Damat Ferit Hükümetinin Düşürülmesi
Mustafa Kemal, Ali Galip olayı üzerine, Damat Ferit hükümetini düşürmek için harekete geçti. Taktik olarak Damat Ferit hükümeti hedef alınarak Padişaha başvuruldu. Sadrazamın Padişahı olaylardan haberdar etmediği, millî harekâtı silâhla dağıtmaya teşebbüs ettiği, bu işe alet olanların perişan edilerek kaçmaya mecbur oldukları, bu işi düzenleyen içişleri ve Millî Savunma Bakanları ile hükümete güvenlerinin kalmadığını, namuslu kimselerden oluşacak yeni bir hükümet kuruluncaya kadar istanbul Hükümeti ile olan ilişkide bulunmamaya karar vermiş olan ordunun milletten ayrılamayacağını belirten bir telgraf kolordu komutanlarınca Padişah’a gönderildi.
Telgrafların İstanbul Telgraf Başmüdürlüğünce engellenmesi üzerine, Kongre Heyeti imzası ile gönderilen bir telgrafta Padişah’a gönderilen telin bir saat içinde çekilmesine izin verilmemesi halinde, İstanbul ile bütün haberleşmelerin kesileceği ihtar edildi. Olumlu cevap alınamayınca “meşru bir hükümet işbaşına gelinceye kadar “ kaydıyla 12 Eylül’de İstanbul ile haberleşme kesildi.
İstanbul ile ilişki kesilmiş, Anadolu hükümetsiz kalmıştı. Mustafa Kemal bu sakıncayı önlemek için Temsil Heyetini başvuru merci haline getirdi. Onun hazırladığı ve Kongre adına gönderilen bir genelge ile yeni yönetimin esasları şu şekilde uygulamaya konuldu:
1. Devlet işleri Padişah adına, eskiden olduğu gibi, yürürlükteki yasalar çerçevesinde yürütülecek, ırk ve mezhep ayrılığı gözetilmeden halkın canı, malı, namusu, her türlü hakları güvence altında bulundurulacaktır. 2. Milletin meşru davasına uygun hareket etmeyen memurlar istifa etmiş sayılarak şiddetle cezalandırılacak, yerine yenileri atanacaktır. 3. Millî kararlar aleyhinde kışkırtıcı ve bozguncu hareket ve telkinlerde bulunanlar şiddetle cezalandırılacaktır. 4. Vatan ve milletin selâmeti için her türlü tedbir kolordu komutanlıkları ile vali ve mutassarrıflarca alınacaktır. 5. Milletin güvenine layık bir hükümet kuruluncaya kadar haberleşme merkezi Sivas’ta Genel Kongre Heyeti olacaktır. 6. Bu kararlar bütün teşkilât merkezlerinde ilân edilecektir.
Mustafa Kemal’in aldığı bu enerjik tedbirler, bazı yerlerde tereddütle, bazı yerlerde ise olumsuz karşılandı. Tereddütler ikna yoluyla giderilmeye çalışıldı. Karara karşı çıkan askerî ve sivil yöneticiler ya görevden uzaklaştırıldılar, veyahut istifâ etmek zorunda kaldılar.
Mustafa Kemal bir yandan Anadolu‟yu millî hareketin odağı haline getirirken diğer taraftan millî iradeyi temsil edecek Millî Meclis‟in oluşması için, Belediye ve Müdafaai Hukuk Cemiyetlerine gerekli hazırlıkların yapılması talimatını verdi.
Padişaha da Damat Ferit Hükümeti‟nin millî harekete karşı yapmış olduğu zararlı faaliyetleri anlatan bir tel çekildi. Damat Ferit Paşa şu şekilde suçlandırılmaktaydı: Aydın faciasını önleyememek, Paris Barış Konferansından millî haysiyeti incitecek şekilde kovulmak, Millî Meclis için seçim yaptırmamak, millî hareketi dağıtmaya çalışmak, Ordunun kuvvetlerini azaltmak ehliyetli komutanları azletmek ve düşmana teslim etmek. Memleketi ihtilâl içinde göstererek yabancı işgaline yol açmak. Ordunun şifre ile yazışma yapmasını önleyerek askeri sırların ifşa edilmesine yol açmak. Telgraf, çözüm olarak vatanı kurtaracak son çare olarak, hiçbir partiye mensup olmayan, gücünü milletten alan bir hükümetin iş başına getirilmesini arz ile bu olmadığı takdirde millî girişimleri durdurmaya imkân olmadığını ifade etmekteydi.
Ayrıca yabancı devlet temsilcilerine durum açıklandıktan sonra, Kongre adına asayiş ve güvenlik bakımından güvence verilmekteydi.
Bu girişimlere karşı, Damat Ferit Paşa bir takım karşı tedbirleri uygulamak istedi. Önce İngiliz Yüksek Komiserliği ile muhtemelen 12 Eylül’de Osmanlı Devletini İngiliz mandasına koyacak resmî olmayan bir anlaşma yaptı. Buna göre, İngiltere, kendi mandası altında Türkiye’nin tamamiyet ve istiklâlini üstleniyordu. İstanbul Saltanat ve Halifelik merkezi olarak kalacak, fakat Boğazlar İngiltere denetiminde bulunacaktı. Osmanlı Devleti bağımsız bir Kürdistan kurulmasına karşı çıkmayacaktı. Osmanlı Devleti İngiltere’nin Suriye ve Elcezire’de hâkimiyetine yardımcı olacaktı. Millî cereyanın önüne geçebilmek için idareye karşı olabilecek tepkileri teskin için İngiltere’ye bir zabıta kuvveti tahsis edilecekti. Türkiye, Mısır ve Kıbrıs üzerindeki bütün haklarından vazgeçecekti. Bu anlaşma gayrı resmî nitelikteydi. İngiliz Hükümeti, Osmanlı delegelerinin yukarıdaki esaslara uygun taleplerini destekleyeceklerdi.
Anlaşmanın uygulanması, Anadolu’da başlayan direnmenin önlenmesine bağlıydı. Halbuki Ali Galip olayını takip eden gelişmeler, milliyetçi akımın Anadolu’da gittikçe güçlendiğini ortaya koymaktaydı. Dolayısıyla Damat Ferit’in Kemalist hareketi bastırmak için İstanbul Hükümetince Anadolu’ya asker gönderilmesi veya itilâf devletlerince bazı stratejik noktaların işgal edilmesi teklifini İngiliz Yüksek Komiseri kabul etmedi.
Damat Ferit Paşa, Ali Galip’in aşiretler ve İngiliz desteği ile kongreyi dağıtma girişimi ile Muhittin Paşa’nın Sivas’ı basma teşebbüslerinin önlenmesi ve İngilizlerin bitaraflılığa meyletmesi üzerine, Padişah Vahdettin’e bir bildiri yayınlatma yoluna girdi. Padişah, millete hitaben özetle şöyle seslenmekteydi:
Anadolu’daki üzücü olaylar İzmir’in işgaliyle başlamış ve Doğu illerinin kaderi hakkındaki söylentiler ile genişlemiştir. Devletin ve milletin haklarını korumak hepimizin görevidir. Ama yapılacak girişimler akla yatkın ve siyasî olmalıdır. İzmir faciası üzerine devletlerin dikkatleri çekilmiş, uluslararası bir kurul yerinde de araştırma, yapmış ve hakkımız ortaya çıkmıştır.
Doğu illeri ile ilgili söylentiler karşısında hükümet görevini yapmaktadır. Bazı kimseler memleketin vaziyetini başka türlü göstererek ahali ve hükümet arasında muhalefet varmış gibi Avrupa’da yanlış kanı uyandırıyorlar. Bu hal bir an önce yapılmasını arzu ettiğimiz seçimleri geciktirmekte, barışın imzasını tehlikeye sokmaktadır. Hükümetin içte her türlü zorluklardan arındırılıp güçlenmesi ve ülkemizin hep yanında yasa ve kurallara sıkı sıkıya uyulup her sınıftan vatandaşlarımızın haklarının korunması yürekten dileğimizdir. Bakanlar Kurulumuzun da bu konuda bizim anlayışımıza bütünüyle uyacağına güveniyorum.
Padişah’ın bildirisi hükümeti destekler bir nitelik taşımakta idi. Fakat Anadolu’da yeterince yayılmadı, çok fazla bir etkisi de olmadı. Padişahın beyannamesine rağmen, Batı Cephesi Umum Kuvayı Millîye Komutanı Ali Fuat Paşa’nın gayretiyle, Eskişehir, İzmit hariç, birliğe henüz girmemiş yerler de millî birliğe katıldılar. M. Kemal’in enerjik davranmasının diğer bir sonucu da, İngilizlerin 20 Eylül’de Merzifon ve daha sonra Samsun’daki İngiliz askerlerinin çekilmesi oldu. Böylece 30 Eylül 1919‟da İstanbul, Eskişehir, İzmit hariç Anadolu millî kongrenin etrafında toplanmıştır.
Hükümetin durumu gittikçe sarsılmaktaydı. Son bir çare olmak üzere, Anadolu ile uzlaşma girişiminde bulundu. Selanik’ten M. Kemal’in arkadaşı olan Abdülkerim Paşa aracılığı ile yapılan teşebbüs olumlu bir sonuç vermedi. Damat Ferit Paşa Hükümeti istifa etmedikçe İstanbul ile Anadolu arasında diyalog kurulamayacağı anlaşılmıştı. Esasen Hükümet üyeleri arasında da kaynaşmalar başlamış bazı bakanlar istifâ etmek istemekteydiler. Tutunma imkânı kalmadığını gören Damat Ferit Paşa istifa etmek zorunda kaldı (30 Eylül 1919).
Bu Mustafa Kemal’in azim ve iradesinin bir zaferidir. Bütün olumsuz şartlara rağmen, o kısa bir zaman süreci içinde Millî Mücadele’yi örgütlemiş ve millî haklara sahip çıkamayan işbirlikçi Damat Ferit Hükümetini istifaya mecbur etmişti. Millî Mücadele tarihinde bu bir dönüm noktasıdır. Bundan böyle, Mustafa Kemal’in kabul etmeyeceği bir görüş hayata geçirilemeyecektir.
Sayfayı yazdırın