Atatürk’ün Kişisel Özellikleri

Atatürk olmasaydı

Atatürk’ün Kişisel Özellikleri

En büyük Türk, asker ve devlet adamı olan Mustafa Kemal Atatürk, gerek askeri başarıları ve gerekse iç ve dış politikada sergilediği şaşmaz politikaları ile deha ve örnek bir önder olmayı başarabilmiş, son yüzyılların en büyük insanıdır. Sadece Türk Ulusu’nun değil, tüm mazlum ulusların örnek alıp kalbine yerleştirdiği Mustafa Kemal Atatürk’ün, bilime verdiği önem, milletine duyduğu sarsılmaz sevgi ve güven, cesaret ve öngörüsü, barışseverlik ve fakat haysiyetli dik duruşu O’nu çağın en büyüğü yapmış, zamanının en başarılı lideri olarak gelecek yüzyıllara da sadece tarihsel bir not değil bir umut ve başarı örneği olmayı başarabilmiş bir sistem adamıdır.

Çünkü O, hayatın tüm alanlarında bilgi sahibidir, akla önem vermektedir, tarih ve kültürden, aziz milletinden ve imanından aldığı güçle esaret kabul etmeyen bir karakterdedir ve bu sayede de iç ve dış düşmanların tamamına meydan okuyabilmiş ve onların oyunlarını bozmuş bir çağ ötesi liderdir.

Vatanseverliği:

Atatürk’ün tüm başarılarının altında öncelikle vatan sevgisi yatar ki saraylarda çok yüksek mertebelere gelebilecek, müstesna servetlere kavuşabilecek birisi olduğu halde o egemenlik ve bağımsızlık uğruna milletine duyduğu sevgi ve güven ile ve yine milletinden ve inancından aldığı kudret ile büyük işler başarabilmiş birisidir. Milli mücadele ve inkılaplar sürecinde maddi ve manevi olarak gösterdiği fedakarlıklar O’nun bu sevgisinin en yüce delilleridir.  Cepheden cepheye koşarak destansı zaferlerin kahramanı olmuş eşsiz asker Atatürk, çoğu zaman sağlığına dahi aldırış etmeden vatana hizmeti aziz bilmiş, vatan için sürekli çalışmayı esas almış birisidir. Bir karış vatan toprağının dahi düşmana ilelebet terk edilmesine rıza göstermeyen Atatürk’ün vatan uğruna verdiği mücadele ve sürdürdüğü dava gösterir ki vatan sevgisi O’nun için kutsal bir sevgidir.

Milletine duyduğu güven:

Atatürk’ün gençliğinde tohumlanan, Çanakkale savaşında yeşeren bu güven, omuz omuza çarpıştığı Mehmetçik’ten aldığı güç ve ilham, O’nu destansı İstiklal Harbine adeta mecbur bırakmıştır. Çünkü O, Çanakkale’de Mehmetçiğin azim ve inancına yakından şahit olmuş, unutulan Türklük değerleri yeniden hatırlandıkça ortaya çıkan kahramanlıkları fark etmiş ve bu gücün karşısında kimsenin duramayacağını idrak edebilmiş bir dehadır. O’nun milletinden aldığı bu güven hissidir ki sayısız muharebeye ve demokratik hamleye atılabilmiş ve ardında hep milletin sevgi ve desteğini bulmuştur.

Bağımsızlık ve özgürlük sevdası:

“Ya istiklal ya ölüm” parolası ile yola çıkan, işgal edilen ve tüm varlıklarına el konulan bir ülkeyi düşmanlardan temizleyen, sömürgeciliğe karşı çıkan, “Bağımsızlık ve özgürlük benim karakterimdir” sözü ile hürriyet aşkını açığa vuran Atatürk, Türk milletinin esaret altında yaşamasına karşıdır, her alanda tam bağımsızlık yanlısıdır.

Cesareti:

Gerek asker olarak ve gerekse sivil idareci – siyasi olarak O’nun cesareti dudak uçuklatıcı cinstendir. Bir yanda yokluklarla başlanılacak sonu karanlık bir mücadele, bir yandan yurt içi ihanet şebekeleri ve suikastçi çeteler, bir yandan yedi düvel düşman ve bir yanda halkın içinde bulunduğu koyu karanlık cehaletlere rağmen O, cesur duruşu ile düşmandan evvel kabul ve korkuları yenmiş bir liderdir. Kendisinden misliyle fazla olan düşmana, ağır silahlarına rağmen taarruz edecek kadar cesur Atatürk’ün, hatların en önünde düşmanla burun buruna verdiği mücadeleler, sivil atılım ve inkılaplar sürecinde de verdiği korkusuz ve istikrarlı gayretleri cesaretine ispattır.

Bilgiye olan inancı ve hakikati arama gücü:

“Akıl ve mantığın halledemeyeceği mesele yoktur.” diyen Atatürk’ün din ile devlet işlerini birbirinden ayrı tutması ve medeniyet ve ilerleme için evvela bilgi ve aklı esas alması, bunu yaparken de gerçeği nerede olursa olsun bulmaya çalışması gösterir ki O bilgiye ve gerçeğe aşık bir liderdir. İlim ve fenni baz alan, medeniyet nurlarını araştırmayı sürekli teşvik eden, okumayı ve öğrenmeyi şart koşan bir zihniyetle O, eskinin köle, karanlık ve benliğini unutmuş halk kitlesine yeniden öğrenme hevesini verendir. Bu sayededir ki Türkçe ile başlayan aydınlanma inkılapları kısa sürede yurdu sarmış ve gerçek arayışındaki Türk Milleti sahip olduğu değer ve kıymetleri yeniden hatırlayarak, karanlıklardan sıyrılabilmiştir.

İdealistliği:

Hayalleri olan ama hayalci olmayan Atatürk, gerçekleri görebilen, faydasız emellerin peşinde koşmayan ancak olması gerekenden de taviz vermeyen dik duruşuyla Ulusu’na da örnek olmuş ve güç katmış birisidir. Olanı değil olması gerekeni savunan, örnek güzel uygulamaları tespit ve tayin ederek uygulamaya koyan, inkılapları aydınlanmanın vazgeçilmezleri olarak gören Atatürk, ideal devlet ve millet yapısına kavuşmak için tüm varlığını ortaya koymuş, Türklüğün unutulan değerlerini yeniden yeşertmek için dünya üzerindeki uygulamaları incelemiş, halka en uygun idare şekillerini tespit edebilmiş ve bunda isabet sağlamış bir önderdir.

Sabırlı oluşu:

Hızlı ancak acele olmayan kararların adamı Atatürk, sabretmesini bilen, en uygun zaman ve ortamı kestirebilen müstesna bir şahsiyettir. Bu nedenledir ki aklında olan fikirleri hayata geçirmek için yan şartların oluşmasını beklemiş ve kararı verdiği anda gördüğü kabul ile de sabretmesinin mükafatını her defasında almış bir liderdir. Gerek askeri sahada, gerek diplomasi alanında, gerek inkılaplar sürecinde planlı ve sabırlı davranan Atatürk, aceleci olmamasının eseri olarak her bir hamlesinde başarı kaydedebilmiş, hasımlarını şaşırtabilmiş, zaferler kazanmış ve kalıcı etkiler yaratabilmiştir. Büyük taarruz öncesi orduyu bekletişi, saltanat ve hilafetin kaldırılması sürecindeki sabrı bu karakterine delil teşkil eden bazı örneklerdir.

Açık sözlülüğü:

“Ben düşündüklerimi daima halkın önünde söylemeliyim, yanlışım varsa halk beni tekzip eder”, diyen Atatürk her zaman açık sözlü olmayı tercih etmiştir. Gençliğe, milletine, vekil ve komutan arkadaşlarına daima açık sözlülüğü ve doğruluğu telkin eden Atatürk, dolambaçlı yolları sevmeyen, gizli işler çevirmeyen, tuzaklar kurmayan yönetim anlayışıyla daima net olabilmiş bir liderdir.

İleri görüşlülüğü:

Gerek askeri manevralarda, gerek diplomasi ilişkilerinde tarih bilgisi ve gerçeğe olan inancıyla oluşturduğu engin dağarcığı sayesinde Atatürk, önsezi ve öngörülerinde yanılmamış, yıllar sonrasını o günlerden görüp tedbirler oluşturabilmiş bir asker ve devlet adamıdır.

Disiplinli oluşu:

Atatürk, asker olmasının da verdiği alışkanlıkla düzenli ve tertipli, disiplinli ve zamana riayetli tutumuyla mesaisini, kararlarını, çalışmalarını hep disiplin ile yürütür, etrafındakilerin de aynı ciddiyet ve disipline sahip olmasını isterdi. Nitekim bu disiplini sayesindedir ki planlarının tamamına yakını aynen cereyan etmiş, başarılar kendiliğinden gelmiştir.

Askeri başarıları:

Tarihte girdiği savaşlarda yenilmemiş tek komutan olan Atatürk, mevzisel çekilmeleri hayata geçirmiş olsa da asla muharebe veya savaş kaybetmemiş birisidir. Taktik ve stratejik anlamda askeri dehadır, akla gelmeyen ancak tatbik edilebilir planlarıyla hayranlık uyandırıcı bir liderdir. Planlama öncesi Hz. Peygamber’in savaşlarından eski Türk Hanlarının muharebe yerleşim ve saldırı planlarına kadar derin bir araştırma içerisine giren Atatürk, bunları harmanlayarak ve adeta gözünde canlandırarak muharebelere hazır olmuş, komutanlara fikrini aktarabilmiş ve neticede başarılı olmuş bir komutandır.

Dehası:

Atatürk, aklı ve mantığı ile, yorumlama kabiliyeti ve sentezleme kabiliyeti ile, öz eleştirisi ve gerçeği arayıp buluşuyla, zeki oluşu ve keskin bir hafızaya sahip oluşuyla hayatın her alanında etrafındakileri etkileyebilmiş, akılların savaşı durumundaki muharebeleri ve diplomasi ataklarını başarıyla sonuçlandırabilmiştir. çağının, asrının ve yarınların en büyük dehası Atatürk, bu nedenle ölümsüzdür, eşsizdir.

Çok yönlülüğü:

Dünyada çok başarılı komutanlar, çok etkili liderler, eşsiz matematikçiler, kıymetli sanat tutkunları, halkın sevgisini kazanmış nice siyasiler vardır ancak bunların hepsini aynı bedende buluşturabilen tek lider Atatürk’tür. O her alandaki bilgisi ve öz güveniyle inkılap ve muharebelerin her birine tesir etmiş ve başarıyı getiren kahraman olmuştur.

Mantıklı oluşu:

Atatürk, gerek devlet işlerinde ve gerekse özel hayatında aklın kabul etmeyeceği maceracı işlere hiçbir zaman atılmamıştır. “Akıl, mantık ve zekâ ile hareket etmek bizim en belirgin özelliğimizdir” diyerek devlet ve millet menfaatlerini ilgilendiren konularda mantıklı hareket edilmesi gerektiğini belirten Atatürk akla müracat edilmeden hissiyatla veya acele verilecek kararların isabetli olmayacağını öğreterek detaylı planlama ve cesaretle uygulamayı esas almıştır.

Eğitimciliği:

En büyük özelliği başöğretmen olan Atatürk, hayatın her alanında Ulusu’na öğretmen olmuş, öğretmiş, yol gösterebilmiş bir liderdir ki diğer meziyetlerinin yanında bu mizacı O’nun asli karakteridir. Eğitim ve öğretime verdiği önem ve destekle kısa sürede büyük aydınlanma hamlesi gerçekleştirebilen Atatürk’ün başarısındaki asıl sır eğitime verdiği kıymet ve takipçi kontrol alışkanlığıdır. Bu kontrol sadece öğrencileri değil öğretmenleri de kapsamaktadır ve sınav kağıtlarını okumayı isteyebilecek kadar eğitimin içinde olan Atatürk, yazdığı kitaplarla da eğitime katkı sağlamış müstesna kabiliyetlerdendir. “Eğitimdir ki bir milleti ya hür, bağımsız, şanlı, yüce bir toplum olarak yaşatır; ya da bir milleti esaret ve sefalete terk eder.” diyen Atatürk’e göre yarınların teminatı çağdaş eğitim ve öğretim usulleriyle yetişmiş vatansever Türk gençliğidir.

İkna ediciliği:

Sahip olduğu bilgi, detaylı planlama, cesaretli ve tarafsız idrakiyle Atatürk, fikirlerine taraf olmayanları dahi ikna edebilen, bunu baskıyla değil izah ve hoşgörü ile yapabilen bir liderdir.

İnsan ve millet sevgisi:

İnsanı, insanlığı ve aziz milletini canından çok seven Atatürk, tüm mücadelesini bu değerlerin bekası için ortaya koymuş bir dehadır. Öyle ki tarihten gelen kudret ve kültürüyle Türk kavramını yeniden şahlandıran Atatürk, sevgisi, güveni ve inancıyla halkına ve milletine yakın olabilmiş, mazlum tüm uluslar ile sevgi bağları kurabilmiş bir liderdir.

Yöneticiliği (Liderlik özelliği):

Askerlik yıllarında ki katı ve istikrarlı kararlılık ve cesareti, sivil ve diplomasi alanında da aynen görülen Atatürk’ün yöneticilik kabiliyeti tartışılmaz bir mahiyettedir. O kadar ki O, ne yaptığını bilen, vereceği emirlerin uygulanıp uygulanmadığını sürekli kontrol eden, verdiği kararların uygulanmasını sağlayan, yöneticilik (liderlik) vasıflarının en güzel örneklerini tavır ve konuşmaları ile üzerinde taşıyan bir önderdir. Tavır ve davranışlarıyla örnek olan Atatürk, emir veren veya yaptıran konumunda kalmamış, yapan ve yerinde kontrol eden hüviyeti ile daima en önde ve en kritik yerde olabilmiştir. “Büyük kararlar vermek kâfi değildir. Bu kararları cesaret ve kesinlikle tatbik etmek lâzımdır.’” diyen Atatürk’e göre gayeler ancak tatbik edilebilirse hedeftir ve hedefler ancak ele geçirilebiliyorsa makbuldür.

Planlı çalışma alışkanlığı:

Rastgele, düzensiz, acele plan, fikir ve tasarruflardan uzak olan Atatürk, daima mantıklı bir planlama takip etmiş, planların nihayete kadar plana uygun sürmesini dilemiş, aksayan noktalarda tedbir getirebilmiş bir dehadır.

Alçakgönüllülüğü:

Tüm başarı ve zaferlerine rağmen Atatürk, yapılan işleri ve elde edilen başarıları asla kendine mal etmemiş, kendini övmemiş, başarıyı halka ve millete, orduya ve dava arkadaşlarına mal etmiştir. Böbürlenmek, kibirle büyüklenmek huyu olmayan Atatürk tüm dehasına ve galibiyetlerine rağmen tevazuyu terk etmeyen, halktan kopmayan bir şahsiyettir.

Sanatsever kişiliği:

Bilim ve bilgiye olan aşkı kadar sanata da yakın ve aşık olan Mustafa Kemal Atatürk, “Efendiler, milletvekili olabilirsiniz, cumhurbaşkanı da olabilirsiniz ama sanatçı olamazsınız.”, “Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir.” diyerek bilim ve sanata verdiği önemi göstermiş, açtığı okul ve müzelerle, sergi ve etkinliklerle, yurt dışına tahsile gönderdiği öğrencilerle Türk Kültür ve sanatına kalıcı tesir edebilmiş müstesna bir kabiliyettir.

Umudunu yitirmemesi:

O tüm inanç, plan ve cesareti ile, en zor anlarda dahi umudunu yitirmeyen, asla teslim olmayı düşünmeyen, vazgeçmeyen, ertelemeyen, üşenmeyen bir yapıdadır. O, Sakarya savaşının en zor günlerinde gerekirse yurt savunmasını tek başıma üstlenirim diyebilecek kadar cesur ve cesaretlendirici, barış görüşmelerinde bağımsızlıktan taviz vermektense uzun savaş yıllarını göze alabilecek kadar kahraman bir dehadır ve milletin layık olduğu seviyeye erişinceye kadar her türlü mücadeleyi, şartlar ne denli zor olursa olsun yapmakta kararlı bir dehadır. En yakınındakilerin manda veya himaye ile kurtulmaktan başka çare olmadığını dillendirdiği anlarda bile O milletine olan inancı ve orduya olan sarsılmaz güveniyle esaret altında yaşamaktansa ölmeyi tercih edecek kadar kahraman ve alsa yeise düşmeyen bir sarsılmaz irade sahibidir.

Şekilci ve aldatıcı olmayan sarsılmaz imanı:

Atatürk düşmanlarının sıkça dillendirdiğinin aksine Atatürk, Allah’a, Kur’an’a, Hz. Peygamber’e sevgi ve itimat besleyen, yazı, makale, mektup ve demeçlerinde Allah adını ağzından düşürmeyen, sıkça dua eden, hutbeler verebilen, meal ve tefsir hazırlatması ile İslam’ı yaban otlarından temizleyen duru bir Allah inancına sahiptir. Arap örfçülüğüne ve israiliyatın tüm unsurlarına düşman Atatürk’ün tek gayesi İslam’ı yeniden Kur’an dini yapabilmek ve halkı din ile buluşturup, dini, Kur’an’ı anlaşılır hale getirmektir. Keza O’nun İslam’a hizmetleri cami yapım ve onarımlarından, diyanet işleri başkanlığına kadar uzanan geniş bir yelpazededir ve dincilerin asıl nefret duyduğu da bu dinsel aydınlanma sürecidir. Oysa Atatürk, inancını aziz milletinden ve Yüce Rabbinden alan, Hz. Peygamberin insanüstü başarılarından çokça etkilenen birisidir. Riya ve gösteriş ile şekilci İslam’a karşı olan Atatürk, ana dilde ibadeti de teşvik ederek halkın okuduğu Kur’an’ı anlamasını dileyen ve bunu en yüce ibadetlerden sayan bir şahsiyettir.

***

Elbette Atatürk’ün yüce şahsiyetini bu satırlara sığdırmak mümkün değildir. Burada yazılanlar öne çıkanlardır ve Atatürk deha, örnek, cesur, asırlarca bir daha nasip olmayacak bir yüce varlıktır, Türk’ün atasıdır, Türkçülüğün parlayan güneşi, mazlum tüm devletlerin umut ışığıdır.

Gençlere ve gençliğe sonsuz güven besleyen Atatürk eğitim ve öğretim ile çağdaş medeniyet seviyesi yakalanırken kültür ve örflerden taviz vermemek gerektiğini savunan milli ve yerli bir kahramandır, dine ve devlete saygılıdır, asker, siyaset adamı ve önderdir, başöğretmendir.

Bizlere düşen ise bu aziz liderin hatırasına sahip çıkmak ve ilkeleri istikametinde yorulmadan, yorunulsa da durmadan, üşenmeden yürümeye devam etmektir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir