HATİCE KADIN
Millî bir savaşta, ülkesini ve milletini korumayı amaç edinen bir toplumun, kadını ve erkeği fark gözetilmeksizin omuz omuza bu mücadeleye katılmak zorundadır. Bu bilinç ve gereklilik doğrultusunda Kurtuluş Savaşı’na da bütün bir millet olarak yediden yetmişe herkes katılmıştır. Erkeğinin yanında millî bir savaşa katılan kadınların dünya tarihinde “Kartaca”dan bu yana yeri vardır. Ama kuşkusuz ki Türk kadınının Kurtuluş Savaşı sırasında erkeğinin yanındaki yeri çok daha yücedir.
Vatanını öz yavrusundan daha üstün tutan Türk kadının mucizevi davranışlarına bir örnek de Adanalı Hatice Kadın’dır. Adana’nın Gülek nahiyesi Panzin Çukur Köyünden olan Hatice Kadın’ın yararlılığı unutulmayacak bir davranıştır.
Fransızların, Adana, Maraş, Antep, Urfa gibi Misak-ı Millî sınırları içinde ve öz Türk evladı olan insanların barındığı şehirlerimizi işgal etmesi üzerine bu yöre halkı çok büyük bir üzüntüye kapılmıştır. Bu arada Fransızların Ermeni çetelerini oluşturması ve bu çetelerin yöre halkına zulüm yapması, Müslüman toplumunu fazlaca üzmüştür.
Fransızların eline geçen Pozantı’ya 8 Mayıs 1920 tarihinde mücahitlerimiz, üç taraftan taarruza geçmişti. Bu sırada Düzce ve Bolu ayaklanmaları olduğu için 11 nci Tümen, buradan uzaklaşmak zorunda kalmış, buna rağmen mücahitler Pozantı’yı kuşatmaya devam etmişlerdi. Pozantı’da mahsur kalan Fransızlar da Tarsus yönünde bir çıkarma hareketi yapmıştı. Kilikya Ulusal Kuvvetlerinden Emin ve Derviş Beylerin müfrezesinde gönüllü olan Hatice Kadın, Fransızlara yanlış kılavuzluk yapıp onları pek dik olan Karboğazı’na tıkadıktan sonra firar ederek mücahitlerin yanına gelmiş ve Fransızların zor durumda olduğunu haber vermişti. Geceleyin Karboğazı’na Türk kuvvetleri tarafından yapılan baskınla da Fransızlar esir edilmiştir.
Yaklaşık 1000 mevcutlu bir Fransız kuvvetinin iki müfrezelik milis kuvvetlerine teslim oluşu bu bölgedeki mücadeleye güç katmış ve millî güçleri yüreklendirmiştir.