve Ermeni mevzilerine 200 metre kadar yanaşılmıştı. İsmail Onbaşı, burada takımına iki dakika mola verdi. Kendisi de yamacın sonunda kaldı. Burada Ermenilerin sahte siperleri vardı. Öbek öbek kazılan toprak yığınları gerisinde takımına mevzi aldırdı.
Baskın tehlikesini anlayan Ermeniler, ateşe başladılar. Baskut Dağı’nın arkasından da birçok ses işitiliyordu. İsmail Onbaşı hiç telaş etmeden, gür sesle hücum emrini verdi.
Fedakâr takım derhâl hücuma başladı ve bir tüfek atmadan ilerledi. Siperleri zapt etti. Tepeye çıkan İsmail Onbaşı, eratını gezerken aldığı kurşunla vuruldu. Vefat ederken “İntikam!” diye bağırarak şehit oldu.
İsmail Onbaşı’nın sadık arkadaşları, İsmail Onbaşı’nın şehitliğinden dolayı görevlerini terk etmemişler, daha iyi bir manevra ile Baskut Dağı’nı sağ ve solundan çevirerek 53 eri ve iki makineli tüfeği esir etmişlerdir. Tümen Komutanı Halit, İsmail Onbaşı’nın fedakârlığına hayran kalarak zapt edilen tepenin adını İsmail Onbaşı Tepesi koymuştur.