ER ABDURRAHMAN

ER ABDURRAHMAN

Tıpkı, Birinci Dünya Savaşı’nda olduğu gibi Kurtuluş Savaşı’nda da Türk orduları bir tek cephede değil birkaç cephede birden savaşmak zorunda kalmışlardır.

Çünkü yurdun her bir yerine ayrı ayrı göz diken İtilaf devletleri, buralara asker çıkararak ve işgal ederek yurdu parçalamayı, hep birden yüklenerek zaten yorgun ve bitkin olan Türk millî güçlerini ortadan kaldırmayı amaçlamışlardır. Güney bölgesinin doğu kısmı Fransızların payına düşmüş ve bu bölgeyi Fransızlar işgal etmişlerdi.

İlk iş olarak Fransızlar Toroslar’ın tek geçidi olan Gülek Boğazı’nı ellerine geçirmişlerdi. Türk kuvvetleri başlarında Cemal Efe olduğu hâlde 1 Nisan 1920’de Gülek Boğazı’nın askerî bakımdan en önemli yerindeki Fransız Karakolunu, Kadirhan’ı basmışlardı. Her iki taraf sabahtan beri durmadan çarpışıyorlardı. Hana kapanıp pencereleri kum torbaları ile kapayarak mazgallar açan

Fransızlara durmadan ateş edilirken saatler geçiyor ve Fransız takviye kuvvetlerinin arkadan gelmesi ihtimali artıyordu. Doğaldır ki bu durumda her iki tarafta da tedirginlik vardı ve hepsi sabırsızlanıyorlardı.

Bu sırada Abdurrahman, Fransızların içine yerleştiği hanı, kendisinin yakma fikrini öne sürdü. Abdurrahman’ın bu teklifi ender görülen bir kahramanlıktı. Çünkü, geçen her dakika felaket getiriyordu. Fransızlara yardım geldiği takdirde yapılacak hiçbir şey kalmayabilirdi. Cemal Efe ile bir çavuş ellerini birbirlerine kavuşturdular.

Abdurrahman onların eline basarak omuzlarına sıçradı ve belinden çıkardığı bıçağı bir hamlede hanın çatısının pervazına sapladı. Cemal Efe’nin elinden, üzerine gazyağı dökülmüş paçavraları alarak bıçağın sarkan kısmına dolayıp bir kibrit yakarak paçavralara yaklaştırdı ve çatıyı bir alev aldı. Han yanmaya başlamıştı; fakat, tam bu esnada bir silah sesi ile Abdurrahman cansız yere düştü. Amaca ulaşılmıştı ama bu arada bir kahraman er de şehitlik mertebesine ulaşmıştı.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir