Ankara Antlaşması (20 Ekim 1921)
Fransızlar, Ankara Hükûmeti ile ilk uzlaşma girişimlerini 29-30 Mayıs 1920’de imzaladıkları mütareke ile yapmışlardır. Ancak bu durum uzun sürmemiş ve özellikle Antep bölgesinde savaş devam etmiştir. Mart 1921’de Londra Konferansı’nın bir sonuç vermeden dağılması üzerine Dışişleri Bakanı Bekir Sami Bey Fransızlarla ikili bazı antlaşmalar imzalanmıştır. Ancak bu anlaşmalar Türkiye’nin tezine ters düştüğü için TBMM ve Hükûmeti tarafından kabul edilmemiştir. En sonunda Fransız Hükûmeti, eski bakanlardan Franklin Bouillon başkanlığındaki bir heyeti Ankara’ya göndermiştir ve heyet 13 Haziran 1921’de görüşmelerine başlamıştır.
Ancak görüşmeler sırasında Franklin Bouillon tartışmalarını Sevr Antlaşması ve Bekir Sami-Briand arasında imzalanan antlaşma çerçevesinde yoğunlaştırırken, Türk heyeti Misakımillî’yi esas almaktaydı. Bu nedenle görüşmeler günlerce sürmüştür. İki devlet arasındaki anlaşma noktalarını belirlemek için zamana ihtiyaç olmuştur. Birinci ve İkinci İnönü Zaferleri’nden sonra, başarının, daha büyük bir zaferle pekiştirilmesi gerekiyordu. Başarılar, Sakarya Zaferi ile pekiştirilecek ve Sakarya Zaferi’nden 37 gün sonra antlaşma sağlanacaktı.
Bu gelişmelerden sonra, Franklin Bouillon 20 Eylül 1921’de tekrar Ankara’ya gelmiş ve 24 Eylül 1921’de görüşmeler başlamıştır. Kapitülasyonlar kaldırılmadan ve Türkiye için tam bağımsızlık kabul edilmeden bir anlaşmanın mümkün olamayacağı kesin olarak ifade edilmiştir. Görüşmeler sonucunda 20 Ekim 1921’de on üç maddelik Ankara Antlaşması imzalandı.
Ankara Antlaşması ile Birinci Dünya Savaşı öncesi kurulmuş bulunan İtilaf bloğu parçalanmıştır. Fransa’nın, Türkiye’yi ve Misakımillî’yi resmen tanıması, İngiltere’nin Doğu Akdeniz politikasını desteklemekten vazgeçtiğini göstermesi bakımından önemlidir. Yine Fransız desteğini yitiren Ermenilerin de Kilikya üzerindeki hayalleri sona ermiştir.
Bu antlaşmanın siyasi yararlarının yanı sıra askerî bakımdan da yararları son derece önemlidir. Türkiye, Güney Cephesi’ni güvenceye almış ve buradaki askerlerini de Batı Cephesi’ne kaydırmıştır.