Atatürk’ün fihristli veciz sözleri – Köylü
KÖYLÜ
Türkiye’nin gerçek sahibi efendisi, gerçek üretici olan köylüdür. O halde herkesten daha çok refah, saadet ve servete müstehak (en çok lâyık) olan köylüdür.. Binaenaleyh, Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümetinin iktisadi siyasi aslî gayeyi gözetir. (1 Mart 1922, Ankara) (ATATÜRK’ün Söylev ve Demeçleri, ATATÜRK Araştırma Merkezi, C. I, Ankara, 1997, s. 240)
Türk köylüsünü ‘Efendi’ yerine getirmedikçe memleket ve millet yükselemez. (Mahmut Esat Bozkurt, Yakınlarından Hatıralar S. 94)
Milli ekonominin temeli, ziraattır. Bunun içindir ki, ziraatte kalkınmaya büyük önem vermekteyiz. Köylere kadar yayılacak programlı ve pratik çalışmalar, bu maksada erişmeyi kolaylaştıracaktır. Fakat, bu hayatî işi, isabetle amacına ulaştırabilmek için, ilk önce ciddî etütlere dayalı bir ziraat siyaseti tespit etmek ve onun için de, her köylünün ve bütün vatandaşların kolayca kavrayabileceği ve severek tatbik edebileceği bir ziraat rejimi kurmak lâzımdır. Bu siyaset ve rejimde, önemli yer alabilecek noktalar başlıca şunlar olabilir: Bir defa, memlekette topraksız çiftçi bırakılmamalıdır. Bundan daha önemli olanı ise, bir çiftçi ailesini geçindirebilen toprağın, hiçbir sebep ve suretle, bölünmez bir mahiyet alması. Büyük çiftçi ve çiftlik sahiplerinin işletebilecekleri arazi genişliği, arazinin bulunduğu memleket bölgelerinin nüfus kesafetine ve toprak verim derecesine göre sınırlandırmak lâzımdır. (1937) (ATATÜRK’ün Söylev ve Demeçleri, AKDTYK ATATÜRK Araştırma Merkezi, Ankara, 1997, Cilt I, s.412)
Milletimiz çiftçidir. Milletin çiftçilikteki emeklerini asrî, iktisadî tedbirlerle azamî haddine çıkarmalıyız. Köylünün çalışmalarının netice ve semeresini kendi menfaati lehine azamî haddine yükseltmek, istisadî siyasetimizin temel taşıdır. Onun için, bir yandan çiftçinin emeğini arttıracak ve semereli kılacak bilgi, vasıta ve fennî aletlerin kullanma ve yapılmasına, öte yandan onun çalışmalarının neticelerinden azamî derecede faydalanmasını temin edecek iktisadî tedbirlerin alınmasına çalışmak lâzımdır. (1922)
Halk, köylüler bana her yerde iş programını şu iki kelime ile ihtar ettiler: Yol, mektep. Hattâ yoldan bahsederlerken ’yol köylünün kanadıdır’ demeleriyle her şeyden evvel ona ehemmiyet verdikleri anlaşılıyor. Gerçekten bütün ekonomi birinci kelimenin ve herşey ikinci kelimenin içindedir. 1934 (Atatürk’ün S.D. II, S. 193 – 194)
“Türk milletinin toplumsal düzenini bozmaya yönelik didinmeler, boğulmaya mahkumdur. Türk milleti, kendinin ve memleketinin yüksek menfaatleri aleyhine çalışmak isteyen karıştırıcı, sefil, vatansız ve milliyetsiz beyinsizlerin saçmalamalarındaki gizli ve kirli emelleri anlamayacak ve onlara hoşgörü ile davranacak bir topluluk değildir. O, şimdiye kadar olduğu gibi doğru yolu görür. Onu yolundan saptırmak isteyenler ezilmeye, kahredilmeye mahkumdur. Bunda köylü, işçi ve bilhassa kahraman ordumuz candan beraberdir. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.”
Benim en çok sevdiğim spor, serbest güreştir. Hangi Türk askerini, köylüsünü isterseniz soyup meydana çıkarınız. Dik omuzları, iyi, kusursuz teşekkül etmiş adaleleri, keskin yüz çizgileri, yanık tatlı renkleri, kafa yapıları, insanın ruhuna itimat ve neşe veren bir eser olarak canlanır. (Ferit Celâl Güven, Yücel Dergisi. Cilt: X, Sayı: 57, 1939, S. 130)