Cumhuriyet yılları Ormancılık faaliyetleri

Cumhuriyet yılları Ormancılık faaliyetleri

Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Kalkınma Hareketleri ve Sektörel Gelişmeler

“Ormancılık” – Cumhuriyet Öncesi, Kısa Bir Değerlendirme

Cumhuriyet dönemi ormancılık çalışmalarının gelişimini doğru ve eksiksiz anlayabilmek için, Cumhuriyet öncesi ormancılık sektörünün durumu hakkında bazı bilgilerin hatırlanmasına gerek bulunmaktadır.

Osmanlı dönemi çalışmalarına bakıldığında sistemli bir ormancılık görülememektedir. Devletin arazi rejimini belirleyen yaklaşımın doğal bir sonucu olarak ormanlar “cibali-mübaha” şeklinde değerlendirilmiştir. Devlet, ormanların sahibidir fakat vatandaşlarının ormanlardan faydalanmasını, belirli istisnalar dışında, serbest bırakmıştır. Bir başka deyişle, ormanlar serbestçe faydalanılan devlet malları olarak kabul edilmiştir.

Ne var ki, devletin gereksinimi olan kerestenin sağlanmasını güvence altına almak üzere bazı ormanlar tersane veya tophane için ayrılmış ve bu ormanlardan halkın faydalanması yasaklanmıştır. Ayrıca sarayın avlanma ihtiyacını karşılamak üzere de belirli ormanların halkın serbest faydalanması dışında tutulduğu bilinmektedir.

İmparatorluk dönemi ormancılık çalışmaları yasal ve kurumsal açıdan eksiklikler içermektedir. Ormancılık alanındaki yasal düzenleme çalışmalarının Tanzimat Dönemi ile başladığı görülmektedir. 1839 tarihinde “Orman Umum Müdürlüğü” (OUM) kurulmuş böylece ormancılık işleri ile ilgili ayrı bir örgüt oluşturulmuştur. Ormancılık ile ilgili hükümlere yer veren 1858 tarihli Arazi Kanunnamesi ile 1870 tarihli Orman Nizamnamesi bu dönemin önemli yasal düzenlemeleridir. Bu arada yurt dışından ormancı uzmanlar getirilmeye başlanmış ve 1857 yılında ilk Orman Okulu faaliyete geçmiştir. Ancak, bütün bu çabalara rağmen, gerek ormancılık örgütü, gerek ormancılık öğretimi sağlıklı bir yapıya kavuşturulamamıştır.

OUM, zaman zaman Ticaret, Nafıa, Maliye ve Ziraat Bakanlıklarına bağlı olarak çalışmalarını yürütmüştür. Ormancılık çalışmalarına ilişkin yasal bir temel oluşturmak üzere, 1917 yılında bir “Orman Kanunu Layihası” Meclis-i Mebusan’a sunulmuşsa da 1919 yılına kadar yasalaşamamıştır. Ormancılık öğretimi ise kesintili olarak yürütülmek zorunda kalınmıştır.

Cumhuriyet Dönemi, 1920’li Yıllar

23 Nisan 1920 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM)’nin kuruluşu ile birlikte, diğer sektörlerde olduğu gibi, ormancılık sektöründe de ülkenin gereksinimi olan çalışmalar hızla ele alınmaya başlanmıştır.

Meclisin kuruluşunun henüz altıncı ayına gelindiğinde, köylülerin orman ürünlerine olan gereksinimlerini kendi ormanlarından karşılamalarını sağlamak üzere, 39 Sayılı Baltalık Kanunu 11 Ekim 1920 tarihinde kabul edilmiştir. Bu Kanun, cumhuriyet döneminin ormancılıkla ilgili ilk yasasıdır.

Baltalık Kanunu ile orman köylüsü her aileye baltalık ormanlardan 1,8 ha alan verilmiş ve bu ormanlardan yakacak odun gereksinimlerini karşılamaları hedeflenmiştir. Ancak, köylülerin tahsis edilen yerleri tarla haline çevirmeleri, ülke ormanlarının daralması sonucunu doğurmuştur.

Bu olumsuzluk üzerine, TBMM konuyu tekrar ele almış ve 15 Nisan 1924 tarihinde 484 Sayılı “Devlet Ormanlarından Köylülerin İntifa Hakkına Dair Kanun”u kabul etmiştir. Aynı yıl bir de”Orman Talimatnamesi” çıkartılmıştır. Ayrıca, 504 Sayılı “Türkiye’de Mevcut Bilumum 3 Ormanların Fenni Usulü İdare ve İşletilmesi Hakkında Kanun” kabul edilmiştir. Kabul edilen yasaların ortak özellikleri, ormanların tükenebileceğini kabul etmeleri ve faydalanmayı ormanların “verim güçlerini” ölçü alarak düzenlemek istemeleridir. Ayrıca ilk kez bazı ormanların “muhafaza ormanı” olarak ayrılabileceği Kanun koyucu tarafından 504 Sayılı Kanun’da ifade edilmiştir.

Bir yandan bağımsızlık mücadelesi veren bir meclisin, diğer yandan köylülerin yakacak sorunu ve ormanların korunması gibi, o günün acil sorunları içerisinde ele alınması pek umulmayan konulara gündeminde yer verebilmesi ilgi çekici bir durumdur.

1924 yılı da ormancılık açısından hayli yoğun çalışmalara sahne olmuş bir yıldır. Bu dönemde “Bolu-Karadere” ormanlarında, tarımsal ürünlerin ihracı için gerekli olan ambalaj hammaddesini ve Zonguldak kömür işletmelerinin gereksinimi olan odun hammaddesini üretmek üzere, “devletçe işletilen” bir orman işletmesi kurulmuştur.

Bolu Karadere İşletmesi’ne kadar, ülke ormanlarının işletilmesinde, kiralama ve taahhüt (müteahhide verme) yöntemleri kullanılmıştır. Ormanlar belirli kira bedelleri karşılığında yerli veya yabancı girişimciler tarafından işletilmiş, fakat ormanların sürekliliğine dikkat edilmeksizin kesimler yapılmıştır. Bolu-Karadere İşletmesi, özel orman işletmeciliğinin yarattığı sorunlara alternatif arayışının somut göstergesidir. Ancak, müteahhit işletmeciliği cumhuriyet döneminin ilk yıllarında bir süre daha devam etmiştir.

1920’li yıllarda, ormancılık sektörünün yasal altyapısının kurulması çalışmaları yoğun olarak sürmüştür. Bu bağlamda, 1917 yılında Meclis-i Mebusan’a sunulan 199 maddelik “Orman Kanunu Layihası” 1926 yılında TBMM’nde görüşülmeye başlanmıştır. Diğer yandan, ormancılık konusunda danışmanlık yapmak üzere ülkeye davet edilen Prof. Dr. Bernhard’a ülke ormanları hakkında raporlar hazırlatılmış ve Kanun taslakları düzenletilmiştir. 1927 yılında Bernhard’ın hazırladığı 168 maddelik taslak bunun örneğidir.

Yasal düzenlemeler yanında, fidanlık kurma ve ağaçlandırma gibi ormancılık faaliyetleri de yürütülmeye başlanmıştır. 1925 yılında, ülkemizin ilk orman fidanlığı Ankara’da kurulmuştur. 1926 yılında, Eskişehir Türkmendağı ve Ankara Rasattepe bölgelerinin, uçaktan tohum atılarak ormanlaştırılmaya çalışıldığı görülmektedir. Bu çabalar, henüz kuruluş çalışmalarını yürüten bir devletin konuya verdiği önemin göstergeleridir.

İstatistik verilerin elde edilebildiği 1925-1929 döneminde 2 318 415 m3 endüstriyel, 3 042 313 m3 yakacak olmak üzere toplam 5 360 728 m3 odun hammaddesi üretilebilmiştir. Dolayısıyla, üretilen odun hammaddesi 1 072 146 m3/yıl’ dır. Bu dönemde çıkan yangınlar, yapılan orman yolu, ağaçlandırma, mera ıslahı ve erozyon kontrolü çalışmaları hakkında ne yazık ki sağlıklı istatistikler bulunmamaktadır.

1930’lu Yıllar ve İlk Orman Kanunu

1930’lu yıllara gelindiğinde, bazı ormancılık işlerinin müteahhitler aracılığıyla yürütülmesine devam edildiği görülmektedir. Ancak, bu dönem aynı zamanda, özellikle yabancı ülkelerden gelen müteahhitlerin, ormanlara verdikleri zararların bilincine varıldığı bir dönemdir.

Cumhuriyet hükümetleri, bir yandan devletin ormancılık yaklaşımını şekillendirmeye, diğer yandan da ormancılık için gerekli kaynakları oluşturmaya çalışmıştır. 1930 yılında, ülkemizin ikinci orman fidanlığı İzmir-Karşıyaka’da tesis edilmiştir. İnsan kaynaklarını oluşturmak üzere, 10.06.1933 gün ve 2291 Sayılı kanun ile Ankara’da Yüksek Ziraat Enstitüsü (YZE) kurulmuştur.

Tarım, ormancılık ve hayvancılık alanına özgü bir üniversite olarak düşünülen, YZE ‘ne, İstanbul’da 4 yer alan ve Yüksek Orman Mektebi adıyla faaliyet gösteren okul bağlanmış ve böylelikle bugünkü İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi’nin temeli atılmıştır.

8 Şubat 1937 tarihine gelindiğinde, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk “Orman Kanunu” (3116 Sayılı Kanun) TBMM tarafından kabul edilmiştir. Ormancılık bu Kanun ile kapsamlı bir yasal dayanağa kavuşmuştur. Söz konusu yasanın çıkarılabilmesi için 3115 Sayılı Kanun ile, Anayasa ‘nın 74. maddesinin değiştirilmesi gibi, ek çabaların gösterilmesi gerekmiştir. 3116 Sayılı Kanun’ nın kabulünden, yaklaşık dört ay sonra da, 04.06.1937 tarihinde, 3204 Sayılı Orman Genel Müdürlüğü Teşkilat Kanunu kabul edilmiştir. Yine 1937 yılında çıkarılan 3167 Sayılı Kara Avcılığı Kanunu da, ormancılık ve orman kaynakları ile ilişkili ilk köklü düzenlemeler arasında yerini almıştır.

Gerek 3116 Sayılı Orman Kanunu, gerek 3204 Sayılı OGM Teşkilat Kanunu, gerekse 3167 Sayılı Kara Avcılığı Kanunu, orman kaynaklarını serbestçe faydalanılabilen, bir mal olarak gören anlayışın sona erdiğinin, bir başka açıdan da, teknik ormancılık döneminin başlangıcının göstergeleridir. Bu nedenle, 1937 yılından başlatılan ve “teknik ormancılık dönemi” olarak adlandırılan yeni bir dönemden söz edilmektedir.

1930-1939 döneminde 4 218 358 m3 yapacak ve 7 556 944 m3 yakacak olmak üzere toplam 11 775 302 m3 odun hammaddesi üretilmiştir. Dönemin yıllık odun hammaddesi üretim düzeyi 1 177 530 m3/yıl dır. Bu ürünü işlemek üzere kurulan kereste fabrikası sayısı ise 1938 sonu itibariyle yalnızca 38 dir.

Kaynak;https://www.researchgate.net/publication/287583665_Turkiye_Cumhuriyeti_Devletinin_Kalkinma_Hareketleri_ve_Sektorel_Gelismeler_Ormancilik

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir