BİNBAŞI MAHMUT SABRİ VE YAHYA ÇAVUŞ
İngiltere ve Fransa birleşik filonun Çanakkale Boğazı’ndan geçişini gerçekleştirmek ve Boğaz’ı bu filoya açık bulundurmak amacıyla, asıl kuvvetleriyle Seddülbahir bölgesine çıkıp Alçıtepe ve Kilitbahir’i ele geçirdikten sonra bu filoyu Marmara Denizi’ne ulaştırmaya karar verdiler.
İngiliz ve Fransızlar, harekâtın plana uygun olarak gerçekleşmesi hâlinde birkaç gün sonra Marmara Denizi’ne ulaşabileceklerini umuyorlardı.
Tekke Burnu’ndan Mehmetçik Burnu’na kadar olan kıyıyı 12 nci Bölük, Mehmetçik Burnu’ndan Morto Limanı’na kadar olan kıyıyı da 10 ncu Bölük savunacaktı. Taburun ihtiyatını oluşturan öteki iki bölük, 9 ncu Tümen İstihkam Bölüğü ve Harapkale kuzeyinde, 3 ncü Taburu yakından desteklemekle görevli 37 milimetre çapında dört toptan oluşan batarya, Ertuğrul Tabya civarında mevzilenecekti.
25 Nisan 1915 sabahı, 29 ncu İngiliz Tümeni birlikleri Seddülbahir bölgesinde dokuz savaş gemisi, dört kruvazör ve birçok muhribin ateş desteğinde Morto Limanı , Ertuğrul Koyu, Tekke Koyu ve İkizler Koyu’na çıkmaya başladılar.
Savaş gemileri kıyıları, gerideki araziyi top ateşleriyle cehenneme çevirmiş, bütün siperleri tahrip etmişti. Kahraman Mehmetçikler, açıkta savaşırken mermi çukurlarını siper yaparak savunmalarını sürdürmüş ve düşmana ağır kayıplar verdirmişlerdi.
Tabur Komutanı Binbaşı Mahmut Sabri, savaşı büyük bir cesaret ve yetenekle yönetiyordu. Özellikle batı kesiminde İkizler Koyu’na çıkan düşman birlikleri Tekke Koyu’na çıkan birliklerle birleşerek taburu; biri batıya, öteki güneye karşı olmak üzere iki cephede savaşmak zorunda bırakmıştı. Binbaşı Mahmut Sabri geceyi bulunduğu mevzilerde geçirdi. Ancak 26 Nisan 1915 günü saat 02.30’da 25 nci Piyade Alayından ağır makineli tüfek takımıyla takviyeli bir tabur cepheye geldi. Cephedeki kuvvetler ve yeni gelen bu taburla birlikte Seddülbahir Cephesi’nde, saat 03.30’da taarruz edilerek Aytabya ve Tekke Koyu’ndaki siperlerin geri alınması kararlaştırıldı.
Binbaşı Mahmut Sabri ve taburu, olağanüstü bir çaba ve direnme örneği vererek takviye kuvvetleri gelinceye kadar subay ve er mevcudunun yarısını kaybetmesine rağmen, diğer Türk birliklerine değeri hiçbir ölçüyle tanımlanamayacak yirmi saatlik bir zaman kazandırmış, bölgenin kilit noktası ve İngilizler için günlük hedef olan Alçıtepe’nin düşman eline geçmesine engel olmuştur.
25 Nisan günü Ertuğrul Koyu’nu savunan 10 ncu Bölüğün sağ kanadında Ertuğrul Tabyası dolayında, siperlerde, beş mangadan oluşan bir takıma da Ezineli Yahya Çavuş komuta ediyordu. Çünkü bu takımın başında artık subay kalmamıştı. 25 Nisan gününün göğüs göğüse mücadelesinde düşmana 10 saat süreyle çok ağır kayıplar verdiren Yahya Çavuş’un bir subay gibi birliğini yönetmesi her türlü takdirin üstündedir.
Ertugrul Koyu’nu yan ateşine alan bu takım, düşmana çok ağır kayıplar verdirmiştir. Aynı gün bu siperlerin gerisindeki Aytabya’nın düşman eline geçtiğini öğrenen Yahya Çavuş, sağ kalan erleriyle birlikte siperlerinden çıkıp bu tabyayı süngü hücumuyla almak istemiş, bunun imkânsızlığını görünce Harapkale’deki bölüğüne çekilmek zorunda kalmıştır.
Seddülbahir’de yapılan savaşlarda her subay bir Mahmut Sabri, her erbaş ve er bir Yahya Çavuş’tur. Bunlar, savaşa katılan kahraman Türk ordusundan seçilen yalnız birkaç örnektir.
1962 yılında Seddülbahir köyünün iki km batısında Göztepe mevkisinde Yahya Çavuş ve arkadaşları için bir anıt dikilmiştir. Anıta yazılan şiir, Yahya Çavuş’u ve nice Yahya Çavuşları anlatan çok güzel bir örnektir.
“Bir kahraman ve Yahya Çavuştular,
Tam üç alayla burada gönülden vuruştular.
Düşman tümen sanırdı bu şahane erleri,
Allah’ı arzu ettiler, akşama kavuştular.”