
Atatürk; Türk devriminin ustası, gerçekleştiricisidir. Sürü muamelesi yapılmak istenen bir milletin ihtilal ve istiklal sembolüdür. Milli şuuru, milli haysiyeti, milli vicdanı, milli namusu, milli izzetinefsi, milli gururu (tamamı kendi ifadeleridir) haklı bir ihtilalin prensipleri saymış bir liderdir. (i)
Afet İnan 1950 yılında Atatürk’ün bazı karakter özelliklerini şöyle sıralamıştı; “Felaket karşısında soğukkanlılık, okuma ve çalışma kudreti, bir insanla onun (veya konu) hakkında bilgi edinmiş olarak konuşmak, yaptıklarıyla övünmekten ziyade yapacaklarını düşünmek, muvaffak olmak.”
İnan’a göre Atatürk’ün başarısındaki sır da; eğitiminde, yeteneğinde, cesaretinde, sorumluluk anlayışında, milli ve medeni duygularla hareket etmesinde ve çalışkanlığında gizliydi. (ii)
Falih Rıfkı Atay ‘Çankaya’ kitabında şöyle yazmaktaydı; “Atatürk’ün askerlikte ve inkılapçılıkta başarı sırlarından birincisi tam zamanını beklemek, ikincisi fırsatı kaçırmamaktı. İlk defa Erzurum’a gittiği vakit halka mukaddes saltanat ve hilafet makamlarını yabancıların baskısı altından kurtarmayı başlıca hedefleri arasında göstermişti. İnkılapçılık davalarının hiç birini zafere kadar kimseye sezdirmemişti. Fakat Vahdettin bir düşman zırhlısı ile İstanbul’dan kaçınca padişahlığı kaldırmak için eline geçen bu fırsatı bir gün bile kaçırmamıştı.”
Liderlik sırlarından birisi de adam seçmeyi iyi bilmesi, ekip çalışması ve kriz yönetimindeki başarısıydı. Etrafında farklı düşünenler hep olmuştu ama yamuk hiçbir insan O’nun partisine ve sofrasına oturamamıştı. Şefkatli olan, duygularıyla karar vermeyen Atatürk hukuki meşruluk tabanına oturmayan çözümlere hoş bakmazdı.
Atatürk, kendisini izleyen ve birlikte çalıştığı davadaşlarına da milli ülküyü ve inkılap ruhunu aşılayabilen bir liderdi. Tüm yurdu bu maksatla gezmiş, ihtiyacı ve durumu yerinde görmüş, ulusa ve orduya seslenişleriyle fikirlerini yayabilmişti. Ulusu dinlemek ve düşüncelerini halkla paylaşmak onun liderlik sırlarının vazgeçilmez özelliklerindendi.
Prof. Sadi Irmak Atatürk’ün geçmişi iyi bilmesi nedeniyle bir kehanete lüzum kalmaksızın geleceğin gelişmelerini kestirebildiğini söylemişti. Prof. Irmak onun bu yeteneğini “tarihin sesini almak” diye tanımlamaktaydı.
Atatürk, Orduyu eğitim inkılaplarında da başarıyla kullanmış, okuma yazma kursları ve yurttaşlık bilgisi eğitimleriyle terhis olan askerlerin memleketlerine aydın olarak dönmesine imkan sağlamıştı. 1928 Kasım’ında başlatılan alfabe değişikliği sonrasında Atatürk zorlukları göze almış, bütün ülkeyi baştan sona büyük bir dershaneye dönüştürmüştü. Kendisi şehir şehir dolaşmış, okullarda, kahvelerde, meydanlarda kara tahtanın başında yurttaşlara yeni alfabeyi öğretmişti. Millet Mektepleri projesi kapsamında askeri birlikler başta olmak üzere bütün resmi kurumlarda yetişkinler için kurslar açılmıştı. Orduda okuma yazma ve yurttaşlık kurslarından mezun (terhis) olanların sayısı 1928’de % 18 iken bu sayı 1937’de % 77’ye varmıştı. Ülkenin silah altına alınmış genç erkek nüfusuna verilen yurttaşlık eğitiminde ziraatten sanayiye her alanda bilgi verilmekte, uygulama yapılmaktaydı.
Atatürk ayrıca 1936 yılında dönemin Milli Eğitim Bakanı Saffet Arıkan’a verdiği tavsiyede; Ordu’nun sivil halkın eğitimine desteği konusunda “terhis olmuş onbaşı ve çavuşlardan eğitim-öğretim alanında istifade edilmesi” fikrini ortaya atmış, bu tekliften sonra çavuş ve onbaşılar sekiz aylık eğitime alınarak, mezuniyetlerinde üç yıllık köy okullarına öğretmen yetiştirmek amacıyla ‘eğitmen’ olarak görev yapmışlardı. Bu köy eğitmenleri 1937’de az nüfuslu köyleri eğitmek ve ayrıca ziraati fenni usullerle yapmak üzere görevlendirilmişlerdi. Yani ordu kaynaklı eğitimin başarı meşaleleri ücra köylere kadar uzanmıştı.
Atatürk’ün önünde dört tarihi görev bulunmaktaydı;
“Yenilmiş, silahları alınmış bir orduyu zafere ulaştırmak, son yüzyıllarda hep alçalan ve can çekişen bir devletten milli sınırlar içinde tam bağımsız bir vatan kurmak, bu vatanı yabancı istilasından kurtardıktan sonra ‘hasta adam’ın yerine tümüyle yeni anlayışa göre canlı ve yaşama kabiliyetini haiz bir milli devlete ikame etmek, Ortaçağ adetlerini kaldırarak modern bir cemiyet binası kurmak.”
Atatürk’ün dış politika ilkelerini de şöyle listelemek mümkündü; Gerçekçilik, taktikte ustalık, diyaloğa açık olmak, dünü, bugünü ve yarını başarılı kavrayış, güvenilirlik, kendi gücüne dayanma, aktif fakat serüvencilikten uzak dış politika, milliyetçi-insancı siyaset, batılılaşma çabası ve sömürge dünyasındaki mazlum milletlerle ilgilenmesi.
Atatürk için uygarlık; insanlık niteliklerini özgür bir ortamda geliştirmiş olan insan topluluklarının yeryüzünde erişebilecekleri en yüksek mutluluk ve refah düzeyine erişmek için izledikleri yoldu. O’na göre çağdaş uygarlık Batı uygarlığıydı ama bu uygarlığı bütün insanlığın ortak değerleri tesis etmişti.
Atatürk’ün liderlik sırlarını şöyle sıralamak mümkündü;
İnançlı, azimli, bilgili, vatansever ve dürüst olmak, halkına güvenmek, ulusuna güven vermek,
Laik, Cumhuriyetçi ve katılımcı yönetimi tesis etmek,
Gerçekçi ve bilgiye dayanan milliyetçilik (Milli siyaset),
Her alanda uygar dünya ile yarışmak (Milli ülkü),
Ulusuna her alanda başöğretmenlik yapmak, araştırmak ve sorgulamak,
Vatanına ve ulusuna kendisini adamak (idealist olmak),
Halk adamı olmak, halkıyla bütünleşebilmek, düşüncelerini ulusla paylaşmak, ulusu dinlemek ve popülizmden uzak durmak, Gücünü ulustan ve onun temsilcisinden almak, maneviyatı güçlü olmak,
Haysiyetli bağımsızlığı ve dürüst siyaseti benimsemek,
Sayısal ve sözel zekaya sahip olmak,
Çalışkan, akılcı ve cesur olmak,
Sağlam tarih bilgisiyle zamanın önünde koşmak (milli vizyon), doğru zamanda doğru karar almak ve uygulamak,
Deha bir Başkomutan olarak savaşı ve barışı planlamak ve yönetmek (kriz yönetimi), Orduyu yurttaşların eğitim sürecine katmak,
Ekonomide öncülük.
Lider olduğu ve liderliği doğal olarak yaşadığı malum Atatürk’ün eğitim hedeflerinden birisi de elbette geleceğin liderlerini yetiştirmekti. O’na göre Ulusun her dönemde saygın, bilgili, vatansever ve dürüst yöneticilere ihtiyacı vardı ve eğitimin başlıca görevlerinden birisi de buydu. Bu anlamda kendisi, zamanında, başarılı ve zeki öğrencileri seçmiş, yurt dışı tahsiline yollamış, dönüşte ulusa öncülük etmelerini temin etmişti. Bu Cumhuriyet’in yarınları için de bir örnek ve öğretmenlere de bir görevdi. (iii)
i (Afet İnan, Atatürk’ten hatıralar, Ankara, TTK B.1950, s. 177-180)
ii (Afet İnan, Kemal Atatürk’ü Anarken, Ankara, 1956, s. 185-187)
iii (Atatürk’ün Liderlik Sırları, Prof. Dr. Hikmet Özdemir, Remzi Kitabevi, 2011, 6. Basım)