İSİMLERİ KUCAKLAYAN TOPRAK
Galiçya, Miçinkof. Novagrobla çiftliği savunma hattına; ikiye bölünmüş bir dünyada ülkü birliği etmiş üç devletin askerleri parça parça yerleşmişler.
Bütün arazi, sonbaharı anlatan seyrek ağaçlardan saçılmış sarımtırak yapraklarla örtülü. Ancak tepeler, kısmen kurumuş derelerle birbirinden ayrılmış sırtlar; savaşanları taraf tutmadan gizliyor kucağında. Son günlerin kızıl ateşini taşıyan göklerde bulutlar parçalanmış, sağa sola koşuyorlar.
Miçinkof’un doğusuna doğru mevzilenmiş olan 19 ncu Tümen, bu tarihten bir yıl öncesinde Çanakkale’nin Arıburnu’nda, Conkbayırı’nda savaşın en büyük çelik akınına set çekmiş, güçlü emperyalist devlerin ayaklarına zincir vurmuştu. Bir seneye yakın bir zamandan beri de bu yabancı topraklara kendisini tanıtmış ve gene bu yerlere insan anlayışının kavrayamayacağı fedakârlıkların sahiplerini gömmüştü.
1916 tarihli bu bölge haritalarında, Ribniki’ye akan Teğmen Hamdi Efendi deresi, Şehit Yaver Deresi, Teğmen Emin Deresi, Fahrettin Çavuş Tepesi gibi yazılar var. Bu toprak, daha birçok Türk çocuğunun isimlerine sarılarak gururla yorgun sırtına yaslanmıştı. Zamanların silemeyeceği bu isimleri tarih şerefle, kıyamete kadar yaşatacaktır.
11 Eylül 1916 günü Miçinkof’un doğusundaki Türk mevzilerine Ruslar taarruz ediyor, ateş yağdırıyordu. Mevziinin hemen ilerisindeki Cevattepe’nin geri alınması gerekiyordu. Buraya doğru yapılan karşı taarruzda 77 nci Alayın 2 nci Bölüğünden Turgutlulu Mehmet oğlu İsmail Onbaşı, çok yaklaştıkları düşman ateşinin şiddetinden duraklayan manganın ilerisine fırlamış ve bir hamlede düşman hatlarına dalmıştı.
Her dürtüşünde bir Rus süngüleyen onbaşı, arka arkaya dört kişiyi yere sermişti. Köpürmüş dudaklarından ateş saçarak bu defa da yatan cesetlerin bellerinden bombalarını koparıyor, kendisine yaklaşanlara savuruyor, her patlamanın kaldırdığı dumanın arkasında başka bir Rus askerinin yere uzandığı görülüyordu. Bu boğuşma bütün hatta yayılmış, karşı taarruz başarıya ulaşmış ve Cevattepe ele geçirilmişti. Fakat Kahraman İsmail solundaki tümsek arkasından fırlayan bir Rus süngüsü ile yaralanmış, tüfeği elinden düşmüştü. Buna rağmen tükenmek üzere olan gücünü belinden çıkardığı tel makasıyla bir düşman kafasını daha dağıtmak suretiyle bitirmiş ve temiz kanıyla ıslattığı toprağa yığılıvermişti.