mevzuat – Ataturkicimizde.com http://ataturkicimizde.com Bir Mustafa Kemal Atatürk sitesi Mon, 28 Oct 2019 13:35:20 +0000 tr-TR hourly 1 https://wordpress.org/?v=4.9.11 http://ataturkicimizde.com/wp-content/uploads/2018/09/cropped-512512-1-32x32.png mevzuat – Ataturkicimizde.com http://ataturkicimizde.com 32 32 ATATÜRK ALEYHİNE İŞLENEN SUÇLAR HAKKINDA KANUN http://ataturkicimizde.com/ataturk-aleyhine-islenen-suclar-hakkinda-kanun/ http://ataturkicimizde.com/ataturk-aleyhine-islenen-suclar-hakkinda-kanun/#respond Wed, 14 Nov 2018 09:50:32 +0000 http://ataturkicimizde.com/?p=4764 ATATÜRK ALEYHİNE İŞLENEN SUÇLAR HAKKINDA KANUN Ulu Önder’in aziz varlığına, hatırasına, kendisiyle bağlantılı olmak üzere aile ve yakınlarına, yönelik her türlü tehdit, yalan-iftira, saldırı, kötü...

Bu yazı ATATÜRK ALEYHİNE İŞLENEN SUÇLAR HAKKINDA KANUN ilk olarak şu sitede yayınlanmıştır Ataturkicimizde.com. Yazının kaynağı bu sitedir.

]]>
ATATÜRK ALEYHİNE İŞLENEN SUÇLAR HAKKINDA KANUN

Ulu Önder’in aziz varlığına, hatırasına, kendisiyle bağlantılı olmak üzere aile ve yakınlarına, yönelik her türlü tehdit, yalan-iftira, saldırı, kötü söz, hakaret, küfür ve hareketi ceza kapsamına alan “Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun” yasası, ‘Atatürk’ü Koruma Kanunu’ olarak da bilinir ve kanun numarası 5816’dır.

Atatürk’ü Koruma Kanunu, kısaca, Atatürk’ün hatırasına alenen hakaret eden, saldıran veya söven kimselere yönelik uygulanan cezayı belirten bir kanundur.

Anılan kanun kapsamına giren suçların cezası;

azmettiren için de faili ile aynıdır, toplu işlenirse veya basın yoluyla ya da halka açık olarak işlenirse yarı misli artırılır, zor kullanılarak azmettirilir veya işlenirse misliyle cezalandırılır. Yine fiili saldırı (heykele vs.) yoksa cezası üç yıla kadar, yıkma-kırma varsa cezası beş yıla kadardır.

5816 numaralı Atatürk’ü Koruma Kanunu maddeleri;

Madde 1 – Atatürk’ün hatırasına alenen hakaret eden veya söven kimse bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Atatürk’ü temsil eden heykel, büst ve abideleri veyahut Atatürk’ün kabrini tahrip eden, kıran, bozan veya kirleten kimseye bir yıldan beş yıla kadar ağır hapis cezası verilir. Yukarıda ki fıkralarda yazılı suçları işlemeye başkalarını teşvik eden kimse asıl fail gibi cezalandırılır.

Madde 2 – Birinci maddede yazılı suçlar; iki veya daha fazla kimseler tarafından toplu olarak veya umumi veya umuma açık mahallerde yahut basın vasıtasıyla işlenirse hükmolunacak ceza yarı nispetinde artırılır. Birinci maddenin ikinci fıkrasında yazılı suçlar zor kullanılarak işlenir veya bu suretle işlenmesine teşebbüs olunursa verilecek ceza bir misli artırılır.

Madde 3 – Bu kanunda yazılı suçlardan dolayı Cumhuriyet savcılıklarınca re’sen takibat yapılır.

Madde 4 – Bu kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Madde 5 – Bu kanunu Adalet Bakanı yürütür.

5816 SAYILI KANUN NE ZAMAN ÇIKTI?

Atatürk aleyhine işlenen suçlar hakkında uygulamaya konan bu kanun, 25 Temmuz 1951 tarihinde kabul edilmiş ve 31 Temmuz 1951 tarihinde de Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

KANUN METNİNİN TAMAMI AŞAĞIDADIR;

ATATÜRK ALEYHiNE iŞLENEN SUÇLAR HAKKINDA KANUN

 Kanun Numarası : 5816

 Kabul Tarihi : 25/7/1951

 Yayımlandığı R.Gazete : Tarih : 31/7/1951 Sayı : 7872

 Yayımlandığı Düstur : Tertip : 3 Cilt : 32 Sayfa : 1842

Madde 1 – Atatürk’ün hatırasına alenen hakaret eden veya söven kimse bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.  Atatürk’ü temsil eden heykel, büst ve abideleri veyahut Atatürk’ün kabrini tahrip eden, kıran, bozan veya kirleten kimseye bir yıldan beş yıla kadar ağır hapis cezası verilir.

 Yukarıda ki fıkralarda yazılı suçları işlemeye başkalarını teşvik eden kimse asıl fail gibi cezalandırılır.

Madde 2 – Birinci maddede yazılı suçlar; iki veya daha fazla kimseler tarafından toplu olarak veya umumi veya umuma açık mahallerde yahut basın vasıtasıyla işlenirse hükmolunacak ceza yarı nispetinde artırılır.

Birinci maddenin ikinci fıkrasında yazılı suçlar zor kullanılarak işlenir veya bu suretle işlenmesine teşebbüs olunursa verilecek ceza bir misli artırılır.

Madde 3 – Bu kanunda yazılı suçlardan dolayı Cumhuriyet savcılıklarınca re’sen takibat yapılır.

Madde 4 – Bu kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Madde 5 – Bu kanunu Adalet Bakanı yürütür.

Bu yazı ATATÜRK ALEYHİNE İŞLENEN SUÇLAR HAKKINDA KANUN ilk olarak şu sitede yayınlanmıştır Ataturkicimizde.com. Yazının kaynağı bu sitedir.

]]>
http://ataturkicimizde.com/ataturk-aleyhine-islenen-suclar-hakkinda-kanun/feed/ 0
İSKİLİPLİ ATIF HOCA http://ataturkicimizde.com/iskilipli-atif-hoca/ http://ataturkicimizde.com/iskilipli-atif-hoca/#respond Mon, 15 Oct 2018 16:14:16 +0000 http://ataturkicimizde.com/?p=3194 İSKİLİPLİ ATIF HOCA Atatürk’e saldıranların ilk metası muhakkak din ve ilk eylemlerden birisi de sözde haksız yere idam edilen İskilipli Atıf hoca hikayesidir. Bu yolla...

Bu yazı İSKİLİPLİ ATIF HOCA ilk olarak şu sitede yayınlanmıştır Ataturkicimizde.com. Yazının kaynağı bu sitedir.

]]>
İSKİLİPLİ ATIF HOCA

Atatürk’e saldıranların ilk metası muhakkak din ve ilk eylemlerden birisi de sözde haksız yere idam edilen İskilipli Atıf hoca hikayesidir. Bu yolla hem inkılaplara (özellikle şapka inkılabına) ve Cumhuriyet’e, hem Atatürk ve laik düzene saldırılır ve hakikatler asla araştırılmaz.

İskilipli Atıf Hoca konusu, önü ardı bilinmeden, kamuoyunun vicdanını etkileyebilmek için ölçüsüzce reklam edilerek öyle bir mizansen çizildi ki, “cumhuriyet hiç acımadan “masum” İskilipli Hoca Atıf Efendiyi katletti” imajı yaratıldı… Oysa gerçek çok başkaydı.

İskilipli Atıf Hoca, sadece cumhuriyete değil, 1908 devrimine de karşıdır. Mahmut Şevket Paşanın katli nedeniyle suçlanarak Sinop’a sürülmüştür. Sonra, Kuvvayı Milliye karşıtıdır. Teali İslam Cemiyeti’nin kurucusu ve yöneticisidir.

Teali İslam Cemiyeti Milli Mücadele’ye ve Mustafa Kemal’e kesin olarak karşıdır. İslamcılığı, Batı ile sentezleyen bakış açılarına göre, İngilizler ve Yunanlılar iyidir. Çünkü onların galibiyetlerinin arkasında Kuvvayı Milliye gibi “cahilce bir cesaret” değil uygarlık zekâsı vardır. En önemli ihtiyaçları ise İslamiyetle o “dehayı” birleştirmektir, hatta bu bir ödevdir.”

Bugün onun mağduriyet makamına oturtulmaya çalışılmasının nedenini daha iyi anlatabilmek için İskilipli Atıf Efendinin Teali İslam Cemiyeti Başkanı (Reisi Evvel) olarak yayınladığı bildiriden birkaç satır aktaralım:

“Mustafa Kemal ve Kuvvayı Milliye maskaraları Yunan askerlerinin önünden kaçıyor. Zavallı saf ve gafil halktan topladıkları askerlere ‘siz burada onlarla savaşın, biz de arkalarını çevirelim’ diyerek sıvışıyorlar. Yazık ki halkımız Talât, Enver, Cemal, Mustafa Kemal gibi beş on eşkıyanın vücudunu ortadan kaldırmak için gereken fedakarlığı yapmıyor. İngilizleri kızdırdınız, üzerimize Yunanlıları musallat ettiler. Şimdi usulca oturup yenilginin sonuçlarına katlanmak yerine Yunanlılarla harbe tutuşuyorlar. Bu eşkıyaları ve asileri en kısa zamanda bertaraf etmek hepimize farzdır.

Harp yıllarında sizleri cephe cephe sürükleyen ve din kardeşlerinizin suçsuz yere ölmelerine sebep olanlar arasında Mustafa Kemal, Ali Fuat, Bekir Sami gibi zalimler de vardı. Siz bu zalimlerin cinayetlerine daha ne kadar göz yumacaksınız?

Elinize aldığınız bu fetva Allah’ın emridir, Padişah fermanıdır. Sizler bu katil canavarları daha fazla yaşatmamakla mükellef ve görevlisiniz. Bunların vücudlarını külliyen ortadan kaldırmak Müslümanlık için farz olmuştur.”

İskilipli Atıf Hocanın bu beyannamesinden çokça örnekler verilebilir ama sabrınızı zorlamamak için bu Kısa özetle yetiniyorum. Bu cemiyetin Konya şubesi bu tavrına rağmen 1920 TBMM seçimlerine katılmak istediğinde Atatürk bunda bir sakınca görmüyordu. Ama onlar bu tavırlarını sürdürmeye devam ettiler. Sadece yüzde 2 buçuk oranında okuma yazma bilen bir halk içinde bu hocaların sözleri büyük kitleleri kışkırtabilecek güce sahipti. Üstelik arkalarına aldıkları maneviyat kudretiyle kitleleri istedikleri istikamette etkileyebiliyorlardı.

Cumhuriyeti kuran kadronun sorumluluğu sadece savaşı kazanmakla bitmiyordu, Osmanlı’dan kalan borçlar ödenecek, yıkılmış memleket kalkındırılacak, en önemlisi de halk aydınlatılacaktı.

Bu koşullarda, örneğin “yeni harfleri kullananlar cehennemde yanacak” veya “şapka giymek küfürdür, dinsizliktir” diyen bir yobazın halka verdiği zarar Yunan topçusundan daha fazladır.

Nitekim İstiklal Mahkemelerinin kuruluş amacı, asker kaçaklarını ve Türk Ordusu’na karşı Yunanlılarla birlikte hareket edenleri yargılamaktı. O mahkemelerde yargılananların yüzde 99’u asker kaçaklarıdır. Çünkü İskilipli gibilerin yayınladıkları bu tip fetvalar yüzünden askerden kaçanların sayısı sürekli artıyordu.

“İstiklal Mahkemelerinde İskilipli gibi yüzlerce binlerce adam yargılandı” yalanını uyduranların Atıf Efendi gibi birkaç örnek daha verebilmesi mümkün değildir. İskilipli’nin yargılanma nedenini sadece yazdıklarıyla sınırlamak tarihi çarpıtmaktır.

İskilipli Atıf devrim karşıtlığından yargılanmıştır. Üstelik şapka yerine savundukları fes de ne İslamla ne de Osmanlılıkla alakalıdır, Yunan kültürüne aittir. Onu da 2. Mahmut getirmiştir ve ne gariptir ki, o fes de “bu başlık şeriata aykırıdır” direnişiyle karşılaşmıştır. Yani yeniye karşı direnişin sığınağı daima din olmuştur.

Bugünün koşullarında ve cahilce bir yaklaşımla, “Efendim, İskilipli’nin yazdığı ‘Frenk muhalifliği ve Şapka’ başlıklı mini kitap nihayet bir kitaptır, insan kitap yüzünden yargılanır mı” diyenler vardır. Oysa istiklal mahkemeleri tarihine bakılacak olursa Atıf evvela Giresun heyetince ve sonra Ankara’da ikinci kez yargılanmış, ilkinden yani kitaba dayalı muhalefetten beraat ederken, eylemlerini mahkeme yasağına rağmen sürdürdüğü ve ayaklanmaları kışkırttığı için vatana ihanet suçundan ikinci mahkemede suçlu bulunmuş ve idam edilmiştir. Yani suçlanmasına sebep mini kitabı ve şapkaya karşı oluşu değil mahkemenin yasağına rağmen sürdürdüğü kitap basma ve yayını suretiyle fitne ve infak dolu söz ve eylemleri, kışkırtma ve başkaldırıya teşvikidir.

Araştırmacı yazar Sinan Meydan konuya tarihi belgelerle şöyle açıklık getiriyor;

“İskilipli Atıf, İngiliz ajanı bir vatan hainiydi” ( Tarihçi-yazar Sinan Meydan)

İskilipli Atıf gerçekte kimdir?

Kurtuluş Savaşı karşıtı Alemdar gazetesinde Mustafa Sabri ile birlikte yazılar yazan biri İskilipli Atıf. Yazılarından birinde de “İslam’ın kilidini İngilizler koruyacak” diyen biri. İşte ulusal savaşta tutumu ve duruşu böyleydi.

Alemdar gazetesi, Padişah Vahdettin ve Şeyhülislam Mustafa Sabri’nin ortak imzasını taşıyan Atatürk’ün ve Anadolu’da emperyalizme karşı direnenlerin öldürülmesinin dinsel bir görev olduğunu belirten fetvayı yayınladı. Ardından da başkanlığını Atıf Hoca’nın yaptığı İslam Teali Cemiyeti’nin girişimiyle bir bildiri yazılarak, Yunan uçaklarıyla Anadolu’ya dağıtıldı. Bu bildiride Atatürk için Selanik dönmesi, yankesici, fitneci, hain, haydut, alçak, melun, cani, zalim, hırsız, canavar gibi ifadeler kullanılıyordu. İskilipli Atıf’ın başında bulunduğu dernek, bu bildiriye imza atmıştı.

Peki İstikal Mahkemesi’nde neden yargılandı?

Sinan Meydan: 1924 yılında şapka dolayısıyla Frenk Mukallitliği ve Şapka (Batı Taklitçiliği ve Şapka) isimli bir kitap yazdı. Daha şapka devrimi olmadan. Kitabında şapkanın taklitçilik olduğunu ve dine aykırı olduğunu Müslümanların fesiyle, fesinin püskülüyle İslamiyet’e bağlı oldukları gibi safsatalar yer alıyor. “Müslüman fesinin püskülüyle Müslümandır” diyor. Fakat bu kitap dolayısıyla asılmıyor, o kitabı yazdığı için yargılanmıyor.

Kasım 1925’de Şapka Kanunu kabul ediliyor. Aralık ayından itibaren de bazı kışkırtıcılar bunu bahane ederek, Giresun’da, Rize’de, Antep’te, Maraş’ta, Konya’da bazı olaylar çıkarıyorlar. Hükümet bizi dinsiz yapacak, şapka geldi din elden gitti, yakında Kuran’ı kaldırırlar gibi saçma sapan iddialarla halkı kandıran bazı kışkırtıcılar var. Bunu nereden mi biliyoruz? Çünkü bu adamlar yakalanıyor. Mesela Rize’de şapkayı bahane ederek Rize halkını kışkırtarak isyan çıkaranlar yakalandığında onları kimse tanımıyor orada. Onların çoğunun, mahalle imamlarını filan ayaklandıranların başka yerlerden gelen insanlar olduğu ortaya çıkıyor. Hepsinin belgeleri var. Bu kışkırtıcılık olayları artınca İstiklal Mahkemeleri harekete geçiyor. Biliyorsunuz İstiklal Mahkemeleri gezicidir. Bu mahkemeler Maraş’a, Rize’ye isyan çıkarılan yerlere gidiyor ve olay yerinde durumu inceliyor.

Örneğin, Giresun İstiklal Mahkemesi Giresun’daki yargılamaları sırasında kışkırtıcıların elinde İskilipli Atıf’ın Frenk Mukallitliği ve Şapka adlı kitabının olduğunu görüyor. Bu kitabı kullanarak halkı isyana teşvik etmiş kışkırtıcılar. Rize de keza öyle. Bunun üzerine Giresun İstiklal Mahkemesi diyor ki bu kitabı yazan kişiyi çağırın bir bakalım.

İskilipli Atıf’ı getiriyorlar ve “Bu kitabın isyancıların elinde ne işi var?” diye soruyorlar. İskilipli Atıf, “Benim haberim yok benim kitabımı almışlar, kullanmışlar. Ben bunu şapka devriminden önce yazmıştım” diyor ve beraat ediyor. Necip Fazıl bile bunu itiraf ediyor kitabında. Bu konuda beraat ettiğine dair belgeler var.

Giresun İstiklal Mahkemesi heyetiyle birlikte gemiyle İstanbul’a dönüyor. Karısına yazdığı mektupta da anlatıyor bu durumu, “beni çağırdılar, sordular anlattım ve beraat ettim” diyor.

Ve sonra İstiklal Mahkemesi bir karar alıyor ve İskilipli Atıf’a “Artık bu kitabı basmayacaksın ve bir daha dağıtmayacaksın” diyor. Kitabın dağıtımını durduruyor.

Çünkü Şeyh Sait isyanının çıktığı dönemler, şapka dolayısıyla halkın kışkırtıldığı dönemler. Fakat isyan çıkan yerlere bakıldığına bu kitabın oralara el altından dağıtıldığı görülüyor. Bunun üzerine bu sefer de Ankara İstiklal Mahkemesi İskilipli Atıf’ı yargılıyor. Ankara İstiklal Mahkemesi yargılamasında Mahkeme Başkanıyla İskilipli Atıf’ın konuşmalarında tüm gerçek ortaya çıkıyor. Bütün belgeleri toplayan mahkeme soruyor:

“Rize’de isyan çıkaranların elinde bu kitap varmış, biz bu kitabı yasaklamıştık niye gönderdin? Malatya’da Demirci Mehmet ustaya bu kitapları niye gönderdin? Bunlar yasaktı, adamlar isyanları körüklemişler.”

Mahkemelerin elindeki deliller çok net ve açık, tarihleri ile makbuzlarıyla belgeli. Bunun üzerine kitapçılar çağrılıyor, bu kitapları basanlar çağrılıyor. İlk davada Giresun’da beraat eden İskilipli Atıf, kendisine yasak konulmasına rağmen kitapların dağıtımını sürdürdüğü için ikinci bir kez Ankara’da yargılanıyor. Bu kez eski defterler de açılıyor. Cumhuriyeti kuranlar, Şeyh Sait isyanından sonra artık daha dikkatliler. Çünkü o ayaklanma dini kullanarak Cumhuriyeti yıkmak isteyenlerin olduğunu çok net olarak göstermiştir. Ve arkasında emperyalizm desteği var. İngiltere var, başkaları var.

Bu nedenle TBMM’de 25 Şubat 1925’te kabul edilen “Dini ve Dinin Kutsal kavramlarını Siyasete Alet Edenler Hakkında Kanun”a göre dini kullanıp halkı kışkırtanların “vatan haini” sayılacakları belirtilmiştir. Onun için Cumhuriyet eski defterleri yeniden açmıştır. Kurtuluş Savaşı yıllarında ihaneti görülmüş fakat sonradan affedilmiş kişilerle ilgili defterler Şeyh Sait İsyanı’ndan sonra yeniden açılmıştır. Ve bu defterler açılınca İskilipli Atıf’ın sicili ortaya çıkmıştır. Mustafa Sabri’yle birlikte Kurtuluş Savaşı yıllarında yediği naneler ortaya çıkmıştır. Ankara İstiklal Mahkemesi tutanaklarını okuduğunuzda Mahkeme’de İskilipli Atıf’a iki suçlamada bulunulduğu görülmektedir:

1- Sen bu kitapları dağıtarak halkı isyana teşvik ettin, kışkırtıcılık yaptın,

2- Kurtuluş savaşı yıllarında da ihanet bildirileri hazırlayıp halkı Mustafa Kemal’i öldürmeye teşvik edenlerin başında yer aldın.

Bunun tüm belgelerini ortaya koyuyor mahkeme.

Sonuçta Ankara İstiklal Mahkemesi İskilipli Atıf’ı Türk Ceza Kanunu’nun 55. Maddesi’nin “TC’nin Teşkilatı Esasiye Kanunu’nun tamamen veya kısmen tağyir… veya ifayı vazifeden menine cebren teşebbüs edenler idam olunur, diyen muharrer fırkası mucibince” vatana ihanet suçundan idam etmiştir.

Ayrıca aynı mahkeme İskilipli Atıf’la birlikte yargılanan Babaeski Müftüsü Ali Rıza’ya da idam cezası vermiştir. Çünkü Mahkeme, Müftü Ali Rıza’nın da Yunan işgaline karşı direnilmemesi için çalışmalar yaptığını kesin olarak belgelemiştir.

Bu iki idam dışında Ankara İstiklal Mahkemesi’nde yargılanan diğer hocalar ya beraat etmiş ya da hafif cezalar almıştır. Ömer Rıza (Doğrul), Tahirül Mevlevi, Elmalılı Hamdi (Yazır), Ahmet Hamdi (Akseki) gibi hocalar da yargılanmış ama suçsuz oldukları için beraat etmişlerdir. Eğer bizim Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlarının iddia ettiği gibi İstiklal Mahkemeleri’nin niyeti gerçekten de bir şekilde din adamlarını asmak olsaydı, bu din adamları beraat edebilir miydi?

“TARİH BELGEYLE YAZILIR”

Bugün mazlum yaratmak isteyenler ne yapıyorlar? “Mahkemenin elinde hiçbir belge yoktu! Mahkeme şapka karşıtı kitap yazdığı için İskilipli Atıf Hoca’yı astı!” diyorlar. Bu iddia tamamen gerçek dışıdır.

İskilipli Atıf, kitap yazmaktan, Şapka Devrimi’ne karşı olmaktan veya şapka takmamaktan değil, hem Kurtuluş Savaşı yıllarında, hem de Cumhuriyet döneminde dini kullanıp kışkırtıcılık yapmaktan, halkı isyana teşvik etmekten o zamanki yasalara uygun olarak “vatana ihanet” suçundan idam edilmiştir.

Bu yazı İSKİLİPLİ ATIF HOCA ilk olarak şu sitede yayınlanmıştır Ataturkicimizde.com. Yazının kaynağı bu sitedir.

]]>
http://ataturkicimizde.com/iskilipli-atif-hoca/feed/ 0
İstiklâl Marşımız http://ataturkicimizde.com/istiklal-marsimiz/ http://ataturkicimizde.com/istiklal-marsimiz/#respond Wed, 19 Sep 2018 11:29:28 +0000 http://ataturkicimizde.com/?p=841 İstiklâl Marşımız Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak. O benim milletimin yıldızıdır parlayacak! O benimdir, o benim...

Bu yazı İstiklâl Marşımız ilk olarak şu sitede yayınlanmıştır Ataturkicimizde.com. Yazının kaynağı bu sitedir.

]]>
İstiklâl Marşımız

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır parlayacak!
O benimdir, o benim milletimindir ancak!

Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül… ne bu şiddet, bu celâl?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal.
Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklal.

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım;
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.

Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar.
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imânı boğar,
‘Medeniyet!’ dediğin tek dişi kalmış canavar?

Arkadaş, yurduma alçakları uğratma sakın;
Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.
Doğacaktır sana va’dettiği günler Hakk’ın,
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.

Bastığın yerleri ‘toprak’ diyerek geçme, tanı!
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehid oğlusun, incitme, yazıktır, atanı.
Verme, dünyâları alsan da bu cennet vatanı.

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ!
Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hudâ,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ.

Rûhumun senden İlahî, şudur ancak emeli:
Değmesin ma’ bedimin göğsüne nâ-mahrem eli!
Bu ezanlar-ki şehâdetleri dinin temeli-
Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli.

O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım.
Her cerîhamdan, İlâhî, boşanıp kanlı yaşım;
Fışkırır rûh-ı mücerred gibi yerden na’şım;
O zaman yükselerek arşa değer belki başım!

Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.
Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl;
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet,
Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklâl!

Bu yazı İstiklâl Marşımız ilk olarak şu sitede yayınlanmıştır Ataturkicimizde.com. Yazının kaynağı bu sitedir.

]]>
http://ataturkicimizde.com/istiklal-marsimiz/feed/ 0
Türk bayrağı nizami ölçüleri http://ataturkicimizde.com/turk-bayragi-nizami-olculeri/ http://ataturkicimizde.com/turk-bayragi-nizami-olculeri/#respond Wed, 19 Sep 2018 11:25:30 +0000 http://ataturkicimizde.com/?p=834 Türk bayrağı nizami ölçüleri Türk bayrağı, 1982 Anayasasının 3. maddesinde “şekli kanunda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır.” Diye tarif edilmiştir. 22.09.1983 te kabul edilen...

Bu yazı Türk bayrağı nizami ölçüleri ilk olarak şu sitede yayınlanmıştır Ataturkicimizde.com. Yazının kaynağı bu sitedir.

]]>
Türk bayrağı nizami ölçüleri

Türk bayrağı, 1982 Anayasasının 3. maddesinde “şekli kanunda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır.” Diye tarif edilmiştir.

22.09.1983 te kabul edilen 2893 sayılı Türk Bayrağı Kanunu’n da “Bayrağın Şekli ve Yapımı” başlığı altında madde 2 de “Türk bayrağı, bu Kanuna ekli cetvelde gösterilen şekil ve oranlarda olmak kaydıyla beyaz ay – yıldızlı al bayraktır.” Ve 25.01.1985 tarihli “Türk Bayrağı Tüzüğü” ‘n de bayrağın standartları başlığı altında Madde 4 te bayrak, aşağıda gösterilen standartlara göre yapılır . İfadeleri ile de şekli belirtilmiştir.

Bayrağın rengi de aynı tüzüğün 3. maddesi “B) Al ve beyaz renklerin kodları aşağıda gösterilmiştir.” Başlığında şu şekilde tarif edilmiştir.

Al rengin koordinatları;
Parlaklık (aydınlık) = 27,5
Kırmızılık-yeşillik = 44,8
Sarılık-mavilik = 15,6
olarak alınır ve en çok 3 NBS renk farkı kabul edilir.

Ay yıldızın beyazlığı, 460 nanometre dalga boyundaki yansıma yüzdesinin iki katıyla 620 nanometre dalga boyundaki yansıma yüzdesinin farkı ipek ve sentetik karışımı kumaşlarda en az % 15, diğerlerinde en az % 60 olmalıdır.

Ayrıca bayrağın Türk bayrağının ve özel bayrakların standartlarını, bayrağın hangi kumaşlardan yapılacağını, hangi kapalı yerlere konulacağını, nerelere fon olarak takılacağı veya asılacağını, kamu kurum ve kuruluşlarında ve bunlar dışındaki yerlerde ne zaman ve nasıl çekileceğini, nasıl katlanacağını, Türk Silahlı Kuvvetleri yüzer birliklerinde ve Türk bandıralı ticaret gemilerinde bayrak çekme ve indirme zamanlarını, Bayrak çekilirken ve indirilirken yapılacak törenlere dair hususları, kimlerin tabutlarına Bayrak örtülebileceğini ulusal geleneklere göre bayrağın diğer kullanılma şekli ve yerleri ile Türk Bayrağı Kanununun uygulanmasına dair diğer esaslar da bu tüzükle belirlenmiştir.

Kanuna göre, Türk bayrağı, yırtık, sökük, yamalı, delik, kirli, soluk, buruşuk veya layık olduğu manevi değeri zedeleyecek herhangi bir şekilde kullanılamaz. Resmi yemin törenleri dışında her ne maksatla olursa olsun, masalara kürsülere, örtü olarak serilemez. Oturulan veya ayakla basılan yerlere konulamaz. Bu yerlere ve benzeri eşyaya bayrağın şekli yapılamaz. Elbise veya üniforma şeklinde giyilemez. Hiçbir siyasi parti, teşekkül, dernek, vakıf ve tüzükte belirlenecek kamu kurum ve kuruluşları dışında kalan kurum ve kuruluşun amblem, flama, sembol ve benzerlerinin ön veya arka yüzünde esas veya fon teşkil edecek şekilde kullanılamaz. Türk bayrağına sözle, yazı veya hareketle veya herhangi bir şekilde hakaret edilemez, saygısızlıkta bulunulamaz. Bayrak yırtılamaz, yakılamaz, yere atılamaz, gerekli özen gösterilmeden kullanılamaz.

TÜRK BAYRAĞI TÜZÜĞÜ (PDF) İÇİN TIKLAYINIZ …

Bu yazı Türk bayrağı nizami ölçüleri ilk olarak şu sitede yayınlanmıştır Ataturkicimizde.com. Yazının kaynağı bu sitedir.

]]>
http://ataturkicimizde.com/turk-bayragi-nizami-olculeri/feed/ 0
2893 Sayılı Türk Bayrağı Kanunu http://ataturkicimizde.com/2893-sayili-turk-bayragi-kanunu/ http://ataturkicimizde.com/2893-sayili-turk-bayragi-kanunu/#respond Wed, 19 Sep 2018 11:14:45 +0000 http://ataturkicimizde.com/?p=831 2893 Sayılı Türk Bayrağı Kanunu Türk Bayrağı Kanunu Kanun Numarası: 2893 Kabul Tarihi: 22/9/1983 Resmî Gazete Tarihi ve No: 24/9/1983 – SAYI:18171 Tertip : 5...

Bu yazı 2893 Sayılı Türk Bayrağı Kanunu ilk olarak şu sitede yayınlanmıştır Ataturkicimizde.com. Yazının kaynağı bu sitedir.

]]>
2893 Sayılı Türk Bayrağı Kanunu

Türk Bayrağı Kanunu

Kanun Numarası: 2893
Kabul Tarihi: 22/9/1983
Resmî Gazete Tarihi ve No: 24/9/1983 – SAYI:18171
Tertip : 5 Cilt : 22 Sayfa : 599

Amaç

Madde 1 – Bu Kanunun amacı Türk Bayrağının şekli, yapımı ve korunması ile ilgili esas ve usulleri belirlemektir.

Bayrağın Şekli ve Yapımı

Madde 2 – Türk Bayrağı, bu Kanuna ekli cetvelde gösterilen şekil ve oranlarda olmak kaydıyla beyaz ay – yıldızlı albayraktır. Bayrak ile özel bayrakların (sembolik bayrak, özel işaret, flama, flandra ve fors) standartları, hangi kumaş ve maddelerden yapılacağı yönetmelikte gösterilir. (1)

Bayrağın Çekilmesi ve İndirilmesi

Madde 3 – Bayrak, kamu kurum ve kuruluşlarıyla yurt dışı temsilciliklerine ve kamu kuruluşlarıyla gerçek ve tüzelkişilerin deniz vasıtalarına çekilir. Yurt içinde ve yurt dışında yetkililerin araçlarına takılır. Bayrak çekilirken ve indirilirken tören yapılır. Bayrak törenlerinin gereken biçimde yapılmasından o mahaldeki yetkili amirler sorumludur.

(Değişik : 14/7/1999 – 4409/1 md.) Kamu kurum ve kuruluşlarında Türk Bayrağı sürekli çekili kalır.

(Değişik : 14/7/1999 – 4409/1 md.) Bayrağın; nerelerde daimi olarak çekilmeyeceği, hangi kapalı yerlere konulacağı, nerelere fon olarak takılacağı veya asılacağı, kamu kurum ve kuruluşlarından başka yerlerde ne zaman ve nasıl çekileceği, Türk Silahlı Kuvvetleri ile Sahil Güvenlik Komutanlığı yüzer birliklerinde ve Türk Bandıralı ticaret gemilerinde Bayrak çekme ve indirme zamanları ile Bayrak çekilirken ve indirilirken yapılacak törene ilişkin hususlar, yönetmelikte gösterilir. (1)(2)

Bayrağın Yarıya Çekilmesi

Madde 4 – Türk Bayrağı, yas alameti olarak 10 KASIM’da yarıya çekilir. Yas alameti
olmak üzere Bayrağın yarıya çekileceği diğer haller ve zamanı Cumhurbaşkanlığınca ilan edilir. (3)

Bayrağın Selamlanması

Madde 5 – Çekilmesi ve indirilmesi esnasında veya tören geçişlerinde Bayrak, cephe alınarak selamlanır.

Bayrağın Örtülebileceği Yerler (1)

Madde 6 – Türk Bayrağı, Cumhurbaşkanlığı yapmış kişilerin, şehitlerin ve yönetmelikte belirlenecek asker ve sivil kişilerin cenaze törenlerinde bunların tabutlarına, açılış törenlerinde ATATÜRK heykellerine veya resmi yemin törenlerinde masalara örtülebilir. Ayrıca milli orf ve adetler göz önünde tutularak Bayrağın diğer kullanılma şekil ve yeri yönetmelikte gösterilir.

Yasaklar (2)

Madde 7 – Türk Bayrağı, yırtık, sökük, yamalı, delik, kirli, soluk, buruşuk veya layık olduğu manevi değeri zedeleyecek herhangi bir şekilde kullanılamaz. Resmi yemin törenleri dışında her ne maksatla olursa olsun, masalara kürsülere, örtü olarak serilemez. Oturulan veya ayakla basılan yerlere konulamaz. Bu yerlere ve benzeri eşyaya Bayrağın şekli yapılamaz. Elbise veya uniforma şeklinde giyilemez.

Hiçbir siyasi parti, teşekkül, dernek, vakıf ve yönetmelikte belirlenecek kamu kurum ve kuruluşları dışında kalan kurum ve kuruluşun amblem, flama, sembol ve benzerlerinin ön veya arka yüzünde esas veya fon teşkil edecek şekilde kullanılamaz. (2)

Türk Bayrağına sözle, yazı veya hareketle veya herhangi bir şekilde hakaret edilemez, saygısızlıkta bulunulamaz. Bayrak yırtılamaz, yakılamaz, yere atılamaz, gerekli özen gösterilmeden kullanılamaz.

Bu Kanuna ve yönetmeliğe aykırı fiiller yetkililerce derhal önlenir ve gerekli soruşturma yapılır. (2)

Cezalar

Madde 8 – (Değişik: 23/1/2008-5728/421 md.)

Bu Kanuna ve çıkarılacak yönetmeliğe aykırı olarak Bayrak yapmak, satmak ve kullanmak yasaktır.  Bu yasağa aykırı olarak yapılan Bayraklar o mahallin yetkili amirlerince toplatılır. (3)

Bu Kanun hükümlerine aykırı davranışta bulunanlara, fiilleri suç oluşturmadığı takdirde mahalli mülki amir tarafından Kabahatler Kanununun 32 nci maddesi uyarınca idarî para ceza verilir.

Yönetmelik (4)
Madde 9 – Bu Kanunun ilgili maddelerinde yönetmelikte düzenleneceği belirtilen hususlar ile kanunun uygulanmasına ilişkin diğer esaslar, Cumhurbaşkanınca çıkarılan yönetmelikte gösterilir

Yürürlükten kaldırılan kanun:

Madde 10 – 29 Mayıs 1936 Tarih ve 2994 Sayılı Türk Bayrağı Kanunu yürürlükten kaldırılmıştır.

Yürürlük

Madde 11 – Bu Kanun yayımı tarihinden altı ay sonra yürürlüğe girer.

Yürütme

Madde 12 – Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

(1) 2/7/2018 tarihli ve 700 sayılı KHK’nin 82 nci maddesiyle, bu fıkralarda yer alan “tüzükte” ibareleri “yönetmelikte” şeklinde değiştirilmiştir.
(2) 2/1/2017 tarihli ve 680 sayılı KHK’nin 49 uncu maddesiyle, bu fıkrada yer alan “Türk Silahlı Kuvvetleri” ibaresinden sonra gelmek üzere “ile Sahil Güvenlik Komutanlığı” ibaresi eklenmiş, daha sonra bu hüküm 1/2/2018 tarihli ve 7072 sayılı Kanunun 48 inci maddesiyle aynen kabul edilerek kanunlaşmıştır.
(3) 2/7/2018 tarihli ve 700 sayılı KHK’nin 82 nci maddesiyle, bu fıkrada yer alan “Başbakanlıkça” ibaresi “Cumhurbaşkanlığınca” şeklinde değiştirilmiştir.
(4) 2/7/2018 tarihli ve 700 sayılı KHK’nin 82 nci maddesiyle, bu maddenin başlığı “ Tüzük” iken“Yönetmelik” şeklinde, birinci fıkrasında yer alan “tüzükte” ibaresi “yönetmelikte” şeklinde ve “bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren altı ay içinde çıkarılacak tüzükte” ibaresi “Cumhurbaşkanınca çıkarılan yönetmelikte” şeklinde değiştirilmiştir.

///////

YÜRÜRLÜKTEN KALKAN ORJİNAL KANUN

KANUN NO: 2994
TÜRK BAYRAĞI KANUNU
29 Mayıs 1936 [Resmi Gazete ile neşir ve ilânı: 5 Haziran 1936 – Sayı 3322] 3. t. Düstur, c.17 – s. 359
22 Eylül 1983 tarih ve 2893 sayılı (TÜRK BAYRAĞI KANUNU) nun 10 uncu maddesiyle yürürlükten kaldırılmıştır.

TÜRK BAYRAĞI KANUNU

Kanun No: 2994Kabul Tarihi: 29/5/1936

Madde 1 – Türk bayrağı, bu kanuna bağlı örnekte gösterilen şekil ve nisbetlerde olmak ve al zemin üzerine beyaz ay – yıldız konmak, şartile, yerli şaliden yapılır.

Ancak şalinin tedarikinde zorluk olur ise en büyük mülkiye memurunun iznile zemin rengi al olmak üzere başka kumaştan da yapılabilir.

Madde 2 – Ordu kuvvetlerile resmî daire ve teşekküller tarafından bayrakların çekiliş ve indirilişlerinde ve sair Hususlarda yapılacak tören ve bunların kullanacakları hususî alâmet ve filâmaların şekilleri, nisbetleri ve cinsleri ve Türkiye Cümhurluğunun yabancı memleketlerde bulunan resmî ve millî binalarına (Uluslar arası metotlarına göre) Türk bayrağının çekiliş ve indirilişleri ve resmî dairelerle teşekküllerden başka yerlerde Türk bayrağının, ve diğer hususî bayrakların ve forsların gerek temsil ve gerek süsleme için ne zaman ve nasıl çekileceği ve nerelerde kullanılabileceği ve bu kanunun tatbik şekilleri bir nizamname ile tesbit edilir.

Madde 3 – Türk bayrağı ordu kuvvetlerile resmî dairelerde ve millî teşekküllerde sabah sekizde çekilir ve gün batarken indirilir. Şu kadar ki limanlara giren ve çıkan ve seyir halinde bulunan harp ve tüccar gemilerinin bayraklarının çekiliş ve indiriliş saatleri için nizamnameye istisnaî hükümler konulabilir.

Yalnız, millî bayramlarda ve umumî tatil günlerinde tatilin devam ettiği müddetçe bayrak gece ve gündüz çekili kalır.
Her gün bayrak çekecek resmî daireler, İcra Vekilleri Heyeti tarafından tayin edilir.

Madde 4 – Yas alâmeti olmak üzere bayrağın yarıya çekileceği haller ve devam müddeti Devlet protokolunca tesbit ve vaktinde alâkadar dairelere bildirilir.

Madde 5 – Resmî dairelerde ve teşekküllerde çekilecek bayrak, bu iş için yapılmış hususî direk ve göndere çekilir.

Madde 6 – Bu kanun hükümlerine ve yapılacak nizamnameye muhalif olarak bayrak yapmak ve satmak yasaktır. Bu yasağa aykırı gidenler, Türk Ceza Kanununun 526 ncı maddesine göre cezalandırılır. Nizamnameye muhalif olarak çekilmiş bayraklar mahallin en büyük mülkiye memuru emrile indirilir.

Madde 7 – Alay sancaklarının şekli ve yapılış tarzı kendi hususî ahkâmına tabidir.

Madde 8 – Bu kanun neşri tarihinden bir sene sonra muteberdir.

Madde 9 – Bu kanun hükümlerini yerine getirmeğe İcra Vekilleri Heyeti memurdur.

3/6/1936

TÜRK BAYRAĞI TÜZÜĞÜ (PDF) İÇİN TIKLAYINIZ …

Bu yazı 2893 Sayılı Türk Bayrağı Kanunu ilk olarak şu sitede yayınlanmıştır Ataturkicimizde.com. Yazının kaynağı bu sitedir.

]]>
http://ataturkicimizde.com/2893-sayili-turk-bayragi-kanunu/feed/ 0
Atatürk’ü koruma kanunu http://ataturkicimizde.com/ataturku-koruma-kanunu/ http://ataturkicimizde.com/ataturku-koruma-kanunu/#respond Wed, 19 Sep 2018 11:05:31 +0000 http://ataturkicimizde.com/?p=828 Atatürk’ü koruma kanunu Atatürk’ü Koruma Kanunu, Atatürk’ün hatırasına alenen hakaret eden veya söven kimselere yönelik uygulanan cezayı belirten bir kanundur. Atatürk aleyhine işlenen suçlar hakkında...

Bu yazı Atatürk’ü koruma kanunu ilk olarak şu sitede yayınlanmıştır Ataturkicimizde.com. Yazının kaynağı bu sitedir.

]]>
Atatürk’ü koruma kanunu

Atatürk’ü Koruma Kanunu, Atatürk’ün hatırasına alenen hakaret eden veya söven kimselere yönelik uygulanan cezayı belirten bir kanundur. Atatürk aleyhine işlenen suçlar hakkında uygulamaya konan bu kanun, 25 Temmuz 1951 tarihinde kabul edilmiş ve 31 Temmuz 1951 tarihinde de Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

5816 numaralı Atatürk’ü Koruma Kanunu maddeleri;

Madde 1 – Atatürk’ün hatırasına alenen hakaret eden veya söven kimse bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Atatürk’ü temsil eden heykel, büst ve abideleri veyahut Atatürk’ün kabrini tahrip eden, kıran, bozan veya kirleten kimseye bir yıldan beş yıla kadar ağır hapis cezası verilir. Yukarki fıkralarda yazılı suçları işlemeye başkalarını teşvik eden kimse asıl fail gibi cezalandırılır.

Madde 2 – Birinci maddede yazılı suçlar; iki veya daha fazla kimseler tarafından toplu olarak veya umumi veya umuma açık mahallerde yahut basın vasıtasiyle işlenirse hükmolunacak ceza yarı nispetinde artırılır. Birinci maddenin ikinci fıkrasında yazılı suçlar zor kullanılarak işlenir veya bu suretle işlenmesine teşebbüs olunursa verilecek ceza bir misli artırılır.

Madde 3 – Bu kanunda yazılı suçlardan dolayı Cumhuriyet savcılıklarınca re’sen takibat yapılır.

Madde 4 – Bu kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Madde 5 – Bu kanunu Adalet Bakanı yürütür.

Bu yazı Atatürk’ü koruma kanunu ilk olarak şu sitede yayınlanmıştır Ataturkicimizde.com. Yazının kaynağı bu sitedir.

]]>
http://ataturkicimizde.com/ataturku-koruma-kanunu/feed/ 0
İstiklal madalyası kanunu http://ataturkicimizde.com/istiklal-madalyasi-kanunu/ http://ataturkicimizde.com/istiklal-madalyasi-kanunu/#respond Wed, 19 Sep 2018 11:00:25 +0000 http://ataturkicimizde.com/?p=825 İstiklal madalyası kanunu Kurtuluş Savaşı’nın başarıyla sonuçlanması üzerine, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinden bazılarına ve savaş sırasında yararlılık gösterenlere istiklal madalyası verilmesi düşünüldü. Bu konuyla...

Bu yazı İstiklal madalyası kanunu ilk olarak şu sitede yayınlanmıştır Ataturkicimizde.com. Yazının kaynağı bu sitedir.

]]>
İstiklal madalyası kanunu

Kurtuluş Savaşı’nın başarıyla sonuçlanması üzerine, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinden bazılarına ve savaş sırasında yararlılık gösterenlere istiklal madalyası verilmesi düşünüldü. Bu konuyla ilgili 66 sayılı kanun 29 Kasım 1920 günü Meclis’te kabul edilip, 4 Nisan 1921 gün Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Ön yüzünde, üstte Ankara şehrinin, ortada TBMM Binası’nın resmi bulunan madalyanın arkasında zafer ve barışa işaret eden güneş ışınları görülmektedir. Meclis’in sağında 23 Nisan solunda ise 1336 (1920) yazılıdır.

Meclis’in altında bulunan dünya haritası bilgiyi, orak ve tırpanlar tarıma önem verileceğini, iki taraftaki meşaleler de barışı anlatır. En altta kağnısıyla birlikte bir köylü kadını görülmektedir. Madalyanın öteki yüzünde ay yıldızla çevrilmiş olarak Misak-ı Milli sınırlarını gösteren Türkiye Haritası vardır. Bu harita üzerindeki tek yıldız Ankara şehrini işaret etmekte, yıldızdan çıkan ışınlardan birisi Kars’a kadar uzanmaktadır. En altta madalyanın yapılış yılı olan 1 Teşrinisani 1338 (1 Kasım 1922) tarihi bulunmaktadır. Çapı 35×55 mm ağırlığı 15.55 gr olan madalya pirinçten yapılmıştır.

Milletvekillerine verilen madalyanın şeridi yeşil, cephede bulunanların kırmızı, cephe gerisinde çalışanların da beyazdır. Cephede görev almış milletvekillerinin madalya şeritleri yarı kırmızı, yarı yeşil renklidir. Sağ göğüs üzerinde taşınır. Medeni haklarını kaybedenlerle cinayet suçundan hükümlü olanlar İstiklal Madalyası’nı taşıma hakkını kullanamazlar.

30 Ocak 1929 gün ve 3579 sayılı kanun gereğince; İstiklal Savaşı’nda (15 Mayıs 1919’dan, 9 Eylül 1922’ye kadar) milli ordu da göre alan alay sancaklarına da birer İstiklal Madalyası verilmiştir.

İLK DEFA İSTİKLAL MADALYASI ALANLAR

TBMM Birinci Devre üyelerinden bazılarına İstiklal Madalyası verilmesi için Gazi Mustafa Kemal Paşa tarafından yazılan tezkere, TBMM’nin 21 Kasım 1923 Çarşamba günü 65. toplantısında görüşülmüş ve yapılan oylama sonucunda Mustafa Kemal ve 23 arkadaşına İstiklal Madalyası verilmesi oybirliğiyle kabul edilmiştir.

Buna göre, TBMM Birinci Devre üyelerinden olup Batı Cephesi’nin Kuzey Grubu’nda yararlık gösteren asker milletvekilleriyle, sivil şahıslara 66 sayılı yasanın ikinci ve beşinci maddelerine dayanılarak İstiklal Madalyası verilmiştir.

Bu durumda madalya verilen kişiler şunlardır.

1. Gazi Mustafa Kemal Paşa(Ankara)
2. Fevzi Paşa (Çakmak) (Kozan)
3. İsmet Paşa (İnönü) (Edirne)
4. Ali Paşa Fuat (Cebesoy) (Ankara)
5. Kazım Paşa (Karabekir) (Karesi)
6. Refet Paşa (Bele) (İzmir)
7. Fahrettin Paşa (Altay) (Mersin)
8. Ali Bey (Çetinkaya) (Karahisarı Sahip)
9. Avni Bey ( Zaimler) (Saruhan)
10. Hüsrev (Gerede) Bey (Trabzon)
11. Cavit Bey (Erdel) (Kars)
12. Cafer Tayyar Eğilmez Paşa (Edirne)
13. Hacı Şükrü Bey (Aydınlı) (Diyarbakır)
14. Esat Efendi (İleri) (Aydın)
15. Memduh Necdet Bey (Erbek) (Karahisarı Şarki)
16. Ömer Lütfi Bey (Ergeşo) (Karahisarı Sahib)
17. Selahattin Bey (Köseoğlu) (Mersin)
18. Celal Bayar (Saruhan)
19. Mustafa Necati Bey (Saruhan)
20. Reşad Bey (Kayalı) (Saruhan)
21. Mehmet Vehbi Bey (Bolak) (Karesi)
22. Osmanzade Hamdi Bey (Aksoy) (Ertuğrul)
23. Hüseyin Bey (Gökçelik) (Elazığ)
24. Rıza Bey (Kotan) (Muş)

alıntı: www.ataturk.net

Bu yazı İstiklal madalyası kanunu ilk olarak şu sitede yayınlanmıştır Ataturkicimizde.com. Yazının kaynağı bu sitedir.

]]>
http://ataturkicimizde.com/istiklal-madalyasi-kanunu/feed/ 0