Cumhuriyetin alev topları

Cumhuriyetin alev topları

Bu zavallı durumdaki memleket, Mustafa Kemal vizyonu sayesinde, sadece 10 yıl sonra bilim dünyasının çekim merkezi haline geldi… Nazi zulmünden kaçan Alman profesörler Atatürk Cumhuriyeti’ne sığındı.

Ordinaryüs Profesör Erich Frank, İstanbul Üniversitesi tıp fakültesinde ders verdi, Türk vatandaşı oldu, tabutuna Türk bayrağı sarıldı, devlet töreniyle Aşiyan’a defnedildi.

Profesör Clemens Emin Bosch, Türkiye’deki arkeoloji müzelerinin antik sikke koleksiyonlarını düzenledi, Müslüman oldu, Emin adını aldı.

Cari Ebert, Ankara Devlet Konservatuvarı ve Devlet Tiyatrosu’nun kurucularından oldu, operamıza çağ atlattı.

Profesör Hans Gustav Güterbock, Boğazköy kazılarının başkanlığını yaptı, Hitit hiyeroglifinin çözülmesine öncülük etti, Türk Tarih Kurumu onur üyesi oldu.

Profesör Curt Kosswigg, Manyas Kuş Cenneti’nin kurulmasına öncülük etti, Türk Biyoloji Derneği’ni kurdu, Hidrobiyoloji Enstitüsü’yle bugünkü Deniz Bilimleri Enstitüsü’nün temelini attı, devlet töreniyle Aşiyan’da toprağa verildi.

Ordinaryüs Profesör Wilhelm Peters, İstanbul Üniversitesi psikoloji bölümünü kurdu, Türkiye’nin ilk deneysel psikoloji laboratuvarını açtı.

Ernst Reuter, Ankara Üniversitesi siyasal bilgiler fakültesinde şehircilik dersleri verdi, ülkesine döndükten sonra Berlin belediye başkanı oldu.

Edzard Reuter… Ernst Reuter’in oğlu, çocukluğunun 11 yılı Ankara’da geçti, Mercedes’in yönetim kurulu başkanı oldu, “ikinci vatanım” dediği Türkiye’ye vefa borcunu ödedi, Otomarsan’ın kurulmasını sağladı.

Bruno Taut, İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde yöneticilik yaptı, Milli Eğitim Bakanlığı’nda mimarlık bölümü başkanlığı yaptı, Atatürk’ün naaşının konulduğu katafalkı o çizdi, o yaptı, kendisine bu iş için verilen bin lirayı kabul etmedi, sadece hatıra için teşekkür mektubu istedi, bu topraklarda kalmayı vasiyet etti. Türkiye Cumhuriyeti onu vasiyetine uygun şekilde onurlandırdı, İstanbul Edirnekapı Şehitliği’nde toprağa verilen tek gayrimüslim oldu.

1933-1937 arasında ABD, İngiltere veya Kanada’ya gitmek yerine Atatürk Cumhuriyeti’ni tercih etmişlerdi.

Ordinaryüs profesör hukukçu Ernst Hirsch, Cumhuriyet’in lO’uncu yıl kutlamalarına dair hatıralarını şöyle anlatacaktı: “29 Ekim akşamı sanki kıyamet kopuyordu. Davet, Dolmabahçe Sarayı’ndaki devasa salondaydı. 600 metre uzunluğundaki rıhtım ışıl ışıl bezenmişti. Ve işte ben, kendi Alman vatanında Yahudi olduğu için hor görülen, başka bir ırka mensup olduğu için işgal ettiği mevkilerden kovulan, evini yurdunu terk edip yabancı ülkelere kaçmak zorunda bırakılan ben, bu muhteşem sarayda, ülkenin seçkinleri arasında sayılan, saygıdeğer bir Alman profesör olarak hazır bulunmaktaydım. Talihin yüzüme güldüğü bu olağanüstü an, daha Türkiye’deki ilk yılımda nasip olmuştu.”

1929’da Mustafa Kemal’le görüşen Alman tarihçi Emil Ludwig, Türkiye’deki şaşırtıcı dönüşümü “iki kelime”yle tarif ediyordu: “Bu topraklara ilk defa umumi harp sırasında gelmiştim, şimdi ikinci defa geldim. İki kelime öğrendim, çabuk ve yavaş… Eski devirde geldiğimde hayat pek hareketsizdi, arabacılara ‘çabuk’ demek mecburiyetinde kalıyordum. Bu defaki ziyaretimde öyle bir sürate şahit oldum ki, otomobilcilere ‘yavaş’ demek mecburiyetindeyim.”

***

Mustafa Kemal vizyonu, Türkiye’yi üç yıl gibi inanılmaz kısa sürede modern dünyanın lider ülkelerinden biri yapmıştı.

Dünya çapında saygın bilim insanları Türkiye’ye akarken, gelecek vaat eden 150’si kız 750 genç seçti, yurtdışına eğitime gönderdi.

Almanya, Fransa, Belçika, İsviçre, İngiltere, Avusturya, İtalya, Çekoslovakya, Macaristan ve İsveç’e gittiler.

ABD’ye, Çin’e, Japonya’ya gittiler.

Cenevre, Lozan, Sorbonne, Lyon, Freiburg, Heidelberg, Berlin, Charleroi, Harvard, Chicago, Cornell, Missouri, Iowa, Wisconsin üniversitelerinde eğitim aldılar.

Selahattin Reşit Alan gitti, uçak mühendisi olarak döndü, ilk milli uçağımız MMV-l’i üretti.

Ahmet Adnan Saygun, Ulvi Cemal Erkin, Cemal Reşit Rey, Hasan Ferit Alnar ve Necil Kazım Akses gitti, Türk Beşleri oldular, çok sesli müziğin omurgasını oluşturdular.

Ekrem Akurgal gitti.

Arkeolojide hocaların hocası oldu, ordinaryüs oldu.

Jale İnan gitti, Türkiye’nin ilk kadın arkeoloğu oldu, Perge ve Side antik kentlerini memlekete kazandırdı.

Cahit Arf gitti, ordinaryüs matematikçi oldu, TÜBİTAK’ın ilk bilim kurulu başkanı oldu, literatüre “Arf Değişmezi” ve “Arf Halkaları” gibi kendi adıyla anılan teoremler kazandırdı.

Haşim Şensoy gitti, elektrik mühendisi olarak döndü, Keban Barajı’na imza attı.

İhsan Ketin gitti, Türkiye’de jeolojinin babası oldu, Kuzey Anadolu Fay Hattı’nı tespit etti.

Cevdet Arun gitti, Türkiye’nin ilk beden eğitimi öğretmeni oldu.

Sadi Irmak gitti, tıp doktoru oldu, başbakanımız oldu.

Hasan Tahsin Önalp gitti, makine mühendisi oldu, Otomarsan başta olmak üzere, Türk otomotiv sanayiinin doğmasını sağladı, karayolları genel müdürü oldu, bakan oldu.

Necip Tolon gitti, jeoloji mühendisi oldu, suni gübrede kullanılan fosfat taşlarını buldu.

Bahri Ersöz gitti, metalurji mühendisi oldu, Karabük Demir Çelik’le Şişecam’a emek verdi.

Nüvit Arıcan gitti, tekstil mühendisi oldu, Sümerbank’ı yüceltti.

Adnan Erkmenol gitti, memleketin ilk endüstri mühendisi oldu, MTA’yı sırtladı.

Bedrettin Sarp gitti, maden mühendisi oldu, Türkiye Kömür İşletmeleri’ne genel müdür oldu.

Şükrü Topsakal gitti, makine mühendisi oldu, devlet demiryollarına, karayollarına, DSİ’ye ter akıttı.

Seyfettin Saraçoğlu gitti, gemi inşaatı mühendisi oldu, tersaneler kurdu.

Aziz Tanrısever gitti, ilk ziraat mühendislerimizden oldu.

Oktay Aslanapa gitti, ilk sanat tarihçimiz oldu.

Adnan Şener gitti, ilk kimya mühendislerimizden oldu.

Şahap Kocatopçu gitti, seramik doktorası yaph, sanayi bakanlığı yaph, TÜSİAD başkanlığı yaptı.

Sabahattin Eyüboğlu, Hamide Topçuoğlu, Refia Uğurel Şemin, Hasip Ahmet Aytuna, Vedide Baha Pars, Sabri Esat Siyavuşgil, eğitimci oldular, Köy Enstitüleri’nin kuruluşunda yer aldılar.

Mustafa Kemal “sizleri birer kıvılcım olarak gönderiyorum, alevler olarak geri dönmelisiniz” demişti…

Öyle oldu.

Genç Cumhuriyet’in beyin takımım oluşturdular.

Memleketin sıfırdan inşasına temel attılar.

Kaynak: Mustafa Kemal, Yılmaz ÖZDİL

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir