Atatürk deyince

Atatürk deyince

Atatürk deyince

Dünya üzerindeki herkes için ve özellikle bu coğrafyada yaşayan halk kitleleri için Mustafa Kemal Atatürk adı pek çok şey ifade eder. Çünkü O, zaman ve coğrafya ötesi fikir ve eylemleriyle karanlıkları dağıtıp bir ışık gibi süzülen, cehaleti akıl ve bilimle ezip geçen, yanlış ve haksız olanları doğru ve adaletliler ile değiştiren, yoktan var olmayı ve şerefle yaşamayı öğreten, ilkeleştiren, kurumsallaştırandır.

O’nun adı, menfi veya müspet anlamda mutlaka birşeyler ifade eder ki menfi ananların elbette bir yarası vardır ve fikir ve eylemlerini yok sayıp doğrudan O’nun beşeri hatalarına yönelirler ve insan olmasından kaynaklanan normal zaaflarını abartarak kitlelerin önünde fikir ve emellerini yok saydırmak isterler.

Oysa O, öğrenilmesi gereken bir hayatın en umutsuz karanlıklarından yeşil filizler çıkartan ve insanca yaşamayı mümkün kılan, bunu yaparken sadece imanından, Allah sevgisinden ve halkından aldığı güç ve destekten, akıl ve bilimden beslenmiş hakkaniyetli ve mert bir dehadır.

O, topluma nüfus eden tüm alanlarda önce özgürlüğü, sonra haysiyet ve namusu, nihayet aydınlanma ve medenileşmeyi gaye edinmiş, tüm sorunları akıl ve vicdanla zamana yayarak, karşısına çıkan zorlukları diplomasi-uzlaşma-gerekirse savaş ve bazen de halkın gerçeği görmesi sayesinde yenebilmiş, tek başına değil fakat dava ve silah arkadaşlarının da yardımıyla ve halkını arkasına alarak yedi cihana dur diyebilmiştir.

O, milletinin O’na verdiği Atatürk soyadına yakışır bir kısa hayat sürerken, bu hayata yüzyıllar sığdırmış, on dört asırlık İslam’ın, iki bin yıllık Türklüğün yaban otlarını hakikatten ayırabilmiş, aydınlanma sağlayabilmiştir.

O’nu menfi anmak niyetindekilerin iki kadeh rakıdan başka tutamağı zaten yoktur ki bu dahi doğru bir suçlama değildir. Cehaletten kaynaklanan sarhoş gösterme girişimleri elbette sonuçsuz kalmaya mahkumdur lakin cahil kimi kitleler maalesef bu yolla aldatılmakta ve asıl sinsi tehlike unutturularak vatanın bekası tehlikeye atılmak istenmektedir.

Bu tehlike Türklük ve İslam’ı birbirinden ayırmak gayretidir ki kalenin çöküşü ancak bu sayede mümkündür. İşte siyonizmin bir numaralı gayesi olan bu hedef asırlardır Anadolu’yu kasıp kavuran ihanet yumağıdır ve düşmanlar asla tükenmeden bu ikiliyi ayırt etmeye çalışmaktadır.

Milletin tarih ve kültürüne yeterince sahip çıkamaması nedeniyle de kısmen başarı sağlayan bu saldırı odakları bilmektedir ki Türklük yıkılmadan Müslümanlık ve Türkiye yıkılmadan İslam alemi yıkılamaz. Bu nedenle Ortadoğu’nun hemen yıkılan kağıt kalelerine karşılık Türk vatanının çelik kalelerini savaşla değil planlı misyonerlik ve algı operasyonlarıyla yıkmak niyetindekiler için yapılacak ilk şey Atatürk’ü din düşmanı göstermektir ki bunda da maalesef kısmen başarılı olmuşlardır.

Lakin gerçek bu değildir ve gerçek Hz. Peygamberden bu yana İslam’a en çok hizmet eden insanın Mustafa Kemal olduğudur ki pek çok sahabeden dahi çok daha uzun vadeli ve kalıcı bir vaziyette İslam’ı anadile döndüren, anlaşılır kılan ve vicdan hürriyetini sağlayan O’dur.

Beşeri ve ekonomik hayatta da O’nun gayret ve fikirleri örnek ve hedef olmaya devam etmektedir. Çünkü  hem milli ve hem yeterli olmayı yaşayarak gösteren ilkeleri sayesinde bugün sadece Türkiye değil tüm gelişmekte olan ülkeler bir şeyler bulmakta, O’nun ışığından istifade etmektedir.

Nihayet, O’nun mirası manevidir, hukuki ve sosyaldir, laik ve demokratiktir ki bu pek çok ulusa halen nasip olmayan bir güzelliktir. Çoğunlukçu demokrasiye hitap eden modern Türkiye Cumhuriyeti bu nedenle payidar kalacak ve Ata’sı gibi ölümsüzleşecektir.

Bu gayeye düşman olanların ise muhakkak bir şekilde yanılgı, hata, noksan veya gafleti vardır ki bu tez zamanda düzeltilmesi gereken devasa bir yanılgıdır.

Bugün nefes alabiliyorsak, ezanlar hür okunabiliyorsa, bayrak dalgalanıyor, İstiklal marşı dinlenebiliyorsa, modern ve çağdaş yaşayabiliyorsak, eğitim ve üretimde serbest davranabiliyor, ana dilde konuşabiliyor, kara çarşaflardan sıyrılabiliyorsak O’nun sayesindedir.

O, bu millete Allah’ın bir lütfudur.

O, Mustafa Kemal Atatürk’tür.

O’nun adı; barıştır, umuttur, huzur ve güvendir, saadet ve refahtır, aydınlıktır, namus ve şereftir, haysiyet ve kalitedir, kardeşlik ve birliktir. İnsanca yaşam ve hürriyettir. Mal sayılmayan kadınlar, bebek yaşta evliliğe zorlanmayan kızlar, üçüncü sınıf teba muamelesi görmeyen Türk milletidir.

O’nun adı; mertlik ve dürüstlüktür.

Çünkü O, atadır, baş öğretmendir, liderdir, önderdir, yücedir.

Bu ulus ve tüm dünya O’na çok şey borçludur.

İnsanı seven, milletine vefalı, eşitlikçi ve özgürlükçü Mustafa Kemal Atatürk kahramandır, yol gösterendir, rehberdir.

O, gazidir, mareşaldir, komutandır, devlet adamıdır, Cumhurbaşkanıdır, baş komutandır.

O, okuyan, bilen, gören, sezendir.

O dinleyen, araştıran, merak eden, isabetli karar verendir.

O, korkmayan, yılmayan, vazgeçmeyendir.

O, aklı ve bilimi hayata rehber eden, bunu yaparken vicdanı ve imanı kalpte tutabilendir.

O, siyaseti herşeye rağmen değil namus ve şeref çizgisinde tutandır. O, vekilleri, halkı, asker ve öğretmenleri, esnafı, sıradan vatandaşı sosyal bir fazilet çizgisine taşıyandır.

O’nun adı, ahlak, namus, fazilettir.

O’nun eserleri bakidir, payidardır, organiktir.

En büyük eseri Cumhuriyet gençliğe emanettir.

O, nur içinde yatan vatanın sevgili evladıdır.

***

Bu yazılanlar bizler için Atatürk deyince akla ilk gelenlerdir.

Sizler de nasıl ve ne şekilde düşünüyorsanız lütfen yazın.

SİZİN İÇİN MUSTAFA KEMAL ATATÜRK adı ne ifade ediyor?

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir