konuşma metinleri – Ataturkicimizde.com http://ataturkicimizde.com Bir Mustafa Kemal Atatürk sitesi Mon, 28 Oct 2019 13:35:20 +0000 tr-TR hourly 1 https://wordpress.org/?v=4.9.11 http://ataturkicimizde.com/wp-content/uploads/2018/09/cropped-512512-1-32x32.png konuşma metinleri – Ataturkicimizde.com http://ataturkicimizde.com 32 32 29 EKİM GELECEĞİMİZDİR http://ataturkicimizde.com/29-ekim-gelecegimizdir/ http://ataturkicimizde.com/29-ekim-gelecegimizdir/#respond Mon, 28 Oct 2019 13:35:20 +0000 http://ataturkicimizde.com/?p=8174 29 EKİM GELECEĞİMİZDİR 29 Ekim var olmanın adıdır. Bedenen var olsa da, kula kul edilmiş halkın, yabancıların aşağıladığı bir yaban veya barbar görülen Ulusun görünür...

Bu yazı 29 EKİM GELECEĞİMİZDİR ilk olarak şu sitede yayınlanmıştır Ataturkicimizde.com. Yazının kaynağı bu sitedir.

]]>
29 EKİM GELECEĞİMİZDİR

29 Ekim var olmanın adıdır.

Bedenen var olsa da, kula kul edilmiş halkın, yabancıların aşağıladığı bir yaban veya barbar görülen Ulusun görünür olduğu tarihtir 29 Ekim.

Dağlarda, kalelerde, kulelerde dalgalanan şanlı bayrağın, yeniden saygıyı hak ediş günüdür 29 Ekim.

Kısık, korkak, ertelenmiş, baskılanmış, yasaklanmış ezanın gür ve hür çıkmasıdır yeniden 29 Ekim.

29 Ekim, işgal altında inleyen, zulüm ve gözyaşını kader bilmiş bir vatanın, yeniden şahlanışı, namerde dur deyişidir.

Ordusu lağvedilmiş, silahları elinden alınmış, çetelere, eşkıyaya teslim edilmiş, tersaneleri kapatılmış bir Ulusun, esarete dur deyişidir 29 Ekim.

Ya İstiklal ya ölüm diye haykıran neferlerin, şehadete koşan Mehmetçiğin, ilk hedefiniz Akdeniz’dir diyen komutanların inancıdır 29 Ekim.

Vatan ve Allah sevgisinden kaynaklanan inancın ve imanın adıdır 29 Ekim.
29 Ekim, bacıların, anaların, evlatlarıyla, beyleriyle cepheye koşuşlarının tarihidir.

***

Yemeksiz, doktorsuz, topraksız, çulsuz, parasız kalan ülkenin, umududur, hayalidir Cumhuriyet.

Gelecektir, fazilettir, erdemdir namuslu ve saygıdeğer, çağdaş yarınlar için.

Çocuklarımıza bırakacağımız mutlu yarınlar, soyadımızı taşımaya devam edecek torunlarımıza bırakacağımız güzel ve şerefli miraslardır.

Cumhuriyet, bayramdır, sevinçtir, insanca yaşam, hür ve asil olmak, eşdeğer saygı ve şerefe ortak olmaktır.

Cumhuriyet, elele, sırt sırta, bir ve beraber olmak, kalkındırmaktır ülkeyi bir baştan bir başa.

Meteliksizken, umutsuzken, yorgun ve bitkinken, ayağa kalkıp ileri yürümektir Cumhuriyet.

***

29 Ekim Cumhuriyet Bayramıdır.

Meclisin bayramı, Cumhuriyetin bayramı, Ulusun bayramı, gençlerin bayramı, mazlum tüm devletlerin bayramıdır.

29 Ekim, ışıktır, gelecek umududur aydınlığa muhtaç akıllara, karanlıklara mahkum edilmiş halklara, çağ dışı kalmış yorgun ve ezik uluslara, hürriyete inanmayan köhne kalplere.

29 Ekim, Cumhuriyetin de bayram edişidir, ilk defa bir millete bu denli çok yakışışıdır.

***

29 Ekim, Atatürk’tür.

Bu memleketin imzasıdır Mustafa Kemal, bu yurdun yeminidir hürriyet, bu vatanın asil kanıdır şehadet şerbetleri, bu sınırlar namusun kırmızı çizgileridir.

Edirne’den Ardahan’a uzanan, bir Anadolu türküsüdür Cumhuriyet.

Okullardaki siyah önlük, sabahları okunan andımız, söylenen milli marşımızdır gururla.

Tüten fabrika bacaları, ip gibi uzanan yollar, yükselen kulelerdir 29 Ekim.

***

Cumhuriyet, kadın hakkı, çocuk hakkı, adil mahkeme hakkıdır, kolayca ana dili okuyup yazma, iş bulma, çalışma ve çalıştırma hakkıdır.

Cumhuriyet, eşitlik, hürriyet ve adalettir.

Sosyal ve demokratik olmak, hürriyet ve istiklal ile nefes alıp vermek, sınıflara, tarikatlara, mezheplere, klanlara, aşiretlere, örflere, çetelere, coğrafyalara, etnik ve dini hiçbir kökene bölünmemek, Türk olmak, Türk gibi elele olabilmektir Cumhuriyet.

***

Türkçe’dir, Türklüktür, Türkiye’dir, Ne mutlu Türküm diyene! diyebilmektir Cumhuriyet.

29 Ekim, Türk’ün, Türklüğün, Türk gibi hür ve aydın yaşamanın teminatıdır.

Cumhuriyet alın teri, helal kan, adanmış hayatlardır vatana ve Allah’a.

Gelecek, Cumhuriyet’tir.

Cumhuriyet, gelecektir.

29 Ekim, insanca ve hür yaşamanın, zulme dur demenin, aklı egemen kılmanın, yobaza, haine, işbirlikçiye set çekmenin andıdır.

***

29 Ekim, egemenliğin kişiden alınıp halka verilmesi, meclisin halk adına karar ve iradesi, halkın kulluktan insanlığa terfisidir.

Cumhuriyet, kimsesizlerin kimsesidir.

Sıcacık şefkat elidir Devletin.

Cumhuriyet, erdemdir, namustur, anddır, vasiyettir, mirastır, kutsal yeminin adıdır.

Ezelden beri hür yaşamış, devletsiz kalmamış Türk’ün en genç devletidir Cumhuriyet.

Yedi düveli dize getiren kahraman Mehmetçiğin, mermisini bebeğinden aziz bilen anaların, ayakkabısını atına nal diye giydiren şanlı neferlerin mirasıdır Cumhuriyet.

***

Cumhuriyet, Hakk’a tapan milletimin hakkıdır!

Bu yazı 29 EKİM GELECEĞİMİZDİR ilk olarak şu sitede yayınlanmıştır Ataturkicimizde.com. Yazının kaynağı bu sitedir.

]]>
http://ataturkicimizde.com/29-ekim-gelecegimizdir/feed/ 0
19 MAYIS KUTLAMALARI ÖĞRETMEN KONUŞMA METNİ http://ataturkicimizde.com/19-mayis-kutlamalari-ogretmen-konusma-metni/ http://ataturkicimizde.com/19-mayis-kutlamalari-ogretmen-konusma-metni/#respond Sat, 27 Apr 2019 06:04:04 +0000 http://ataturkicimizde.com/?p=8026 19 MAYIS KUTLAMALARI ÖĞRETMEN KONUŞMA METNİ Sayın Müdürüm, kıymetli meslektaşlarım, değerli veliler ve sevgili öğrenciler, Yüzüncü şeref yılını kutladığımız 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve...

Bu yazı 19 MAYIS KUTLAMALARI ÖĞRETMEN KONUŞMA METNİ ilk olarak şu sitede yayınlanmıştır Ataturkicimizde.com. Yazının kaynağı bu sitedir.

]]>
19 MAYIS KUTLAMALARI ÖĞRETMEN KONUŞMA METNİ

Sayın Müdürüm, kıymetli meslektaşlarım, değerli veliler ve sevgili öğrenciler,

Yüzüncü şeref yılını kutladığımız 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı kutlama törenimize hepiniz hoş geldiniz.

Bugün Ulusumuzun kurtarıcısı ve önderi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün; dava ve silah arkadaşlarıyla birlikte, çaresizliğe, esarete, yedi düvel düşmanın Türk topraklarına aç kurtlar gibi saldırışına, masum ve temiz kalpli Anadolu insanının yıllar süren gözyaşlarına “DUR” demek için çıktığı mukaddes deniz yolculuğunu tamamladığı, Anadolu topraklarına ayak bastığı, umutları yeşerttiği gündür.

Bugün, tarihin yeni ve şanlı bir sayfasının açıldığı, kurtuluş meşalesinin yakıldığı, acı ve kederden siyahlaşmış yüzlerin yeniden sevinçle parladığı, örümceklenmiş beyinlerin aydınlıkla tanıştığı gündür. Bugün, Türk’ün unutulmaya yüz tutmuş mertliğinin, fedakârlığının ve kahramanlığının hatırlandığı gündür.

Genciyle, yaşlısıyla, askeri siviliyle, kadını erkeğiyle Vatan müdafası için tek yürek olabilmeyi başarmış kahraman Türk milletinin yeniden şahlanışıdır 19 Mayıs. Bandırma vapurundan inen Gazi Mustafa Kemal gibi sayısız Mustafa Kemal’lerin Anadolu’ya rüzgâr olup, umut olup yayılışı, hürriyet ve istiklal tohumlarının tüm yurda serpilmesidir 19 Mayıs.

Bugün Amasya’ya, Sivas’a, Erzurum’a, Ankara’ya, Afyon ve İzmir’e uzanan bir kurtuluş destanının baş yazgısıdır. Silahsız, parasız, teşkilatsız, umutsuz, sahipsiz Anadolu’nun, zulme ve haksızlığa isyanı, iştahlı aç sömürgeci kurtların pençesinde kıvranan masum güvercinlerin barışı getirmek için kaplanlaştığı gündür 19 Mayıs.

Yaşlı anaların, çocukların, kınalı kuzuların, er’siz kadınların, şehit babalarının bir karış vatan toprağını müdafa uğruna şehit olmaya ant içtiği, kurtuluşa kadar durmadan, uyumadan, yemeden, içmeden çalışmaya azmetmiş milletin ölümü hiçe sayarak özgürlük için ayağa kalktığı gündür 19 Mayıs.

Fikirlerde başlayan, yüreklerde filizlenen, tüm yurda yayılan vatan sevdasıdır, karamsarlığın umuda, korkunun güvene, esaretin özgürlüğe döndüğü gündür bugün.

Bugün, Mustafa Kemal’in halkına güvenerek çıktığı yolda, Çanakkale ruhunu yeniden yeşerttiği, Alparslan’ın, Mete’nin gözlerini yeşerttiği mukaddes bir gündür.

Haçlı seferlerini aratmayacak açgözlü düşman emellerinin, anayurdu savunmaya and içmiş Türk’ün çelik göğsünde yok olup gitmesinin ilk adımıdır bugün. Bugün karanlıkların aydınlanmaya başladığı, güneşin bir kez daha ve daha parlak doğduğu mübarek bir gündür.

Tarih boyu esir düşmemiş, mertlikten taviz vermemiş, sadece barış için savaşan kahraman Türk’ün zulme baş kaldırışının adı olan 19 Mayıs, milletin tek yürek olup düşmanı İzmir’e sürmeye yemin ettiği gündür.

Samsun, 23 Nisan’ların, 30 Ağustos’ların, 9 Eylül’lerin ilki, başı, başlangıcıdır.

19 Mayıs, Samsun’dan İzmir’e uzanan kahramanlık destanının tarihe altın harflerle geçen mucizesi, inancı, imanıdır.

Anadolu’nun yeniden vatan olmasının adıdır 19 Mayıs.

Türk’ün sönmeye yüz tutmuş bağımsızlık ateşinin, yok olmaya yüz tutmuş varlığının yeniden tarih sahnesinde parladığı en güzel gündür 19 Mayıs.

19 Mayıs işin başı, yolun başı, kurtuluşun ilk adımıdır.

Bu mukaddes gün susmaya yüz tutmuş ezan seslerini yeniden hür kılmak, semaya yükseltmek günüdür.

Üç buçuk yıl boyunca Atalarımızın, analarımızın, dedelerimizin uyumadan, dinlenmeden vatan uğruna ter ve emek sarf ettiği o günler, zaferi getiren, kurtuluşu temin eden, Cumhuriyeti ve barışı yeniden Türk’e armağan eden kutsal bir savaştır.

Bu savaş sadece silahla değil, yürekle, sevgiyle, umutla verilen bir savaştır. Bu savaş sadece muharebe alanlarında değil, devrimlerle sürecek fikri ve medeni alanlarda da verilen bir savaştır. Aydınlık yarınların, demokrasi ve Cumhuriyetin, eşitlik ve hürriyetin, barış ve huzurun teminatıdır bu savaş.

Bu savaşta kalemler, silahlar, kürekler, sabanlar bir olup düşman mermilerini dize getirmiş, mermileri yavrusundan mukaddes sayan annelerin şefkat ve azmi düşmanın tüm umutlarını yerlere sermiştir.

Tek serveti olan sarıkızını satıp askere mühimmat için veren dedeler, başlık parasını, hastane parasını, çeyizini vatan için harcayan fedakâr insanlar, ekinini bırakıp askere giden babalar, okulunu yarıda kesip cepheye koşan gençler 19 Mayıs’ın sivil kahramanlarıdır.

Askeriyle siviliyle tek yürek olup düşmana karşı koyan milletin haklı davasının zaferidir, her sabah doğudan doğan güneştir 19 Mayıs.

19 Mayıs, yıllar geçse de tükenmeyecek sevdanın adı, kurtuluşun yemini, milli misakın sınırı, Cumhuriyet tutkusu, egemenlik türküsü, millet olma bilinci, var olma savaşıdır.

100 yıl sonra hala yanmakta olan bir ateştir 19 Mayıs. Gençliğin omuzlarında yükselen şanlı bir sancaktır bugün.

Atalardan yadigâr bu güzel vatanın, şanlı sancağın ayakta ve özgür kalacağına yemindir 19 Mayıs. Savaştan siyasete, bilimden sanata, sanayiden spora, eğitimden ahlaka kadar her alanda aydınlık Türkiye’nin mührüdür 19 Mayıs.

Bizlere bu günleri kanıyla, canıyla armağan eden, malını, servetini, emeğini, terini, kanını, canını esirgemeyen kahraman atalarımıza vefa borcumuzdur 19 Mayıs.

Bizlere emanet Cumhuriyet’tir, özgürlük ve eşitliktir, namus ve haysiyettir 19 Mayıs.

19 Mayıs, vatana borç, Türk’lüğe sadakat, Allah’a yemin, şehitlerimize verilen sözdür.

Bu bayram, ağlamak değil, hatırlamak, hissetmek, kendine gelmek bayramıdır. Bu bayram, 19 Mayıs ruhunu yeniden diriltmek, ışık ve umut olup bir daha Samsun’a çıkmak demektir. Bu bayram Mustafa Kemal’in askeri olmak değil, binlerce Mustafa Kemal olabilmektir.

Bu özgür ve refah ortamı, Cumhuriyet erdemini, barış ve huzuru bizlere yüksek bedellerle armağan eden kahraman şehit ve gazilerimize şükranlarımızı sunuyor, başta ulu önder Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere, emeği geçen tüm merhumlarımıza minnet ve sevgilerimizle şöyle diyoruz;

“Ey Türk mevcudiyetinin 20. yüzyıl korkusuz, fedakâr kahramanları, Ey Kara Fatma’lar, Ey Sütçü İmam’lar, Ey şehit oğlu şehitler, Ey Mustafa Kemal Paşa’m!

Yaktığınız bağımsızlık meşalesini söndürmeden muhafaza edeceğimize, al sancağı daha yükseklere taşıyacağımıza, vatanı ne pahasına olursa olsun koruyup yücelteceğimize, devrim ve ilkelerin yılmaz bekçileri olacağımıza, vatan ve Cumhuriyet uğruna canlarımızı seve seve feda edeceğimize, medeniyet, bilim ve adalet yolunda durmadan yürüyeceğimize, her birimiz birer Mustafa Kemal Atatürk olacağımıza namus ve şerefimiz üstüne yemin ederiz.”

Yüz yıl önce Samsun’dan filizlenen bağımsızlık ve egemenlik aşkı ilelebet sönmeyecek, Türk Gençliği vatan aşkıyla yanan o şanlı bedenlerin açtığı kahramanlık yolunda durmadan yürüyecektir. Cumhuriyet nice 100 yıllar daha yaşayacak, bu bayrak asırlar boyu şerefle dalgalanmaya devam edecektir. Ne mutlu Türk’üm diyene!

Bu yüce dilek ve ruh haliyle, Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor bayramınızı bir kez daha kutluyor, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.

Arz ederim.

Bu yazı 19 MAYIS KUTLAMALARI ÖĞRETMEN KONUŞMA METNİ ilk olarak şu sitede yayınlanmıştır Ataturkicimizde.com. Yazının kaynağı bu sitedir.

]]>
http://ataturkicimizde.com/19-mayis-kutlamalari-ogretmen-konusma-metni/feed/ 0
Atatürk olmasaydı http://ataturkicimizde.com/ataturk-olmasaydi-2/ http://ataturkicimizde.com/ataturk-olmasaydi-2/#respond Thu, 03 Jan 2019 20:46:11 +0000 http://ataturkicimizde.com/?p=6690 Atatürk olmasaydı Dünyada hiçbir lidere hem de vefatından neredeyse bir asır sonra bu kadar çok saldırılmamış ama yine hiçbir lider bu kadar saygı görmemiştir. Atatürk...

Bu yazı Atatürk olmasaydı ilk olarak şu sitede yayınlanmıştır Ataturkicimizde.com. Yazının kaynağı bu sitedir.

]]>
Atatürk olmasaydı

Dünyada hiçbir lidere hem de vefatından neredeyse bir asır sonra bu kadar çok saldırılmamış ama yine hiçbir lider bu kadar saygı görmemiştir. Atatürk hem yerli ve hem yabancı, hem sevenleri hem sevmeyenleri için işte bu kadar büyük bir liderdir. Komik ve acı olan şudur ki bugün O’na kötülük yakıştırmak hevesindekiler dahi O’nun sağladığı hür ve huzurlu ortamda nefes alıp vermekte ve demokratik olarak fikir beyan edebilmektedir.

Oysa akıl ve namus sahibi herkes durup düşünse Atatürk’ün yaşamadığı bir vatanda şu an hangi durumda olacağımızı tahmin etmek hiçte zor değildir. İsterseniz hep birlikte bir göz atalım ve bunu yaparken o zamanki şartları ve durumu göz önüne alalım.

Evvela cehalete teslim olmuş, üçüncü sınıf vatandaş muamelesi gören bir toplum düşünelim ve bırakın alfabeyi matbaayı dahi yabancılaştıran, reddeden bir zihniyeti hatırlayalım. Sonra halk olamamış, insan dahi sayılmayan, teba hatta kul olarak adlandırılan, kişiliksiz ve tutsak bir halk tasavvur edelim. Yönetenlerin halkı kul gördüğü, kendisini Allah’ın yeryüzündeki gölgesi gördüğü bir yaşam. Fakir, mutsuz, geri kalmış, hastalık ve yokluklarla boğuşan. Sonra bunların basiretsizlikleri ile üstümüze çullanmış sayısız ve amansız düşman.

Dört koldan sarılmış vatan, akbabalar gibi Anadolu ve İstanbul’a çullanmış yabani kuşlar, kurtulmayı dahi düşünemeyen bir insan kitlesi ve onu yönetenler, medet ummaktan uzak, çaresiz mazlumlar. Batının aydınlanma hareketlerinden uzaklaştıkça, toprak ve gelir kaybeden, evlatlarını yok yere şehit veren bir ulus. Yitirilen topraklar, hastalıklı hayvanlar, sıfır ekonomi, erken ölümler, törelere ve hurafelere teslim olmuş bir İslam modeli, din ve devlet işleri içiçe girmiş, ayaklanmalarla, çetelerle, soykırım ve katliamlarla cebelleşen ama kendisini muhafaza etmekten mahrum bir kitle.

Bu tabloyu uzatmak mümkün.

Ülkenin güneyindeki diğer devletlerinde, doğusundaki kardeş ülkelerinde durumu pek farklı değil. tamamı doğu kültürü etkisinde, çağdaş yaşama uzak, tarih ve kültüründen habersiz, batının empoze tarihlerini kendi tarihi sanar vaziyette yaşayan halklar.

O esnada batı, modernleşmeye ve aklı yakalamaya meyletmiş, bilimle dost bir ülkeler kervanı halinde. Dinde ve yaşamda aydınlanmayı dilemiş, devrimler, icat ve keşifler ile kabuk değiştirmeye azmetmiş, kardeş kavgalarından sıkılmış, yayılmak, sömürmek isteyen canavarlar sürüsü ve fakat tamamı hasta adam dedikleri Osmanlı’yı yemek hevesinde.

İşte tam bu ortamda tablo ise şöyle;

Osmanlı kuşatma halinde, askerleri tutsak, orduları terhis edilmiş, tersanelerine girilmiş, devlet ve halk harap vaziyette, düşman çizmeleri yurdun dört bir yanında ve daha kötüsü yönetim onlardan medet umar halde ve en acısı saldırgan canavarların hevesleri bu kadarla da sınırlı değil. Vahşet, tecavüz, katliam, haksızlık, soygun, talan, yangın yurdu sarmış vaziyette ve dur diyecek yok, koruyacak yok. Medetler manda yönetimlerine havale edilmiş durumda.

Anadolu kan ağlıyor, insanlar zavallı halde, hastalıklar, yokluklar, çaresizlikler diz boyu.

Tablo buyken karanlıklar üzerine Atatürk doğuyor ve çağdaş bir sosyal hukuk devleti genç Türkiye Cumhuriyeti; İslam’ı yaban otlarından, ülkeyi çaresizlikten, Türk’ü yok olmaktan, devleti tarihten silinmekten, bayrağı indirilmekten koruyor. Kara bulutlar yerini masmavi bulutlara bırakıyor ve zalim saldırganlar sürüsü “geldikleri gibi gidiyorlar.”

Şayet Atatürk olmasaydı sorusunun cevabı buraya kadarki karanlık ve yeis dolu sahnede yeterince vardır ama özetlemek gerekirse;

Atatürk olmasaydı devlet ve halkın bekası, hürriyet ve istiklali olmayacak, bağımsızlıktan söz edilemeyecek, vahşetler artarak devam edecek, Türklük ve Türk devletleri tarihten silinecek, bayrak inecek, analar ağlayacak, göz yaşları dinmeyecekti.

Sadece Türkler değil, mazlum devletlere de emsal olmayı kaderin bir mesuliyeti olarak taşımak zorunda olan Türk milleti vazifesini yerine getirmemiş ve cihat etmemiş olmakla küfre saplanmış olacak, zulme baş kaldırmamakla İslam’ın en temel şartını da inkar etmiş olacaktı.

Atatürk olmasaydı, ezan sesleri susacak, ibadethaneler yıkılacak, yakılacak, kiliseleşecek, ezan sesleri yerini çan sesleri alacaktı. Sokaklarda başka başka diller konuşulacak, Türkler esir veya köle haline gelecek, azınlıklar ve etnik kökenli gayri müslimler eziyet ve kahretmelerine devam edecekti.

Halk fakir ve umutsuz yaşama devam edecek, her gün şartlar çok daha zorlaşacak, milli bir şey kalmayacağı gibi tarih, kültür ve gelenekler de yok olup gidecek, din hobileşecek, Türklük ayaklar altına alınacak, iki bin yıllık Türk ordusu silinecek, devletsiz kalmayan Türk milleti devletsiz ve sahipsiz kalacaktı.

Atatürk olmasaydı, şehitlerin kanı yerde kalacak, bu aziz vatan topraklarını bizlere emanet eden atalarımızın kemikleri sızlayacaktı.

İzzet, namus ve şeref gibi kavramlar unutulacak, münafık ve müşrik yardakçılar payelenirken doğru ve dürüst insanlar damgalanacak, hapse konulacak veya öldürülecekti.

Vergi yükü altında inleyen toplum ilaç dahi bulamayacak, işgalciler altın kaplamalı saraylarında sahillerde keyif çatarken bu toprağın insanları hizmetçilik eder hale gelecek, kızların namusu düşman askerlerinin vicdanına kalacaktı. En kutsal değerler, en manevi kıymetler, hatta Kur’an’lar yerlerde sürünecek, analara zulmedilecek, dedelere işkenceler edilecek, gençler taş ocaklarına, madenlere, tarlalara mahkum edilecekti.

Atatürk olmasaydı, yiyecek ekmek olmayacak, çöpler karıştırılacak, işgalcilerin kemik artıkları ile beslenilecekti. İlaç olmayacak, aşı olmayacak, küçük yaşta bebek ölümleri, salgınlar, sokaklarda dolaşan fareler hayatın gerçekleri olacaktı.

Dişle, tırnakla kazanılan evler, tarlalar, iş yerleri işgalcilerin tapulu malı olacak, servetlere el konulacak, atalardan yadigâr en kutsal miraslar dahi yabancıların eline geçecekti.

Atatürk olmasaydı, gelecek nesillerin suratına bakacak yüzümüz olmayacak, Allah’a can vermek en büyük korkumuz olacaktı. Peygamberimizin dahi kemikleri sızlayacak, şehitlerimiz bize lanet okuyacaktı.

İmanımız, ibadetimiz ve bir zaman sonra dinimiz yok olup gidecek, sahabelerin, Salihlerin, velilerin hışmını hak edecektik.

Yeni doğan bebelerin anası belli olacak ama babası belli olmayacaktı.

Atatürk olmasaydı, kurtuluş sağlansa ve barış temin edilse dahi köhne yaşam sürecek, aydınlanma yakalanamayacak, inkılaplar yaşanmamış olacağından ilim ve akıl bizlere dost olmayacaktı. Bu sayede de geri kalmış vaziyette, ilkel ve çağ dışı yaşamın temel direklerini kan davaları, aşiret kavgaları, hurafeler, batıl inançlar ve yabani töreler, din sanılan ilkellikler, kültür sanılan yanlışlıklar, akla düşman tutuculuklar oluşturacaktı.

Atatürk’ün fikri bayrağı şayet bu topraklarda dalgalanmasaydı, Cumhuriyet yani halkın hür iradesi asla gerçekleşmeyecek, dinin ve fıtratın en temel hukuku olan irade kullanma mesuliyeti yerine getirilemeyecek, halk teba veya kul olmaktan öte gidemeyecek ve bu sayede İslam’ın en temel maruf yani insanlık değerlerine de ters düşmüş olacaktı. Hak ve hakkaniyet yerlerde sürünecek, eşitlikten söz edilemeyecek, hürriyet ve istiklal cadde ismi olmaktan öte gidemeyecekti.

Atatürk’ün yaktığı ateş Anadolu’yu sarmasaydı bebeler erken yaşta gelin edilecek, kızlar okula gidemeyecek, kadınlar ikinci sınıf vatandaş hatta davar türü mal olmaktan öte gidemeyecek, kızlar para ile satılır hale gelecekti.

Atatürk aydınlanması olmasaydı ölçü ve tartılardaki geri kalmışlık ve batı ile uyumsuzluk pek çok karmaşaya sebep olacak, ticari hayat ve ekonomi asla istenen seviyeye gelemeyecekti.

Eğitim ve öğretimde milli his egemen olamasaydı, akıl ve bilimle barışılamayacak, tahsil yapılamayacak, aydınlanma ve gelişme sağlanamayacak, batı medeniyeti ile rekabet edilemeyecek, sanat, finans, tıp gibi en asli branşlarda dışa bağımlılık asla bitmeyecekti.

Bu ülkenin evlatları yaşama ve eğitim alma hakkından mahrum kalacak, kütüphaneler olmayacak olsa da boş kalacak, okuma yazma halkın en fazla onda biri tarafından bilinir olacaktı. Acıdır ki halk bu durumda bir iki kelime arapça veya farsça bileni veli veya peygamber sanacak, arapça harfleriyle yazılı tüm kitapları kutsal sanmaya devam edecekti.

Atatürk olmasaydı Kur’an’ın mealini ve tefsirini bu ulus belki daha asırlarca öğrenemeyecek, bu nedenle dininden habersiz yaşamaya ve şirki, küfrü tanımadan ölmeye devam edecekti. Müslüman dünya Atatürk olmasaydı İslam’a çöreklenmiş yaban otlarını temizlemeye asla teşebbüs dahi edemeyecek, mason locaları ve misyoner Hristiyanlık sokaklarda kol geziyor, dini tanınmaz hale getiriyor olacaktı.

Tekke ve zaviyelerin anlaşılmaz ve çağdışı anlayışları ile tarikatlaşan millet parçalara ayrılacak, mü’minler kardeş olamayacaktı. Ahde vefa, vatana vefa olmayacak, verilen sözler tutulamayacak, manevi değerler terk edilecekti.

Atatürk olmasaydı, sokaklar abuk subuk kıyafetlerle dolaşan insanlarla dolup taşacak, o kıyafetler bazılarına mevki yolunu açarken, bazıları kıyafetleri nedeniyle din dışına aforoz edilecekti.

Modern eğitim imkânı olmayacak, din eğitimi esas sayılacak, hukuk dahi anayasaya değil sözde içtihatlara ve icmaya göre şekillenecek ama başta halife olmak üzere bazılarınca eşitlik hep kendi lehlerine kullanılacaktı.

Kadınlar mirastan az pay alacak, oy kullanamayacak, çocuk doğurmaktan öte gidemeyecekti.

Hastanelerine doktor yetiştiremeyecek toplum yabancı doktorların merhametine kalacaktı.

Halk elindeki üç beş kuruşu da ithal edeceği arabalara, kitaplara, eşyalara verecek, üretemediği için bunların tamirlerini dahi yapamayacaktı.

Atatürk olmasaydı ne ahilik ruhu kalacaktı ne de toplum ve İslam ahlakı.

O olmasaydı ülke üç kuruş toprağa sıkıştırılmış ve esir alınmış vaziyette hala orta çağı yaşıyor olacaktı.

Sadece bu ülke vatandaşları değil tüm mazlum devletlerin, gelişmekte olan ulusların ve İslam – Türki devletlerin hayal ve umutları yerle bir olacaktı.

Atatürk yaşamamış olsaydı, aile bağları, kardeşlik duyguları, milli hisler, imeceler, kan bağları yerini menfaat ve yardakçılıklara bırakacaktı.

Atatürk olmasaydı Türklüğün unutulmuş değerleri asla gün yüzüne çıkamayacak, mertlik ve ananeler hatırlanmayacaktı.

Ülke yangınlardan çölleşecek, bakımsızlıktan kısırlaşacak, Türk’e vatan diye bırakılan topraklar yabancıların çöplüğü olacaktı.

Semalarda Türk bayrağı değil ecnebi bayrakları dalgalanacak, Türk bayrağı ayaklar altına paspas yapılacaktı. Ne milli marşımız, ne de saygı duruşumuz olacak ve ne de minnet ve şükranla andığımız bir Ata’mız, Atatürk’ümüz olacaktı.

Ne gençlik bayramımız, ne çocuk bayramımız, ne Cumhuriyet bayramımız olacak, mevlitlerle yetinecek, oruç tutanlar dahi eziyet görecekti. Kadir geceleri dahi Kur’an okuyuşları karanlık evlere, çekik perdelere mahkûm olacaktı. Hac ibadetine gitmek zaten hayal olacaktı.

İstanbul boğazı, Çanakkale boğazı, denizlerimiz yabancı donanmalarla dolup taşacak, kızlarımız genel evlere malzeme olacak, yabancı askerler keyif çatarken namusumuz üç paralık olacaktı.

Mahkemelerde hak ve adalet aramak mümkün olmayacak, yabancı hukuka tabi olunacak, daima haksız bulunulacak ve hapsedilenler hep bu vatan evlatları olacaktı. Dahası işlenmemiş suçlar için dahi hapis yatan bir yığın masum olacaktı.

Vatan toprakları dışındaki Türkler kurtarma umudu dahi taşımayacak, diğer devletler ve halklar Türklüğün esir halinden keyiflenerek Osmanlı’nın intikamını almakla neşelenecekti.

Osmanlıya ve Türklüğe asırlarca minnet borçlu olan küçük devletler ve azınlıklar, zulümden kaçıp bize sığınan Yahudiler, içimizde huzur ve barış içinde yaşayan etnik kökenler bir anda vahşileşecek ve azılı düşman kesilecekti.

Yer altı ve yer üstü servetlerimize göz diken çok olacak, milli şuur ve birlik sağlanamayacağı için de tavizler kapütilasyonlar şeklinde artarak devam edecek ve vatan yok olacaktı.

Saray ve tüm mülki amirler bu duruma şükretmekle ve işgalcilere yardakçılık etmekle meşgul iken hakikatleri görmeye korkacak, zulümlere sessiz kalacak, hak arayamayacak, koltuk sevdasına düşecekti. Aksine tamamı ayaklanmayı hayal eden ulus evlatlarının tepesine binecek, haklarında idam fermanı çıkarmaktan ve bunun için dini fetva vermekten dahi çekinmeyeceklerdi.

Korku sokakları saracak, uykuya hasret kalınacak, ekinler tarlada kuruyacak, umutlar ve hayatlar tükenecekti.

Özetle Atatürk olmasaydı; hürriyet ve istiklal olmayacak, köhne zihniyet yerini medeniyete bırakamayacak, namus ve şeref yaşayamayacak, Kur’an yerlerde sürünecek, ezanlar susacak, milli kültür ve ahlak yok olacak, esaret dolu kahır dolu anlar Türk’ün kaderi olacaktı.

Bugün yaşadığımız bu güzel, huzur dolu ve refah hayatın hiçbir getirisi Atatürk olmasaydı yaşanamayacaktı. Kaldı ki O’nun vefatından sonra dahi bizler mirasına sahip çıkamadığımız için çok daha mutlu olma şansını kaçırmış vaziyetteyiz, Atatürk yaşamamış ve Türk milletine nasip olmamış olmasaydı ne bayrak dalgalanacak, ne marşımız okunacak, ne ordumuz, ne milli adında hiçbir şeyimiz olmayacaktı.

Bu yüzden bu vatanda nefes alan herkes Atatürk’e namusunu, şeref ve hürriyetini, dinini ve istikbalini borçludur. Allah’ın bu millete lütfu olan Atatürk, milletin O’na verdiği ada layık bir vatan evladı olarak en büyük asker, devlet adamı ve liderdir.

O’nun maddi olarak yaptıkları, manevi olarak uyandırdığı hisler ve başlattığı aydınlanma hevesleri yanında sönük kalır. Çünkü O’nun mirası maddi değil manevidir. O’nun mirası ve memleketin geleceği gençliğe emanettir ve gençlik O’nsuz yıllara yeniden mahkûm olmamak için O’nu tanımak ve anlamak mecburiyetindedir.

Yoksa bu milletin bir kez daha orduları lağvedilecek, tersanelerine girilecek, halk harap ve bitap olacaktır.

O’na saygıda kusur edenler bu yazıyı iki kez okumalı, anlayanlar duymayanlara iletmelidir.

Bu yazı Atatürk olmasaydı ilk olarak şu sitede yayınlanmıştır Ataturkicimizde.com. Yazının kaynağı bu sitedir.

]]>
http://ataturkicimizde.com/ataturk-olmasaydi-2/feed/ 0
On kasım etkinlik arası anlamlı ve güzel konuşma metinleri http://ataturkicimizde.com/on-kasim-etkinlik-arasi-anlamli-ve-guzel-konusma-metinleri/ http://ataturkicimizde.com/on-kasim-etkinlik-arasi-anlamli-ve-guzel-konusma-metinleri/#respond Sun, 04 Nov 2018 15:29:55 +0000 http://ataturkicimizde.com/?p=4462 On kasım etkinlik arası anlamlı ve güzel konuşma metinleri Denilebilir ki hiçbir şeye muhtaç değiliz, yalnız tek bir şeye çok ihtiyacımız vardır; çalışkan olmak. (1923,...

Bu yazı On kasım etkinlik arası anlamlı ve güzel konuşma metinleri ilk olarak şu sitede yayınlanmıştır Ataturkicimizde.com. Yazının kaynağı bu sitedir.

]]>
On kasım etkinlik arası anlamlı ve güzel konuşma metinleri

Denilebilir ki hiçbir şeye muhtaç değiliz, yalnız tek bir şeye çok ihtiyacımız vardır; çalışkan olmak. (1923, İzmit)

***

Türk çocuğu atalarını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır.

***

Ben gerektiği zaman en büyük hediyem olmak üzere Türk milletine canımı vereceğim.

***

Benim milletimi esir etmek isteyen herhangi bir milletin, bu arzusundan vazgeçinceye kadar amansız düşmanıyım.

***

Gençler! Cesaretimizi artıran ve devam ettiren sizsiniz. Siz almakta olduğunuz terbiye ve irfan ile insanlık meziyetinin, vatan sevgisinin, fikir hürriyetinin en kıymetli sembolü olacaksınız.

***

Ey yükselen yeni nesil! Gelecek sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk; onu yükseltecek ve devam ettirecek sizsiniz.

***

Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler ve mensuplar memleketi olamaz. En doğru ve en gerçek yol, medeniyet yoludur.

***

Asla şüphem yoktur ki, Türklüğün unutulmuş büyük uygar vasfı, büyük uygarlık yeteneği, bundan sonraki gelişimi ile geleceğin yüksek medeniyet ufkunda yeni bir güneş gibi doğacaktır.

***

Benim değersiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, fakat Türkiye Cumhuriyeti sonsuza kadar yaşayacaktır. Ve Türk milleti, güven ve mutluluğuna kefil bu ilkelerle uygarlık yolunda, tereddütsüz yürümeye devam edecektir.

***

Beni görmek demek behemehal yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu kafidir.

***

Bizim yolumuzu çizen, içinde yaşadığımız yurt, bağrından çıktığımız Türk milleti ve bir de milletler tarihinin binbir facia ve ıstırap kaydeden yapraklarından çıkardığımız sonuçlardır.

***

Millete efendilik yoktur. Hizmet etmek vardır. Bu millete hizmet eden onun efendisi olur.

***

Türk Milletinin yeteneği ve kat’î kararı, cumhuriyet, medeniyet ve gelişme yolunda durmadan, yılmadan ilerlemektir.

***

Millet sevgisi kadar büyük sevgi yoktur ve şahsımız için değil, fakat mensup olduğumuz millet için elbirliği ile çalışalım.

***

Öğretmenler! Yeni nesli, cumhuriyetin fedakâr öğretmen ve eğitimcileri, sizler yetiştireceksiniz. Ve yeni nesil, sizin eseriniz olacaktır.

***

Eğitimdir ki, bir milleti hür, bağımsız, şanlı, yüksek bir toplum halinde yaşatır, veya bir milleti kölelik ve yoksulluğa terkeder.

***

Arkadaşlar ! Yeni Türkiye’nin birkaç yıla sığdırdığı askeri, siyasi, idari inkılâplar sizin, sayın öğretmenler, sizin sosyal ve fikri inkılâptaki başarınızla pekiştirilecektir. Hiçbir zaman hatırlarınızdan çıkmasın ki, Cumhuriyet sizden “fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür ” nesiller ister.

***

Asıl uğraşmaya mecbur olduğumuz şey, analarımızın ve atalarımızın oldukları gibi yüksek kültürde ve yüksek fazilette dünya birinciliğini tutmaktır.

***

Gençliği yetiştiriniz. Onlara ilim ve irfanın müspet fikirlerini veriniz. Geleceğin aydınlığına onlarla kavuşacaksınız. Hür fikirler uygulamaya geçtiği vakit, Türk milleti yükselecektir.

***

Dünyada her şey için, medeniyet için, hayat için, başarı için en gerçek yol gösterici ilimdir, fendir. İlim ve fennin dışında yol gösterici aramak gaflettir, cahilliktir, doğru yoldan sapmaktır.

***

Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı, ikbal nurusunuz. Yurdu asıl nura gark edecek sizsiniz. Kendinizin ne kadar mühim ve kıymetli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız. Sizlerden çok şeyler bekliyoruz.

***

Millete gideceği yolu gösterirken dünyanın her türlü ilminden, keşiflerinden, gelişmelerinden yararlanalım, ama unutmayalım ki, asıl temeli kendi içimizden çıkarmak zorundayız.

***

Muhterem Gençler, hayat mücadeleden ibarettir. Bundan dolayı hayatta yalnız iki şey vardır. Kazanmak, yenilmek. Size, Türk Gençliği’ne terk edip bıraktığımız vicdani emanet, yalnız ve daima kazanmaktır ve eminim daima kazanacaksınız.

***

Siz genç arkadaşlar, yorulmadan beni takip etmeye söz vermişsiniz. İşte ben özellikle bu sözden çok duygulandım. Yorulmadan beni takip edeceğinizi söylüyorsunuz. Fakat arkadaşlar yorulmadan ne demek ? Yorulmamak olur mu ? Elbette yorulacaksınız. Benim sizden istediğim şey yorulmamak değil, yorulduğunuz dakikada da dinlenmeden beni takip etmektir.

***

Yaptığımız ve yapmakta olduğumuz inkılâpların gayesi, Türkiye Cumhuriyeti halkını tamamen çağdaş ve bütün mana ve şekliyle uygar bir toplum haline getirmektir . İnkılâplarımızın ana ilkesi budur.

***

Bir milleti hür, bağımsız, şanlı, yüksek bir toplum olarak yaşatan da köleliğe, yoksulluğa düşüren de eğitimdir.

***

Ey kahraman Türk kadını, sen omuzlar üzerinde göklere yükselmeye lâyıksın.

Bu yazı On kasım etkinlik arası anlamlı ve güzel konuşma metinleri ilk olarak şu sitede yayınlanmıştır Ataturkicimizde.com. Yazının kaynağı bu sitedir.

]]>
http://ataturkicimizde.com/on-kasim-etkinlik-arasi-anlamli-ve-guzel-konusma-metinleri/feed/ 0
10 Kasım öğrenci konuşma metni http://ataturkicimizde.com/10-kasim-ogrenci-konusma-metni/ http://ataturkicimizde.com/10-kasim-ogrenci-konusma-metni/#respond Sun, 04 Nov 2018 08:14:55 +0000 http://ataturkicimizde.com/?p=4460 10 Kasım öğrenci konuşma metni 10 Kasım’da Ata’ya sesleniş Bitmeyen gecelerin, olmayan sabahların ardından gelen kara haberle yıkıldı dünya. Bir on kasım sabahı Mustafa Kemal’imiz,...

Bu yazı 10 Kasım öğrenci konuşma metni ilk olarak şu sitede yayınlanmıştır Ataturkicimizde.com. Yazının kaynağı bu sitedir.

]]>
10 Kasım öğrenci konuşma metni

10 Kasım’da Ata’ya sesleniş

Bitmeyen gecelerin, olmayan sabahların ardından gelen kara haberle yıkıldı dünya.

Bir on kasım sabahı Mustafa Kemal’imiz, Gazi, mareşal, Başkomutan, başöğretmen, Cumhurbaşkanı, Meclisimizin ilk başkanı, en büyük asker, dünya lideri, örnek insan, dahi, dost, önder Atatürk’ümüz….hayata veda etti.

Siyah beyaz resim gibi oldu Türkiye’m. Dünya kahraman düşmanını, Türk Milleti öz evladını yitirdi.

Durdu saatler Anadolu’da. Geçmek bilmedi zaman. İnanamadı kulaklar. Belki doğru değildir, belki söylentidir dendi beyhude. Yalanlanamadı vefatı Ulu önderin. Kapandı o masmavi bakan gözleri. Geleceği gören, hakikati bilen derin bakan bakışları sustu.

Bir milleti sürükleyip aydınlığa çıkartan, esaretten şerefli yaşama kavuşturan, dinini tertemiz yaşamasını sağlayan insan … hayata veda etti.

11 Kasım’lar onsuz yaşandı yıllarca.

Kimi sadık kaldı Ata’sına sözüne çalıştı, üretti, topluma faydalı bireyler oldu, kimi dünya yaşamına dalıp unuttu Cumhuriyet aşısının gereklerini kayboldu yokluklarda.

Nice devletler örnek aldı da O’nu, dünya lideri oldu. Yüzyıl geçtiği halde hala taptaze kaldı hayata bakışı, şerefli haykırışı, ayağa kaldırışı.

Bugün on kasım. Bugün maksadımız yas tutmak değil.

Bugün senin fikirlerini, emel ve gayretlerini bir kez daha hatırlamak, sana minnet sunmak, senin emanet bıraktığın istiklal ve Cumhuriyete daha sıkı sarılmak zamanı. Senin manevi evlatların olarak bugün yarım kalan mücadeleni sürdürmek, kaldığı yerden medeniyet meşaleni daha ilerilere taşımak günü bugün.

Bugün seninle dolu, seninle mutluyuz. Sensiz eksiğiz.

Bizler senin sadece  takipçin değil, sadece askerin değil, gaye ortağın, dava arkadaşınız. Bizler sadece senin izinde değiliz, hepimiz Mustafa Kemalleriz.

On kasımlar artık acıtmıyor canımızı çünkü biliyoruz ki seni görmek demek sadece yüzünü görmek değildir. Biliyoruz ki seninle aynı noktaya bakan gözlerimiz var oldukça sen yerinde rahat edeceksin, bahtiyar olacaksın.

Seni seviyoruz, sevmeye devam edeceğiz. Sonsuza dek!

Mutlu ol, huzur içinde uyu.

VATAN SANA MİNNETTARDIR!

Ellerinden öperiz.

Bu yazı 10 Kasım öğrenci konuşma metni ilk olarak şu sitede yayınlanmıştır Ataturkicimizde.com. Yazının kaynağı bu sitedir.

]]>
http://ataturkicimizde.com/10-kasim-ogrenci-konusma-metni/feed/ 0
On kasım töreni etkinlik arası kısa şiirler http://ataturkicimizde.com/on-kasim-toreni-etkinlik-arasi-kisa-siirler/ http://ataturkicimizde.com/on-kasim-toreni-etkinlik-arasi-kisa-siirler/#respond Sun, 04 Nov 2018 05:22:30 +0000 http://ataturkicimizde.com/?p=4466 On kasım töreni etkinlik arası kısa şiirler Gidiyor, rastgelemez bir daha tarih eşine Gidiyor, on yedi milyon kişi takmış peşine Gidiyor, sonsuz olan kudreti sığmaz...

Bu yazı On kasım töreni etkinlik arası kısa şiirler ilk olarak şu sitede yayınlanmıştır Ataturkicimizde.com. Yazının kaynağı bu sitedir.

]]>
On kasım töreni etkinlik arası kısa şiirler

Gidiyor, rastgelemez bir daha tarih eşine
Gidiyor, on yedi milyon kişi takmış peşine
Gidiyor, sonsuz olan kudreti sığmaz akla
Gidiyor, göğsünü çepeçevre saran bayrakla

***

Kasım Atatürk kokar, mis gibi, şefkat ve özlemle
Bağımsızlık, cumhuriyet, kurtuluş kokar sokaklar bu ayda
Selanikten kopup gelen bir destan havası okunur gazellerde
Bu ay Türk’ün Ata’sı, umudu, evladı, can yoldaşı kokar

***

Rahat uyu sen Ata’m bizler hep buradayız
Çizdiğin çizgilerin dışına hiç çıkmayız
Ölsek te yorulsak ta takipten hiç yılmayız
Dünya hep bir olsa da senden hiç vazgeçmeyiz

***

Yıl otuzsekiz on kasım perşembe
Hatırdan çıkmayacak bir sonbahar
Sarsılıyor İstanbul yedi tepe
Yaman esmiş Dolmabahçe’den rüzgar

***

Atatürk çocuğu olmak
Atatürk’ü bilmek, anlamak, anlatmaktır
Vatan sevmek, bayrak sevmek, ulus sevmektir
Atatürk çocuğu olmak
Vatan uğruna seve seve canını feda etmektir
Şehit evladının cenazesinde
vatan sağolsun diyen ananın sesi olmaktır
Atatürk çocuğu olmak
Türk olmak, çalışkan olmak, dürüst olmaktır..

***

Babasından önce onun adını
Öğretiyor oğluna Türk kadını,
Ondan aldık yaşamanın tadını,
Bahtiyarız, bahtiyarsa Atatürk..

***

Tükenir elbet gökte yıldız, denizde kum tükenir
Bu vatan bu topraklar cömert
Kutsal bir ateşim ki ben sönmez
İnanın Mustafa Kemal’ler tükenmez

***

Eşit olmasın diyorsanız
Kadınla erkek,
Kara çarşafa girsin diyorsanız
Yobazın gazabından ürkerek,
Diyorsanız ki okumasın
Kadınımız kızımız
Budur bizim alın yazımız,
Unutun tüm dediklerimi
Yıkın diktiğiniz heykellerimi..

***

Fazla geldiyse size
Hürriyet, Cumhuriyet,
Özlemini çekiyorsanız
Saltanatın, sultanın,
Hala önemini anlayamadıysanız
Millet olmanın,
Kul olun, ümmet kalın,
Fetvasını bekleyin şeyhülislamın.
Unutun tüm dediklerimi
Yıkın diktiğiniz heykellerimi Rahat bırakın beni…

Bu yazı On kasım töreni etkinlik arası kısa şiirler ilk olarak şu sitede yayınlanmıştır Ataturkicimizde.com. Yazının kaynağı bu sitedir.

]]>
http://ataturkicimizde.com/on-kasim-toreni-etkinlik-arasi-kisa-siirler/feed/ 0
On Kasım öğretmen konuşma metni http://ataturkicimizde.com/on-kasim-ogretmen-konusma-metni/ http://ataturkicimizde.com/on-kasim-ogretmen-konusma-metni/#respond Sun, 04 Nov 2018 04:14:24 +0000 http://ataturkicimizde.com/?p=4458 On Kasım öğretmen konuşma metni Saygıdeğer müdürüm, meslektaşlarım, değerli veliler, sevgili öğrenciler… 10 KASIM… BAYRAĞI YARIYA İNDİRME DEĞİL, BAYRAĞI DAHA YÜKSEKLERE ÇEKME GÜNÜDÜR. GURURLA! Atatürk… bir çocuğu...

Bu yazı On Kasım öğretmen konuşma metni ilk olarak şu sitede yayınlanmıştır Ataturkicimizde.com. Yazının kaynağı bu sitedir.

]]>
On Kasım öğretmen konuşma metni

Saygıdeğer müdürüm, meslektaşlarım, değerli veliler, sevgili öğrenciler…

10 KASIM… BAYRAĞI YARIYA İNDİRME DEĞİL, BAYRAĞI DAHA YÜKSEKLERE ÇEKME GÜNÜDÜR. GURURLA!

Atatürk… bir çocuğu kırmayacak kadar sevecen, bir ağacı kesmemek için evini yer değiştirecek kadar tabiat dostu, atına köpeğine sevgi ile yaklaşan bir hayvan sever…

Atatürk… okula gitmek için, aydın bir insan olmak için her şeyi göze alacak kadar kararlı, binlerce kitabı notlar alarak okuyacak kadar kitap dostu, sınırsız bilgi dağarcığını genç nesillere aktarmak için kitaplar yazan bir yazar…
Atatürk askerlik mesleğini canı kadar seven, bu mesleği hayat tarzı olarak benimseyen, üniforma aşığı bir asker,cepheden cepheye savaştan savaşa koşan başarılı bir komutan..

Atatürk tüm insanlara saygılı, kaliteli sohbetlerin sevdalısı bir dinleyici, karşısındakine en güzel biçim ve üslupla hitabeden bir konuşmacı… Eşsiz lider.

Atatürk… dikkatli, sempatik, pratik, akıllı, cömert, cesur bir vatansever… Fedakâr.

Atatürk mal varlığını Türk milletine bağışlayacak kadar millet sevdalısı; bir dil bir insan diyecek kadar iletişime önem veren, medeniyet, ilim ve teknoloji takipçisi bir batı sevdalısı insan…

Atatürk… diline, kültürüne kökten bağlı, Türk olmakla gurur duyan, tarihe ışık tutan geçmişe ışık olan bir tarih bilimci…

Sağduyulu Atatürk… uykusundan, istirahatından vazgeçip’’söz konusu vatansa gerisi teferruattır’’diyecek kadar ara vermeksizin çalışan bir Türkiye sevdalısı. Cumhuriyete, halk iradesine, eşitlik, yenilik, özgürlük uğruna yüreği kor alevler gibi yanan bir devlet adamı. Birleştirici, ikna edici, inandırıcı, beyinleri kalpleri okumayı bilen bir konuşmacı… Çocuklara bayram hediye eden,geleceği gençlere teslim eden bir öğretmen..

Düşman bayrağını çiğnemeyecek kadar asil bir lider, en güzel dansları yalpalamadan oynayacak kadar iyi bir dansçı, bizim valsimiz dediği zeybek havasını hastayken bile ustalıkla oynayacak kadar Anadolu aşığı bir adam… Yedi düveli dize getirecek kadar kahraman, ölümü göze alan, savaşı gerekmedikçe cinayet olarak gören bir dünya cengâveri…

Muazzam sofralarda kader arkadaşlarıyla memleket meselelerini sabahlara kadar konuşacak kadar fedakâr bir devlet adamı. Fikirlere saygı duyan ama sonunda memleket menfaatine olanı karar olarak uygulayan, karara uymayan, cahil, yanlı ve inanmayanları çevresinden uzaklaştıracak kadar isabetli bir politikacı…

Dini temiz, aracısız yaşamayı öğreten, hurafelere, tarikatlara, yalan ve sahte dincilere düşman, ağzında, kaleminde Allah’ın adını düşürmeyen bir dindar… Kıyafetiyle, evliliğiyle emsal, mizacı ile örnek insan…

Komutan, lider, devlet adamı kimliği ile dünyada hiçbir lider nasip olmayacak şekilde bu üç güzel özelliği bünyesinde barındıran mükemmel insan. Suikastlara, tehditlere, idam korkusuna teslim olmayan, canını feda etmeye hazır, korkusuz kahraman.

Öngörülü, isabetli, kökten kararlar alacak kadar cesur, askerine, halkına güvenen, Anadolu halkının gözbebeğinde özgürlüğe olan açlığı daha Samsun’da fark eden muazzam insan… Selanik, Sofya, Balkanlar, Şam, Trablusgarp, Filistin, Anadolu, İstanbul, Almanya, Rumeli dört bir yanda savaşan, hayatı tanıyan, Türklüğün izlerini süren bilim adamı…

Gazeteler, dergiler, kitaplar yazan, toplantılar düzenleyen, özgürlük ve demokrasi için baş kaldıran Cumhuriyet sevdalısı. Kişi hak ve hürriyetine her şeyden fazla önem veren, yenilikçi, halkın refahı için ter döken savaşçı.

Eski harflerden Türkçeye, festen şapkaya, okkadan kiloya bir ulusu çok kısa sürede geçiren usta planlamacı… Halkın ihtiyaçlarını bilen, halkın bağrından çıkan bir halk adamı… Hasta yatağında bile bayram kutlamalarını iptal ettirmeyen, Savarona için göz yaşı döken, çocuk gibi tertemiz yüreği, masum ruhu, sevecen üslubuyla Türk milletinin atası, Türk ulusunun başkomutanı, Cumhuriyetin kurucusu,modern Türkiye’nin mimari,gönüllerin vazgeçilmez sevdalısı…

Düşmanlarına dahi merhamet edip saygı gösteren lider… Atatürk.

Atanın dünyayı ölümüyle yasa boğan, Türk milletini evlatsız bırakan yüce insan, mübarek Atatürk…

10 Kasım 2011…bugün atamızın ebediyete intikalinin yıldönümü… saygıyla, sevgiyle huzurunda eğildiğimiz Ulu Türk…

Bugün başlarımızı geçmişten geleceğe çevirdiğimiz gün.

Bugün bir kere daha karanlığa yenilmeden aydınlığa yönelmeye yemin ettiğimiz gün…

Bugün öksüz, yetim kaldığımız, bugün Ata’sız kaldığımız gün…

Bu gün bayrağı yarıya indirme değil, bayrağı daha yükseklere çekme günü.

Bugün bir kere daha Atatürk çocuğu olmak, bayrak olup Anadolu dağlarında rüzgâr gibi dolaşmak günü…

Bugün Ata’ya layık olmalı, Ata’ya minnet borcu ödemek günü…

Bugün 10 Kasım…

O’nun hayatını ve fikirlerini anlama, açtığı yolda hızlanma, düşüncelerinin satır aralarını daha dikkatli okuma günü bugün.

Bugün on kasım.

Rahat Uyu Ata’m. Vatan sana minnettardır.

Bu yazı On Kasım öğretmen konuşma metni ilk olarak şu sitede yayınlanmıştır Ataturkicimizde.com. Yazının kaynağı bu sitedir.

]]>
http://ataturkicimizde.com/on-kasim-ogretmen-konusma-metni/feed/ 0
29 ekim için örnek okul panosu http://ataturkicimizde.com/29-ekim-icin-ornek-okul-panosu/ http://ataturkicimizde.com/29-ekim-icin-ornek-okul-panosu/#respond Fri, 26 Oct 2018 04:55:11 +0000 http://ataturkicimizde.com/?p=4076 29 ekim için örnek okul panosu Öğrenci kardeşlerimize Cumhuriyet’in ne demek olduğunu, anlam ve kıymetini anlatmak için hazırlanan örnek panomuz aşağıdadır. Burada yazılı özellikler elbete...

Bu yazı 29 ekim için örnek okul panosu ilk olarak şu sitede yayınlanmıştır Ataturkicimizde.com. Yazının kaynağı bu sitedir.

]]>
29 ekim için örnek okul panosu

Öğrenci kardeşlerimize Cumhuriyet’in ne demek olduğunu, anlam ve kıymetini anlatmak için hazırlanan örnek panomuz aşağıdadır. Burada yazılı özellikler elbete yeterli değildir ve isteğe göre değiştirilebilir. Maksadımız sadece fikir vermektir. İyi bayramlar…

29 ekim için örnek okul panosu

Bu yazı 29 ekim için örnek okul panosu ilk olarak şu sitede yayınlanmıştır Ataturkicimizde.com. Yazının kaynağı bu sitedir.

]]>
http://ataturkicimizde.com/29-ekim-icin-ornek-okul-panosu/feed/ 0
Cumhuriyet bayramı öğretmen konuşma metni http://ataturkicimizde.com/cumhuriyet-bayrami-ogretmen-konusma-metni/ http://ataturkicimizde.com/cumhuriyet-bayrami-ogretmen-konusma-metni/#respond Thu, 18 Oct 2018 17:05:52 +0000 http://ataturkicimizde.com/?p=3565 Cumhuriyet bayramı öğretmen konuşma metni Sayın müdürüm, sevgili veliler, kıymetli öğrenciler. Bugün Genç Türkiye Cumhuriyeti’nin en mutlu günlerinden olan 29 Ekim. Bağımsızlığımızın,  milli egemenliğimizin, hür...

Bu yazı Cumhuriyet bayramı öğretmen konuşma metni ilk olarak şu sitede yayınlanmıştır Ataturkicimizde.com. Yazının kaynağı bu sitedir.

]]>
Cumhuriyet bayramı öğretmen konuşma metni

Sayın müdürüm, sevgili veliler, kıymetli öğrenciler.

Bugün Genç Türkiye Cumhuriyeti’nin en mutlu günlerinden olan 29 Ekim. Bağımsızlığımızın,  milli egemenliğimizin, hür irademizin meclise taşındığı, bir ve birlik olarak eşitlik ve kardeşlik duygusuyla kenetlendiğimiz gün bugün.

Bundan tam ….. yıl önce Ulu Önder Atatürk ve dava arkadaşlarının 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkarak başlattıkları mücadelenin, kazanılan savaşların, akıtılan kanların, öksüz kalan bebelerin armağanı olan bu gün kutsaldır, kıymetlidir, anlamlıdır.

Hepimize kutlu olsun.

29 Ekim 1923 sadece saltanatın kaldırılması veya Cumhuriyet’in ilanı değil, anlayış ve yaşamların değişmesi, Türk’e en çok yakışan idare biçiminin devlete egemen olmasıdır. Bu bayram Anadolu’nun her ovasında, dağında, yaylasında, yaşlısından gencine, kızından erkeğine, doğulusundan batılısına kadar sevinç ve gururla kutlanması gereken büyük bir gündür.

Ulu önderin dediği gibi bu Cumhuriyet, halkımızın yıllardır özlemini duyduğu bağımsızlık güvercini, insan olmanın haklı gururu, eşitlik ve onurla yaşama biçimidir. Çağdaş medeniyet yolunda aklı ve bilimi rehber edinerek yürüyen Genç Türkiye Cumhuriyeti, eğitim kadrolarıyla, öğrencileriyle, gencinden yaşlısına tüm halkıyla bu yüksek ideale sadık ve sevgili olarak yürümüş ve yürümeye de kararlıdır. Cumhuriyeti bize armağan eden başta Ulu Önder Mustafa Kemal ve dava arkadaşlarını, tüm şehit ve gazilerimizi saygı ve minnetle anıyoruz.

Çünkü Cumhuriyet fazilettir. Bu şerefli kazanımı gelecek yüzyıllara taşımak bizlere ve genç nesillere Yüce Atatürk’ün mirası ve emanetidir. O’nun gençliğe hitabında seslendirdiği gibi hürriyet ve istiklali muhafaza ve müdafa etmek en başta gençlerin görevidir, kendini genç hisseden herkesin görevidir. Çünkü Cumhuriyet payidar kalacaktır.

Bedenler ölse de Cumhuriyet sevgisi asla sönmeyecek bir meşale olarak yaşamaya devam edecektir. Bu uğurda gereken sadece çalışmak, damarlarımızdaki asil kandan alacağımız güç ve cesaretle yarınlara akıl ve bilimin önderliğinde yürümek, bunu yaparken milli benliğimize zarar vermemektir.

Bağımsızlık ve egemenlik, tarih sahnesine çıktığı ilk günden beri esir olmamış ve devletsiz kalmamış Türk Milleti’nin en yüce sevdasıdır. Bunu hakkıyla sürdürmek, atalarımızdan aldığımız Cumhuriyet bayrağını daha da yücelterek gelecek nesillere taşımak hepimizin vicdan ve vatan borcudur.

Ulu Önder’in dediği gibi; Türkiye Cumhuriyeti mesut, muvaffak ve muzaffer olacaktır.

Bunu sağlamak, dosta güven ve düşmana korku salmak, güçlü, inançlı, bir ve birlik olmak, Cumhuriyetin temel kurumlarını egemen ve etkin kılmak hepimizin vatandaşlık ve Türklük görevidir.

Atamızın mirasına, şehitlerimizin kanıyla sulanmış bu mukaddes topraklara bir daha düşman eli değmemesi için, huzur, barış ve kardeşlik ortamında yaşayabilmek için, var olmaya devam edebilmek için Cumhuriyet hepimizin göz nuru gibi sakınması ve koruması gereken en kutsal hazinedir.

Siz sevgili öğrenciler, Cumhuriyet sizleri fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür bireyler olmanızı ister. Bu uğurda okumaktan, çalışmaktan, üretmekten asla vazgeçmeyiniz, üşenmeyiniz, yılmayınız. Yorulsanız da Atatürk ilke ve inkılaplarının savunucusu ve takipçisi olunuz.

Sözlerime Yüce Atatürk’ün sözleriyle son vermek istiyorum;

Türk Milleti yüzyıllardan beri hür ve müstakil yaşamış ve istiklâli yaşamak için şart saymış bir kavmin kahraman evlâtlarından ibarettir. Bu millet istiklâlsiz yaşamamıştır, yaşayamaz ve yaşamayacaktır.

Saygıyla selamlıyorum.

Bu yazı Cumhuriyet bayramı öğretmen konuşma metni ilk olarak şu sitede yayınlanmıştır Ataturkicimizde.com. Yazının kaynağı bu sitedir.

]]>
http://ataturkicimizde.com/cumhuriyet-bayrami-ogretmen-konusma-metni/feed/ 0
29 Ekim Cumhuriyet bayramı konuşma metni http://ataturkicimizde.com/29-ekim-cumhuriyet-bayrami-konusma-metni/ http://ataturkicimizde.com/29-ekim-cumhuriyet-bayrami-konusma-metni/#respond Thu, 11 Oct 2018 10:25:10 +0000 http://ataturkicimizde.com/?p=2157 29 Ekim Cumhuriyet bayramı konuşma metni Sayın …. 29 Ekim 1923 sadece Cumhuriyet’in doğum günü değildir. 29 Ekim, asırlardır süren gerici zihniyetin, milli ve birlik...

Bu yazı 29 Ekim Cumhuriyet bayramı konuşma metni ilk olarak şu sitede yayınlanmıştır Ataturkicimizde.com. Yazının kaynağı bu sitedir.

]]>
29 Ekim Cumhuriyet bayramı konuşma metni

Sayın ….

29 Ekim 1923 sadece Cumhuriyet’in doğum günü değildir.

29 Ekim, asırlardır süren gerici zihniyetin, milli ve birlik olamamanın, Türk olma şerefini haykıramamanın son bulduğu gündür.

29 Ekim, 15 Mayıs 1919’da başlayan zulüm ve dehşetin, savaşlarda yıllarca süren yokluk, acı ve gözyaşının, kan ağlamanın, elemli bekleyişin sona erdiği gündür.

29 Ekim, umudun, umutlanmanın, var olmanın adıdır.

Türk milletinin tabiat ve âdetlerine en uygun idare olan Cumhuriyet, erdemdir. İnsanca yaşamak ve milli egemenlik demek olan Cumhuriyet, düşünce serbestliği ve imkân demektir. Cumhuriyet, her alanda ilerlemenin de en belirgin teminatıdır. Cumhuriyet, ahlâkî fazilete dayanan bir idaredir. Cumhuriyet fazilettir. Cumhuriyet idaresi, faziletli ve namuslu insanlar yetiştirir.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 1927’de dediği gibi;

“Cumhuriyet, Türk milletinin refah ve yükselmesi yolunda asırların görmediği muvaffakiyetlere erişti. Milletin eğilimlerini ve ihtiyaçlarını bularak ve öğrenerek onun refah ve inkişafı gereklerini gerçekleştirmekte Cumhuriyetin az zamanda elde ettiği neticeler, Cumhuriyet idaresinin milletimize hazırladığı istikbalin daha ne kadar parlak olduğunu tahmin ettirmeye kâfidir. Asla şüphe yoktur ki, Cumhuriyetin müstakbel evlâtları, bizden daha çok müreffeh ve bahtiyar olacaklardır.”

Türkiye Cumhuriyeti’nin mesut, muvaffak ve muzaffer olacağına inancı tam olan Mustafa Kemal Atatürk’ün, Cumhuriyetin sonsuza dek yaşayacağına dair de inancı tamdır.

“Benim naçiz vücudum, bir gün elbet toprak olacaktır; fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet yaşayacaktır. Ve Türk milleti emniyet ve saadetinin kefili olan prensiplerle, medeniyet yolunda, tereddütsüz yürümeye devam edecektir.” diyen Gazi Türk milletinin hissiyatına tercüman olmakla, çok ağır bedellerle sahip olunan bu kıymetin özellikle gençler eliyle ve istiklal ile birlikte müdafa ve muhafaza edileceğine olan inancını her fırsatta dile getirmiştir.

Gençliğe hitabesinde, istiklal ve Cumhuriyet’i gelecek nesillere emanet eden Atatürk’ün bu muazzam eserine sahip çıkmak tüm gençlerin görevidir. Çünkü Cumhuriyet, aydınlanmanın, karanlıklardan çıkmanın adıdır.

Türkiye Cumhuriyeti, her mânası ile, büyük Türk milletinin öz ve aziz malıdır. Kıymetli evlâtlarının demir ellerinde daima yükselecek, sağlamlaşacak, ebediyen yaşayacaktır.

Çünkü Cumhuriyet bedelsiz kazanılmış değildir, zayıf da değildir. Bedeli kanla, canla ödenmiş bu Cumhuriyeti, ilelebet muhafaza ve müdafa için, yine ve daima kanıomızı, canımızı feda etmekten çekinmemek boynumuzun borcudur.

Türkiye Cumhuriyeti halkı, Cumhuriyet iledir ki tamamen çağdaş ve bütün anlam ve biçimiyle uygar bir toplum haline gelecektir. Bunun için lazım olan sadece “Kayıtsız şartsız” tabiriyle belirtilen egemenliği, milletin üzerinde tutmak, bu egemenliğin bir zerresini, sıfatı, ismi ne olursa olsun, hiçbir makama vermemek, verdirmemektir.

Bu Cumhuriyeti korumak ve kollamak görevi gençlerde, Yeni nesli yetiştirmek, cumhuriyetin fedakâr öğretmen ve eğitimcilerindedir. Yeni nesil, tarihini öğrenmiş, düşmanlarını tanımış, inkılapların ruhunu hazmetmiş olanlarındır. Bu muazzam ve emsalsiz eserin kıymeti, ulusun mahareti ve fedakârlığı derecesiyle orantılı olacaktır.

Bu yüzden Cumhuriyet; fikren, ilmen, fennen, bedenen kuvvetli ve yüksek karakterli koruyucular ister! Yeni nesli, bu özellik ve kabiliyette yetiştirmek başta aileler ve öğretmenler olmak üzere tüm vatandaşların görevidir. Milli egemenlikten taviz vermeden barışı savunmak, kültür ve terbiyeden vazgeçmeden çağdaşlaşmak, ilim ve bilimi nerede olursa olsun arayıp bulmak mesuliyeti tüm vatandaşlaradır.

Demokrat, hür, medeni ve devletine sadık Türk milleti tarihte nasıl esir olmadıysa, devletsiz kalmadıysa bundan sonra da esir olmayacak, devletsiz kalmayacaktır. lakin bunun için tek bir şeye ihtiyaç vardır; çalışkan olmak.
Muhtaç olunan güç ise damarlardaki şehit kanıyla şereflendirilmiş asil kanlarda mevcuttur.

Bugünlerimizi bizlere armağan eden başta Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere, tüm şehit ve gazilerimizi rahmet ve minnetle anıyor, halen Cumhuriyeti müdfa uğrunda sınırlarda, yurt içi ve dışında mukaddes görevlerini sürdüren Mehmetçiklere sevgilerimi sunuyor, Medeni Türk Cumhuriyeti’nin her alanda ilerlemesi için ter döken tüm yurttaşlarımızı saygı ile selamlıyorum.

Arz ederim.

Bu yazı 29 Ekim Cumhuriyet bayramı konuşma metni ilk olarak şu sitede yayınlanmıştır Ataturkicimizde.com. Yazının kaynağı bu sitedir.

]]>
http://ataturkicimizde.com/29-ekim-cumhuriyet-bayrami-konusma-metni/feed/ 0