TBMM’nin İçerde Otoriteyi Sağlaması
Meclis‟in açıldığı günlerde en âcil iş, ülke içinde güvenliği sağlamak, isyanları bastırmak, hükümetin otoritesini her tarafta geçerli kılmaktı. Çünkü İtilâf Devletleri ve Damat Ferit Paşa Hükümetinin amaçları, en kısa zamanda ve en geniş ölçüde iç isyanları çıkarmak, Büyük Millet Meclis‟ini işlemez hale getirmek, yok etmekti.
Dış düşmanla mücadele, ancak içerde TBMM‟nin otoritesini tartışılmaz hale getirmekle mümkündü. Esasen galip devletler de Anadolu direnmesini, kendileri kuvvet göndermek yoluyla değil, fakat Türk milletini birbirine düşürüp kırdırmak yoluyla netice almak stratejisini uygulamakta idiler. Çünkü İngiliz ve Fransız kamuoyu savaş yorgunuydu. Bu devletlerin Anadolu’yu istilâ için yüzbinlerce asker göndermeleri mümkün değildi. Onlar iç ayaklanmaları körüklemek, İstanbul hükümetinin zorlamasıyla Ankara’yı yola getirmek, o da olmazsa Yunan ordusu ve Doğuda Ermenileri kullanarak sonuç almak istiyorlardı.
İstanbul’da Padişah ve Damat Ferit Hükümeti ise bütün ümitlerini özellikle İngiliz yanlısı bir politikaya bağlamış durumda, tam anlamıyla İngiliz güdümü altındaydılar. Dolayısıyla Büyük Millet Meclisi hükümetine karşı çıkan ayaklanmalarda İngilizler ve İstanbul hükümeti birinci derecede etken olmuşlardır. Bundan başka Kuva-yı Millîyecileri şeriat yönünden âsi ilân eden fetvalar, dini duyguları kuvvetli olan halk üzerinde ciddi etkiler yaratmıştır. Diğer taraftan Anadolu halkı uzun savaş yıllarının yorgunluğu ve bitkinliği içinde fakir ve yoksul durumdaydı. Tekrar askere alınmaktan memnun olmayanlar olduğu gibi, Kuva-yı Millîye‟yi ayakta tutmak için toplanan bağış ve salmalardan yakınmalar da vardı. Bunların yanı sıra Müslüman bazı azınlıklar ile Müslüman olmayan azınlıkların ayaklanmaları ise bağımsızlığa yönelikti. Ayrıca kişisel nedenlerle isyan edenleri de dikkate almak gerekmektedir.
Anadolu’daki millî direnmeye karşı olan hareketler Sivas Kongresi esnasında ortaya çıkmıştı. Bunlardan Ali Galip ve Muhittin Paşa‟nın girişimleri daha başlangıç safhasında iken önlenmişti. Konya‟da Vali Cemal Beyin faaliyetleriyle oluşan muhalif hava, Albay Refet Beyin bölgeye gelmesi ve valinin İstanbul‟a kaçması üzerine dağılmıştı. Konya güneyinde Bozkır çevresinde baş gösteren ayaklanmalar ise, askerî kuvvet kullanılarak ve gerektiğinde nasihat heyeti göndermek suretiyle önlenmişti.
Stratejik önemi olan Marmara çevresinde 1 Ekim-25 Ekim tarihleri arasında patlak veren Birinci Anzavur Ayaklanması ordu birlikleri ve Ethem Bey‟in işbirliği ile başarısızlığa uğratılmıştı. Bayburt civarında Şeyh Eşref‟in çıkardığı dinî kökenli ayaklanma ile Midyat güneyindeki aşiretlerden birinin reisi olan Ali Batı’nın etnik amaçlı ayaklanması askerî birliklerce bastırılmıştı.
Yöresel nitelik taşıyan bu hareketlere karşılık 1920 yılı ayaklanmaları daha geniş alanlara ve tabana dayalıdır.
Bunların en önemlilerinden biri Düzce-Bolu ayaklanmasıdır.