Cumhuriyet bayramı öğretmen konuşma metni
Sayın müdürüm, sevgili veliler, kıymetli öğrenciler.
Bugün Genç Türkiye Cumhuriyeti’nin en mutlu günlerinden olan 29 Ekim. Bağımsızlığımızın, milli egemenliğimizin, hür irademizin meclise taşındığı, bir ve birlik olarak eşitlik ve kardeşlik duygusuyla kenetlendiğimiz gün bugün.
Bundan tam ….. yıl önce Ulu Önder Atatürk ve dava arkadaşlarının 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkarak başlattıkları mücadelenin, kazanılan savaşların, akıtılan kanların, öksüz kalan bebelerin armağanı olan bu gün kutsaldır, kıymetlidir, anlamlıdır.
Hepimize kutlu olsun.
29 Ekim 1923 sadece saltanatın kaldırılması veya Cumhuriyet’in ilanı değil, anlayış ve yaşamların değişmesi, Türk’e en çok yakışan idare biçiminin devlete egemen olmasıdır. Bu bayram Anadolu’nun her ovasında, dağında, yaylasında, yaşlısından gencine, kızından erkeğine, doğulusundan batılısına kadar sevinç ve gururla kutlanması gereken büyük bir gündür.
Ulu önderin dediği gibi bu Cumhuriyet, halkımızın yıllardır özlemini duyduğu bağımsızlık güvercini, insan olmanın haklı gururu, eşitlik ve onurla yaşama biçimidir. Çağdaş medeniyet yolunda aklı ve bilimi rehber edinerek yürüyen Genç Türkiye Cumhuriyeti, eğitim kadrolarıyla, öğrencileriyle, gencinden yaşlısına tüm halkıyla bu yüksek ideale sadık ve sevgili olarak yürümüş ve yürümeye de kararlıdır. Cumhuriyeti bize armağan eden başta Ulu Önder Mustafa Kemal ve dava arkadaşlarını, tüm şehit ve gazilerimizi saygı ve minnetle anıyoruz.
Çünkü Cumhuriyet fazilettir. Bu şerefli kazanımı gelecek yüzyıllara taşımak bizlere ve genç nesillere Yüce Atatürk’ün mirası ve emanetidir. O’nun gençliğe hitabında seslendirdiği gibi hürriyet ve istiklali muhafaza ve müdafa etmek en başta gençlerin görevidir, kendini genç hisseden herkesin görevidir. Çünkü Cumhuriyet payidar kalacaktır.
Bedenler ölse de Cumhuriyet sevgisi asla sönmeyecek bir meşale olarak yaşamaya devam edecektir. Bu uğurda gereken sadece çalışmak, damarlarımızdaki asil kandan alacağımız güç ve cesaretle yarınlara akıl ve bilimin önderliğinde yürümek, bunu yaparken milli benliğimize zarar vermemektir.
Bağımsızlık ve egemenlik, tarih sahnesine çıktığı ilk günden beri esir olmamış ve devletsiz kalmamış Türk Milleti’nin en yüce sevdasıdır. Bunu hakkıyla sürdürmek, atalarımızdan aldığımız Cumhuriyet bayrağını daha da yücelterek gelecek nesillere taşımak hepimizin vicdan ve vatan borcudur.
Ulu Önder’in dediği gibi; Türkiye Cumhuriyeti mesut, muvaffak ve muzaffer olacaktır.
Bunu sağlamak, dosta güven ve düşmana korku salmak, güçlü, inançlı, bir ve birlik olmak, Cumhuriyetin temel kurumlarını egemen ve etkin kılmak hepimizin vatandaşlık ve Türklük görevidir.
Atamızın mirasına, şehitlerimizin kanıyla sulanmış bu mukaddes topraklara bir daha düşman eli değmemesi için, huzur, barış ve kardeşlik ortamında yaşayabilmek için, var olmaya devam edebilmek için Cumhuriyet hepimizin göz nuru gibi sakınması ve koruması gereken en kutsal hazinedir.
Siz sevgili öğrenciler, Cumhuriyet sizleri fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür bireyler olmanızı ister. Bu uğurda okumaktan, çalışmaktan, üretmekten asla vazgeçmeyiniz, üşenmeyiniz, yılmayınız. Yorulsanız da Atatürk ilke ve inkılaplarının savunucusu ve takipçisi olunuz.
Sözlerime Yüce Atatürk’ün sözleriyle son vermek istiyorum;
Türk Milleti yüzyıllardan beri hür ve müstakil yaşamış ve istiklâli yaşamak için şart saymış bir kavmin kahraman evlâtlarından ibarettir. Bu millet istiklâlsiz yaşamamıştır, yaşayamaz ve yaşamayacaktır.
Saygıyla selamlıyorum.