ATATÜRK’ün Diğer Konular ile İlgili Vecizeleri
Hiçbir millet yoktur ki ahlâk esaslarına dayanmadan yükselebilsin. (1919, Kırşehir) (ATATÜRK’ün Söylev ve Demeçleri, ATATÜRK Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 4)
Türkiye halkı asırlardan beri hür ve bağımsız yaşamış ve bağımsızlığı hayatın şartı kabul etmiş bir milletin kahraman evlatlarıdır. Bu millet istiklalsiz yaşamamıştır, yaşayamaz ve yaşamayacaktır. (1922, İzmit) (ATATÜRK’ün Söylev ve Demeçleri, ATATÜRK Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 38)
Bu memleket tarihte Türk’tü, şimdi de Türk’tür ve ebediyen Türk olarak yaşayacaktır. (1923, Adana) (ATATÜRK’ün Söylev ve Demeçleri, ATATÜRK Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 130)
Yaşamak demek, çalışmak demektir. Bir toplumun bir bölümü çalışırken diğer bölümü oturursa, o toplum felce uğrar. (1923, İzmir) (ATATÜRK’ün Söylev ve Demeçleri, ATATÜRK Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 89)
Denilebilir ki hiçbir şeye muhtaç değiliz, yalnız tek bir şeye çok ihtiyacımız vardır; çalışkan olmak. (1923, İzmit) (ATATÜRK’ün Söylev ve Demeçleri, ATATÜRK Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 63)
Hayatın her çalışma safhasında olduğu gibi, özellikle öğretim hayatında disiplin, başarının esasıdır. Müdürler ve öğretim heyetleri, disiplini sağlamaya ve öğrenciler disipline uymaya mecburdurlar. (1925, Ankara) (ATATÜRK’ün Söylev ve Demeçleri, ATATÜRK Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 359)
Tarih yazmak tarih yapmak kadar önemlidir. Yazan yapana sadık kalmazsa değişmeyen gerçek insanlığı şaşırtacak bir mahiyet alır. (Utkan Kocatürk, ATATÜRK’ün Fikir ve Düşünceleri, AKDTYK ATATÜRK Araştırma Merkezi, Ankara, 1999, s. 163)
Türk çocuğu atalarını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır. (A. Âfetinan, ATATÜRK Hakkında Hatıralar ve Belgeler, TTK. Yay. Ankara, 1959, s. 297)
Başarı, tüm ulusun azim ve inancıyla çabasını birleştirmesi sonucu kazanılabilir. (1921, İzmir) (ATATÜRK’ün Söylev ve Demeçleri, ATATÜRK Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 80-81)
Millî kültürün her çığırda açılarak yükselmesini Türk Cumhuriyeti’nin temel dileği olarak temin edeceğiz. (1932, Ankara) ATATÜRK’ün Söylev ve Demeçleri, ATATÜRK Araştırma Merkezi, C. I, Ankara, 1997, s. 390)
Sanata önem vermeyen bir millet büyük felakete mahkûmdur. (1923, Adana) (ATATÜRK’ün Söylev ve Demeçleri, ATATÜRK Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 130)
Dünyada her topluluğun varlığı ve değeri, özgürlük ve bağımsızlık hakkı, sahip olduğu ve yapacağı uygar yapıtlarla orantılıdır. (1924, Dumlupınar) (ATATÜRK’ün Söylev ve Demeçleri, ATATÜRK Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 187)
Müzik yaşamın neşesi, ruhu, sevinci ve her şeyidir. (1925, İzmir) (ATATÜRK’ün Söylev ve Demeçleri, ATATÜRK Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 243)
Bir ulusun yeni değişikliğinde ölçü, musikide değişikliği alabilmesi, kavrayabilmesidir. (1934, Ankara) (ATATÜRK’ün Söylev ve Demeçleri, ATATÜRK Araştırma Merkezi, C. I, Ankara, 1997, s. 396)
Tam bağımsızlık ancak ekonomik bağımsızlık ile mümkündür. (1922, Ankara) (ATATÜRK’ün Söylev ve Demeçleri, ATATÜRK Araştırma Merkezi, C. I, Ankara, 1997, s. 243)
Bizi yanlış yola sevk eden habisler, biliniz ki çok kere din perdesine bürünmüşlerdir. (1923, Adana) (ATATÜRK’ün Söylev ve Demeçleri, ATATÜRK Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 131)
Ben gerektiği zaman en büyük hediyem olmak üzere Türk milletine canımı vereceğim. (14 Haziran 1937) (Cumhuriyet Gazetesi)
Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir. (1921, Ankara) (ATATÜRK’ün Söylev ve Demeçleri, ATATÜRK Araştırma Merkezi, C. III, Ankara, 1997, s. 31)
Hükümetin iki amacı vardır: Biri milletin korunması, ikincisi milletin refahını sağlamaktır. Bu iki şeyi sağlayan hükûmet iyi, sağlamayan kötüdür. (1923, Adana) (ATATÜRK’ün Söylev ve Demeçleri, ATATÜRK Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 125)
Benim milletimi esir etmek isteyen herhangi bir milletin, bu arzusundan vazgeçinceye kadar amansız düşmanıyım. (23 Nisan 1921) ( Ankara Gazetesi)
Diyarbakırlı, Vanlı, Erzurumlu, Trabzonlu, İstanbullu, Trakyalı ve Makedonyalı hep bir ırkın evlatları, hep aynı cevherin damarlarıdır. (1932, İstanbul) (Cumhuriyet Gazetesi, 05 Ekim 1932)
Bütün insanlığın varlığını kendi şahıslarında gören adamlar bedbahttırlar. Besbelli ki o adam fert sıfatıyla mahvolacaktır. Herhangi bir şahsın, yaşadıkça memnun ve mutlu olması için gereken şey, kendisi için değil, kendisinden sonra gelecekler için çalışmaktır. Makul bir adam, ancak bu şekilde hareket edebilir. Hayatta tam zevk ve saadet, ancak gelecek nesillerin şerefi, varlığı, mutluluğu için çalışmakta bulunabilir. Bir insan böyle hareket ederken “Benden sonra gelecekler acaba böyle bir ruhla çalıştığımı farkedecekler mi?” diye bile düşünmemelidir.
En mesut olanlar, hizmetlerinin bütün nesillerce meçhul kalmasını tercih edecek karakterde bulunanlardır. Herkesin kendine göre bir zevki vardır. Kimi bahçe ile meşgul olmak, güzel çiçekler yetiştirmek ister. Bazı insanlar da adam yetiştirmekten hoşlanır.
Bahçesinde çiçek yetiştiren adam çiçekten bir şey bekler mi? Adam yetiştiren adam da, çiçek yetiştirendeki hislerle hareket edebilmelidir. Ancak bu şekilde düşünen ve çalışan adamlardır ki memleketlerine ve milletlerine ve bunların geleceklerine faydalı olabilirler. Bir adam ki, memleketin ve milletin saadetini düşünmekten ziyade kendini düşünür, o adamın kıymeti ikinci derecededir.
Esas kıymeti kendine veren ve mensup olduğu millet ve memleketi ancak şahsiyeti ile kaim gören adamlar, milletlerinin mutluluğuna hizmet etmiş sayılmazlar. Ancak kendilerinden sonrakileri düşünebilenler, milletlerini yaşamak ve ilerlemek olanaklarına kavuştururlar. Kendi gidince gelişme ve hareket durur zannetmek bir gaflettir.
Bugün bütün dünya milletleri aşağı yukarı akraba olmuşlardır ve olmakla meşguldürler. Bu nedenle insan mensup olduğu milletin varlığını ve saadetini düşündüğü kadar bütün dünya milletlerinin huzur ve refahını düşünmeli ve kendi milletinin saadetine ne kadar önem veriyorsa bütün dünya milletlerinin saadetine katkıda bulunmak için elinden geldiği kadar çalışmalıdır.
Bütün akıllı adamlar takdir ederler ki, bu yolda çalışmakla hiçbir şey kaybedilmez. Çünkü dünya milletlerinin mutluluğuna çalışmak, diğer bir yoldan kendi huzur ve mutluluğumuzu temine çalışmak demektir. Dünyada ve dünya milletleri arasında barış, dayanışma ve iyi geçim olmazsa, bir millet kendi kendisi için ne yaparsa yapsın huzurdan mahrumdur. Onun için ben sevdiklerime şunu tavsiye ederim:
Milletleri sevk ve idare eden adamlar, tabii önce kendi milletinin varlığını ve mutluluğunu sağlamak isterler. Fakat aynı zamanda bütün milletler için aynı şeyi istemek lazımdır. Bütün dünya olayları bize bunu açıktan açığa ispat eder. En uzakta zannettiğimiz bir olayın bizi bir gün etkilemeyeceğini bilemeyiz. (1937, Ankara) (ATATÜRK’ün Söylev ve Demeçleri, ATATÜRK Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 324-327)
Bunun için insanlığın hepsini bir vücut ve bir milleti bunun bir uzvu kabul etmek gerekir. Bir vücudun parmağının ucundaki acıdan diğer bütün organlar müteessir olur.
“Dünyanın filan yerinde bir rahatsızlık varsa bana ne.” dememeliyiz. Böyle bir rahatsızlık varsa tıpkı kendi aramızda olmuş gibi onunla ilgilenmeliyiz. Olay ne kadar uzak olursa olsun bu esastan şaşmamak lazımdır. İşte bu düşünüş, insanları, milletleri ve hükûmetleri bencillikten kurtarır. Bencillik kişisel olsun, millî olsun daima fena kabul edilmelidir. (1937, Ankara) (ATATÜRK’ün Söylev ve Demeçleri, ATATÜRK Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 324-327)
Millî egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar yanar yok olur. Milletlerin esareti üzerine kurulmuş kurumlar her tarafta yıkılmaya mahkumdur.
Milletimizin hedefi, milletimizin ideali bütün dünyada tam anlamı ile medeni bir sosyal toplum olmaktır. Bilirsiniz ki, dünyada her kavmin varlığı, kıymeti, hürriyet ve bağımsızlık hakkı, sahip olduğu ve yapacağı medeni eserlerle uyumludur.
Medeni eser meydana getirmek yeteneğinden yoksun olan kavimler, hürriyet ve bağımsızlıklarını kaybetmeye mahkûmdurlar. İnsanlık tarihi baştan başa bu dediğimi doğrulamaktadır.
Medeniyet yolunda yürümek ve başarılı olmak, hayatın şartıdır. Bu yol üzerinde duraksayanlar veya bu yol üzerinde ileri değil geriye bakmak cahilliğinde ve gafletinde bulunanlar, medeniyetin coşkun seli altında boğulmaya mahkûmdurlar. Medeniyet yolunda başarı yenileşmeye bağlıdır.
Sosyal hayatta, ekonomik hayatta, ilim ve fen sahasında başarılı olmak için tek gelişme ve ilerleme yolu budur. Hayata egemen olan kuralların zamanla değişmesi, gelişmesi ve yenilenmesi zorunludur. Medeniyetin buluşlarının, tekniğin harikalarının, dünyayı değişiklikten değişikliğe uğrattığı bir çağda, asırlık köhne zihniyetlerle, geçmişe bağlılıkla varlığın korunması mümkün değildir.
Gençler! Cesaretimizi artıran ve devam ettiren sizsiniz. Siz almakta olduğunuz terbiye ve irfan ile insanlık meziyetinin, vatan sevgisinin, fikir hürriyetinin en kıymetli sembolü olacaksınız.
Ey yükselen yeni nesil! Gelecek sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk; onu yükseltecek ve devam ettirecek sizsiniz. (1924, Dumlupınar) (ATATÜRK’ün Söylev ve Demeçleri, ATATÜRK Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 179-188)
Türkiye’nin gerçek sahibi efendisi, gerçek üretici olan köylüdür. (1922, Ankara) (ATATÜRK’ün Söylev ve Demeçleri, ATATÜRK Araştırma Merkezi, C. I, Ankara, 1997, s. 240)
Kadının en büyük vazifesi analıktır. İlk terbiye verilen yerin ana kucağı olduğu düşünülürse bu vazifenin ehemmiyeti daha iyi anlaşılır. (1923, İzmir) (ATATÜRK’ün Söylev ve Demeçleri, ATATÜRK Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 89)
Bizim dinimiz en makul ve doğal bir dindir ve ancak bundan dolayıdır ki son din olmuştur. (1923, İzmir) (ATATÜRK’ün Söylev ve Demeçleri, ATATÜRK Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 94)
Bir dinin doğal olması için akla fenne, ilme ve mantığa uygun olması lazımdır. Bizim dinimiz bunlara tamamen uygundur. (1923, İzmir) (ATATÜRK’ün Söylev ve Demeçleri, ATATÜRK Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 94)
Dünyada fütuhatın iki vasıtası vardır biri kılıç diğeri saban. (1923, Adana) (ATATÜRK’ün Söylev ve Demeçleri, ATATÜRK Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 120)
Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir. (1923, Adana) (ATATÜRK’ün Söylev ve Demeçleri, ATATÜRK Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 129)
Dünyada hiçbir milletin kadını “Ben Anadolu kadınından daha fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar gayret sarf ettim” diyemez. (1923, Konya) (ATATÜRK’ün Söylev ve Demeçleri, ATATÜRK Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 152)
Siyasi, askerî zaferler ne kadar büyük olursa olsunlar ekonomik zaferlerle taçlandırılmazsa kazanılan zaferler kalıcı olmaz az zamanda kaybedilir. (1923, İzmir) (ATATÜRK’ün Söylev ve Demeçleri, ATATÜRK Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 111)
Uygarlığın, ilerlemenin ve güçlülüğün temeli, aile yaşamıdır. (1924, Dumlupınar) (ATATÜRK’ün Söylev ve Demeçleri, ATATÜRK Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 187)
Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler ve mensuplar memleketi olamaz. En doğru ve en gerçek yol, medeniyet yoludur. Medeniyetin emir ve isteğini yapmak, insan olmak için yeter. (1925, Kastamonu) (ATATÜRK’ün Söylev ve Demeçleri, ATATÜRK Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 225)
Asla şüphem yoktur ki, Türklüğün unutulmuş büyük uygar vasfı, büyük uygarlık yeteneği, bundan sonraki gelişimi ile geleceğin yüksek medeniyet ufkunda yeni bir güneş gibi doğacaktır. (1933, Ankara) (ATATÜRK’ün Söylev ve Demeçleri, ATATÜRK Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 319)
Hepiniz mebus olabilirsiniz… Vekil olabilirsiniz hatta cumhur reisi olabilirsiniz… Fakat sanatkâr olamazsınız. Hayatlarını büyük bir sanata vakfeden bu çocukları sevelim. (1927, Ankara) (Sümerbank Dergisi, Cilt 3, Sayı. 29, 1963, s. 149)
Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim. (Yücel Dergisi Cilt X, Sayı 57, 1939, s. 130)
Türk; övün, çalış, güven. (A. Âfetinan, ATATÜRK Hakkında Hatıralar ve Belgeler, TTK. Yay. Ankara,1959 s. 304)
… Sizin gibi gençlere sahip bulundukça, bu vatan ve milletin, şimdiye kadar elde ettiği başardığı zaferlerin üstüne çok daha büyük zaferler koyabileceğine şüphe etmiyorum. (1923, Adana) (ATATÜRK’ün Söylev ve Demeçleri, ATATÜRK Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 117)
Bir ulus sanattan ve sanatçıdan yoksunsa, tam bir hayata sahip olamaz. (1921, Adana) (ATATÜRK’ün Söylev ve Demeçleri, ATATÜRK Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 129)
Cumhuriyet yüksek ahlaki değer ve niteliklere dayanan bir idaredir. Cumhuriyet fazilettir. Cumhuriyet idaresi faziletli ve namuslu insanlar yetiştirir. (1925, İzmir) (ATATÜRK’ün Söylev ve Demeçleri, ATATÜRK Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 242)
Birbirimize vereceğimiz işaret, ileri! İleri daima ileridir. (1925, Konya) (ATATÜRK’ün Söylev ve Demeçleri, ATATÜRK Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 245)
Benim naçiz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır, fakat Türkiye Cumhuriyeti sonsuza kadar yaşayacaktır. (1926, İzmir) (ATATÜRK’ün Söylev ve Demeçleri, ATATÜRK Araştırma Merkezi, C. III, Ankara, 1997, s. 119)
Beni görmek demek behemehal yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu kafidir. (1929, İstanbul) (ATATÜRK’ün Söylev ve Demeçleri, ATATÜRK Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 279)
Ne mutlu Türk’üm diyene. (1933, Ankara) (ATATÜRK’ün Söylev ve Demeçleri, ATATÜRK Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 319)
Geçen zamana oranla, daha çok çalışacağız. Daha az zamanda daha büyük işler başaracağız. (1933, Ankara) (ATATÜRK’ün Söylev ve Demeçleri, ATATÜRK Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 318)
Biz, ilhamlarımızı, gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz. (1937, Ankara) (ATATÜRK’ün Söylev ve Demeçleri, ATATÜRK Araştırma Merkezi, C. I, Ankara, 1997, s. 423)
… Türkiye’nin adına çalışkanlar diyarı denilsin …En büyük makam, en büyük hak, çalışanların olacaktır. (1923, İzmir) (ATATÜRK’ün Söylev ve Demeçleri, ATATÜRK Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s.112)
Yalnız şunu bir hakikat olarak biliniz ki şeref, hiçbir vakit bir adamın değil, tüm milletindir. (1923, Adana) (ATATÜRK’ün Söylev ve Demeçleri, ATATÜRK Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 127)
Medeni olmayan insanlar, medeni olanların ayakları altında kalırlar. (1925, Akhisar) (ATATÜRK’ün Söylev ve Demeçleri, ATATÜRK Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 234)
Önderlerin görevi, yaşamı sevinç ve istekle karşılamak yönünde uluslarına yol göstermektir. (1937, Ankara) (ATATÜRK’ün Söylev ve Demeçleri, ATATÜRK Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 324)
Temel ilke, Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır. Bu ilke, ancak tam istiklale sahip olmakla gerçekleştirilebilir. Ne kadar zengin ve bolluk içinde olursa olsun, istiklalden yoksun bir millet, medeni insanlık dünyası karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye layık görülemez…
Türk’ün haysiyeti, gururu ve kabiliyeti çok yüksek ve büyüktür. Böyle bir millet esir yaşamaktansa yok olsun daha iyidir…
O hâlde; Ya istiklal ya ölüm! (1919, Ankara) (ATATÜRK, Nutuk, AKDTYK ATATÜRK Araştırma Merkezi, Yay. haz. Prof. Dr. Zeynep Korkmaz, Ankara, 2000, s. 9-10)
Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. (1923, İzmit) (ATATÜRK’ün Söylev ve Demeçleri, ATATÜRK Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 62)
Yurtta barış dünyada barış için çalışıyoruz. (1931, Ankara) (ATATÜRK’ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri, AKDTYK ATATÜRK Araştırma Merkezi, Ankara, 1991, s. 608)
Bu millet, ekonomik bağımsızlığını elde ederse o kadar kuvvetli temel üzerinde yerleşmiş ve ilerlemeye başlamış olacaktır ve artık bunu yerinden kımıldatmak mümkün olmayacaktır. İşte düşmanlarımızın, hakiki düşmanlarımızın bir türlü rıza göstermedikleri budur. (1923, İzmir) (ATATÜRK’ün Söylev ve Demeçleri, ATATÜRK Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 114)
Türkiye basını, Cumhuriyet’in etrafında çelikten bir kale vücuda getirecektir. Bir fikir kalesi, zihniyet kalesi. Basın mensuplarından bunu istemek, Cumhuriyet’in hakkıdır… (1924, İzmir) (ATATÜRK’ün Söylev ve Demeçleri, ATATÜRK Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 171)
Bir toplum, bir millet erkek ve kadın denilen iki cins insandan oluşmaktadır. Mümkün müdür ki bir toplumun yarısı topraklara zincirlerle bağlı kaldıkça diğer kısmı göklere yükselebilsin? Şüphe yok ilerleme adımları dediğim gibi iki cins tarafından beraber, arkadaşça atılmak ve gelişme sahalarında ve yenilikte birlikte mesafe almaları lazımdır… (1925, Kastamonu) (ATATÜRK’ün Söylev ve Demeçleri, ATATÜRK Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 226-227)
Büyük işler, önemli girişimler, ancak birlikte çalışma ile elde edilebilir. (1925, Bursa) (ATATÜRK’ün Söylev ve Demeçleri, AKDTYK ATATÜRK Araştırma Merkezi, Ankara 1997, Cilt II, s. 231)
Bütün gıda ihtiyaçlarımızın kalitesini yükseltmek hastalık ve zararlıları ile uğraşmak için gereken teknik ve yasal her önlem zaman geçirilmeden alınmalıdır. (1937, TBMM.) (ATATÜRK’ün Söylev ve Demeçleri, AKDTYK ATATÜRK Araştırma Merkezi, Ankara 1997, Cilt I, s. 413)
Basın milletin ortak sesidir. (1922, TBMM.) (ATATÜRK’ün Söylev ve Demeçleri, AKDTYK ATATÜRK Araştırma Merkezi, Ankara 1997, Cilt I, s. 246)
Bence bir millette şerefin, onurun, namusun ve insanlığın var olması ve devam etmesi mutlak o ulusun özgürlük ve bağımsızlığına sahip olmasıyla mümkündür. (1921, Ankara) (ATATÜRK’ün Söylev ve Demeçleri, AKDTYK ATATÜRK Araştırma Merkezi, Ankara 1997, Cilt III, s. 31)
Büyük şeyleri yalnız büyük milletler yapar. (A. Afetinan; Medeni Bilgiler ve Mustafa Kemal ATATÜRK’ün El Yazıları, AKDTYK ATATÜRK Araştırma Merkezi, Ankara 2000, s., 27)
Doğanın her şeyden büyük ve her şey olduğu anlaşıldıkça, doğanın çocuğu olan insan kendinin de büyüklüğünü ve saygınlığını anlamaya başladı. (A. Afetinan; Medeni Bilgiler ve Mustafa Kemal ATATÜRK’ün El Yazıları, AKDTYK ATATÜRK Araştırma Merkezi, Ankara 2000, s., 66)
Büyük dinimiz çalışmayanın insanlıkla ilgisi olmadığını bildiriyor. Bazı kimseler çağdaş olmayı dinsiz olmak sanıyorlar. Asıl dinsizlik onların bu düşüncesidir. Bu yanlış yorumu yapanların amacı, Müslümanların dinsizlere esir olmasını istemek değil de nedir? Her sarıklıyı hoca sanmayın, hoca olmak sarıkla değil, akılladır. (1923, Adana) (ATATÜRK’ün Söylev ve Demeçleri, AKDTYK ATATÜRK Araştırma Merkezi, Ankara 1997, Cilt II, s. 132)
Kıyafet tarzımızı aşırıya vardıranlar, kıyafetlerinde aynen Avrupa kadınını taklit edenler düşünmelidir ki, her milletin kendine özgü gelenek, görenekleri ve kendisine özgü millî özellikleri vardır. Hiçbir millet aynen diğer bir milletin taklitçisi olmamalıdır. Çünkü böyle bir millet ne taklit ettiği milletin aynı olabilir, ne kendi milliyeti sınırlarında kalabilir. Bunun neticesi şüphesiz ki hüsrandır. (1923, Konya) (ATATÜRK’ün Söylev ve Demeçleri, AKDTYK ATATÜRK Araştırma Merkezi, Ankara 1997, Cilt II, s. 154)
Bir ülkeyi zorla ele geçirmek ve elde tutmak, o ülkenin sahiplerine egemen olmak için yeterli değildir. (1924, Dumlupınar) (ATATÜRK’ün Söylev ve Demeçleri, AKDTYK ATATÜRK Araştırma Merkezi, Ankara 1997, Cilt II, s. 184)
Bu memleket dünyanın beklemediği, asla ümit etmediği bir ayrıcalıklı oluşumun olağanüstü çıkışına sahne oldu. Bu sahne yedi bin yıllık, en aşağı bir Türk beşiğidir. Beşik tabiatın rüzgarları ile sallandı; beşiğin içindeki çocuk tabiatın yağmurları ile yıkandı, o çocuk tabiatın yıldırımlarından, şimşeklerinden, kasırgalarından evvela korkar gibi oldu; sonra onlara alıştı; onları tabiatın babası tanıdı, onların oğlu oldu. Bir gün o tabiat çocuğu oldu; şimşek, yıldırım, güneş oldu; Türk oldu. Türk budur. Yıldırımdır, kasırgadır, dünyayı aydınlatan güneştir. (Vecize, Millet Dergisi, Sayı : 16, 1948, s., 10-11 ve Türk Kültürü, 1969, s:85, Fethi TEVETOĞLU “ATATÜRK’ün Türk’ü ve Türkiye Cumhuriyetinin Tarifi” isimli makalesinde yer almaktadır. Ayrıca adı geçen vecizenin ATATÜRK’ün el yazısı ile bizzat yazdığı orijinal metninin tarihçi Cemal KUTAY’ın özel arşivinde bulunduğu belirtilmektedir.)
Ekonomik hayatın etkinlik ve canlılığı ancak ulaştırma vasıtalarının, yolların, demir yollarının, limanların durumu ve derecesiyle orantılıdır. (ATATÜRK’ün Söylev ve Demeçleri, AKDTYK ATATÜRK Araştırma Merkezi, Ankara, 1997, Cilt I, s.242)
Demokrasi memleket aşkıdır. (A. Âfetinan; Medeni Bilgiler ve Mustafa Kemal ATATÜRK’ün El Yazıları, AKDTYK, Ankara, 1969, s.43)
Türkler demokrat, hür ve sorumluluk sahibi vatandaşlardır. (A. Âfetinan; Medeni Bilgiler ve Mustafa Kemal ATATÜRK’ün El Yazıları, AKDTYK, Ankara, 1969, Giriş Bölümünde)
Adalet gücü bağımsız olmayan bir milletin devlet hâlinde mevcudiyeti kabul edilemez. (ATATÜRK’ün Söylev ve Demeçleri, AKDTYK ATATÜRK Araştırma Merkezi, Ankara, 1945, Cilt I, s.58)
Büyük Türk kadınını çalışmalarımıza ortak yapmak, hayatımızı onunla birlikte yürütmek, Türk kadınını bilimsel, ahlaki, sosyal ve ekonomik hayatta erkeğin ortağı, arkadaşı, yardımcısı ve destekçisi yapmak yoludur. (ATATÜRK’ün Söylev ve Demeçleri, AKDTYK ATATÜRK Araştırma Merkezi, Ankara, 1997, Cilt II, s.154-155)
Az zamanda çok ve büyük işler yaptık. Bu işlerin en büyüğü, temeli Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü olan Türkiye Cumhuriyeti’dir. (ATATÜRK’ün Söylev ve Demeçleri, AKDTYK ATATÜRK Araştırma Merkezi, Cilt II, s.318)
Bizim yolumuzu çizen, içinde yaşadığımız yurt, bağrından çıktığımız Türk milleti ve bir de milletler tarihinin binbir facia ve ıstırap kaydeden yapraklarından çıkardığımız sonuçlardır. (ATATÜRK’ün Söylev ve Demeçleri, AKDTYK ATATÜRK Araştırma Merkezi, Ankara, 1997, Cilt I, s.423)
Türk milletinin yapısına ve ilkelerine en uygun olan idare, Cumhuriyet idaresidir. (ATATÜRK’ün Söylev ve Demeçleri, AKDTYK ATATÜRK Araştırma Merkezi, Ankara, 1997, Cilt III, s.106)
Millete efendilik yoktur. Hizmet etmek vardır. Bu millete hizmet eden onun efendisi olur. (ATATÜRK’ün Söylev ve Demeçleri, AKDTYK ATATÜRK Araştırma Merkezi, Ankara, 1997, Cilt I, s.216)
İnsaf ve merhamet dilenmek gibi bir ilke yoktur. Türk milleti, Türkiye’nin gelecekteki çocukları, bunu bir an akıllarından çıkarmamalıdırlar! (ATATÜRK, Nutuk, AKDTYK ATATÜRK Araştırma Merkezi, Yay. haz. Prof.Dr. Zeynep Korkmaz, Ankara, 1994, s.243)
Türk Milletinin yeteneği ve kat’î kararı, cumhuriyet, medeniyet ve gelişme yolunda durmadan, yılmadan ilerlemektir. (ATATÜRK’ün Söylev ve Demeçleri, AKDTYK ATATÜRK Araştırma Merkezi, Ankara, 1989, Cilt I, s.351)
Yeni Türkiye Devleti’nin özcevheri milli hâkimiyettir. Milletin kayıtsız ve şartsız hakimiyetidir. (Arı İnan, Düşünceleriyle ATATÜRK, Türk Tarih Kurumu, 1999, s.63)
Hürriyetin de, eşitliğin de, adaletin de dayanak noktası, millî egemenliktir. (ATATÜRKçülük, ATATÜRK’ün Görüş ve Direktifleri, Birinci Kitap, s.17)
Egemenlik hiçbir sebep ve şekilde terk ve iade edilemez, emanet edilemez! (ATATÜRKçülük, ATATÜRK’ün Görüş ve Direktifleri, Birinci Kitap, s.5)
Cumhuriyet düşünce özgürlüğünden yanadır. (ATATÜRK’ün Söylev ve Demeçleri, AKDTYK ATATÜRK Araştırma Merkezi, Ankara, 1997, Cilt III, s. 94)
Cumhuriyet millî egemenlik temeline dayanan halk hükûmetidir. (ATATÜRK, Nutuk, AKDTYK ATATÜRK Araştırma Merkezi, Yay. haz. Prof.Dr. Zeynep Korkmaz, Ankara, 2000, s.300)
Kuvvet birdir ve o milletindir. (ATATÜRK’ün Söylev ve Demeçleri, AKDTYK ATATÜRK Araştırma Merkezi, Ankara, 1989, Cilt I, s.423)
Dünya üzerinde yaşamış ve yaşayan milletler arasında ruhen demokrat doğan tek millet Türklerdir. (Ord. Prof. KARAL Enver Ziya, ATATÜRK’ten Düşünceler, MEB.lığı, Bilim ve Kültür Dizisi, s.148)
Millet sevgisi kadar büyük sevgi yoktur ve şahsımız için değil, fakat mensup olduğumuz millet için elbirliği ile çalışalım. (A. Âfetinan; Mustafa Kemal ATATÜRK’ten Yazdıklarım, Kültür Bakanlığı Yayınları, 1981, s.58)
Yüksek Türk, senin için yüksekliğin hududu yoktur. İşte parola budur. (ATATÜRK’ÜN Tamim, Telgraf ve Beyannameleri, AKDTYK ATATÜRK Araştırma Merkezi, Cilt IV, s.652)
Bir toplum aynı amaca bütün kadınları ve erkekleri ile beraber yürümez ise ilerlemesine teknik olarak imkan ve bilimsel olarak ihtimal yoktur. (ATATÜRK’ün Söylev ve Demeçleri, AKDTYK ATATÜRK Araştırma Merkezi, Ankara, 1997, Cilt II, s.153)
…Kadınlarımızın genel görevlerde paylarına düşenlerden ayrı olarak kendileri için en önemli, en hayırlı, en erdemli bir vazifeleri de iyi ana olmaktır. (ATATÜRK’ün Söylev ve Demeçleri, AKDTYK ATATÜRK Araştırma Merkezi, Ankara, 1997, Cilt II, s.156)
Şuna kani olmak lazımdır ki dünya yüzünde gördüğümüz her şey kadının eseridir. (ATATÜRK’ün Söylev ve Demeçleri, AKDTYK ATATÜRK Araştırma Merkezi, Ankara, 1997, Cilt II, s.89)
Kadınlarımız erkeklerden daha çok aydın, daha çok verimli, daha fazla bilgili olmaya mecburdurlar. (ATATÜRK’ün Söylev ve Demeçleri, AKDTYK ATATÜRK Araştırma Merkezi, Ankara, 1997, Cilt II, s.156)
Ekonomik kalkınma, Türkiye’nin özgür, bağımsız, daima daha kuvvetli, daima daha gönençli Türkiye idealinin belkemiğidir. (ATATÜRK’ün Söylev ve Demeçleri, AKDTYK ATATÜRK Araştırma Merkezi, Ankara, 1997, Cilt I, s.416)
Milli ekonominin temeli, ziraattır. (ATATÜRK’ün Söylev ve Demeçleri, AKDTYK ATATÜRK Araştırma Merkezi, Ankara, 1997, Cilt I, s.412)
Bir devletin maliyesi bağımsızlıktan yoksun olunca, o devletin bütün hayati kısımlarında bağımsızlık felç olmuştur. (ATATÜRK’ün Söylev ve Demeçleri, AKDTYK ATATÜRK Araştırma Merkezi, Ankara, 1997, Cilt I, s.243)
Bir insanın hakkı, diğer bir insan için vazife olur ve yine bir insanın vazifesi de diğer insanın hakkı demektir. Hak, salahiyet dediğimiz zaman hemen aynı şeyleri anladığımız gibi vazife, mecburiyet, yükümlülük, vecibe, borç da birbirinden ayrılmayan şeylerdir. Anlıyoruz ki, hakkın bulunduğu yerde vazife ve vazifenin bulunduğu yerde hak vardır. Yani her insan aynı zamanda hem kendine ait birtakım haklara sahiptir, hem de başkalarına ait hakların kendine yüklediği birtakım vazifelere sahiptir. (Utkan Kocatürk, ATATÜRK’ün Fikir ve Düşünceleri, AKDTYK ATATÜRK Araştırma Merkezi, Ankara, 1999, s.242)
Büyük hadiseler; fikirlerde büyük inkılaplar yapar. (ATATÜRK’ün Söylev ve Demeçleri, AKDTYK ATATÜRK Araştırma Merkezi, Ankara, 1997, Cilt II, s.31)
Gerçeği konuşmaktan korkmayınız. (Utkan Kocatürk, ATATÜRK’ün Fikir ve Düşünceleri, AKDTYK ATATÜRK Araştırma Merkezi, Ankara, 1999, s.265)
Cumhuriyet, yeni ve sağlam esaslarıyla, Türk milletini emin ve metin bir bağımsızlık yoluna doğru koyduğu kadar, asıl fikirlerde ve ruhlarda yarattığı güvenlik itibariyle, büsbütün yeni bir hayatın müjdecisi olmuştur.
Seneler geçtikçe, millî ideal verimleri, güvenle çalışmada, ilerleme hevesinde, millî birlik ve millî irade şeklinde, daha iyi gözlere çarpmaktadır. Bu, bizim için çok önemlidir; çünkü, biz, esasen millî varlığımızın temelini, millî bilinçte ve millî birlikte görmekteyiz. (01 Kasım 1936) (ATATÜRK’ün Söylev ve Demeçleri, AKDTYK ATATÜRK Araştırma Merkezi, Ankara, 1997, Cilt I, s.404-405)
Bir yurdun en değerli varlığı, yurttaşlar arasında millî birlik, iyi geçinme ve çalışkanlık duygu ve yeteneklerinin olgunluğudur. (4 Şubat 1935) (ATATÜRK’ÜN Tamim, Telgraf ve Beyannameleri, AKDTYK ATATÜRK Araştırma Merkezi, Ankara, 1991, Cilt IV, s.643)
Türk milleti daha dindar olmalıdır. Yani, bütün sadeliği ile dindar olmalıdır demek istiyorum. Dinime, bizzat gerçeğe nasıl inanıyorsam öyle inanıyorum. (ATATÜRK’ün Söylev ve Demeçleri, AKDTYK ATATÜRK Araştırma Merkezi, Ankara, 1997, Cilt III, s.93)
Hangi şey ki akla, mantığa, kamu çıkarına uygundur, biliniz ki o, bizim dinimize de uygundur. Bir şey akıl ve mantığa, milletin çıkarına, İslam’ın çıkarına uygunsa, kimseye sormayın, o şey dinîdir. Eğer bizim dinimiz aklın, mantığın uyduğu bir din olmasaydı en mükemmel olmazdı, son din olmazdı. (ATATÜRK’ün Söylev ve Demeçleri, AKDTYK ATATÜRK Araştırma Merkezi, Ankara, 1997, Cilt II, s.131)