ATATÜRK VE ELENİ AŞKININ HİKAYESİ
Manastır’da, Şirok sokağın sonuna doğru, meşhur Manastır çeşmesine çok yakın, ana yol üstünde iki katlı sarı bir ev vardır ve bu evin ikinci katı anılan Eleni Karinte’nin evidir. Meşhurdur çünkü İdadide muhafaza edilen mektuba göre bu evin kızı ile Atatürk arasında ciddi bir ilişki yaşanmış ama daha sonra babasının istememesi ve hatta kızını zorla İtalya’ya kaçırması sebebiyle olası bir evlilik gerçekleşmemiştir.
Hikaye 19. yüzyılda gerçekleşiyor, Manastır’lı güzel Eleni Karinte ve genç Mustafa Kemal Atatürk aşık olmalarına rağmen birbirine kavuşamıyorlar. Söz konusu aşkı birçok kişi balkanların Romeo ile Julieti olarak değerlendirmektedir. Aşk hikâyesi bugün turistik bir atraksiyona dönüşmüş durumda. Belki de bu bölgedeki en büyük aşk destanını dinlemek, Manastır müzesindeki anıt odasını ziyaret etmek, Karinte’nin balkonu altında fotoğraf çektirmek ve Eleni’nin Atatürk’e yazdığı mektubu okumak için Türk turistler binlerce kilometre yol geçerek Manastır’a geliyorlar.
”Çok seneler geçti, ben halen her gün senden haber bekliyorum. Herhangi bir zamanda mektubumu alırsan, beni hatırla. Kâğıttaki gözyaşlarımı görebileceksin. Yıllar ve olaylar geçiyor, seninle ilgili çok şeyler konuşuluyor. Mektubumu okurken, başka kadını seviyorsan, mektubumu yırt.
“Benim seni sevdiğim kadar, o kadını o kadar çok seviyorsan, kendisine hiçbir şey söyleme, senin kadar mutlu olmasını diliyorum. Fakat, balkondaki kızı hatırlıyorsan ve başkasını sevmiyorsan, seni beklediğimi ve ömrüm boyunca bekleyeceğimi bilmeni istiyorum”..
Yukarıdaki metin Manastır’lı Eleni Karinte’nin askeri okulda eğitim alan genç Mustafa Kemal’e, yüzyıl önce yazdığı mektubun bir parçasıdır. Büyük Türk reformcunun onuruna yapılan anı odası Manastır Enstütüsi ve Müzesinde bulunmaktadır, bu yapı önceleri Atatürk’ün eğitim aldığı askeri okulmuş. Fotoğraflar, savaş çizimleri, kütüphane, büst ve balmumu figüründen oluşan oda büyük reformcunun hayatının tüm sırlarını toplamış bulunuyor. Eleni’ni mektubu odanın merkezinde bulunmaktadır, Atatürk’ün Müslüman, Eleni’nin Hristiyan olması, dini ve sosyal kısıtlamalar dolayısıyla erken bitmesine mahkûm olan büyük aşk, balkanların Romeo ve Juliet hikâyesi, bir yüzyıl sonra olsa da turistleri çekmek için en önemli kozu teşkil etmektedir. Büyük aşkı anlatan mektubu tek nefeste okuyan turistler, Manastır’daki Şirok Sokak’ta bulunan Karin’in evi önünde fotoğraf çektiriyorlar, evin balkonu ise hüzünlü aşk hikâyesini anımsatıyor.
Manastırlı Eleni Karinte, bir gün tanıdığı ve aşık olduğu adama bütün ömrünü harcamıştır.
Hikayenin kısa özeti şöyle
1896 yılında Genç Harbiyeli Mustafa askeri lisesinde okumak için Selanik’ten Manastır’a geliyor. Genellikle Şirok Sokak’ta geziniyormuş, 1897 yılında Paskalya öncesi öğleden sonra, zengin tüccar Eftim Karinte’nin evinin balkonunda güzel Eleni’yi fark ediyor. Sözkonu ev bugün de sokağın köşesinde, Epinal otelin karşısında bulunmaktadır. Eleni de kayıtsız kalmıyor, balkondan gizlice, mavi gözlü, güzel görünüşlü, uzun boylu Atatürk’e bakışlar atıyormuş. Böylece Atatürk her gün evin önünden geçiyormuş, Eleni ise onu balkonda bekliyormuş. Aralarında güçlü ama yasak aşk doğmuş. Eleni Atatürk’le çıkabilmek için evdeki bodrumlardan kaçıyormuş. Manastır’dan birlikte kaçmışlar, ancak Eleni’ni babası onları yakalamış, kızı eve kapatmış, ardından Florina’da ev alıp oraya yerleşmiş. Eleni’yi oraya zorla götürerek bir adamla evlendirmek istemiş.
“Beni senden ayırdığından tam bir yıl geçti, beni eve kapattı ve bir ay çıkmama izin vermedi. Ağlamadım, biliyorum ki tüm kilitleri ve hapisleri boşuna harcadı. Beni evlendirecekleri adamı sadece bir kez gördüm ve kendisi bana onu sevebileceğimi söyledi. Ben kendisine, ‘Hayır, ben sadece ilk aşkımı seviyorum’ dedim. Babam beni hiç bir zaman affetmedi ve ben de kendisini affetmedim. O zamanlardaki gibi artık genç ve güzel değilim. Ebediyen seni seven ve seni bekleyen, Eleni Karinte’n.”
Eleni hiç evlenmemiş, hayatı uzun sürmüş, hayatının sonuna kadar birkaç kez yurt dışından çekler alıyormuş. 80 yaşında Florina’da ölmüş.
Mustafa Kemal daha sonra modern Türkiye devletinin ilk Cumhurbaşkanı oldu. Dolayısıyla Atatürk (Türklerin Atası) ismini alıyor. Latife hanımla evleniyor, ancak evlilik sadece iki yıl sürmüş. Atatürk ve Karinte asla bir araya gelmemişler.
Balkanlarin Romeo ve Juliet’inin aşk destanı nesilden nesile aktarılıyor. Bazıları Karinte’nin orjinal mektubun aslı tarihsel arşivlerde bulunduğunu söylüyorlar. Bazıları ise sadece bir efsaneden ibaret olduğunu vurguluyorlar. Yine de
Manastır’lılar arasında söz konusu aşk bugün de yaşanıyor.
Bu aşk hikâyesi ,film ve tiyatro sanatçıları için bir ilham kaynağı oluşturmaktadır. 2006 yılında kısa metrajlı belgesel televizyon filmi çekilmiş, kısa bir süre önce müzik-tiyatro sahnesi oynanmış. Bu arada Aleksandar Popovski’nin en yeni filmi “Balkanlar Ölü Değildir” filminde Atatürk ile Karinte arasındaki aşk hikâyesi konu ediliyor.