KAHRAMANLAR KAHRAMANI

KAHRAMANLAR KAHRAMANI

411 rakımlı tepe ele geçirildiği hâlde, 306 rakımlı tepede işgalci güçler hâlâ inatla direnmekteydi. 10 ncu Bölüğün takımları kuşatıcı şekilde ve âdeta yılan gibi kayalıklar arasında 157

sürüne sürüne tırmanarak karşı tarafa bomba mesafesi kadar yanaştıkları görülüyor ve düşmanın fırlattığı bomba yağmuru altında, bombaların parça tesirlerinden korunmak için aşağıya doğru sıyrılıyor ve yuvarlanıyorlardı.

Bir aralık, sırtında iki metre uzunluğunda bölüğün kırmızı renkli panosunu taşıyan bir erin, yalnız başına dik bir tepeye doğru tırmandığını görmüştüm. Bu sırada tepedeki işgalcilerin hareketli bir hâlde mevzilerinde kaynaştıklarını ve bu erin yaklaşmasını takip ettiklerini de görüyordum.

İki metre uzunluğundaki bu kırmızı pano, bir kilometre uzaktan bile mükemmel görülebiliyordu. Pano taşıyan bu er, tepenin sivri yerindeki işgalcilerin yuvasına 50-60 metre kadar yaklaşmıştı ki o esnada birden bire üzerinde on kadar bomba atıldı. Bombalar daha yere düşmeden panocu er geriye doğru hızla yuvarlanarak oradan uzaklaştı.

Biraz sonra bir telsiz konuşmasını bizzat duyuyordum. 10 ncu Bölük 1 nci Takım telsizcisi, Bölük Komutanına şöyle anlatıyordu:

– Komutanım, Er Zeynel Karabulut bacağından yaralandı. Üsteğmenim geri göndermek istiyor; ama o:

– Beni yaralayan bu gâvurları öldürmedikçe bir yere gitmem, diye ısrar ediyor, diyordu.

Bölük Komutanı, Zeynel’in yarası ağır mı diye sorunca, telsizci er:

– Hayır, kurşun kaba baldırını delmiş geçmiş, diyordu.

Gerçekten bu yaralı kahraman, yarasını kendi mendiliyle sıkıca bağlamış ve tekrar tek başına tepeye tırmanmaya başlamıştı.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir