Atatürk Olmasaydı
Türk milletinin kurtarıcısı, yeni ve modern Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kurucusu, çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkmayı hedefleyen Türk toplumunun yaratıcısı, ulu önder Atatürk, 20 nci yüzyılın en büyük askerî ve siyasî dehası, en önemli devlet adamıdır.
Bir milleti yok olmaktan, bir vatanı esaretten kurtaran; bitmiş, tükenmiş, geri kalmış Osmanlı Devleti yıkıntılarından, çağdaş Türkiye Cumhuriyeti Devletini oluşturan; demokratik, Laik ve sosyal bir hukuk devleti düzenini yerleştiren, çağdışı bir toplumu çağdaş toplumlar seviyesine ulaştıran inkılapları gerçekleştiren Atatürk olmasaydı, en hafif deyimiyle, Türk milleti ve devleti olmazdı.
“Atatürk olmasaydı ne olurdu?” sorusuna, onun askeri dehasının ortaya çıktığı Çanakkale Muharebeleri’nden başlayarak aşama aşama cevap vereceğiz.
ATATÜRK olmasaydı, Trablusgarp ve Balkan Savaşları yenilgilerinin ardından, bitmiş, tükenmiş, umudu kırılmış Türk askeri, Çanakkale’de, içindeki cevheri fark edip destanlar yaratamazdı. Kutsal vatan topraklarını işgal edip kendisini esir etmeye gelen düşmana karşı, kanının son damlasına kadar mücadele edecek azmi bulamazdı. Atatürk’ün Çanakkale’de ortaya koyduğu askerî dehası, üstün sevk ve idare yetenekleri sayesinde Türk milleti şahlanmış ve tarihin akışını değiştirebileceğini ispatlamıştır. Atatürk’ün Çanakkale’de ortaya koyduğu bu ruh sayesinde, Türk milleti, en imkânsız koşullarda, hiç kimsenin cesaret edemeyeceği bağımsızlık mücadelesine girmiş ve Kurtuluş Savaşını kazanmıştır.
ATATÜRK olmasaydı, Mondros Ateşkes Antlaşmasını imzalayarak Birinci Dünya Savaşından çekilen Osmanlı Devleti, hakkında verilen idam hükmüne uyarak, toprakları işgal edilmiş, milleti esir edilmiş bir statüye razı olurdu. Oysa o, içinden çıktığı asil Türk milletinin, tarihin hiçbir devrinde esir yaşamayı kabul etmediğini, kutsal saydığı vatan topraklarının istilacı güçlerin eline geçmesine razı olamayacağını biliyordu. Bunu çok iyi bildiği için, 19 Mayıs 1919’da Samsun’dan Ulusal Kurtuluş Mücadelesini başlatmış ve 9 Eylül 1922’de zaferle sonuçlandırmıştır. Atatürk olmasaydı, bu mücadele böylesine başarılı, böylesine organize, böylesine azim ve kararlılık içerisinde yürütülemez ve belki de böylesine başarılı olamazdı.
ATATÜRK olmasaydı, Türk milletini kulluktan kurtaracak, kişi egemenliğine son verecek Cumhuriyet ilân edilemezdi. 23 Nisan 1920’de, TBMM’yi “Egemenlik kayıtsız şartsız millete aittir” ilkesiyle açıp çalıştıracak ve demokratik bir yönetim tarzını benimseyecek bir zemin, o günün şartları içinde bulunamazdı. Kurtuluş Savaşı kazanıldıktan sonra, 600 yıldır devam eden bir hanedana son vererek, Cumhuriyete giden yol açılamazdı. Türk milletinin tabiat ve karakterine en uygun yönetim biçimi olan Cumhuriyet, bütün kurum ve kuruluşlarıyla benimsenemezdi.
ATATÜRK olmasaydı, asırlardır ihmal edilmiş, geri bırakılmış, yoksullaşmış Türk milletini, çağdaş uygarlığın ötesine taşıyacak toplumsal inkılaplar yapılamazdı. Yeni ve modern Türkiye Cumhuriyetini güçlü ve gelişmiş devletler seviyesine çıkaracak siyasî ve ekonomik inkılaplar yapılamazdı. Demokratik, Laik ve sosyal bir hukuk devleti için gerekli anayasa ve hukukî düzenlemeler yapılamazdı.
ATATÜRK olmasaydı, Türk milletini doğmalardan, kalıplardan, teokratik baskılardan ve kötü ideolojilerden koruyacak tedbirler alınamazdı. O, ortaya koyduğu ilkelerle (Cumhuriyetçilik, Halkçılık, Milliyetçilik, Laiklik, Devletçilik, İnkılapçılık) Türk milletinin “Dinamik İdealini” gerçekleştirmiştir. Atatürkçü Düşünce Sistemi sayesinde Türk milleti, geleceğe güvenle bakabilmektedir.
Kısacası, bugün dünyanın en önemli coğrafyalarından birisi üzerinde, bağımsız ve güçlü bir devlet, onurlu, saygın ve çağdaş bir millet, demokratik ve Laik bir toplum olarak yaşamamızı, Ulu Önder Atatürk’e borçlu olduğumuzu asla unutamayız.