Rauf Bey İle Kara Vasıf Bey
Malta’dan Yeni Dönen Bayındırlık Bakanı Rauf Bey İle Kara Vasıf Bey, Askerlik Bakımından Güdülen Siyasayı Öğrenmek İstiyorlar
Rauf Bey 15 Kasım 1921’de Ankara’ya gelmişti.
Rauf Bey’i 17 Kasım 1921’de açılan Bayındırlık Bakanlığına seçtirdik.
Rauf Bey’den sonra, Ankara’ya gelen Kara Vâsıf Bey’i de Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Grubu Yönetim Kurulu üyeliğine seçtirdim. Bu iki kişinin birinden hükümette, ötekisinden de grupta yararlanmanın yerinde olacağını düşünmüştüm. Çok geçmedi, bir gün Rauf Bey’in Bakanlar Kurulunda bir işin açıklanmasını istediği bildirildi. O gün Kara Vâsıf Bey’in de Grup Yönetim Kurulunda yine o işin açıklanmasını istediği bildirildi. Bu iki kişinin, önceden aralarında kararlaştırdıkları anlaşılan şuydu: “Askerlik bakımından güdülen siyasa nedir?”
Bu sorudan çıkarılabilecek anlam ne olabilirdi? Neyi anlamak istiyorlardı? Siyasa ve askerlik bakımından bizim tutumumuz belli olmuştu. Tam bağımsızlığımız sağlanıncaya değin düşmanlarla vuruşmak ve onları yeneceğimize olan kesin inançla savaşı sürdürmek… İşte, ortaya atılan soru ile demek istiyorlardı ki: “Ne olursa olsun savaşı sürdürmekle sonuç alınabilir mi? Alınmayacağı da düşünülerek daha şimdiden başka önlem ve yollar -anlatmak istedikleri yollar, siyasa yollarıdır- bulup, içinde bulunduğumuz tehlikeli duruma son vermek uygun olmaz mı?”
Elbet ne Bakanlar Kurulunda, ne de Grup Yönetim Kurulunda böyle bir sorunun görüşme ve tartışma konusu olmasına izin vermedim. Bunun üzerine Rauf Bey Bakanlıktan, Kara Vâsıf Bey de Grup Yönetim Kurulundan çekildiler. Rauf Bey’in bakanlıktan çekilmesi ile ilgili yazı 13 Ocak 1922 günü Mecliste okunurken yine 13 Ocak günlü bir çekilme yazısı daha okunmuştu. Bu çekilme yazısı, Milli Savunma Bakanı Refet Paşa’nındı.
Baylar, Refet Paşa’nın çekilme nedeni üzerine de birkaç sözcükle bilgi vereyim: 4 Ocak 1922 günü, Meclisin gizli bir oturumunda şöyle bir konu tartışılmıştı. Başkomutanlık ve Genelkurmay Başkanlığı Ankara’da imiş, cepheden uzak bulunuyormuş. Bundan şu anlaşılmış ki, benim hem Başkomutan, hem de Meclis Başkanı olmamda güçlük varmış. Ordu işleri iyi gitmiyormuş. Meclis bir savaş komisyonu kurarak ordu durumunu incelemeli imiş. Genelkurmay Başkanı, Bakanlar Kurulunun da başkanı olduğundan, Genelkurmay işleri iyi gitmiyormuş. Fevzi Paşa Hazretleri yalnız Bakanlar Kurulu Başkanlığında kalsın, Genelkurmay Başkanlığıyla Milli Savunma Bakanlığı da birleştirilsin imiş.
Milli Savunma Bakanı olan Refet Paşa’nın kendisi kürsüden bu görüşü savunuyordu. Bu görüşlere şu yolda yanıt verdim: