Dahiliye Nazırının Kuşku Uyandıran Davranışları
Baylar, bu garip hikayeden sonra, olayları yine bıraktığımız noktadan izlemeye başlayalım:
Cemal Paşa, bizim 5 Kasım 1919 günlü şifremizin bir noktasını anlayamamış. Babıâli merkezinden çektiği kısa bir şifre ile şu yolda bizden açıklama istiyordu: “Dahiliye Nazırının kuşku uyandırabilecek eylemlerine dikkatinizi çekmeyi gerekli görürüz, sözleriyle ne demek istendiği anlaşılamadı, Bu noktanın tez elden açıkça bildirilmesi.” (belge: 190)
Bu kısa soruya verdiğimiz yanıt biraz uzundur. Sıkılmazsanız, olduğu gibi sunayım:
Şifre
Sivas,12.11.1919
Harbiye Nazırı Cemal Paşa Hazretleri’ne
Y: 8.11.1919 gün ve 8084 sayı: Dahiliye Nazırı Paşa Hazretleri’nin kuşku uyandıran işlerinden ve davranışlarından akla gelenler aşağıda bilginize sunulur: 1- Ankara gibi bazı illerdeki yüksek sivil görevlileri telgraf başına çağırtarak, ulusal ayaklanma sırasında Ferit Paşa Hükümetine karşı davranışta bulunanların durumlarını, hükümeti neden suçladıklarını; bu işin yasalara ne denli uygun olduğunu gözdağı verici bir biçimde soruşturmak. 2- Uzun süre hasta yattıktan sonra tifodan ölen Tokat Mutasarrıfının ölümünün, nedeni bilinmeyen bir olay sayılarak Sivas Valiliğinden şifre sorulması. 3- Adliye Nazırı ile birlikte, Balıkesir cephesinden gelen ulusal kurul ile gizli buluşmaları sırasında Adliye Nazırının, ulusal eylemi yönetenlere karşı bir işlem yapılıp yapılmayacağını, kendisinin yanında söz konusu edebilmesi. 4- Dahiliye Nazırlığını üzerine aldığı zaman, ilk yurtseverce iş olarak, vatan hainliği açıkça tanıtlanmış olan eski Dahiliye Nazırı Âdil Bey’ in düşünce ve iş ortağı Dahiliye Müsteşarı Keşfi Bey’i kovması gerekirken, onu bugün bile görevinde tutması ve onun aracılığı ile kamu görevlilerinin yerlerini değiştirmesi.
Doğaldır ki, bu müsteşar aracılığı ile atanacak görevliler, pek haklı olarak ulusal güveni kazanamazlar. Örneğin, ulusal eylemin başından sonuna değin karşıcıl bir durum alan ve sonunda halkın işten el çektirdiği fakat hasta olması dolayısıyla o zaman tutuklanmamış ve sürülmemiş olan eski Kayseri Mutasarrıfı Ali Ulvi Bey, yönetici niteliklerinden büsbütün yoksun ve yetersiz takımından olduğu halde, Burdur’a atanmıştır.
Gene yetersizliğinden ve Canik sancağı için uygun görülmediğinden, kendinin de istemesi üzerine epey zaman önce İstanbul’a gönderilen Ethem Bey de, Menteşe’ye atanmıştır. Aydın mutasarrıflığına eski Niğde Mutasarrıfı olup Sivas’a getirilen Cavit Bey atanmıştır. Bütün bunlara karşın, eski Konya Valisi vatan haini Cemal Bey’in adamı olan Antalya Mutasarrıfı, birçok başvurularımıza ve halkın sızlanmalarına karşın şimdi gene yerinde oturuyor. 5- Özlük işleri Müdürlüğü gibi en önemli görev, bir Ermeni elinde bulunduruluyor. 6- Basın Müdürlüğünde ve Ajansın durumunda bir değişiklik görülmemektedir. 7- Ülkenin geleceğini güven altına alacak tek kuvvetin ulusal birlik olduğu ve bu birliği de ulusal örgütlerin sürdüreceği bilinmektedir. Bu birlik ve örgütün, yurdu bölünmekten kurtarmak, devletin ve ulusun bağımsızlığını sağlamaktan başka bir şey olmayan kutsal amacını bozmaya çalışanlar da, İstanbul’daki karıştırıcı takımıdır. Bunların kötülüklerini önlemek, ancak güçlü ve sağlam bir sıkı düzene bağlıdır. Bunun da başlıca yolu; polis müdürünü, namuslu, ulussever, yeterli, girişken kişiler arasından seçmek ve atamaktır. Oysa, sizler de bilirsiniz ki bugünkü Polis Genel Müdürü, vatan haini olan düşük hükümetin ve adamlarının biricik sözcüsüdür. Sait Molla’nın Bay Fru’ya yazmış olduğu mektuplardan anlaşıldığına göre de, bu adam, karşıcıl kimselere, yani ulus düşmanlarına şimdi bir barınak ve sığınak oluyor. Amasya’da Salih Paşa Hazretleri de bunu doğrulamışlardı. Oysa Dahiliye Nazırı, yurdun ve ulusun kaderini böyle bir kişinin elinde bırakmakta bir sakınca görmüyor, belki yarar görüyor demektir. Jandarma Komutanı Kemal Paşa’nın ise, gerek ulusal amaçlar ve gerekse sizler için dokuncalı bir kişi olduğu kuşku götürmezken şimdi gene yerinde durması da, Dahiliye Nazırlığının iyi niyetine mi verilmelidir?
Heyeti Temsiliye adına
Mustafa Kemal