İstiklal Marşımızın kabulü (12 Mart 1921) okul gösterisi
(ÖN SAHNE: Cepheye mermi taşıyan kadınlar, yaralı askerler, uzun yoldan gelenler, mutsuz ve yorgun insanlar)
(ARKA SAHNE: Meclis ortamı, bir kürsü, bir daha üst kürsü, altı-yed, vekil sırası, üç dört izleyici halk sırası.)
KONUŞMACI: (Ön ve arka sahne hareketli ancak sessizdir. Ön sahnede insanlar yürürler, arka sahnede sanki meclis bir şeyler tartışıyor gibidir. Konuşmacı seyircilere en yakın noktadadır.)
Yıllardan 1921, aylardan mart. Koskoca Osmanlı dağılmış, cephelerde savaşlar kaybedilmiş, daha az zaman önce Çanakkale’de dünyanın en büyük devletlerine aman vermemiş kahraman ordunun silahları alınmış, insanlar yorgun, memleket fakir, umut yok, ekmek yok…
Doğuda bir Mustafa Kemal ateşi yanmış, Anadolu toparlanmak arzusunda lakin Anadolu’nun her yerinde işgal orduları, her yerinde isyan yangınları, her yerinde hain işbirlikçiler… Düzenli ordu toparlanmaya çalışırken, düzensiz ordu dağlarda direnme ateşleri yakmakta.
Yakın gelecek büyük savaşlara gebe.. Onlar Ankara’ya uzanmakta, ordu geçit vermemeye kararlı.
Mustafa Kemal, yolu göstermiş “Ya İstiklal Ya Ölüm!” Savaş var yakında, büyük savaş… Ama ordunun bir desteğe bir morale ihtiyacı var…Bir marş, bir Milli marş olmalı ki donan kanları ısıtsın, umutsuz yüreklere umut olsun, sus pus olmuş orduyu yeniden şahlandırsın, Anadolu’ya aydınlıklar saçsın…
İşte bu günlerden biri… 1 Mart 1921 … Yeni yasama döneminin ilk günündeyiz. Önce Mustafa Kemal Paşa ve ardından İsmet İnönü konuşuyor.. Daha sonra olanları izliyoruz.
***
SAHNE – 1; (Ön sahnedeki vatandaşlar sahneden çıkmış arka sahne deki sessizlik artık bitmiştir.)
MECLİS BAŞKANI: (En üst kürsüden konuşur) Saygıdeğer vekiller, sözü Maarif Vekilimiz (Milli Eğitim Bakanımız) sayın Hamdullah Suphi Bey’e veriyorum. Buyurun Suphi Bey.
SUPHİ BEY: (Suphi Bey vekil sırasından kalkar, hızlı adımlarla alt kürsüye gelir.) Saygıdeğer Meclis Başkanım, değerli vekiller. Yaşadığımız bu zor günlerde Anadolu’ya umut ve güç aşılayacak, çoktandır süngüsü kırık ordumuzu yeniden canlandıracak bir şeylere duyduğumuz ihtiyaç hepinizce malumdur. İşte bu nedenle yakın zaman önce garp Cephesi Komutanımız İsmet Paşa’nın teklifiyle kahraman ordumuza ve onun ardındaki gerçek güç olan Anadolu halkına güç ve cesaret verecek bir milli marşla ilgili çalışmalarımızda nihayete gelmek üzereyiz. Malumunuz gazete ilanlarıyla yaptığımız davete bugüne kadar 724 eser katıldı. 100 lira ödüllü bu yarışmada bizim bakanlıktan tespit ettiğimiz komisyon yedi eseri yeterli bulsa da maalesef tam tatminkâr bulmadı.
Hepimizin vatanseverliğine şahit olduğumuz, kıymetli kalem Burdur Milletvekilimiz Afif Bey ise sonunda para ödülü olduğu için yarışmaya katılmadı. Lakin ben kendisine şahsi ricamı ilettim ve inşallah kendisinin katılımını da sağlayacağız. O eser de elimize ulaşana dek sizlere bastırdığımız yedi eserin suretlerini dağıtıyoruz. Akif Bey’in eseri gelince inşallah nihai kararı vereceğiz.
(Bir vekil fotokopi dağıtır gibi vekillere dağıtır…meclis canlıdır ama yine sessizce devam eder….)
***
KONUŞMACI: Akif Ersoy, Taceddin dergahında Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Bey’in mektubunu almış, duygulanmış ve Ordumuzu yedi düvel karşısında şahlandıracak bir eseri kaleme almaya karar vermiştir. Tam iki gün boyunca aralıksız çalışır ve yazdığı şiiri kimselere göstermeden mecliste Hamdullah Suphi Bey’e ulaştırır. Komisyon eserler üzerinde çalışır ve nihayet 12 Mart günkü oturumda karar verilecektir.
***
SAHNE; 2 (Vekiller ve izleyici halk yerlerini almış, oturum başlamıştır.)
MECLİS BAŞKANI: Değerli vekiller, oturumun bu bölümünde sayın Milli Eğitim bakanımız Milli marşımızla ilgili çalışmaları anlatmak üzere söz istedi. kendisini kürsüye davet ediyorum. Buyrun Sayın Suphi Bey.
SUPHİ BEY: (Kürsüye gelerek) Değerli vekiller, Allah’ın izniyle Milli Marşımızın seçilmesi maksadıyla yaptığımız çalışmalarda inşallah sona geldik. Şimdi müsaade buyurursanız eserleri genç arkadaşlarım sırasıyla okusunlar ve sonunda hep birden adını koyalım.
(Sahneyi terke der, genç vekillerden birisi (BİR BAŞKA ÖĞRENCİ) ilk yedi eseri sessizce ve kısaca okur. Vekiller fazlaca etkilenmeden dinlerler…Bu esnada konuşmacı konuşur.)
KONUŞMACI: Vekiller sabırla, beğenerek yedi eseri dinlemiş, ancak yeterince etkilenmişlerdir.
SUPHİ BEY: (Yedi esrin okunması ve konuşmacının sözleri bitince Meclis sıralarından kalkarak yine kürsüye gelir.) Sayın meclis Başkanım, değerli vekiller. Dinlemiş olduğunuz yedi eser de gayet başarılı ve heyecan verici ancak bizler komisyon olarak onlardan ziyade Mehmet Akif Ersoy Bey’in göndermiş olduğu eseri daha güzel bulduk ki müsaadeniz olursa şimdi sizlere o eseri ben kendim arz etmek isterim….
MECLİS BAŞKANI; (Vekillerin tamam sesleri arasında) Buyrun Suphi Bey ….okuyabilirsiniz…
SUPHİ BEY: Korkma, Sönmez bu şafaklarda yüzen Al sancak….. (Bu ilk satırı sesli okur, sonra sessiz okumaya devam ederken vekiller ayağa kalkarak dinlerler, SAHNE ÖNÜNE ÇOK GÜZEL İSTİKLAL MARŞI OKUYAN BİR BAŞKA ÖĞRENCİ (VEYA SES YAYINDAN hazır bir ses) ÇIKAR VE TÜM GÖSTERİŞİYLE MARŞIMIZIN İLK İKİ KITASINI TANE TANE OKUR. Ön plandaki Okuma bitince geri plandaki Suphi Bey’de bitirir ve vekillerin ayakta alkışları arasında Ersoy’un eseri birinci seçilir.)
MECLİS BAŞKANI: Değerli vekiller, anıyorum vekiller kararlarını verdiler. Milli marşımızla ilgili oylamayı başlatıyorum. Burdur vekilimiz Sayın Mehmet Akif Bey’in eserini birinci seçenler…. (Vekiller bir ikisi hariç el kaldırır, gözleri yaşlıdır) Kabul etmeyenler? (Bir veya iki el kalkar.) O halde vatana ve millete hayırlı olsun. Milli Marşımız bundan böyle Şair ve vekil Mehmet Akif Ersoy Beyefendi’nin eseri olmuştur. Mehmet Akif bey para ödülünü almak istemediği için ödül bedeli olan 100 lira şehit asker eşlerine bağışlanacaktır. Tekrar hayırlı ve uğurlu olsun.
***
SAHNE -3: (Meclis sıraları arka planda sessizce boşalırken, ön sahneye Mehmet Akif Ersoy ve bir arkadaşı girer, bahçede dolaşmaktadırlar.)
ARKADAŞI: Mehmet Akif Bey, duydum ki eseriniz mecliste pek beğenilmiş. Ne mutlu size. Ödülü de şehit asker ailelerine bağışlamışsınız. Ne ala? Bakın ordularımız İnönü’de, Eskişehir’de, Sakarya’da nasıl şahlanmaya başladılar… Bende okudum, dört yana gazeteler ile de duyurulmuş. Anadolu’da bir başka heyecan var şimdilerde. Bugün bir daha aynısını yazsanız daha iyisini yazabilir misiniz?
MEHMET AKİF ERSOY: (Öne çıkar, sakin ve kararlı bir ses tonuyla tane tane konuşarak)Allah BİR DAHA BU MİLLETE İSTİKLAL MARŞI YAZDIRMASIN! (Sahne kapanır, ikili sahneyi terk ederken, konuşmacı kapanış için sahneye gelir.)
***
KONUŞMACI: 12 Mart 1921’de meclisin kabul ettiği Milli Marşımız Anadolu’ya ayrı bir umut kasırgası olmuş, kahraman ordumuza bir duygu seli yaşatmış, millete gerçek kimliğini hatırlatmıştır. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde ki Milli Mücadele başarıya ulaşmış, düşmanlar yurttan kovulmuş ve inkılaplar yurdun dört yanına başarı meşaleleri gibi aydınlıklar saçmıştır. Mehmet AKif Erson sonraları Mısır’a gitmiş, on bir sene oralarda seyahat ettikten sonra yurda dönmüş, bu arada Mustafa Kemal önderliğindeki Anadolu çağ atlamıştır. Lakin Mustafa Kemal Atatürk hastadır ve halk derin bir teessür içindedir. Mehmet Akif Ersoy hala kulaklarımıza küpe olan şu sözüyle de tarihe geçmiştir;
“ON BİR SENE ORTADOĞU’DA DOLAŞTIM. MÜSLÜMANLIK DA, TEMİZLİK DE, İNSANLIK DA SADECE ANADOLU’DA. ALLAH BENİM ÖMRÜMDEN ALSIN DA MUSTAFA KEMAL’E VERSİN.”
Başta Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, bu sözlerin sahibi Mehmet Akif Ersoy’u, İstiklal harbimizde emeği geçen, Cumhuriyetimizi kurup yücelten tüm silah ve dava kahramanlarımızı, gazi ve şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyor, ruhları şad olsun diyoruz.
Marşımız ilk günkü heyecanıyla hala dinlenmekte, vatan semalarında ay yıldızlı bayrağımız bu marşla daha bir güzel dalgalanmaktadır. Vatan ve millet var oldukça bu millete bir daha esaret olmayacak, marşımız susmayacak, o bayrak göklerden inmeyecektir. Allah bir daha bu millete İstiklal Marşı yazdıracak günler göstermesin. Ne mutlu Türk’üm diyene!
Oyunumuz burada sona ermiştir. Teşekkürler.