YÜZBAŞI GAZİ REFİK
Kurtuluş Savaşı’nın en kritik ve can alıcı mücadeleleri hiç kuşkusuzdur ki Sakarya Meydan Savaşı’nda olmuştur. Yunanlar Ankara’ya kadar gelip Ankara’daki Büyük Millet Meclisi Hükümetini ortadan kaldırmak ve binlerce yıllık boş bir düş olan hayallerini gerçekleştirmek için bütün imkânlarını seferber etmişti.
Yunanların bütün gücüyle yüklenmesi karşısında Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, bir askerî deha örneği göstererek “Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır.” emrini verip ordusunu Sakarya’nın batısına kadar çekmiş ve Yunanları, vatanın geleceği için yok etmek istemiştir. Yunan’ı, vatanın geleceği uğruna yok etmek için başkomutanın emrini gözünü kırpmadan yerine getiren bir diğer kahraman da Teğmen Ahmet Refik’tir.
Teğmen Ahmet Refik, 23 ncü Tümen Hücum Taburu 1 nci Bölük Komutanı olarak Sakarya Meydan Savaşı’na katılmış ve 30 Ağustos 1921 günü saat 11.00 sıralarında Polatlı civarında Tırnaksız köyü ve Beştepeler mevkiinde 38 kişilik bölüğü ile şiddetli ateş altında yılmadan savaşmıştır. Bu sırada bir top mermisinin patlamasıyla ayaklarını kaybedince, yaralı olarak Ankara Merkez Hastanesine gönderilmiştir.
1 Şubat 1922 günü Merkez Hastanesini ziyaret eden Savunma Bakanı Kâzım Paşa (Özalp), Gazi Teğmen Ahmet Refik ile tanışmış ve daha sonra TBMM’nin 154 ncü toplantısında Teğmen Ahmet Refik’in rütbesi yüzbaşılığa çıkarılmış ve kendisi “Kurtuluş Madalyası” ile ödüllendirilmiştir.
Gazi Ahmet Refik şerefli soyadımızı alan, babam Ahmet Refik Tuzlu’ya da adını veren babamın amcasıdır. Yaralarından dolayı kan kaybının engellenmesi ve maalesef artık işlevini yerine getiremeyecek iki bacağının diz altından trende Ankara’ya sevki sırasında kesilmesi nedeniyle operasyon sonunda iki bacağı tuzlu suya batırılmıştır. Ankara’da hastahanede yatarken sizin de yazınızda belirttiğiniz gibi Milli Savunma Bakanı ve Heyet-i tarafından ziyaret edilen yaralı askerlerden birisidir. Paşa teğmene neyi olduğunu sorduğunda büyük bir tevazuyla hiçbirşeyi olmadığını söylemiştir. Bünün üzerine Paşa biraz da sert bir ifadeyle Başhekime dönmüştür. Bunun başlıca nedeni erlerin yer azlığından hastahanenin dışında sokakta yatmalarıdır. Bunun üzerine Başhekim Teğmenin üzerindeki battaniyeyi kaldırır ve o battaniyenin altından dizinin altı olmayan bir gazi çıkar. Bunun üzerine evladım sen vatanına olan borcunu hakkıyla ödemişsin şimdi devletin sana olan borcuna karşılık ne istersin sorusuna ben kendime hiçbirşey istemem ancak yarın evlenip çocuklarım olursa onlara miras bırakabileceğim bir madalya bana uygun görülürse şeref duyarım demiştir. Yazınızda belirttiğiniz üzere kendisine İstiklal madalyası verilmiştir. Gazi Ahmet Refik Tuzlu İstanbul Beşiktaş doğumlu olmakla beraber aslen Sinop Boyabatlıdır. Mezarı Sinop ilinin Boyabat ilçesinde bulunur. Evlenip Naci ve Naciye Tuzlu adlarında iki coçuğu olmuştur. Oğlu Mehmet Naci Tuzlu da TSK’dan albay rütbesinden emekli olmuştur.