PİLOT VECİHİ İLE GÖZETLEYİCİ TEĞMEN BASRİ

PİLOT VECİHİ İLE GÖZETLEYİCİ TEĞMEN BASRİ

Gözetleme uçuşundan dönen Pilot Yüzbaşı Fazıl ve Gözetleyici Teğmen Hamdi İzmir adlı avcı uçağıyla Malıköy’deki meydana iner inmez, gördüklerini rapor etmek için telefonun başına koştular. Haymana önlerindeki Yunan birliklerine gerilerden büyük destek birlikleri geliyordu.

Gözetlemeyi sürdürmek amacıyla, Pilot Vecihi ile Gözetleyici Teğmen Basri, İsmet adlı gözetleme uçağıyla hemen havalandılar. Yalnızca iki uçaktan kurulu Türk hava gücü, gökleri boş bırakmıyor, biri inince öbürü havalanıyordu. Yunanlıların on sekiz uçaklık hava gücüne karşı, iki uçakla sık çıkış ve uzun uçuşlar yapılarak, aradaki dengesizlik giderilmeye çalışılıyordu.

İzmir bir gözetleme uçağıydı. Gözetleyicinin önüne bir makineli tüfek yerleştirilerek hava çarpışmalarına elverişli duruma sokulmuştu. Gözetleyici Teğmen Basri, her uçuşta oturduğu yere, ayaklarının altına altı büyük bomba yerleştirir, yerdeki hedeflerin üstüne eliyle bırakırdı. Böylece ilkel bir bombardıman uçağı olurdu İsmet aynı zamanda…

Uçak Haymana göklerine gelince, yerin papatya tarlası gibi şarapnel patlamalarıyla dolu olduğu görüldü. Teğmen Basri, pilota eliyle güney sırtlarını gösterdi. Koyu toprak rengini yalayan alevlerden, Türk savunmasını yoğun bir biçimde döven ağır topların güney sırtlarda mevzilendiği anlaşılıyordu. Teğmen Basri eliyle bombalama işareti yapınca, Pilot Vecihi İsmet’i Yunan bataryaları yönünde döndürdü.

Yunanlılar uçağın üzerlerine doğru geldiğini görünce, havaya ateş açtılar. Vecihi, yerden açılan topçu ateşine alışkın bir pilottu. Ancak bir rastlantı sonucu uçağını vurabileceklerini biliyordu. Yakınlarında patlayan mermilere aldırmadan aynı rotada, topçu ateşinin üstüne doğru, zikzaklar yaparak uçmaya koyuldu.

İsmet, topçu bataryalarına yaklaşmıştı ki, güney yönünden Haymana’ya doğru uçan bir Yunan uçağı Pilot Vecihi’nin gözüne ilişti. Uçağı gözetleyicisine gösterdi. Teğmen Basri eliyle önce bombaları atalım işareti yapıyordu. Yunan uçağı kendilerini henüz görmediğine göre, bombaları hedef üstüne bırakılabilirdi. Böylece uçağın yükü de azalmış olacaktı.

Pilot Vecihi dümeni topçu mevzilerinin doğu ucu açıklarına kırdı. Açıklara gelince keskin bir dönüşle mevzilere yöneldi. Doğu ucundan başlayarak bir çizgi gibi duran mevzilerin üzerine uçmaya koyuldu. Hedefin daha iyi görülmesini sağlamak ve tam isabet olasılığını artırmak amacıyla biraz alçaldı. Sağ ucundan başlayarak mevzilerin üzerinden uçmaya başladı. Teğmen Basri, bombalarını ard arda Yunan bataryalarının üzerine bıraktı.

İsmet, topçu bataryalarının batı ucunu geçtikten sonra sert bir dönüşle güneye yöneldi ve aynı zamanda yükselişe geçti. Yunan uçağı kendi halinde Haymana’ya doğru ilerliyordu. Pilot Vecihi, aynı yüksekliğe erişinceye kadar Yunan uçağının kendilerini görmemelerini diliyordu. Aralarındaki uzaklık hızla azalıyordu. Eşit yüksekliğe ulaştıklarında, Yunan uçağının ani bir dönüş yaparak, geriye, geldiği yönde uçmaya niyetlendiği görüldü. Ancak, dönüşle birlikte üzerine doğru gelen İsmetle karşılaştı. Vecihi, havada ender rastlanan bu yüz yüze gelişi şöyle yorumluyordu : Yunanlılar bizi çok yakınken gördüler. Derhal yön değiştirip kaçmaya kalkıştılar. Fakat çok geç kaldıklarından, dönüşlerini yarılamadan bizi karşılarında buldular. Demek ki çarpışmaya gönüllü değiller. Kaçamadıkları için çarpışmak zorunda kalıyorlar.

Her iki uçak da, havacıların Ölüm turları dedikleri dönüşlere başladılar. Yunan uçağındaki gözetleyici, makineli tüfeğini çevirerek ateş açtı. İzli mermi kullanıyordu. Mermilerin havada bıraktığı ize göre nişan aldığı anlaşılıyordu. Teğmen Basri, çok dikkatli ve kesik kesik ateş etmeye başladı. Dikkatle nişan alıyor, boşuna mermi harcamaktan kaçınarak, düşman uçağının iyi hedef vermediği durumlarda ateşi kesiyordu.

Pilot Vecihi, Yunan makineli tüfeğinin izli mermilerine bakarak uçuşunu düzenliyordu. Zaman zaman ani inişlerle yükseliş kaybediyor, hafif kayışlarla tur çemberini daraltıyor ve

çarpışma alanını küçültüyordu. Böylece, makineli tüfeği, yandan ve tam boy hedefiyle Yunan uçağına ateş edebiliyordu.

Yerdeki çarpışma durmuş gibiydi. Birbirlerine ölüm yağdıranlar tetikleri bırakmış, gökteki çarpışmayı izliyorlardı. Kimi mavi üzerine beyaz haçlı uçağın, kimi kırmızı üzerine beyaz ay yıldızlı uçağın zaferi için dua ediyordu. Heyecan son kerteyi bulmuştu. Sanki kendileri savaşın dışındaydılar. İki milletin ölüm kalım kavgasını yalnızca gökteki bu iki uçak yapıyordu.

Pilot Vecihi, İsmete yeni bir tur başlatırken, Teğmen Basri’nin arkadan omzuna indirdiği yumrukla irkildi. Basri kolunu Yunan uçağına doğru uzatarak Gözetleyici, Gözetleyici! diye bağırıyordu. Vecihi, Yunan uçağının gözetleyici yerine dikkatle bakınca, gözetleyicinin yerinde olmadığını gördü. Makineli tüfeği de türel üzerinde sahipsiz olarak askıda kalmış, sallanıp duruyordu. Yunanlı gözetleyicinin vurularak uçağın içine kaydığı ve ayak uzatma boşluğuna yığıldığı anlaşılıyordu.

Yunan uçağı sola keskin bir dönüşle, çarpışma turundan uzaklaştı. Vecihi, bu ani değişiklik karşısında turunu keserek kovalamaya geçmek isterken, Yunan uçağının açık bir turla dönüşünü tamlayarak üzerlerine geldiğini gördü. Gözetleyicisinin makineli tüfeğinden yoksun pilot, savunmasız kaçamayacağını anlamış, kendini kurtarmak kaygısıyla son kozunu oynamayı düşünmüştü. Uçağının burnuna monte edilmiş sabit makineli tüfeğiyle saldırıya geçiyordu.

Yunanlı pilotun niyetini sezen Vecihi, hemen İsmet’i Yunan uçağının yan ateş alanına soktu. Bu durumda Yunanlı pilotun sabit makineli tüfekle yapacağı ateş tümüyle etkisiz kalıyordu. Yunanlı yeni bir dönüşle ateş etme şansı yaratmak isterken, bilmeden Teğmen Basri’nin öldürücü mermi huzmesi alanı içine kayıyordu. Tehlikeyi gören Yunan uçağı birden doğruldu, hızını artırarak saldırdı. Çok yakın mesafeden İsmetin üstünden geçerken, Vecihi hemen Yunan uçağının aktığı yana döndü ve onun kuyruk altına doğru hızlı bir dalış yaptı. Teğmen Basri, beklenen fırsatı kaçırmadı ve beliren net hedefe mermilerini yağdırdı.

Yunan uçağının önce koyu bir duman saldığı, ardından sağa sola yalpalandığı görüldü. Sonra, birden burun üstüne dikildi, gittikçe artan bir hızla ve arkasında kara dumanlar bırakarak Katrancı Vadisine doğru dalışa geçti. Bir külçe gibi toprağa çakıldı…

Teğmen Basri, sevinçle gözetleyici yerinden uzanarak, Pilot Vecihi’nin arkadan yanaklarından öpmek istedi. Vecihi tek eliyle arkadaşına sarıldı, alnından öptü. Teğmen Basri’nin alnı iri ter taneleriyle doluydu. Vecihi’nin dudaklarıysa kupkuru… Bu sırada aşağıdan bir uğultu yükseldi. Önceleri anlayamadılar, motorun gazını azaltınca uğultu netleşti. Binlerce ağızdan tek bir ses çıkıyordu :

Yaşa, varol, yaşa, varol

Çarpışmaları büyük bir heyecanla izleyen yerdeki Türk savaşçıları ay yıldızlı uçağın zaferini kutluyorlardı. Yunan kesiminde çıt yoktu.

Sonra, Yunanlılar olanca güçleriyle ateşe başladılar. Düşen uçaklarının öcünü almak istiyor gibiydiler…

Sayfayı yazdırın Sayfayı yazdırın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir