Atatürk Mason muydu
Atatürk ilke ve inkılaplarının ilk hedefi muhakkak Atatürk’ün zatıdır ve bu saldırıda da maalesef din mevzu başı çeker. Evvela dinsizlik ve sonra da masonluk (sbetaylık) iddiası ile akıllar karıştırılmaya çalışılırken, Ulu Önder’in dine yaptığı hizmetler görmezden gelinir. Çünkü O’nun laiklik adına İslam’a yaptığı olumlu katkı pekçok yobaz zihniyetlinin oyununu bozmuştur ve intikam hissinin en büyük sebebi de budur.
Masonluk iddiasına bakılacak olursa tarihin tam tersine çevrildiğini kolaylıkla söyleyebiliriz. Bunun en kuvvetli delillerinden birisi aşağıya çıkarılmıştır. Mason localarını tüm celaliyle kapatan bir dünya liderine yapılacak en büyük haksızlık sanırız O’nu masonlukla itham etmektir.
Van eski milletvekili İbrahim Arvas (1884 yılında Van’ın Başkale ilçesinde doğdu. Hamidiye Alayları’nda görevli Şeyh Hamid Paşa’nın, en küçük oğludur. Sultan Abdülhamid Han’ın özel bursuyla yatılı olarak Galatasaray Sultanisi’nde okudu. Birinci Dönem Hakkari milletvekili seçildi. Meclise katılmadan istifa etti. İstifasının sebebi, Şemdinli’yi karıştıran İngilizlerin oyununu bozmaktı. Bu amaçla, Şemdinli Kaymakamlığına başladı. Şemdinli’de devlet otoritesini yeniden kurdu. Sonra 3. ve 4.dönemlerde Hakkari, 2,5,6 ve 7. dönemlerde Van milletvekilliği yaptı. Seyyit Abdülhakim Arvasi’nin damadıdır. Mezarı, Ankara’da Bağlum kabristanındadır.) anlatıyor:
Mustafa Kemal Paşa’nın sevmediği iki zümre vardı. Birincisi dönmeler, ikincisi de masonlardı. Hatıratım sona yaklaşırken, memleketimizde locaları bulunan masonlardan da biraz bahsetmek isterim… Masonların İstanbul, İzmir, Adana ve Ankara’da birçok locaları vardır.
Atatürk, bir gün eski Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt’u çağırdı. Kendisine masonların taksimat, teşkilat ve durumunu bildirir bir kitap verdi. “Bunu güzelce mütalaa et, bir takrirle Halk Partisi Gurup Başkanlığına ver. Gurupta bunlara şiddetli bir hücum yap ve Gurupça kapanmasına delâlet et. Senin de bu işte büyük şeref payın olacaktır” dedi.
Gurup günü Mahmut Esat Bozkurt, başkanlık makamına bir takrir verdi ve takririn okunmasını reisten rica etti. Kâtip takriri okudu. Gurup dinledi. Hülâsası şöyle idi.
“Bizim atalarımızın mensubu bulunduğu tarikatları kapattık. Masonluk da kökü dışarda bir yahudi tarikatından başka bir şey değildir. Memleketimizde bunun ne işi vardır. Bunu da gurup kararı kapatalım.”
Ve Mahmut Esat Bey söz istedi. Kürsüye gelerek, takririni gayet veciz olarak izah etti. Meclisteki masonları bir telaştır aldı. Hele sözcüleri Şükrü Kaya’yı görseydiniz, başından süt dökülmüş kediye benziyordu. Meşhur hatip Mahmut Esat Bey’e laf yetiştirebilir mi idi Şükrü Kaya?
Kaya, “masonluğun bir hayır müessesesi olduğunu’ kürsüden söylediği zaman gurubun hemen bütün azası yüzüne haykırdılar. “Hayır eserleri nedir, birisini gösterebilir misin? Yalan söylüyorsun, in aşağı” dediler.
Mahmut Esat ise masonluk kökü dışarıda, gizli, memleket ve millet için muzır bir tarikat olduğunu, her yerde umumi reisleri yani maşrıkı azamlarının yahudi olduğunu, birçok belgeyle ispat etti.
“Mason Iocalarını kapatalım” sesleri yükseliyordu
Şükrü Kaya, Kazım Özalp, Mazhar Germen son çareyi, Kâtibi Umumi Recep Peker’e sığınmakta buldular. Ve salonda oturan Recep Peker’in etrafını alarak, yalvarmağa başladılar. Guruptaki hava çok elektrikli idi. Heyecan son haddini bulmuş, her taraftan “kapatalım” sesleri yükseliyordu.
O esnada Recep Peker söz istedi ve kürsüye gerilerek arkadaşlar, “çok mühim bir işin üstündeyiz, müsaade buyurun. Bu işi bir defa da devlet reisine götürelim, onun da reyini alalım. Gelecek hafta bugün tekrar huzurunuza getireceğim” dedi. Bu söz gurubun tasvibine mazhar oldu ve mesele gelecek haftaya kaldı. “Bir hafta sonra olsun; biz herhalde bütün locaları kapatırız” dediler. Ertesi hafta Recep Peker geldi ve kürsüye çıkarak şu müjdeyi verdi: “Arkadaşlar, bugünden itibaren Türkiye’de masonluk kalmamıştır ve bütün locaları kapanmıştır” dedi.
Salonda bir kıyamettir koptu, alkışlar, bağırmalar ve “kahrolsun Yahudi uşakları” sesleri tavanları çınlatıyordu. Şükrü Kaya ile arkadaşları ortadan sırra kadem basmışlardı. Gurup dağıldıktan sonra, Doktor Mim Kemal’i öne katarak, meclisteki masonlar toplu olarak Reisicumhur’a gitmişlerdi.
Mim Kemal, Reisicumhur’a hitaben, “efendim biz zaten maiyeti devletinizdeyiz. Fakat siz maşrıkı azamımız olursanız biz pervane gibi etrafınızda dönüp dolaşırız” demişler. Reisicumhur, “Peki bir şey soracağım bana cevap veriniz de sonra. Siz Avrupa’da hangi locaya bağlısınız ve maşrıkınızın ismi nedir?”
“Biz, Cenova’ya tabiyiz ve reisimiz de Barca Mişon cenahlarıdır” demişler.
Mustafa Kemal: “ben sizin gibi bir çıfıt yahudiye uşak mı olacağım? Hadi defolun buradan”
Bunun üzerine küplere binen Mustafa Kemal Paşa onlara hitaben, “haydi defolun buradan, cehennem olun gidin; Yahudi uşakları, benim milletim bana kahraman sıfatını verdi. Ben sizin gibi bir çıfıt Yahudiye uşak mı olacağım? Bu gece sabaha kadar Türkiye’deki bütün localarınızı kapatmadığınız takdirde yarın teşkil edeceğim Divanı Harbi Örfiye hepinizi verir ve astırırım. Haydi defolun karşımdan” diyerek onları kovmuş. Onlar da yıldırım telgraf ve telefonlarla vaziyeti İstanbul, İzmir ve Adana’ya bildirdiler. Ve sabah olmadan hepsinin kapanma kararlarını getirip, henüz sofrasından kalkmayan Reisicumhur’a verdiler ve derin bir nefes aldılar.
Reisicumhur Mustafa Kemal Paşa, bu suretle bütün Mason localarını kapattı!
Kaynak:Tarihi Hakikatler, İbrahim Arvas, sf:121
Atatürk’ün mason olduğuna dair iddiaların mesnetsiz olduğuna dair linkte daha geniş izahat ve emsal vardır. Okumak için …