19 Mayıs’a doğru adım adım
Mustafa Kemal Atatürk’ün, İstanbul’un işgali esnasında söylediği “Geldikleri gibi giderler” sözünü yüreğinde daima canlı tutarak, kurtuluş ve bağımsızlığın Anadolu’dan başlayacak bir direniş ile gerçekleşeceğine olan inancı kendisini Kıta müfettişi olarak Anadolu’ya atandırması, İzmir’in bir gün önce yaşanan kanlı işgalinin de etkisiyle İstanbul’da gerekli görüşmeleri yaptıktan hemen sonra hareketi, uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra Samsun’a ulaşarak burada Milli Mücadeleyi başlatması, dünya tarihinin son asırlarda gördüğü en yüce kurtuluş ve aydınlanma hareketinin ilk adımıdır.
Bu yolculuk sıradan bir gemi yolculuğundan çok öte umuda yolculuktur ve her Türk genci tarihin şanlı sayfalarında yer alan bu İstanbul’dan ayrılış ve Samsun’a varışı, saltanatın sonu ve Cumhuriyet tohumlarının atılışı olarak okumak zorundadır.
Çünkü Samsun’a atılan o ilk adım her şeyin başladığı andır ve o andan sonra Türk topraklarında artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.
İşte bu destansı yolculuğun gün gün hikayesi…
15 Mayıs 1919
– Yunanlıların İzmir’e çıkması. Elefterios Venizelos’un devamlı gayretleri ve diğer büyük devletlerin desteklemesi sonucunda İzmir’e Yunan askeri çıkarılması 15 Mayıs 1919 tarihinde uygulamaya konuldu. 16 Yunan gemisinin taşıdığı, 4 İngiliz ve 2 Yunan muhribinin refakat ettiği işgal donanması İzmir’e çıktı. İşgal başladığı sırada İzmir limanında ayrıca İngiltere, ABD, Fransa, İtalya ve Yunanistan’a ait 30’dan fazla savaş gemisi vardı.
– Sabahtan itibaren yaklaşık onikibin kişiyi bulan Yunan kuvvetleri İzmir’e çıkmaya başladı. Kadifekale’ye Yunan topları yerleştirildi.
– Hukuk-ı Beşer gazetesinde günlerdir direniş çağrıları yapan gazeteci Hasan Tahsin (Osman Recep Nevres) şehir içinde zafer yürüyüşü yapan işgalcilerin (Yunan Efzon alayının) bayraktarını tabancasıyla vurdu. Bunun üzerine işgalciler Hasan Tahsin’e kurşun yağdırarak, şehit etti. Yunan güçlerine ilk kurşunu atan Hukuku Beşer gazetesi Başyazarı Hasan Tahsin (Osman Nevres) ile Askerlik Şube Başkanı Albay Süleyman Fethi şehit edildiler. (15 Mayıs sabahı saat 8’den itibaren müttefik donanmasının şehre dönük toplarının himayesinde, Yunan birlikleri İzmir’i işgale başladılar. Karaya çıkan birlikler, yerli Rumların taşkın ve coşkun gösterileri ortasında, İzmir Metropoliti Hrisostomos tarafından takdis edildikten sonra, Konak istikametinde yürüyüşe geçtiler. Efzon alayı “Zito Venizelos” naraları arasında Kemeraltı köşesini dönerken atılan bir kurşunla Yunan bayraktarı yerlere yuvarlandı. Rumlar panik halinde kaçışmaya başladılar. İlk şaşkınlığı attıktan sonra, Efzonlar silâha sarılıp etrafı taramaya başladılar. Özellikle Sarıkışla yarım saat tarandı. Sonra Kolordu Komutanı Ali Nadir Paşa, elinde beyaz teslim bayrağı olduğu halde, subay ve askerleriyle dışarı çıkarıldı ve ağır hakaretlere maruz kaldı. Türk askerleri “Zito Venizelos” diye bağırmaya zorlandı. Bağırmayanlar süngülendiler.)
– Türk Kurtuluş Savaşı 15 Mayıs 1919’da Yunanlıların İzmir’i işgali sırasında düşmana ilk kurşunun atılmasıyla başladı.
– İzmir, işgaline karşı ilk silahlı direniş başladı.
– Şehirdeki telgrafçılar işgali bütün Anadolu’ya bildirmeye başladı.
– Yağma ve katliama başlayan Yunan askerleri şehirde terör estirdi.
– İzmir’in işgalinden 4 saat 10 dakika sonra, Denizli Müftüsü Ahmed Hulusi Efendinin başkanlığında, “Denizli Heyeti Milliyesi” kuruldu. İzmir’in işgalinden hemen sonra düzenlediği mitingde “işgal edilen memleket halkının silaha sarılması dini bir görevdir.” diyen Müftü Ahmet Hulusi Efendi’nin etrafında Denizlililer hemen birleşmişlerdi.
– Muğla’da, İzmir’in işgalini protesto amacıyla miting. Denizli’de, Aydın’da, Muğla’da, Konya’da ve Burdur’da işgale karşı mitingler yapıldı.
– Atatürk Samsun’a hareket öncesi, sabah Genelkurmay Başkanlığı’na giderek Cevat (Çobanlı) ve Fevzi (Çakmak) Paşalara ve Babıâli’ye giderek Hükûmet üyelerine veda etti. (Atatürk Babıâli’ye geldiği zaman Kabine toplantı halinde idi ve Yunanlıların İzmir’e çıkışını görüşüyordu. Atatürk Sadaret bekleme salonunda Dahiliye, Hariciye ve diğer bir kısım nazırlarla görüşerek onlara veda etti.)
– Mustafa Kemal, Yıldız Sarayı Küçük Mabeyn Köşkü’nde Padişah Vahdettin ile görüştü. Padişah yaveri Naci (İldeniz) Paşa beyanına göre Vahdettin o görüşmede adının ilk harfleri yazılı bir saati Mustafa Kemal’e armağan etti. Atatürk’ün anlattığına göre Vahdettin o görüşmenin bir yerine, “Paşa, paşa! Devleti kurtarabilirsin!” demişti. Vahdettin’in ne demek istediğini Atatürk sonraları şöyle anlatacaktı: “Vahdettin demek istiyordu ki hiçbir kuvvetimiz yoktur. Tek dayanak noktamız İstanbul’a hâkim olanların siyasetine uymaktır. Benim memuriyetim onların şikâyet ettikleri meseleleri halletmektir. Eğer onları memnun edebilirsem, memleketi ve halkı bu siyasetin doğruluğuna inandırabilirsem ve bu siyasete karşı gelen Türkleri tutuklarsam Vahdettin’in arzularını yerine getirmiş olacaktım.”
– Atatürk, Bandırma vapuru kaptanı İsmail Hakkı (Durusu) Bey’i Şişli’deki evine çağırarak hareket şekline dair bilgi aldı.
– İzmir’in işgali esnasında görevli olan Mümin, kendisini ordudan attırarak, işbirlikçi rolüne başladı. Oysa Mustafa Kemal’in istihbarat elamanıydı. Deşifre olup Yunan ordusunca tutuklanınca idama mahkûm edildi. 1923’de Atatürk’ün özel takibiyle esir edilen Trikopis’e karşılık takas edildi ve orduya geri döndü. İstiklal Madalyası aldı, Aksoy soyadını aldı. Albay rütbesinden emekli oldu. 1948’de vefat etti. İzmir Balçova mezarlığında yatıyor.
– Fevzi çakmak Paşa genelkurmay Başkanlığı görevini Cevat Çobanlı Paşa’ya devretti. (Fevzi Paşa İzmir’de işgal güçlerine silahla direnme emri verdiği için bu görevden alınmış ve 1 nci ordu birlikleri müfettişliğine atanmıştır.)
– Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a hareketinden hemen önce Genelkurmay Başkanı Cevat Paşa ile gizli ve özel bir şifre kararlaştırması.
– Harbiye Bakanlığı Mustafa Kemal ve kuruluna, Karadeniz’e çıkış vizesi almak ,için İngiliz İstihbarat Bürosuna başvurdu. Heyetin listesi İngiliz Binbaşı Milligan tarafından 15 Mayıs 1919 tarihinde onaylandı. 9 ncu Ordu Müfettişliği kıtasının vizesini ise İngiliz istihbarat subayı Yüzbaşı Bennet imzaladı. Listenin arka sayfasında Yüzbaşı Bennet tarafından imzalanıp mühürlenen vize bölümüne “Müttefik Pasaport kontrol bürosu, İngiliz bölümü Samsun için 16.5.1919 tarihinde geçerlidir” yazılıdır. (Yüzbaşı Bennet, işgal İstanbul’unun işkenceci İngiliz subayıdır.)
16 Mayıs 1919
– İstanbul Galata Rıhtımı’nda olağanüstü bir kalabalık vardı. Seyyar satıcılardan, ayakkabı boyacılarından, polislerden, jandarmalardan ve hamallardan geçilmiyordu. Bunlar, gizli örgüt MM Grubu’nun tepeden tırnağa silahlı adamlarıydı. Görevleri, Mustafa Kemal Paşa ile 19 kişilik maiyetinin Bandırma Vapuru’na sağ salim binmesini sağlamaktı. Operasyonu rıhtımda yöneten Topkapılı Cambaz Mehmet, iyi yüzme bilen, iyi silah kullanan 50 İnebolulu fedai genci de Bandırma Vapuru’nun içine yerleştirmiş, bunlara gerekli talimatı vermiş ve Samsun’a kadar sürecek yolculuğun tüm güvenlik önlemlerini almıştı.
– Öğleden sonra Rum çetelerle destekli Yunan birlikleri, Urla’daki askeri birliğe ve Türk mahallelerine saldırdı. Urla’da Yarbay Kazım Bey’in elinde 173. Alay’a mensup sadece 18 er vardı. 120 kadar gönüllü, bu 18 kişilik birliğin yardımına geldi. Urla’da asker-sivil birlikte bir gün boyunca düşmana direndi. 17 Mayıs’ta Urla Yunan işgaline girdi. Halk ve ordu tarafından yapılan ilk kurşun savaşı buydu.
– Yurdun dört yanına telgraflar çekilmeye, mitingler yapılmaya, direniş için örgütlenilmeye başlandı.
– İzmir’in işgali bütün Anadolu’da protesto edilmeye başladı.
– Atatürk, Yıldız’da Hamidiye Camii’ndeki cuma selâmlığından sonra mahfil-i hümayun’da Padişah Vahdettin tarafından kabul edildi ve veda etti. (Mustafa Kemal Paşa, müfettişlik karargâhının seferi karargâh sayılmasını ve personelin 3 aylık maaşlarının önceden verilmesini istedi. Hazırlıklar tamamlandıktan sonra sadrazam ve Padişaha veda etti. Veda esnasında Padişahın sözleri anlamlıydı: “Paşa, paşa şimdiye kadar devlete çok hizmet ettin. Bunların hepsi artık bu kitaba geçmiştir. Bunları unutun. Asıl şimdi yapacağın hizmet hepsinden önemlidir. Paşa, Paşa devleti kurtarabilirsin.” Güven ve ümit ifade eden bu sözlere, Paşa saygı ve teşekkür ifade eden cümlelerle karşılık verdi.)
– Atatürk, cuma selâmlığını takiben Şişli’deki evine döndü, annesi ve kız kardeşine veda etti.
– Denizli, Tavas, Kastamonu’da İzmir’in işgalini protesto mitingleri yapıldı.
– Seferihisar Yunanlılar tarafından işgal edildi.
– Güllük İtalyanlar tarafından işgal edildi.
– Sarayköy Müftüsü Ahmet Şükrü Efendi, 16 Mayıs 1919 tarihinde düzenlediği mitingde halka İzmir’in kâfir Yunanlılar tarafından işgal edildiğini, bu kâfirlerin bulunduğu yerde Cuma namazı kılınamayacağını ve kılınmasının da caiz olmadığını bildirerek, düşmana karşı konulmasını istedi.
– Mustafa Kemal, 9 uncu Ordu Müfettişi olarak Anadolu’ya geçmek ve milli mücadeleyi başlatmak üzere, Bandırma Vapuru ile İstanbul’dan Samsun’a 16.30’da yola çıktı. (Atatürk, Galata rıhtımından bir motorla Kızkulesi açığında demirli bulunan Bandırma vapuruna geçmiş, vapur buradan hareket etmiştir). (Bandırma Vapuru; Küçük bir yolcu vapuruydu. 1878 yılında İskoçya’nın Paisley kentinde yapılmıştı. Kardeş gemisi yoktu. Demir uskurlu ve buharlıydı. Boyu 47,97 metre, eni ve derinliği 8,5 metreydi. 1891’de Marmara denizinde Erdek’te batan bu gemi daha sonra kurtarılarak yüzdürüldü ve İdare-i Mahsusa gemiyi satın aldı. Adı ‘Panderama’ olarak değiştirildi. 1910 yılında ismi bu kez ‘Bandırma’ yapıldı. 28 Ekim 1909’dan itibaren gemi posta vapuru olarak kullanılıyordu. (Samsun’a çıkıştan sonra gemi İstanbul’a döndü ve 1923 sonuna kadar posta vapuru olarak kullanıldı. Bu tarihten sonra Tekirdağ – Mürefte posta vapuru görevine başladı. 1925 yılında arızalanınca onarılamadı, gemi hurdacısı İlhami Söker’e satıldı ve dört ayda söküldü, jilet olmaktan kurtulamadı.) Bandırma vapurunda toplam 48 yolcu vardı ve bu 48 kişiden 23’ünü Mustafa Kemal Paşa ile karargáh mensupları, 25’ini de er ve erbaşlar teşkil ediyordu.
– Atatürk’ün, Bandırma vapurunun Kız kulesi açıklarında İngilizlerce durdurulup aranmasını takiben düşman zırhlıları arasından geçerek İstanbul’u terk ederken, güvertede arkadaşlarına söyledikleri: “Bunlar işte böyle yalnız demire, çeliğe, silâh kuvvetine dayanırlar. Bildikleri şey yalnız madde! Bunlar hürriyet uğruna ölmeye karar verenlerin kuvvetini anlayamazlar. Sersem herifler! Biz, Anadolu’ya ne silah, ne cephane götürüyoruz; biz ideali ve imanı götürüyoruz!”
– Atatürk’ün, gece Bandırma vapuru kaptanına direktifi: “Düşman devletlerinin herhangi bir vasıtasının gadrine uğramamak için sahile yakın bir rota tutunuz! Şayet kesin tehlike görürseniz gemiyi karaya, en yakın sahile oturtunuz!”
– Balıkesirliler, işgali protesto ve silahlı mücadele kararı aldı.
– Yunanlılar, Urla’yı işgal etti.
17 Mayıs 1919
– Denizli-Çal Müftüsü Ahmet İzzet (Çalgüner) Efendi de ilçesinde ve çevresinde halkın ulusal harekete katılmaları için çalışmalarda bulunan din adamlarının ilklerindendir. O, 17 Mayıs 1919 günü Çal halkını Çarşı Camii’nde toplayarak onlara düşman istilasına karşı seyirci kalınmamasını ve silahla karşı konulmasının gerekli olduğunu anlatmıştır. Daha sonraki günlerde de aynı camide yapılan toplantılarla halkı düşmana direnme konusunda bilinçlendirmeye ve örgütlemeye çalışmıştır. Bu amaçla, ilçenin nüfuzlu kişileri ile toplantı yapmıştır. “Allah’ımız bir, kitabımız bir, vatanımız bir olduğuna göre korumaya da mecburuz. Kutsal değerlerimizi savunmak için Allah’ın ve Peygamberin emirlerine uymak gereklidir.”
– İstanbul Darülfünunu’nun (İstanbul Üniversitesi) hocaları ve öğrencileri, üniversitede İzmir’in işgalini kınadı.
– Refet Bey (Bele), Sivas’ta 3. Kolordu komutanlığına atandı.
– İtalyanlar Söke’yi işgal etti.
– Yunanlılar Çeşme’yi işgal etti.
– Bandırma vapuru, gece saat 23.00 sıralarında İnebolu’ya geldi. (Şiddetli fırtına sebebiyle Atatürk ve arkadaşları karaya çıkmaksızın yolculuğa devam etmişlerdir.)
– Atatürk’ün, Ömer Sezai (Madra) Bey’e mektubu: “Azizim Sezai Bey, vazifeli olarak Anadolu’ya hareket ediyorum. Sizde korunan emanete ait senedi, anneme bıraktım. Dönüşünüzde, emanetle senedin değiştirilmesi için Vasıf Bey biraderimize rica ettim. Gözlerinizden öperim.”
– Atatürk’e verilen müfettişlikle ilgili talimat, Vükelâ Meclisi’nde kabul edildi.
18 Mayıs 1919
– Balıkesirliler, Alacamescid toplantısını düzenledi. Kuvayı Milliye hareketi ve kongre toplanması kararı alındı.
– İşgale karşı tüm Anadolu’da protesto mitingleri yapıldı. Erzurum’da yapılan gösteride Dursunzade Cevat (Dursunoğlu), tek çarenin silahlanıp, düşmana karşı koymak olduğunu dile getirdi.
– İstanbul’da Ömer Besim Paşa’nın yönetiminde toplanan binlerce Darülfünun (İstanbul Üniversitesi) öğrencisi işgali lanetledi.
– Bandırma vapuru ile yola çıkan Mustafa Kemal saat 12.00 sıralarında Sinop limanına girdi. (Şiddetli fırtına sebebiyle Atatürk karaya çıkmamış, ancak, Üsteğmen Hikmet (Gerçekçi) Bey’i, vapuru yanaşan bir sandal aracılığıyla kıyıya göndererek, Samsun’daki Tümen Komutanlığı’na, -gelmekte olduklarını bildiren- bir telgraf çektirmiş, sonra yola devam edilmiştir.
– Atatürk’ün, kendisini karaya davet eden Sinop Mutasarrıfı Mazhar Tevfik Bey’e Bandırma vapurundan gönderdiği kart: “Sinopluların hakkımda gösterdikleri duygulara teşekkür ederim. Rahatsızlığım dolayısıyla davetlerine uyamadığımdan üzgünüm. Kendilerine selâm ve sevgilerimin iletilmesini rica ederim.”
19 Mayıs 1919
– Atatürk’ün sabah Samsun’a çıkışı. Bandırma vapuru, sabah saat 06:00 sıralarında Samsun limanına girmiş, sandallar aracılığıyla arkadaşlarıyla beraber 07:00 sularında karaya çıkan Atatürk, askeri bando eşliğinde halk tarafından sevgi ile karşılanmıştır. Milli mücadele aslen bu ilk adımla başlamıştır. Atatürk 25 Mayıs tarihine kadar Samsun’da kalmıştır.
– Atatürk’ün, Samsun’dan, emrindeki vilayetler mülki amirleri ile 15. ve 20. Kolordu Komutanlıklarına bölgelerindeki asayiş durumunu belirten bir rapor göndermeleri hakkında telgrafı.
– Damat Ferid Paşa, ikinci hükümetini kurdu. (Damat Ferit Paşa’nın ikinci defa kabine kuruşu (Damat Ferit, 15/16 Mayıs 1919’da Sadaret’ten istifa etmiş, aynı gün yeni kabineyi kurma görevi yine kendisine verilmiştir.)
– Fenerbahçe, Kurtuluş Savaşı’nın gizli örgütlerinden Mim Mim Grubu gibi örgütlerde koordineli bir şekilde çalışarak Kurtuluş Savaşı’nın en önemli ayaklarından birini oluşturmuştur. Nitekim Mustafa Kemal’in Samsun’a çıktığı 19 Mayıs 1919 tarihinde FB’nin Altıyol’daki kulüp binasında çok özel bir toplantı yapılmıştır. FB’nin önde gelen yöneticilerinden Ali Naci Karacan ve bazı arkadaşları bir yıl kadar önce Mustafa Kemal’in de oturduğu o masanın etrafında oturtarak, işgal boyunca FB’nin izleyeceği politikayı tartışmışlardır. O toplantının sonunda alınan kararlar, FB’nin işgal İstanbul’unda toprak sahalarda yapacağı maçların artık “ulusal çıkarlara” hizmet edeceğini göstermektedir. Ali Naci Karacan, o gün aldıkları kararları sonradan şöyle açıklamıştır: “1. FB’yi Mütareke döneminin İstanbul’a döktüğü işgal kuvvetlerine mensup takımlarla çarpıştırarak, mümkün olduğu kadar galibiyetlere sevk etmek. 2. İngilizler, Fransızlar, İtalyanlar ve bilhassa Rumlar, Ermeniler ve bunların muhtelifleriyle yapılacak maçları gazetelerde mümkün olduğu kadar anlatarak, FB’yi milli bir mücadele bayrağı haline koymak ve halka sevdirmek 3. Bir taraftan ve mütemadiyen maçlar ve diğer taraftan bu maçların gazetelerde propagandasını yaparak büyük kitlelerin futbola karşı alakasını hareketlendirmek….” FB, Kurtuluş Savaşı yıllarında, adeta üzerine ölü toprağı serilen, işgal altındaki İstanbul’un tek gurur ve neşe kaynağı haline gelmişti. Çünkü FB, işgal İstanbul’unda İngiliz-Fransız işgal takımlarıyla 50 maç yapmış, bunların 41’ini kazanıp 4’ünde berabere kalırken sadece 5’ini kaybetmiştir. Bu maçlarda düşman filelerine 193 gol atan FB sadece 37 gol yemiştir. FB, ayrıca Ermeni ve Rum takımlarıyla yaptığı 16 maçın da tamamını kazanmıştır. Toplam 66 maç yapan FB, bunların 57’sini kazanmış, sadece 5’ini kaybetmiştir. Bazı FB’lilerin gizlice Anadolu’ya gizlice silah kaçırdıkları, bazılarının elde silah cepheden cepheye koştukları dikkate alınacak olursa FB’nin yetersiz kadrosuyla işgal takımlarına karşı elde ettiği başarının boyutları çok daha iyi anlaşılacaktır.
– Aydın ve İstanbul’da İzmir’in işgalini protesto mitingleri yapıldı. (İşgal bütün yurtta protestolara, mitinglere yol açtı. Özellikle İstanbul’da 17,19 ve 23 Mayıs tarihlerinde düzenlenen mitinglerde Türkün hak ve adalet isteyen sesi heyecanla, coşku ile dile getirildi. Özellikle Halide Edip Hanım’ın şu unutulmaz sözleri toplu bir and içmeye dönüştü: “Türk’ün büyük ve şanlı tarihine ağlayan şu minareler altında beraber yemin ediniz ve benimle birlikte tekrar ediniz. Bayrağımıza, ecdadımızın namusuna, ataların emanetlerine, vatanın tek taşına ve bir karış toprağına hiyanet etmeyeceğiz.” Yüz bini aşkın kalabalık yemini coşku ve heyecan içinde tekrarladı.)
– İngiliz Karadeniz orduları kumandanı General Milne 19 Mayıs 1919 tarihinde Türk Harbiye bakanlığına gönderdiği nota ile Mustafa Kemal ve yanındakilerin Samsun’a gidiş sebebinin bildirilmesini istedi. (Bu soruya beş gün sonra 24 Mayıs 1919’da verilen cevapta; Mustafa Kemal’in İngilizlerin isteği üzerine ateşkes hükümlerini denetlemek amacıyla Samsun’a gönderildiği bildirilmiştir.) Yani, Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a çıktığı gün İngilizler bu işten kuşkulanmaya başlamışlardır.
– Atatürk’ün, Samsun’dan Sadrazam Damat Ferit Paşa’ya telgrafı: “İzmir’in Yunan askerleri tarafından işgali hadisesi, yakından temasta bulunduğum milleti ve orduyu tasavvur ve tasvir edilemeyecek derecede üzmüştür. Ne millet ve ne ordu, mevcudiyetine karşı yapılan bu haksız tecavüzü kabul etmeyecektir!”
– Atatürk’ün, İngilizlerin Samsun’a bir kısım asker çıkarmaları sebebiyle, bu gibi tecavüzlerin men’i ile siyasî vaziyetten gerektikçe haberdar edilmesi hakkında, Harbiye Nezareti’ne telgrafı.
– Samsun’da görevli İngiliz askerî temsilci Yüzbaşı Hurst’un, Atatürk ile bölgedeki umumî durum hakkında görüşmesi.
NOT: Detaylı kronolojik bilgi için buradan, o ilk adımla ilgili yazımıza buradan ve aynı konulu şiirimize buradan ulaşılabilir.