ASTEĞMEN EMİN
Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK, “Bir ordunun kudreti, zabit ve kumanda heyetinin kıymeti ile ölçülür.” diyerek gerçek bir değerlendirme yapmıştır.
Türk ordusunun rütbesiz erinden, en yüksek komutanlarına kadar hepsinin savaşlarda gösterdiği başarı ve fedakârlığın sınır tanımazlığı belgelerle sabittir. Ama bir de şu gerçek vardır ki orduyu komutanlar yönetir. Komutan ordunun her kademesinde mevcuttur.
Gerçek mesleği asker olan komutanların yanı sıra onlara destek olan ve vatani görevini yapan alt kademedeki komutanlar, gerçek mesleği asker olan komutanları, yeri geldiğinde aratmamıştır. Özellikle şerefli bir vatan savunması olan Kurtuluş Savaşı’nda bu iddianın doğruluğunu ispatlayan örneklere rastlamak çok daha kolaydır; çünkü, savunulan vatandır. Herkes yediden yetmişe bir onurlu yarış içindedir.
Kurtuluş Savaşı’nda, Türk ordusunda görev yapan yedek subayların yeri çok önemlidir. Ülkesi işgal edilen ve ordusu dağıtılan bir milletin, yeniden ve zor şartlarda kurulmaya çalışılan ordusuna subay bulmak çok zor olmuştur. Türk milleti, bu zoru da başarmış, orduyu kurmuş, subayını, yedek subayını bulmuş, silahını temin etmiştir.
Bu zorlu günlerin mücadelecilerinden birisi de Asteğmen Emin’dir. 16 ncı Alay 1 nci Taburun 2 nci Bölüğünden Asteğmen Emin, 28-29 Ağustos 1921’de Büyükçalış’ın güneyinde bulunan Çiftebela (Sivritepe) bölgesine yapılan gece hücumunda, Yunanların elinden üç makineli tüfeği alarak Yunan mevzilerini işgal edip büyük bir kahramanlık örneği göstermiştir. Bu üstün davranışından dolayı Savaş Madalyası’yla ödüllendirilmiştir.