Atatürk’ün Vagonu, Beyaz Tren

Atatürk’ün Vagonu, Beyaz Tren

“Ankara Garı’na taşındı. Gar müdürlüğü binasına yerleşti. “Direksiyon binası” deniyordu.

Cumhuriyet’i kurduktan sonra bile sık sık direksiyon binasına gelecekti. Çünkü, yurt gezilerinde kullandığı “beyaz tren”ine hep bu istasyondan binecekti.

Pencerelerine kadar lacivert, üst kısmı beyaz olduğu için, halk arasında “beyaz tren” diye anılıyordu.

Almanya’da Linke-Hofmann-Werke fabrikasında yaptırılan, 14.8 metre boyunda, biri yemekli öbürü yataklı, iki vagondu.

Aslında… Bağdat Demiryolları Şirketi’nin genel müdürü için üretilmişti. Abdülhamid tarafından “paşa” unvanı verilen, Hügen Paşa olarak tanınan, İsviçreli Edouard Huguen’in özel vagonuydu.

Mustafa Kemal son yolculuğunu da “beyaz tren”le yapacaktı… 19 Kasım 1938’de Dolmabahçe Sarayı’ndan alman naaşı, İzmit’te bekleyen “beyaz tren”in yemekli vagonunda orta masaya konulacak, Ankara Garı’na direksiyon binasına getirilecekti.” (Yılmaz ÖZDİL, Mustafa Kemal)

***

Pek çok okuyucu Mustafa Kemal Atatürk’ün yurt gezilerinde kullandığı vagonuna pek aşina değildir. Oysa bu vagon vaktin en muteber seyahat araçlarındandı ve Atatürk bu vagonu sıkça kullandı. Trenin tamamı yurt gezileri maksatlı kullanılıyordu ve zamanın yol durumları dikkate alınırsa gayet emniyetli ve konforluydu.

Atatürk’ün bu çokça sevdiği tren, aynı zamanda ve son kez O’nun naaşını İzmit’ten Ankara’ya taşımış olma özelliği ile de mühimdir. Halen İzmir ve Ankara’da numunesi bulunan vagon, detayları mükemmel düşünülmüş bir konfor ve iç mimariye sahiptir.

Atatürk’ün yurt gezilerinde (1935-1938) yılları arasında kullandığı Beyaz Tren’in özgün tek örneği olan vagon; Ankara Garda “Kurtuluş Savaşında Atatürk Konutu ve Demiryolları Müzesi” yanında 1964 yılından günümüze sergilenmektedir. Kültür Bakanlığı Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğünce 1991 yılında “Atatürk’e ait korunması gerekli kültür varlığı” olarak tescil edilmiştir.

Vagonun teknik özellikleri:

Ağırlığı: 46.3 ton

Uzunluğu: 14.8 m.

İmalatçı firma: LHV Linke Hofmann-Werke, Breslau,1935

Atatürk’ün 1935-1938 yılları arasında yaptığı tüm yurt gezilerinde kullandığı bu vagon O’nun son yolculuğunda da yine “ev sahipliği” yapmıştır.

19 Kasım 1938 Cumartesi günü Atatürk’ün naaşı Dolmabahçe Sarayı’ndan alınarak Sarayburnu’nda Yavuz Zırhlısına yerleştirildi. İzmit’te bekleyen “Beyaz Tren”in bu vagonundaki orta masaya törenle konuldu. Saat 20.23 idi. Naaşın çevresinde altı meşale yakılmıştı ve altı subayda kılıçlarıyla saygı duruşuna geçerek nöbete başlamışlardı. Tümen bandosu matem marşına geçtiğinde de saat 20.32’de tren garda toplananların gözyaşları arasında Ankara’ya doğru harekete geçmişti.

Tren Ankara’ya 20 Kasım 1938 Pazar günü saat 10.04’de vardı. İstasyonda İnönü, milletvekilleri, asker, polis, memur, öğrenciler ve halk beklemekteydi. Ata’nın tabutu 10.26’da vagonun penceresinden alınarak Kurtuluş Savaşını yönettiği ünlü “Direksiyon Binası”nın önünde bekleyen top arabasına yerleştirilerek kurduğu kurtardığı ulusuna vedasını, son yolculuğunu da “Beyaz Tren”le yapmış oldu.

Vagon;

1.Mutfak

2.Muhafız/Maiyet tuvaleti

3.Muhafız/Maiyet kompartımanı

4.Bayan kompartımanı

5.Banyo

6.Atatürk’ün yatak odası

7.Salon

8.Dinlenme, bölümlerinden oluşmaktadır.

Kaynak: www.tcdd.gov.tr

BEYAZ TREN

Büyük önderimiz Atatürk’ün yurt içi gezilerinde kullanmaları için 1935 yılında Almanya’da yaptırılan Beyaz Tren kompozisyonunun özelliği konusunda bugüne kadar detaylı bir yayın yapılmamıştır.

Beyaz Tren 9 vagondan oluşmakta idi. Bunlar, Atatürk’ün Yemekli ve Yataklı salonları, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği ile Başyaverlik için bir salon, davetli Hükümet ileri gelenleri için iki Yataklı vagonla, bir Restoran, ayrıca iki adet II. mevki ile bir furgondan ibaretti ve hepsi de 4 dingilli idi.

Bu salonlardan ilk beş adedinin uzunluğu 21, ötekiler ise 19.6 metre idi. Vagon salonlar zamanın şartlarına göre pek tabiidir ki en modern ve teknik tesislerle donaltılmıştı. Her vagon Görlitz sistem ağır bojiler üzerine oturtulmuş, Ürdinger tipi tamponları, el ve hava frenleriyle donatımlı idiler.

Atatürk’ün yatak salonunun bir ucunda balkon şeklinde bir antre vardı. Antrenin pencereleri, çevrenin rahat ve panoramik görülebilmesi için gayet geniş tutulmuştu. Ön tarafta, öteki vagonlara geçit için bir kapı var idiyse de, bu geçit başkaları gibi körüklü değildi. Vagonun merdiven basamakları ise katlanabilir şekilde yapılmıştı.

Salonun iç duvarları Kafkasya cevizi, tavanlar açık renk abanoz ağacıyla kaplanmıştı. Ayrıca, salonda abanoz kaplamalı bir masa, epengle kaplı büyük bir koltuk ile başka daha küçük boy koltuklar bulunurdu. Pencere perdeleri sarı kırmızı enine kalın çizgili (Akilla) taftasındandı. Salonda bir radyo, iki elektrik prizi, üç zil çağırma duyu ile bir de telefon vardı.

Bitişiğindeki yatak odası bölümünde geniş bir yatak, duvarları hareli pembe gül desenli, tavanlar abanoz ile kaplıydı. Yine, kapanınca bir yazı masası olarakta kullanabilen, açıldığında içinde aynası olan tuvalet masası ile koltuklar vardı. Bütün madeni kısımları nikelajlı idi.

Vagonun havalandırılması (Wendler) hava emme cihazı ile çalışırdı. Vagon, trenin sofaj tesisatına bağlı ise de, ayrıca bir sıcak su kazanı ile de ısıtılabilecek şekilde tertibatlı idi. Elektrik donatımı iki akümülatör ve dinamolarla sağlanır, pencerelerinin önünde, arkaları sinek ve benzeri böceklerin içeri girmelerini önlemek için özel gazlı örtülü tahta jaluziler bulunurdu.

Yemek salonu 8 metre uzunluğundaydı. Ayrıca gardrop odası, yarım ve tam iki kompartmanı ve tuvaletler vardı. Duvarı palisander, tavan abanoz, gardropun duvarı meşe, yine abanozdan, dört kişilik kompartmanın duvarı maun, küçük kompartmanda duvarlar drape-maun, antre süt beyaz boyalı olarak yapılmıştı.

Tamamen açıldığında 5 metre uzunluğunda büyük bir yemek masası, büyük iki koltuk, bunlar mavi deri kaplı 16 küçük koltukla çevrili, burada ayrıca radyonun hoperlörü bulunuyordu. Salonun bir köşesinde möbleye uygun bir büfe, donatım yatak salonunkinin aynıydı.

Başyaver ile Sekreterlik vagonunda yatak yerine kullanılmak üzere 4 divan, komi ve benzeri yardımcı personel kompartmanı, tuvaletler ile yıkanma yerleri, ayrıca mutfak ile kiler vardı. Kilerde raflardan ayrı, bir de buzdolabı bulunmaktaydı. Vagonda lavabolu kompartmanlar, yazıhaneler, ayrıca küçük bir salonu vardı.

Öteki vagonlardan birinde küçük bir salon, diğerlerinde yataklı kompartmanlar vardı. Yemek salonu iki bölümdü. Mutfağın yanında üç ve dört kişilik dörder masa, büyük yemek salonunda ikişer kişilik bir sıra ve dörder kişilik olarakta 24 kişi için masalar vardı. Daha sonraki iki vagonda deri kaplama 8 kompartman vardı. Her kompartmanın ikişer kanepesi geceleri arkalıkları kaldırılınca dört kuşet oluşurdu. Tuvaletleri de olan bu vagonlar, furgonda olduğu gibi sofajla ısıtırdı. Bütün vagonlar dışı pencere alt sıra boyunca koyu lacivert, dış tavana kadar beyaza boyalı idiler. Bazı vagonların damlarında radyo anten telleri vardı.

Beyaz Tren Ankara’dan harekette Ankara personeli, Haydarpaşa’dan kalkışta da Haydarpaşa personelince yurdun neresine kadar gidilirse oraya kadar götürülür, dönüşü aynı personel yapar, Depo merkezlerinde kömür stoku ve bakım için sadece makinalar değişirdi. Bu trenler mutlaka ranforlu olur, bazen pilot olarak önden gönderilen özel tren de olurdu. Trenin tüm personeli tecrübeli, dikkatli, görevlerinde başarıları denenmiş olanlardan seçilir, kıyafetler temiz ve ütülü, lokomotiflerinde Makinistlerin, Garlara girerken beyaz eldivenle çalıştıklarını çok iyi hatırlarım…

Kömürle çalışan bu lokomotifler gayet temiz, bakımlı, sarı madeni kısımları pırıl pırıl, bölgelerinde çokluk Cer Müfettişleri kullanır, kontrol elemanları markizden pek inmezlerdi. Bu trenlerin furgonlarında V, I ve II Müfettişleriyle, bütün malzemeleriyle Telgraf ve Telefon Sürveyanları hazır bulunur, onarım ekipleri çantalarını sırtlarından çıkarmazlardı. Trenin seyrü-seferinde 501 no.lu Genel Emir uygulanır, Gar ve İstasyonların kasalarında saklı o aya ait gizli damgalı zarfların mühürlü mumları sökülerek açılır, parola öğrenilir, bir yardım gerektiğinde parolayı bilenler trene yaklaştırılır, Şube Şefleri sol kollarında kırmızı pazubend taşırlardı.

Yine, bu trenlere bölgelerinde Yol Kısım ve Şube Şefleriyle Tren Muayene Memurları, Kısım Hekimleri, faal servislerin Baş müfettişleri refakat ederler, furgonlarında seyyar telgraf ve telefon sandıkları emre hazır bulundurulurdu. İstasyonlar bir kaç gün önceden özel bir itina ile temizlenir, geceleri ellerinde lüks lambalarıyla civar köyler halkı Atatürk’ü görebilme umudu ve heyecanıyla İstasyon peronlarında toplanır, güvenlik yönünden hatlar ve geçitler mahalli Jandarmalarca, şehirlerde Polis çevreyi kontrol altında tutardı.

O gün için trenin her uğrayacağı İl, İlçe ve Bucak’larda Vali, Kaymakam, Bucak Müdürleriyle Komutanlar, Belediye Başkanları, benzeri kuruluş yöneticileri ceketatay, frak, redingot veya siyah füme kumaştan, lastikotinden yepyeni elbiseleriyle treni karşılarlar, İstasyon binaları bayraklarla, geceleri donanma fenerleriyle donatılır, Atatürk o şehre inecekse ana yollara, kavşaklara çeşitli süslemeli zafer takları yapılır, Atatürk’ün geleceği haberi herkeste mutlu, coşkulu bir sevince yol açardı.

O dönemin bir özelliği de; Valisinden komutanından, en en mütevazı köylüye kadar pek çoklarının göğüslerinde ATATÜRK’ün komutasında Kurtuluş Savaşı’na katılmış olmanın gururunu taşıyan kırmızı kordelalı İstiklal Madalyası’nın bulunuşu idi. Günümüzde artık, zamanla bu kişilerin azaldığından, ulusal günlerdeki törenlerde seyrek görünmektedirler.

Atatürk yurdumuzda, son turne gezilerini Ankara’dan 12.11.1937 günü saat 17:50’de kalkan Beyaz Tren’le önce, doğruca Doğu İllerine yapmış, Kayseri – Sivas – Diyarbakır – Elazığ – Malatya – Adana ve Mersin’e, oradan Konya’yı gece geçerek Afyon’a gitmişler, burada bir saat kalarak, Eskişehir üzerinden 21.11.1937’de, 23:30’da Ankara’ya dönmüşlerdi…

Kaynak: Yazan: A. Lütfi Balamir, (Emekli TCDD Müfettişi)

kısmi alıntı;isteataturk.com

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir