Bu yazı SAVAŞLARIN YILMAZ TOPÇUSU İSMAİL ÇAVUŞ ilk olarak şu sitede yayınlanmıştır Ataturkicimizde.com. Yazının kaynağı bu sitedir.
]]>İsmi Rusçuklu Hasan oğullarından İsmail idi. Bıyıklarının yeni yeni terlediği bir dönemde Balkan Savaşı patlak vermişti. Bu beklediği fırsattı. Bir kahraman olarak evine dönmek, vatanına olan borcunu ödemiş bulunmanın rahatlığı içinde mutluluğa ermek gerekti.
Yazık ki, Balkan seferi talihsiz bir savaş olmuştu. Cephe boylarında yenilmiş olmak istemiyor, her tarafta ölümü arıyordu. Ateş olmuştu. Fakat ne var ki, cürümünden fazla yer yakması mümkün değildi. Ellerini havaya kaldırdı ve “Beni atalarımın ruhlarının önünde küçük düşürme Yarabbi. Zaferi görmemi takdir etmedinse şehit olmama izin ver.” diye Allâh’a yalvardı.
Bir yandan gönlündeki o ılık meltemi de için için duyuyor olduğuna şaşmadı.
Aynı anda bir şarapnel patladı. Ötesini hatırlamıyordu.
Balkan Savaşı bitmişti. Fakat İsmail şehitlik rütbesine erememişti.
O savaştan o uğursuz şarapnel gururunda bir hançer, ciğerinde bir misket olarak takılıp kalmıştı. Bu böyle sürüp gidemezdi; ne olursa olsun öç alınmalıydı.
Birinci Dünya Savaşı’na, suya atılan bir çöl yolcusu gibi koştu. Ciğerlerindeki misketi çıkaramazdı, bunu biliyordu, ama gururundaki hançeri düşmanın göğsüne saplamaya ahdetmişti. Seddülbahir’de 15 nci Sahra Topçu Alayının 1 nci Bataryasında hizmete başladı.
İsmail Çavuş, baştan ayağa hışım, baştan ayağa intikam kesilmişti. O bütün cihana vatan sevgisinin, savaş azminin örneklerini veriyordu.
Cepheye sokulmak isteyen düşman ihtiyatlarını topu başında yan ateşine alarak perişan ederken gururundaki hançerin, bir cennet kuşu hafifliği ile uçup gittiğini duymuştu.
Gönlündeki ılık meltem şimdi onu daha içten sarıyordu. Yeşil Bursa’nın Hoca Hasan Mahallesi’ndeki mavi badanalı evine açık alınla gidebilirdi. Ne yazık ki bu sırada gene yaralanmıştı.
Onu hastanede bir buçuk ay zor tutabildiler. İstirahat için evine dönmek istemiyordu. Son düşman neferinin vatan topraklarını, yenilmiş ve perişan terk ettiğini gözleriyle görmedikçe topu başından ayrılmamaya yeminliydi.
Gerçekten de topu başında ne heybetliydi İsmail çavuş.
Bu yazı SAVAŞLARIN YILMAZ TOPÇUSU İSMAİL ÇAVUŞ ilk olarak şu sitede yayınlanmıştır Ataturkicimizde.com. Yazının kaynağı bu sitedir.
]]>Bu yazı GOLYAT (GOLİATH)’IN BATIRILIŞI ilk olarak şu sitede yayınlanmıştır Ataturkicimizde.com. Yazının kaynağı bu sitedir.
]]>Çanakkale Savaşları’nın en kanlı çarpışmalarına sahne olan bölgelerinden birkaçı da Zığındere, Kanlıdere, Şehitler Tepesi ve Kerevizdere isimleriyle anılan topraklardır. Bu bir avuçluk vatan topraklarına akıtılan Türk kanı, ciltlerle yazılacak kahramanlık tarihine sığmayan yüceliktedir. Orada sönen her yıldız yeni bir cihan, oraya akan her damla kan bir deniz, oraya düşen her şehit bir vatandır.
Onların ölümsüz ve kutsal varlıkları sayesinde hür ve egemen yaşamanın övüncünü göğüslerimizde taşırken kendilerine borçlu olduğumuz tükenmez saygı ve minnetlerimizi, canlarımızı aynı yola adamakla ödemenin tesellisi ve kıvancında buluyoruz.
Fransızların Kerevizdere’de tuttukları mevzileri yeniden ele geçirmek ve onları denize dökmek için aralıksız taarruzlar yapılmakta; fakat, bütün çabalara ve cömertçe harcanan mübarek kanlara rağmen düşman savaş gemilerinin aman vermeyen topçu ateşleri nedeniyle başarıya ulaşılamamaktaydı. Morto Koyu’nda kayıtsızca yatan iki savaş gemisi, rahatça koy açığına çıkarak taarruz eden birliklerimizi top ateşi yağmuruna tutmakta ve bölgeyi yanıp kaynayan çelikten bir cehennem hâline getirmekteydi. Bu savaş gemilerinin yok edilmesi şarttı. Bütün Boğaz kapısını ve deniz çevresini sıkı bir şekilde kontrolleri altında bulunduran, dünyanın en büyük deniz kuvvetlerine sahip olan düşmanın bize engel olan bu gemileri nasıl yok edilecekti? Olanaksız görülen şeyler, Türk’ün azim, irade ve iman gücünün karşısında daima bir çözüm yolu bulmuştur.
9 Mayıs 1915 günü, Marmara’da düşman denizaltılarına karşı karakol görevi yapmakta olan Muaveneti Milliye muhribi, aldığı emir üzerine, Kıdemli Yüzbaşı Ahmet Saffet komutasında ertesi gün saat 13.30’da Çanakkale’ye geldi. Bu muhribe verilen görev, Morto Koyu’nda bulunan ve birliklerimizin üzerine durmadan ölüm saçan düşman savaş gemilerini yok etmekti. 26
Muavenet, 620 tonluk, iki adet 75, iki adet 57 ve iki adet 37 milimetrelik topa, üç tane 450 milimetrelik torpido kovanına sahip küçük bir gemiydi.
Morto Koyu’nda bulunan ve çevresi muhriplerle korunan savaş gemilerinin her biri ise 12.950 tonluk, 18 mil süratli, dört adet 305, on iki adet 152, on iki adet 76, altı adet 47 milimetrelik, toplam olarak 34 topa ve dört adet 450 milimetrelik su altı torpido kovanına sahipti.
Görevi alan Yüzbaşı Ahmet Saffet’in ilk işi, izlenecek seyir hattını ve Morto Limanı’ndaki Golyat ve Kornvolis savaş gemilerinin durum ve hareketlerini saptamak oldu. Erenköy’deki bataryalar yöresinden yapılan gözetlemeler ve Rumeli kıyısında seçilen seyir hattı üzerinde yapılan kısa bir deneme ile saldırı için gerekli kararlar alınmıştı. Düşman savaş gemileri, kendi gururlarına bürünmüş, koyda demirli yatmakta; iki İngiliz muhribi Rumeli, diğer iki İngiliz muhribi Anadolu kıyısında ve bir beşincisi de Boğaz ağzının ortasında karakol görevini yapmaktaydılar.
12 Mayısta sona eren hazırlıklarda, kıyı boyunca ve gizlice yapılacak seyir sırasında geminin dibe değmemesi için kömür ve yağın yarısı boşaltıldı. 90 kilo şarjlı üç Şuvartskopf torpidosu kovanlara sürüldü, bir tanesi de yedek olarak güverteye alındı. Torpidolar, 1200 metre mesafeye, 34 mil hıza ve iki metre derinliğe ayarlandılar.
Müstahkem mevkideki bataryalarla ışıldaklar ve diğer bütün ilgili birlikler yapılacak saldırıdan bilgilendirilmiş; Anadolu ışıldaklarının Muavene’nin seyir hattını aydınlatmamaları, gemiyi takip etmeleri muhtemel düşman muhriplerini karşılamak üzere bataryaların hazır bulunmaları, muhribimizin görevi bitirerek dönüşünde seyir fenerlerini yakacağı ve eğer takip olunuyorsa baş tarafından beyaz işaret fişekleri atacağı bildirilmişti. Havuzlar mevkisinde demirli olan bir filika da kırmızı bir fener gösterecekti.
12 Mayıs 1915 saat 18.40’ta, güneş deniz ufkunda batarken ve sular yakın bir gelecekte kopacak kıyameti fısıldaşır gibi heyecanla çırpınırken Muavenet büyük bir serinkanlılıkla tarihî yolculuğuna başladı. Bu küçük gemi içinde dünyalara sığmayacak büyüklükteki kalpler, yalnız ve yalnız görevin başarıyla sonuçlandırılması için atıyor, kendi hayatlarının nasıl bir tehlikede olduğunu düşünmüyorlardı bile.
Muavenet, Boğaz’ı kapatmış olan mayın hatlarını saat 19.30 sıralarında geçti ve sonra, Soğanlıdere önlerinde demirleyerek, plan gereğince saldırı saati olan gece yarısını beklemeye başladı. Morto Koyu ile Soğanlıdere arasındaki uzaklık yedi mildi. Düşman gemilerinin ateşleri ve ışıldaklarla yaptıkları aydınlatmalar saat 23.30’a kadar sürdü. Fakat Muavenet, avına saldıracak bir pars gibi, kıyıya iyice gizlenmiş, büyük bir sessizlik içinde karanlıklara gömülmüştü.
12-13 Mayıs gece yarısını yarım saat geçe Soğanlıdere önünden demir alan muavenet, sekiz mil hızla ve sahile sürünürcesine seyre başladı. Burada kıyı bir duvar gibi dik ve sular yamaçlardan sarkan ağaçların büsbütün koyulaştırdığı karanlıklar içerisinde bir başka korkunçtu. On beş dakika kadar sonra iskele tarafında ve 600-700 metre uzaklıkta, ağır yolla ve karşı rotada seyreden bir düşman muhrip takımı Muavenet’i görmeyerek geçip gitti. Bu gerçekten heyecan verici bir karşılaşmaydı. Muavenet’teki yiğit yürekli erler derin bir nefes aldılar. Onları heyecanlandıran, görevin yapılmaması kuşkusuydu.
Saat 01.00’de tam provada, Eskihisarlık Burnu’na bordolarını vermiş yatan iki dev savaş gemisi fark edildi. Torpido kovanları sancağa çevrilmiş durumda, ağır yolla, avını ürkütmekten çekinen bir dikkatle seyre devam edilirken öndeki savaş gemisi Golyat’ın pırıldakla işaret verdiği görüldü. Düşman, yaklaşmakta olan muavenetten parola sormaktaydı.
Kaybedilecek zaman değildi. Bu işarete aynen cevap veren muavenet hemen hücuma geçti ve saat tam 01.15’te Golyat’a 300 metreye kadar yaklaştığı sırada, birbiri ardınca üç torpidosunu da ateşledi. Bunlardan biri Golyat’ın komuta köprüsü, ikincisi baş baca altına ve üçüncüsü de kıç tarafına vurdu. Çok kısa bir zamanda karanlık sulara gömülen Golyat, 750 kişilik mürettebatından gemi komutanı da dâhil 570’ini de beraberinde götürdü.
Bir anda ortalık karmakarışık olmuş; türlü feryat ve bağrışmalar ve etrafı ışık yağmuruna tutan gemilerin ışıldakları arasında Muavenet, tam yolla aynı rota üzerinden dönüş seyrine başlamıştı. Saat 02.00’de Soğanlıdere’ye geldiğinde, elde edilmiş olan başarıdan Müstahkem Mevki ve Donanma Komutanlıklarına bilgi verildi. Muavenet’in Anadolu kıyısını izleyerek geri döndüğünü sanan düşman muhripleri hemen harekete geçerek Boğaz içerisinde onu kovalamak çabasında iken bütün ışıldaklarımızın yanmasıyla başlayan şiddetli bir topçu ateşi onları geri dönmek zorunda bıraktı.
Sabahın ilk ışıklarıyla muavenet Çanakkale önüne demirlediği zaman büyük sevinç gösterileri yapıldı. Gemi ertesi gün İstinye Üssü’ne döndü ve törenle karşılandı. Mürettebat, Başkomutan Vekili ve Bahriye Nazır Vekili Enver Paşa tarafından takdirname ile ödüllendirildi. Nişan ve madalyalar verildi. Gemi Komutanı Ahmet Saffet binbaşılığa yükseltildi.
Muavenetin bu başarısı, Kerevizdere yöresinde savaşan birliklerimizin morali üzerinde önemli etkiler yaptı. İngiliz savaş tarihinin “cüretli ve ustaca bir hareket” diye nitelediği bu olay, 14 Mayıs 1915 günü toplanmış olan İngiliz Savaş Meclisinde bir bomba etkisi yapmıştı.
Bu yazı GOLYAT (GOLİATH)’IN BATIRILIŞI ilk olarak şu sitede yayınlanmıştır Ataturkicimizde.com. Yazının kaynağı bu sitedir.
]]>Bu yazı ASTEĞMEN ALİ EFENDİ ilk olarak şu sitede yayınlanmıştır Ataturkicimizde.com. Yazının kaynağı bu sitedir.
]]>33 ncü Alay 9 ncu Tabur 2 nci Bölüğünün Takım Komutanı Ali Efendi, Doğu Cephesi’nde yararlılığı belgelerle tespit edilen kahramanlarımızdandır.
Sarıkamış, Azap ve Kop muharebelerinde bulunmuş olan Ali Efendi’nin bu savaşlarda birçok kahramanlığı görülmüştür. En son katıldığı Yılankaya Savaşı’nda yedi yerinden yaralandığı hâlde savaşa devam etmiş sonunda da düşmana esir düşmüştü. Fakat esareti kendine küçüklük sayan Ali Efendi, ağır yaralı olmasına rağmen insanüstü bir gayretle gece karanlığından yararlanıp sürünerek Türk tarafına geçmeyi başarmıştır. Hastanede tedavideyken bu kahramanca davranışından dolayı rütbesi asteğmenliğe yükseltilmiştir.
Her birinin ayrı ayrı destanlar yarattığı Türk ordusunun fertlerinin, kahramanlık göstermeleri için rütbeli olmaları veya kendilerine mutlaka bir görev verilmesi gerekmemektedir. Çünkü hepsi, bu milletin ve devletin kendilerinden neler beklediğini bilmektedirler.
Yedek subay Ali Efendi, yokluklarla, soğukla, kendilerine ulaştırılamayan giyecek ve erzak noksanlıklarıyla alay edercesine cephede kahramanca savaşmıştır.
Bu yazı ASTEĞMEN ALİ EFENDİ ilk olarak şu sitede yayınlanmıştır Ataturkicimizde.com. Yazının kaynağı bu sitedir.
]]>Bu yazı ER HAFIZ ilk olarak şu sitede yayınlanmıştır Ataturkicimizde.com. Yazının kaynağı bu sitedir.
]]>Çanakkale Savaşları devam ettiği sırada, savaşa mühimmat ve cephane götüren düşman gemilerinin Süveyş Kanalı’ndan geçişlerini gören birliklerimiz, götürülen bu cephanelerin Çanakkale’de kullanılacağını bilmelerine rağmen hiçbir müdahalede bulunamadıkları için, büyük üzüntü duymaktaydılar.
İşte bu gemilerin geçtiği sırada, Süveyş Kanalı çevresinde görev yapan Türk birliklerine bağlı bir taburun komutanı, eline geçirdiği küçük bir mayını çok iyi bir yüzücü olan Er Hafız’a vererek bu gemilerden birinin önüne koymasını emreder. Bu emri tereddütsüz yerine getirmek için yüzerek mayını kanalda gemilerin geçeceği bölgeye yerleştiren ve cephane yüklü bir geminin infilak ederek batmasını temin eden bu kahraman er, daha sonra yüzerek karşı sahile ulaşmayı da başarmıştır.
Bu yazı ER HAFIZ ilk olarak şu sitede yayınlanmıştır Ataturkicimizde.com. Yazının kaynağı bu sitedir.
]]>Bu yazı BİNBAŞI MAHMUT SABRİ VE YAHYA ÇAVUŞ ilk olarak şu sitede yayınlanmıştır Ataturkicimizde.com. Yazının kaynağı bu sitedir.
]]>İngiltere ve Fransa birleşik filonun Çanakkale Boğazı’ndan geçişini gerçekleştirmek ve Boğaz’ı bu filoya açık bulundurmak amacıyla, asıl kuvvetleriyle Seddülbahir bölgesine çıkıp Alçıtepe ve Kilitbahir’i ele geçirdikten sonra bu filoyu Marmara Denizi’ne ulaştırmaya karar verdiler.
İngiliz ve Fransızlar, harekâtın plana uygun olarak gerçekleşmesi hâlinde birkaç gün sonra Marmara Denizi’ne ulaşabileceklerini umuyorlardı.
Tekke Burnu’ndan Mehmetçik Burnu’na kadar olan kıyıyı 12 nci Bölük, Mehmetçik Burnu’ndan Morto Limanı’na kadar olan kıyıyı da 10 ncu Bölük savunacaktı. Taburun ihtiyatını oluşturan öteki iki bölük, 9 ncu Tümen İstihkam Bölüğü ve Harapkale kuzeyinde, 3 ncü Taburu yakından desteklemekle görevli 37 milimetre çapında dört toptan oluşan batarya, Ertuğrul Tabya civarında mevzilenecekti.
25 Nisan 1915 sabahı, 29 ncu İngiliz Tümeni birlikleri Seddülbahir bölgesinde dokuz savaş gemisi, dört kruvazör ve birçok muhribin ateş desteğinde Morto Limanı , Ertuğrul Koyu, Tekke Koyu ve İkizler Koyu’na çıkmaya başladılar.
Savaş gemileri kıyıları, gerideki araziyi top ateşleriyle cehenneme çevirmiş, bütün siperleri tahrip etmişti. Kahraman Mehmetçikler, açıkta savaşırken mermi çukurlarını siper yaparak savunmalarını sürdürmüş ve düşmana ağır kayıplar verdirmişlerdi.
Tabur Komutanı Binbaşı Mahmut Sabri, savaşı büyük bir cesaret ve yetenekle yönetiyordu. Özellikle batı kesiminde İkizler Koyu’na çıkan düşman birlikleri Tekke Koyu’na çıkan birliklerle birleşerek taburu; biri batıya, öteki güneye karşı olmak üzere iki cephede savaşmak zorunda bırakmıştı. Binbaşı Mahmut Sabri geceyi bulunduğu mevzilerde geçirdi. Ancak 26 Nisan 1915 günü saat 02.30’da 25 nci Piyade Alayından ağır makineli tüfek takımıyla takviyeli bir tabur cepheye geldi. Cephedeki kuvvetler ve yeni gelen bu taburla birlikte Seddülbahir Cephesi’nde, saat 03.30’da taarruz edilerek Aytabya ve Tekke Koyu’ndaki siperlerin geri alınması kararlaştırıldı.
Binbaşı Mahmut Sabri ve taburu, olağanüstü bir çaba ve direnme örneği vererek takviye kuvvetleri gelinceye kadar subay ve er mevcudunun yarısını kaybetmesine rağmen, diğer Türk birliklerine değeri hiçbir ölçüyle tanımlanamayacak yirmi saatlik bir zaman kazandırmış, bölgenin kilit noktası ve İngilizler için günlük hedef olan Alçıtepe’nin düşman eline geçmesine engel olmuştur.
25 Nisan günü Ertuğrul Koyu’nu savunan 10 ncu Bölüğün sağ kanadında Ertuğrul Tabyası dolayında, siperlerde, beş mangadan oluşan bir takıma da Ezineli Yahya Çavuş komuta ediyordu. Çünkü bu takımın başında artık subay kalmamıştı. 25 Nisan gününün göğüs göğüse mücadelesinde düşmana 10 saat süreyle çok ağır kayıplar verdiren Yahya Çavuş’un bir subay gibi birliğini yönetmesi her türlü takdirin üstündedir.
Ertugrul Koyu’nu yan ateşine alan bu takım, düşmana çok ağır kayıplar verdirmiştir. Aynı gün bu siperlerin gerisindeki Aytabya’nın düşman eline geçtiğini öğrenen Yahya Çavuş, sağ kalan erleriyle birlikte siperlerinden çıkıp bu tabyayı süngü hücumuyla almak istemiş, bunun imkânsızlığını görünce Harapkale’deki bölüğüne çekilmek zorunda kalmıştır.
Seddülbahir’de yapılan savaşlarda her subay bir Mahmut Sabri, her erbaş ve er bir Yahya Çavuş’tur. Bunlar, savaşa katılan kahraman Türk ordusundan seçilen yalnız birkaç örnektir.
1962 yılında Seddülbahir köyünün iki km batısında Göztepe mevkisinde Yahya Çavuş ve arkadaşları için bir anıt dikilmiştir. Anıta yazılan şiir, Yahya Çavuş’u ve nice Yahya Çavuşları anlatan çok güzel bir örnektir.
“Bir kahraman ve Yahya Çavuştular,
Tam üç alayla burada gönülden vuruştular.
Düşman tümen sanırdı bu şahane erleri,
Allah’ı arzu ettiler, akşama kavuştular.”
Bu yazı BİNBAŞI MAHMUT SABRİ VE YAHYA ÇAVUŞ ilk olarak şu sitede yayınlanmıştır Ataturkicimizde.com. Yazının kaynağı bu sitedir.
]]>Bu yazı KURMAY YARBAY MUSTAFA KEMAL (ATATÜRK) ilk olarak şu sitede yayınlanmıştır Ataturkicimizde.com. Yazının kaynağı bu sitedir.
]]>Yaklaşık beş yüz yıl boyunca üç kıtaya hükmederek, birçok ulus ve ülkeyi yönetimi altında toplamış olan Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminde yaşadığı zor günlerinde, onun egemen olduğu topraklardan pay almak isteyen emperyalist devletlerin, İstanbul’a ulaşmak için birleşerek yüklendikleri Çanakkale Boğazı’nda verilen savaş gerek Türk tarihinde gerekse de dünya tarihinde önemli bir yer tutar.
Türk kuvvetlerinin başında, önceleri Alman subaylarının oluşundan ve birlikler arasındaki irtibatsızlıktan kaynaklanan yönetim yetersizliği sebebiyle, Emperyalist devletler çıkarma sırasında bazı mevzilerde ilerlemeler kaydettiler.
Daha sonra 19 ncu Tümen Komutanlığı görevi ile Çanakkale’ye gönderilen, Yarbay Mustafa Kemal, hem bu tümenin hem de diğer birliklerin komutasını üzerine alınca durumda belirgin bir değişikliğin olacağı hemen ortaya çıkmıştır.
İşte tarihe Çanakkale Savaşları diye geçen bu zorlu mücadelede, karaya asker çıkarma girişimlerinin en önemlisi; İngiliz ve Fransız kuvvetlerinin Seddülbahir’e, Avustralya ve Yeni Zelanda Kolordusunun Arıburnu bölgesine yaptıkları 25 Nisan 1915 tarihli çıkarmadır. Bu çıkarma Çanakkale Savaşları’nın en önemli günü olarak tarihe geçmiştir.
Türklerin Seddülbahir Cephesi’ne kuzeyden kuvvet kaydırmalarına engel olmak amacıyla, günlük hedef Kocaçimentepe’yi ele geçirmek üzere donanma desteğinde 25 Nisan günü başlatılan çıkarma, hem çıkarmayı yapan İngilizler hem de savunmayı gerçekleştiren Türk birlikleri için çok zor ve kanlı geçmiş, her iki tarafta da ağır kayıplara sebep olmuştur.
9 ncu Tümenin 27 nci Alayı, Kanlısırt bölgesinde düşmanı durdururken 5 nci Türk Ordusunun genel ihtiyatını oluşturan 19 ncu Tümenin Komutanı Kurmay Yarbay Mustafa Kemal, kendi inisiyatifiyle hareket edip sürekli taarruzlarla düşmanı dar bir kıyı şeridinde durdurmayı başarmıştır.
Mustafa Kemal, 19 ncu Tümen ve emrine verilen öteki birliklerle, 5 Mayıs 1915 tarihine kadar Arıburnu Cephesi’ndeki savaşları, sevk ve idaredeki üstün yeteneğiyle başarılı bir şekilde yönetti.
Beş ay boyunca Seddülbahir, Kirte ve Arıburnu cephelerinde başarı elde edemeyen General Hamilton, Türk ordusunun gerilerine sarkmak ve onu çember içine alarak yok etmek için
Anafartalar (Suvla) sahillerinde yeni bir cephe açmaya karar verdi. Bunu gerçekleştirmek için Arıburnu’na Anzak Kolordusu, Suvla sahillerine ise 9 ncu İngiliz Kolordusu tahsis edildi. Harekât 6 Ağustos 1915 gecesi baskın şeklinde başladı.
Bu muharebeler devam ederken 8 Ağustos 1915’te 19 ncu Tümen Komutanı Albay Mustafa Kemal Anafartalar Grup Komutanlığına atandı ve bölgedeki bütün kuvvetler onun emrine verildi. İngilizler, Anafartalar bölgesine yapılan çıkarmayla birlikte iki tümenle Kocaçimentepe ve Conkbayırı’na taarruz ederek çok kritik yeni bir durum daha yaratmışlardı. Mustafa Kemal, 10 Ağustos 1915 sabahı, yalnız 8 nci Tümen ile İngiliz kuvvetlerine karşı süngü hücumu yaptırarak düşmana ağır kayıplar verdirip bu kritik durumu düzeltmiştir.
Muharebelerin en önemli anısı, şiddetli ateşe rağmen gözetleme yerinden ayrılmayarak muharebeleri sevk ve idare eden Albay Mustafa Kemal’in sağ göğsüne düşman mermilerinden saçılan misketlerden birinin isabet etmesidir. Bu misket sadece saatini parçalamış, parçalanmış bu saati Albay Mustafa Kemal daha sonra, Ordu Komutanı Liman Paşa’ya takdim etmiş, Liman Paşa da O’na aile asalet unvanını taşıyan kol saatini hediye etmiştir.
İngiliz birliklerinin Komutanı General Hamilton, Anafartalar’daki başarısızlıklarını İngiliz Harbiye Nezaretine sunduğu 17 Ağustos 1915 tarihli raporunda şöyle belirtiyordu: “Çok cesur bir şekilde savaşan ve iyi sevk ve idare olunan asil Türk ordusunun karşısında bulunuyoruz.”
Çanakkale Savaşları’nda askeri dehasını ispatlayan Mustafa Kemal’e bu sebeple birçok madalya ve nişan verilmiştir.
Bu yazı KURMAY YARBAY MUSTAFA KEMAL (ATATÜRK) ilk olarak şu sitede yayınlanmıştır Ataturkicimizde.com. Yazının kaynağı bu sitedir.
]]>Bu yazı 57 NCİ PİYADE ALAYI ilk olarak şu sitede yayınlanmıştır Ataturkicimizde.com. Yazının kaynağı bu sitedir.
]]>57 nci Piyade Alayı, 25 Aralık 1892 yılında Trablusgarp’ta 15 nci Nizamiye Tümeni kuruluşunda teşkil edilmiş, daha sonraları 19 ncu Tümen kuruluşunda Balkan Savaşı’na katılmış ve harpten sonra kaldırılmıştır.
Ocak 1915’te 19 ncu Tümenin Tekirdağ’da yeniden kurulması emredildi. 28 Ocak 1915’te 57 nci ve 59 ncu Piyade Alaylarının 1 nci Taburları törenle kuruldu.
Tümen Komutanlığına atanan Sofya Askerî Ataşesi Kurmay Yarbay Mustafa Kemal, 1 Şubat 1915’te Tekirdağ’da göreve başladı.
Kurmay Yarbay Mustafa Kemal’in, o kısa süre içinde teşkilatını tamamlamaya çalışırken Başkomutanlıkça tümenin Çanakkale Müstahkem Mevki Komutanlığının genel ihtiyatını oluşturmak üzere hızlı bir şekilde Eceabat’a gönderilmesi emredildi.
Tümenin piyade alaylarından 58 nci ve 59 ncu Alaylar, kuruluşlarını tamamlayamadıklarından bunların yerine Suriye bölgesinde seferberliğini tamamlayarak İstanbul’a gelmiş bulunan 6 ncı Kolordudan iki alay (Urfa bölgesinde seferber olan 72 nci Alayla, Halep bölgesinde seferber olan 77 nci Alay), 23 ve 24 Şubat günleri Eceabat’a gönderildi. 25 Şubat 1915 tarihinde de 19 ncu Tümen karargahı, 57 nci Piyade Alayı ve tümenin öteki birlikleri Eceabat’a geldi.
5 nci Ordunun kuruluşundan sonra 26 Mart 1915’te 19 ncu Tümen, ordunun genel ihtiyatı ve 3 ncü Kolordu kuruluşunda olarak Bigalı köyü ve dolaylarına ulaştı.
25 Nisan 1915’te ortalık aydınlanmadan önce Anzak (Avustralya ve Yeni Zelandalılardan oluşan iki tümenli kolordunun kısaltılmış adı) birlikleri, birleşik filonun desteğinde Arıburnu’nun kuzey ve güneyine çıkmaya başladılar. Bu kesimdeki geniş kıyı, karargâhı Eceabat’ta bulunan 9 ncu Tümen, 2 nci Piyade Alayının 2 nci Taburunca savunulmaktaydı. Sabah erken saatlerde 27 nci Piyade Alayının artan bölümü Eceabat’taki ordugâhından hareketle Merkeztepe – Kanlısırt hattına kadar ilerlemiş bulunan düşmana taarruz etti. 5 nci Ordunun genel ihtiyatını oluşturan 19 ncu Tümenin Komutanı Kurmay Yarbay Mustafa Kemal, kendi inisiyatifiyle hareket ederek süvari bölüğünü önceden Kocaçimentepe – Conkbayırı istikametine gönderdi. 7 nci Dağ Bataryasıyla takviyeli 57 nci Piyade Alayının, emniyet tertibatıyla Bigalı köyü – Kocaçimentepe – Conkbayırı yönünde hareket etmesini emretti. Alay saat 09.40’ta Kocaçimentepe’ye ulaştı. Tümen Komutanı alaya kısa bir mola vererek atını Conkbayırı’na sürdü. Burada 27 nci Alayın 2 nci Taburundan birkaç erin 261 rakımlı tepeden Conkbayırı’na doğru çekilmekte olduğunu ve düşmanın bunları yakından izlediğini görerek erlere mevzi aldırdı. Düşman da durdu. Mustafa Kemal 57 nci Alaya taarruz emri verdi.
Tekirdağ yöresinin yiğit çocuklarından oluşan ve bu günü sabırsızlıkla bekleyen 57 nci Alay, Kocaçimentepe’den Conkbayırı istikametine, âdeta bir sel gibi akarak düşmanı geriye attı. Bölgenin kilit noktası olan Kocaçimentepe’nin düşmanın eline geçmesine engel olundu.
Mustafa Kemal, kendi tümeni ve öteki tümenlerden gönderilen birliklere komuta ederek Arıburnu Cephesi’nde düşmanı dar bir kıyı başına sıkıştırdı.
Mustafa Kemal birliklerine ve 57 nci Alaya gönderdiği 30 Nisan 1915 tarihli emrinde alayın kahraman ve fedakârca yaptığı hizmetlere karşılık padişah tarafından kendisine gümüş İmtiyaz Madalyası; 57 nci Alaya da bir gümüş liyakat madalyası verildiği belirtiliyordu.
Üstün ateş gücü olan düşmana karşı kahramanca savaşan birlikler ağır kayıp vermekteydiler.
3 Mayıs 1915 tarihine kadar 57 nci Piyade Alayı, mevcudunun 3/4’ünü kaybetmiş ve bölüklerde komuta edecek takım subayı kalmamıştı.
57 nci Alay, 19 ncu Tümen kuruluşunda olarak İngilizlerin Anafartalar Arıburnu Cephesi’ni tamamen boşaltmalarına kadar (20 Aralık 1915) Arıburnu Cephesi’nde yiğitçe savaştı.
Padişah Sultan Reşat’ın 30 Kasım 1915 tarihli emriyle Çanakkale’de (25 Nisan 1915) Arıburnu’na yapılan çıkarmada düşman kuvvetlerini durdurmak, Kocaçimentepe’nin düşman eline geçmesine aynı gündeki çabuk hareket ve aslanca saldırışlarıyla engel olmak ve aylarca düşman karşısında kalarak ona karşı kahramanca savaşlar yapmak suretiyle gösterdiği üstün yiğitlik ve yararlığın anısı olmak üzere altın ve gümüş imtiyaz madalyalarıyla savaş madalyası verilmiştir.
57 nci Alay 25 Nisan 1916 tarihinde Keşan kazasının Çelebi köyü kuzeydoğusunda toplandı. Yukarıda sözü edilen madalyalar törenle alay sancağına takılarak geçit resmi yapıldı.
Ağustos 1916’dan Haziran 1917 tarihine kadar 57 nci Piyade Alayının, Doğu Galiçya Cephesi’nde yiğitçe savaşarak şan ve şeref dolu anılarla buradan ayrıldığını görüyoruz.
15 nci Türk Kolordusu, 19 ncu ve 20 nci Tümenlerden ve 19 ncu Tümen ise eskiden olduğu gibi 57, 72, 77 nci Piyade Alaylarıyla Topçu Alayı ve tümene bağlı birliklerden oluşmaktaydı. 57 nci Piyade Alayı 16 Ağustos 1916 tarihinde Doğu Galiçya’da Potori’den Rybniki’ye kadar olan cephe kesiminin savunulmasıyla görevlendirilmişti. 57 nci Alayın sağında 72 nci Alay, solunda 55 nci Alman Tümeni bulunmaktaydı
57 nci Alayın Galiçya’daki Kahramanlıklarına Örnekler:
397 rakımlı tepedeki direnek, mevziinin kilit noktasıydı. 1 Eylül 1916’da üstün Rus kuvvetleri topçu hazırlık atışından sonra 57 nci Alay Cephesi’ne taarruz ederek birçok yerde mevzilere girmeyi başardılarsa da yiğitçe savaşan 57 nci Alay, bomba ve süngü hücumlarıyla düşmana ağır kayıplar verdirdi.
7/8 Eylül 1916’da yapılan karşı taarruzla Ruslar, 397 rakımlı tepeden geri atıldı.
14/15 Eylül 1916’da Olhoviyec’de yapılan bir gece baskınıyla Ruslara ağır kayıp verdirildi.
16 Eylül 1916 sabahı ve 17 Eylül 1916’da saat 02.30’da başlayan Rus taarruzları 57 nci Alayın karşı taarruzlarıyla ağır kayıpla geri atıldı.
57 nci Alay, Galiçya’da Ali Çavuş, Tahir Çavuş, Sadık Çavuş, Ali Onbaşı, Müftü Hasan Fehmi gibi birçok kahramanı bağrından çıkarmıştır.
57 nci Piyade Alayı Galiçya’da bulunduğu süre içinde kahramanca savaşarak Türk’ün gücünü, kahramanlığını, fedakârlık ve üstün başarılarını Osmanlı Devleti’nin bağlaşıklarına da ispatlamış ve Türk Kolordusu Galiçya’dan ayrılırken kendisine övgüler yazılmıştır.
Türk Kolordusunun bağlı bulunduğu Alman Güney Ordusu Başkomutanlığı, Kolordunun Galiçya’daki yiğitlik, fedakârlık ve başarılarını öven 13 Haziran 1917 gün ve 12321 sayılı günlük emrini yayımlamıştır.
Haziran 1917’de ana yurda dönen 57 nci Alay ve bağlı olduğu 19 ncu Tümen, 29 Temmuz 1917’den 23 Eylül 1918 tarihine kadar Sina – Filistin Cephesi’ndeki savaşlara katıldı.
57 nci Piyade Alayı, birçok mahrumiyete katlanarak bu cephede 14 ay kahramanca savaştı.
Son olarak 19 ncu Tümen ve bağlı bulunduğu ordunun arta kalanlarının Şeria Nehri’nin doğusuna geçirilmesi kararlaştırılmıştı.
57 nci Piyade Alayı 22/23 Eylül 1918 gecesini Samire köyünde geçirmiş ve Şeria Nehri’ni Telahmer’deki geçitten doğuya geçmesi kararlaştırılmıştı. 21
Ancak daha kuzeyde Bisan’ı İngiliz süvarisinin ele geçirmesi nedeniyle, bu kez Şeria Nehri’nin daha güneydeki Berar Geçidi’nden doğu kıyıya geçilmesi kararlaştırıldı. Bisan’dan gelen sayı ve silah yönünden çok üstün olan İngiliz süvarisi, 57 nci Alayın da içlerinde bulunduğu Türk birliklerini kuşattı. Çöl iklimi, susuzluk, yiyecek ikmalinin yapılmaması, aralıksız devam eden savaşlarda birliklerin yıpranmış ve çok kayıp vermiş olmaları, üstelik tüfek ve makineli tüfeklerin mermilerinin tükenmiş olması gibi sebeplerle Türk birlikleri ve mevcudunun 3/4’ünü kaybeden 57 nci Alayın arta kalanı kahramanca savaşıp birçok güçlüğe göğüs germiş olmasına rağmen 23 Eylül 1918 günü tutsak olmak bahtsızlığından kurtulamadı.
Bu yazı 57 NCİ PİYADE ALAYI ilk olarak şu sitede yayınlanmıştır Ataturkicimizde.com. Yazının kaynağı bu sitedir.
]]>Bu yazı 26 NCI PİYADE ALAYI ilk olarak şu sitede yayınlanmıştır Ataturkicimizde.com. Yazının kaynağı bu sitedir.
]]>Bir savaşta düşmanla ilk karşılaşma çok önemlidir. Çoğu kez bu ilk karşılaşma “kader tayin eden an” niteliğini taşır. Özellikle namlulardan ölüm kusan dev gemilerin desteğinde karaya çıkarılan düşman askerlerini karşılayan ve ülkesini her durumda savunmaya yemin etmiş bir ordunun birliği olmak görevini yüklenen 26 ncı Piyade Alayı Çanakkale Savaşları’nda önemli bir yer tutar.
Çünkü, 25 Nisan 1915’te Seddülbahir’e çıkarılan ilk düşman askerlerini karşılayan 26 ncı Piyade Alayı, o bölgeyi savunmakla görevli 9 ncu Tümenin bir parçasıdır.
Çanakkale Savaşları’nda düşmanın 26 Nisan günü de devam eden çıkarma ve taarruzlarına karşı dirençle bölgeyi savunan, karşı taarruzlar gerçekleştirerek Çanakkale’yi düşman için geçilmez yapan Türk askerinin çok kısa bir zaman dilimine sıkışmış ve bu kadar fazla sayıdaki kahramanlık örneklerine, 26 ncı Piyade Alayının ve 26 Nisan günü verdiği kanlı mücadelenin katkısı kuşkusuz büyük olmuştur.
Kirtetepe’de ezici düşman ateşi altında kan, barut, ölüm ve ateşin birbirine karıştığı sırada üstün güçlerle donatılmış düşman kuvvetlerini durdurmak için yaptığı üstün nitelikli savaşlarda sağladığı başarıdan dolayı 26 ncı Piyade Alayına “İkinci Kirtetepe Kahramanları” unvanı verilmiştir.
Diğer iki alay gibi 26 ncı Piyade Alayının da sancağında madalyası vardır.
Bu yazı 26 NCI PİYADE ALAYI ilk olarak şu sitede yayınlanmıştır Ataturkicimizde.com. Yazının kaynağı bu sitedir.
]]>Bu yazı 47 NCİ PİYADE ALAYI ilk olarak şu sitede yayınlanmıştır Ataturkicimizde.com. Yazının kaynağı bu sitedir.
]]>İstanbul’a dolayısıyla Osmanlı İmparatorluğu’nun merkezine ulaşıp devleti çökertmek için uğraşan o dönemin büyük sayılan devletlerinin armadalarına ve onların gülle ve alev kusan toplarına karşı Çanakkale’yi geçilmez yapan ve karaya çıkan düşman askerlerini yerlerine çivileyen bir diğer kahraman alayımız da 47 nci Piyade Alayıdır.
16 ncı Tümene bağlı olarak 25 Nisan 1915 tarihindeki savaşlarda Çanakkale’de, kendisine karaya çıkan düşman askerlerini durdurma görevi verilen 47 nci Piyade Alayı, Arıburnu ve KanIısırt’ta yaptığı savunma, taarruz ve özellikle karşı taarruzlarla çok şehit vermesine rağmen, yılmayarak ve siperlerini terk etmeyerek görevine devam etmiş, dolayısıyla kahramanlık unvanına hak kazanmış önemli bir alaydır.
Çanakkale Savaşları’nın bitmesiyle Filistin Cephesi’nde kendisine görev verilen 47 nci Piyade Alayı, özellikle Gazze ve Gazelli’de yaptığı savunmada da dayanma gücünü sonuna kadar sürdürmüş, çok şehit vermesine rağmen çekilmesi için gerekli zamanı 4 ncü Orduya kazandırmıştır.
Bugün 47 nci Piyade Alayının sancağında bir gümüş madalya vardır.
Bu yazı 47 NCİ PİYADE ALAYI ilk olarak şu sitede yayınlanmıştır Ataturkicimizde.com. Yazının kaynağı bu sitedir.
]]>Bu yazı 33 NCÜ PİYADE ALAYI ilk olarak şu sitede yayınlanmıştır Ataturkicimizde.com. Yazının kaynağı bu sitedir.
]]>Çanakkale Savaşları’ndaki zorlu mücadele günlerinde, üstün başarı ve kahramanlık örneği gösteren birliklerden biri de 33 ncü Piyade Alayı’dır.
Büyük Türk Şairi Mehmet Akif Ersoy’un:
“Şu Boğaz Harbi nedir var mı ki dünyada eşi,
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi.”
diyerek başlayıp ölümsüzleştirdiği ve gerçek destanların yaratıldığı Çanakkale Savaşları’na katılan ve orada savaşan Türk ordusunun tüm birlik ve fertleri gibi 33 ncü Piyade Alayı da kendisine verilen vazifeyi en iyi şekilde yaparak ülkesini ve ulusunu savunmak için üstün çaba gösteren bir birlik olmuştur.
Çanakkale Cephesi’nde, 11 nci Tümene bağlı olarak, ATATÜRK’ün komuta ettiği birliklerin yanı sıra Gelibolu yarımadasında Arıburnu ve Kanlısırt’taki savaşlara katılmış olan 33 ncü Piyade Alayı, bu bölgedeki çeşitli savaşlarda Alay Komutanı Yarbay Şevki Bey dâhil 1427 şehit vermiştir.
Çanakkale Savaşları’nda göstermiş olduğu üstün başarısından dolayı 33 ncü Piyade Alayının sancağına madalya verilmiştir.
Bu alay daha sonra Birinci Dünya Savaşı (1914-1918) içinde, 1916 yazından itibaren 2 nci Ordu emrinde olarak Kafkas Cephesi’nde Şeytan Dağları’ndaki savaşlara katılarak başarılı olmuş ve daha sonra 7 nci Ordu emrine verilmiştir. Şeytan Dağları’ndaki savaşlara katılan Alay, büyük çekilmeye kadar kendine verilen her görevi üstün bir başarı ile yürütmüştür.
Bu yazı 33 NCÜ PİYADE ALAYI ilk olarak şu sitede yayınlanmıştır Ataturkicimizde.com. Yazının kaynağı bu sitedir.
]]>