Savaş Cephelerinin Durumu

Savaş Cephelerinin Durumu

Büyük nutuk

Baylar, Meclisin açıldığı ilk günlerde, cephelerin ne durumda olduklarını da hep birlikte bir kez daha hatırlayalım:

1- İzmir Yunan Cephesi : Biliyorsunuz ki, Yunanlılar İzmir’e çıktıkları zaman orada On Yedinci Kolordu Komutanı olarak, karargâhıyla Nadir Paşa bulunuyordu. Kuvvet olarak, Yarbay Hurrem Bey komutasında 56’ncı Tümenin iki alayı vardı. Bu kuvvet özellikle, kolordu komutanının buyruğuyla, savaşa sokulmaksızın, onur kırıcı davranışlar altında, Yunanlılara teslim edilmiştir, Bu tümenin bir alayı (172’nci Alay) Ayvalık’ta bulunuyordu. Komutanı Yarbay Ali Bey idi (Afyonkarahisar Milletvekili Albay Ali Bey).

Yunan ordusu işgal bölgesini genişletirken Ayvalık’a da asker çıkardı. Ali Bey, bu Yunan kuvvetine karşı 28 Mayıs 1919’da savaşa girişti. Bugüne değin Yunan birlikleri hiçbir yerde ateşle karşılaşmamıştı. Tam tersine, kimi kent ve kasabalar halkı korkutulmuş ve İstanbul Hükümetinin buyruklarına uyarak, büyük görevliler başta olmak üzere, Yunan birliklerini özel kurullarla karşılamışlardı. Ali Bey’in, Ayvalık bölgesinde savaş cephesi kurması üzerine, yavaş yavaş Soma’da, Akhisar’da, Salihli’de ulusal cepheler kurulmaya başlamıştı.

5 Haziran 1919’dan başlayarak Albay Kâzım Bey (Meclis Başkanı Kâzım Paşa Hazretleri), Balıkesir’deki 61’inci Tümenin komutasını vekil olarak üzerine almıştı. Daha sonra Ayvalık, Soma, Akhisar kesimlerinden meydana gelen Kuzey Cephesi komutanlığını yapmıştı. Fuat Paşa’nın Batı Cephesi Komutanlığına atanmasından sonra Kâzım Bey’e Kuzey Kolordusu Komutanlığı makam ve yetkisi verildi. Aydın bölgesinde, düşmanın İzmir’e girişinden sonra asker ve halktan kimi yurtseverler, Yunanlılara karşı çıkıyor; halkı yüreklendirmek ve silahlı ulusal örgütler kurmak için çalışıyorlardı. Bu arada, ad ve kılık değiştirerek İzmir’den o bölgeye gitmiş olanCelâl Bey’in (İzmir Milletvekili Celâl Bey) çaba ve özverisi anılmaya değer. 15/16 Haziran 1919 gecesi Ali Bey’in Ayvalık’tan gönderdiği kuvvetler, Bergama’daki Yunan kuvvetlerini bir baskınla ortadan kaldırmışlardı. Bu baskına Balıkesir ve Bandırma’dan gönderilen kuvvetler de bir bölümüyle katılmıştı. Bu olay üzerine Yunanlılar dağınık ve zayıf birliklerini geri çekip toplamak gereğini duydular. Bu arada Nazilli’yi de boşalttılar. Düşman bu nedenle Aydın’da da hazırlıkta bulunurken çevreden toplanan halk kuvvetleri bunları sıkıştırmaya başladı. Yunanlılarla halk arasında sert bir çarpışma oldu. Sonunda Yunanlılar Aydın’ı da boşaltıp çekildiler.

Böylece, 1919 yılı Haziran ortalarında, Aydın Cephesi de kuruldu. Bu bölgede bulunan 57’nci Tümenin Komutanı Albay Mehmet Şefik Bey ve Tümen Topçu Komutanı Binbaşı Hakkı Bey idi; alay komutanlarından Binbaşı Hacı Şükrü Bey ve ulusal kuvvetlerin başında Yörük Ali Efe ile Demirci Mehmet Efe vardı. Sonunda, Demirci Mehmet Efe üstünlük sağlayarak Aydın Cephesi Komutanlığını eline aldı. Daha önce yeri geldiğinde bildirmiştim ki, sonradan oraya gönderdiğim Albay Refet Bey (Refet Paşa) de, Demirci Mehmet Efe’nin komutanlığını kabul eylemiştir.

Baylar, İzmir’in çeşitli kesimlerinde kurulan ve yavaş yavaş subaylarla ve ordu birlikleriyle güçlendirilmesine çalışılan ulusal cephelerin beslenmeleri doğrudan doğruya o bölge halkınca sağlanıyordu. Bunun için de cephe gerilerinde ulusal örgütler kurulmuştu. Bu ödevin halktan hükümete geçişi, Büyük Millet Meclisi Hükümetinin kuruluşundan sonra sağlanabilmiştir.

2- Güney Fransız Cephesi: a- Fransız birliklerine karşı, doğrudan doğruya Adana bölgesinde; Mersin, Tarsus, İslâhiye bölgelerinde ve Silifke dolaylarında ulusal kuvvetler kurulmuş ve bunlar çok yiğitçe işe başlamışlardı. Doğu Adana bölgesinde “Tufan Bey” sanı ile eyleme geçen Yüzbaşı Osman Bey’in yiğitlikleri anılmaya değer. Ulusal birlikler, Mersin, Tarsus, Adana şehirlerinin kapılarına dek sokuldular ve buralarda üstünlük sağladılar. Pozantı’da Fransızları kuşattılar ve geri çekilmek zorunda bıraktılar.

b- Maraş’ta, Antep’te, Urfa’da önemli savaşlar ve çarpışmalar oldu. Sonunda işgal kuvvetleri buralardan çekilmek zorunda bırakıldılar. Bu başarıların kazanılmasında başlıca etmen olan Kılıç Ali ve Ali Saip Beylerin adlarını anmayı ödev sayarım.

Fransızların işgal bölgelerinde ve cephelerde ulusal kuvvetler her gün daha sağlam olarak örgütleşiyorlardı. Ulusal kuvvetler ordu birlikleriyle de desteklenmeye başlanmıştı. İşgal kuvvetleri her yönden sıkı ve sert bir biçimde zorlanıyordu.

Baylar, bu durum üzerine Fransızlar, 1920 Mayısından başlayarak bizimle ilişki kurma ve görüşme yollarını aradılar. Önce, Ankara’ya İstanbul’dan bir binbaşı ile bir sivil geldi. Bunlar önce İstanbul’dan Beyrut’a gitmişler. Eski Van Milletvekili Haydar Bey bunlara kılavuzluk ediyordu. Bu buluşma ve görüşmelerimizden işe yarar bir sonuç çıkmadı; ama Mayıs sonlarına doğru Suriye Olağanüstü Komiseri adına hareket eden Bay Düke (Duquest) (de Caix -du Caix?) adında birinin başkanlığında bir Fransız kurulu Ankara’ya geldi. Bu kurulla yirmi günlük bir ateşkes anlaşması yaptık. Bu geçici ateşkes ile biz, Adana bölgesinin boşaltılmasına bir başlangıç hazırlamak amacını güdüyorduk.

Baylar, bu Fransız kurulu ile yaptığım yirmi günlük ateşkes anlaşmasına, Büyük Millet Meclisi’nde kimi üyeler karşı çıktı. Oysa, benim bu anlaşmayı kabul ile sağlamak istediğim noktalar şunlardı:

Önce, Adana bölgesinde ve cephelerinde bulunan ve bir bölüm askerle de desteklenen ulusal kuvvetleri rahatça düzene sokmak istiyordum. Ulusal kuvvetlerin bu ateş kesme sırasında dağılabileceklerini de göz önünde tutarak ateşkes bildirimini yaparken birtakım önlemler alınmasını da buyurdum. Bundan başka, baylar, önemli saydığım siyasal bir kazanç da elde etmek istiyordum. Büyük Millet Meclisi ve Hükümeti İtilâf devletlerince elbette daha tanınmamıştı. Tersine, ülke ve ulusun alınyazısıyla ilgili işlerde, İstanbul’daki Ferit Paşa Hükümeti ile ilişkide bulunup işlem yapmakta idiler.

Bundan dolayı, Fransızların İstanbul Hükümetini bir yana bırakıp Ankara’da bizimle görüşmeleri ve herhangi bir sorunda anlaşmaları, o gün için sağlanması önemli siyasal bir nokta idi. Bu ateşkes görüşmesinde ulusal sınırımız içinde olup Fransızların elinde bulunan bölgelerin tümünün boşaltılmasını açık ve kesin alarak istedim. Fransız delegeler bu konuda yetki almak üzere Paris’e gitmek zorunda olduklarını ileri sürdüler. Yirmi günlük ateşkes anlaşması bir bakıma daha temelli bir anlaşma yapmak için yetki alınmasına zaman bırakmak gibi sayıldı.

Baylar, bu görüşme ve konuşmalardan edindiğim izlenim, Fransızların Adana ve dolaylarını boşaltacakları yolunda idi. Bu düşünce ve inancımı Meclise bildirmiştim. Gerçi Fransızlar, ateşkes anlaşmasının süresi bitmeden Zonguldak’ı işgal etmekle anlaşmanın yalnız Adana bölgesi için olduğunu göstermek istemişlerse de, biz bu davranışı, ateşkes anlaşmasını bozmayı gerektirir saydık. Fransızlarla anlaşmamız bir süre gecikti.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir