Atatürk’ün son arzusu enginardı

Atatürk'ün son arzusu enginardı

Atatürk’ün son arzusu enginardı

Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün rahatsızlığının ciğerleriyle ilgili olduğu malumdur. Sorun ciğerlerindeydi ve tüm çabalara rağmen ciğerlerinde toplanan su ve yaralardan kurtulması mümkün olmadı. Muharebe meydanlarında yediği soğukların, yorgunlukların, yaralanmaların, tasalanma ve endişelerin etkisiyle, görev aşkı nedeniyle sağlığını ihmal etmesiyle, teşhisin muhtemel gecikmesiyle, perhize çok sıcak bakmamasıyla rahatsızlığı ilerledi. Daha çok ve güzel  şeyler yapabilecek genç bir yaşta aramızdan ayrıldı.

Atatürk’ün pek çok hayali ve isteği vardı ki bunlardan bir tanesi “İstanbul’u ormanlar kenti yapmak” (hatta Cumhurbaşkanı iken sırf bu yüzden İstanbul belediye başkanı olmayı isterim diye latife dahi yapıyordu) bir diğeri devlet başkanı sıfatıyla değil bir vatandaş olarak “Balkan gezisine çıkmaktı.”

Bunları gerçekleştiremediği gibi maalesef son arzusunu gerçekleştirmek de mümkün olmadı. Bu istek belki şifa umuduyla belki canı çektiğinden enginar yemek istemesiydi.

O sıralarda İstanbul’da enginar bulmak zor olduğundan Hatay’dan özel olarak enginar getirtilmiş lakin enginarlar geldiğinde atamızın durumu ağırlaştığından yemesi kısmet olmamıştır.

Kılıç Ali, 1919’da milli mücadelenin başlangıcından ölümüne kadar Atatürk’ün en yakınında bulunan isimlerden biriydi. Hulusi Turgut’un, “Atatürk’ün Sırdaşı – Kılıç Ali’nin Anıları” kitabında, Atatürk’ün 8 Kasım 1938’de ikinci ağır komaya girmeden önceki hasta yatağındaki son günleri şöyle anlatılır:

“O günlerde Atatürk’ün canı enginar istemişti. Mevsimi olmadığı için Hasan Rıza Soyak, Hatay’dan telefonla enginar sipariş etmişti. İkinci ponksiyonun (vücuttan iğneyle sıvı çekme) ertesi sabahı odasına girdiğimde bana sordu:

Yahu doktorlar bana niçin enginar yedirmiyorlar?

Ben de kendisine enginar mevsimi olmadığı için Hatay’a sipariş edildiğini ve bu günlerde geleceğini söyledim. Memnun oldu. Bu enginar yemeği Atatürk’ün yanında bulunduğum uzun yıllar içinde içten arzu ederek sipariş ettiği ilk ve son yemekti. Maalesef bunu yemek kendisine nasip olmadı.”

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir